Taraflar arasındaki Tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince;“DAVA: Dava dilekçesinde, davacının karşılıksız çek keşide etmek suçu nedeniyle mahkûmiyetine karar verildiği; çekteki imzanın davacıya ait olmadığı ve keşide eden durumunda bulunan … Lokantacılık Gıda Tur. San. Tic. Ltd. Şti.’deki hissesini de çekin keşide tarihinden önce devrettiği; durumun, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde de yayımlandığı; olay nedeniyle cezaevine alındığı ve çek bedeli ödenmek suretiyle tahliye kararı verildiği; temyiz ve yargılamanın yenilenmesi taleplerinin reddedildiği; eksik araştırma sonucunda sorumlu olmadığı bir çek nedeniyle mahkûmiyet kararı verildiği ileri sürülerek; 30.000,00-TL maddi ve 30.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi talep olunmuştur.CEVAP : Cevap dilekçesinde, davalıya husumet yöneltilemeyeceği, istem hakkının zamanaşımına uğradığı ve esası bakımından da davanın yerinde olmadığı savunulmuştur.GEREKÇE : Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğuna davalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.Yargılama aşamasında, “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair” 6110 sayılı Yasa kabul edilmiş ve 14/02/2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe girmiştir. 6110 sayılı Yasa’nın 12. maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’na 93/A maddesi eklenmiştir. Maddedeki düzenlemeye göre:Hakim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle:a)Ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir.b)Kişisel kusur, haksız fil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hakim veya savcı aleyhine tazminat davası açılamaz.Devlet aleyhine açılacak tazminat davası ancak dava konusu işlem, faaliyet veya kararın dayanağı olan;a)Soruşturma sonucunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın veya kamu davası açılmış ise kovuşturma sonucunda verilen hükmün,b)Dava sonunda verilen hükmün, kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde açılabilir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın veya hükmün kesinleşmesinden önce, hakim veya savcının söz konusu işlem, faaliyet veya kararıyla ilgili olarak görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanmaktan mahkumiyeti halinde ise tazminat davası bu hükmün kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde açılabilir.Yine, 6110 sayılı Yasa’nın 14. maddesi ile HUMK’nun 573 maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi değiştirilmiş ve “Hakimlerin yargılama faaliyetlerinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir.” biçiminde düzenleme yapılmıştır.6110 sayılı Yasa’nın Geçici 2. maddesinin 2. bendinde; söz konusu değişikliklerin görülmekte olan davalar, kesinleşmemiş hükümler; miktar veya değeri itibariyle temyiz veya karar düzeltme yoluna gidilemediği için kesinleşen hükümler bakımından da uygulanacağı ve davaya Devlet aleyhine devam olunacağı belirtilmiş; Yasa’nın Geçici 2. maddesinin 4. bendinde ise; Görevli mahkemede Devlet aleyhine devam olunacak davada, temyiz ve karar düzeltme incelemesinde ilk olarak Hakimler ve Savcılar Kanununun 93/A maddesinde öngörülen dava şartlarının mevcut olup olmadığına bakılacağı, düzenleme altına alınmıştır.Açıklanan bu nedenlerle, dava dilekçesi 6110 sayılı Yasa uyarınca Hazine’ye tebliğ edilmiştir. Dahili davalı Hazine vekili tarafından verilen dilekçede; dava konusu edilen işlemin kesinleşmediği ve davanın dinlenilebilir olmadığı; esası bakımından da, davanın reddi gerektiği savunulmuştur.Dosya kapsamından; davacının, İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 05/10/2005 gün ve 2004/1556-2005/1288 sayılı kararı ile 3167 sayılı Yasa’nın 16/1. maddesi uyarınca adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği; kararın, 20/12/2005 tarihinde kesinleştiği; mahkemenin, 08/03/2007 gün ve 2004/1556-2005/1288 sayılı ek kararı ile; sanık hakkındaki şikayetten vazgeçilmesi nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar verildiği; yargılamanın yenilenmesi isteminin ise, mahkemenin 27/04/2007 gün ve 2004/1556 esas sayılı kararı ile reddedildiği ve bu karara karşı yapılan itirazın da İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 02/07/2007 gün ve 2007/844 D.İş sayılı kararı ile yerinde görülmediği; davacı tarafından, davalı hakim hakkında açılan maddi ve manevi tazminat davasında, İstanbul Asliye 6. Hukuk Mahkemesi’nin 21/04/2009 gün ve 2009/51-78 sayılı dosyasında görevsizlik kararı verildiği ve dairemizin görevli olduğunun belirtildiği; bunun üzerine, dosyanın dairemize gönderildiği; dairemizin 14/09/2009 gün ve 2009/11-53 sayılı kararı ile vekaletnamede açık yetki bulunmaması nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verildiği; 30/11/2010 tarihinde ise eldeki davanın yeniden açıldığı anlaşılmaktadır.Hakimlerin yargısal faaliyetleri nedeniyle sorumluluk nedenleri, HUMK m.573/b.1-7’de gösterilmiştir. Buna göre, kasıtlı olarak ve kanuna aykırı karar verilmesi; kanunun açık hükmüne aykırı karar verilmesi; yargılama tutanağında bulunmayan bir hususun hükme esas alınması; yargılama tutanakları veya kararların değiştirilerek hüküm kurulması; menfaate davalı olarak karar verilmesi; hakkın yerine getirilmesinden kaçınılması ve görevin ifasında ihmal veya terahi gösterilmesi, hakimin hukuki sorumluluğunu gerektirmektedir. Yasa’da gösterilen sorumluluk nedenleri, örnek niteliğinde olmayıp; sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir.Somut olayda, hakimin sorumluluğuna dayanak yapılan olgu; anılan yasal düzenlemedeki sorumluluk hallerinden hiçbirisine uymamaktadır. Şu durumda, hakimin hukuki sorumluluğuna ilişkin koşulların gerçekleştiğinden söz edilemez. Davanın, açıklanan bu nedenlerle reddine karar verilmek gerekmiştir.HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-Davanın REDDİNE,2-Alınması gereken maktu 18,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 891,00 TL harçtan düşümü ile fazla yatırılan 872,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca, reddedilen maddi ve manevi tazminat miktarları itibariyle davalı ile dahili davalı Hazine yararına takdir olunan 4.700,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı ve dahili davalı Hazine’ye verilmesine,4-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına...”Dair oybirliği ile verilen 21.06.2011 gün ve 2010/48-2011/90 sayılı karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. TEMYİZ EDEN: Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra hükme yönelik temyiz itirazları incelendi, gereği görüşüldü:Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.S O N U Ç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 4. Hukuk Dairesi'nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, hükmün tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.05.2012 gününde yapılan ikinci görüşmede oybirliğiyle karar verildi.