Taraflar arasındaki "boşanma ve tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 1. Aile Mahkemesi’nce boşanma davasının kabulüne, Tazminat isteğinin reddine nafaka isteğinin kısmen kabulüne dair verilen 07.03.2011 gün 2010/906 E., 2011/234 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 28.03.2012 gün 2011/9954 E., 2012/7404 K. sayılı bozma ilamı ile;(...1- Mahkemece “taraflar eşit kusurlu” kabul edilerek boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, tarafların karşılıklı olarak birbirlerine hakaretleri yanında, eşine fiziki şiddet uygulayan davacı kocanın ağır kusurlu, davalı kadının da hakaret eylemi nedeniyle daha az kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle iken tarafların eşit kusurlu kabul edilmeleri doğru değil ise de, evlilik birliğinin temelden sarsılmasında kadın, az da olsa kusurlu olup, birliğin devamında taraflar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamıştır. Kadının, boşanma davasına itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Türk Medeni Kanununun 166/2. Maddesindeki boşanma koşulları gerçekleşmiştir. O halde, boşanma davasının kabulü sonucu itibarıyla doğrudur. Bu sebeple boşanma davasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiş; boşanma kararının kusura ilişkin gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanması gerekmiş ve davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları bu sebeple yerinde görülmemiştir.2-Boşanmaya sebep olan olaylarda davacının, yukarıda açıklanan sebeple ağır kusurlu olduğu gerçekleştiğine göre, boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen ve boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan davalı kadın yararına Türk Medeni Kanununu 174/1–2. maddesi gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, bu isteklerin reddi doğru bulunmamıştır...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma, nafaka, maddi ve manevi tazminat isteklerine ilişkindir.Davacı, davalı eşinin kusurlu davranışları neticesinde taraflar arasında sürekli geçimsizlik doğduğunu ve evlilik birliğinin çekilmez bir hal aldığını, tarafların bu evliliği yürütme imkânları kalmadığını, manen yıprandığını beyan ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini ve mağduriyetinin kısmen dahi olsa telafisi için 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.Davalı, taraflar arasında evlilik birliğini, temelinden, sarsacak derecede geçimsizlik bulunmadığını, ayrıca taraflar arasındaki anlaşmazlıkta da davacının tam kusurlu olduğunu, davanın reddi gerektiğini, boşanmaya karar verilmesi halinde 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi olmak üzere 100.000,00 TL tazminata ve aylık 500,00 TL nafakaya hükmedilmesini istemiştir.Mahkemece; TMK’ nun 166/1 maddesindeki yasal şartların gerçekleştiği, tarafların yaşanan olaylar karşısında eşit seviyede kusurlu oldukları sonuç ve kanaatine varılarak tarafların boşanmalarına, tazminat isteklerinin reddine, davalı eş yararına aylık 200,00 TL nafakaya karar verilmiştir.Davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, yukarıda belirtilen bozma ilamında açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur.Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler tekrarla, davalı kadının az kusurlu olduğunu iddia etmenin mümkün olmadığı, belirlenen kusur oranının eşler arasında yaşananlara uygun düştüğü, daha gerçekçi olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık, mahkemece, toplanan deliller dikkate alındığında, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı, buna bağlı olarak davalı kadın lehine maddi ve manevi tazminata karar verilmesinin gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Dairenin bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun'un 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.