Taraflar arasındaki “elatmanın önlenmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana 4.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 18.03.2010 gün ve 2008/2241 E.,2010/451 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 08.07.2010 gün ve 2010/5053 E-10466 K. sayılı ilamı ile;("...Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak;634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 19. maddesinin ikinci fıkrası hükmünde kat maliklerinden birinin ana taşınmazın ortak yerlerinde kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça inşaat, onarım, tesis ve değişiklikler yapamayacağı öngörülmüştür. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden dava konusu edilen otoparkın davalı adına tapuda kayıtlı olup bağımsız bölüm niteliği taşıdığı anlaşılmakla davalı yanın bu otoparkı projesinde olduğu biçimde kullanma ve yararlanma hakkı vardır. Ancak yerinde yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucunda düzenlenen raporda da açıkça belirtildiği üzere anataşınmazın yapımı sırasında mimari projeye aykırı olarak her iki bodrum katın bina çekme mesafesi alanında, kuzey ve batı cephelerinde birer aks büyütülerek yapıldığı ve bu alanların davalı tarafça kullanıldığı sabit olmakla, sonradan kazanılan bu alanların anataşınmazın ortak alanı olarak kabul edilerek davalı tarafın belirtilen bu kısma el atmasının önlenmesine karar verilmesi gerekirken davanın tümden reddi doğru görülmemiştir...")gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, ANATAŞINMAZIN ONAYLI MİMARİ PROJESİNE AYKIRI OLARAK YAPILAN MÜDAHALELERİN ÖNLENMESİ istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalının mimari projesine göre “2. bodrum kat”, “sığınak”, “hidrofor” ve “1 nolu bağımsız bölümün eklentisi” niteliğinde olan yerleri “otopark” haline getirip, ticari amaçla kullanarak taşınmazın ortak yerlerine el attığını, ifadeyle müdahalesinin önlenmesini istemiştir. Davalı vekili, dava konusu taşınmazın “1 nolu bağımsız bölümü”nün “otopark ve eklentileri” niteliği ile müvekkili adına tapuda kayıtlı olduğunu, davacının belirttiği alanlara müvekkilinin müdahalesi bulunmadığını, ifadeyle davanın reddini savunmuştur.Yerel Mahkemece, davalının taşınmazın dava konusu yapılan sığınak, hidrofor, trafo ve jeneratör bölümlerine herhangi bir müdahalesi olmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün davacı vekilince temyizi üzerine, Özel Dairece; yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuştur.Yerel mahkemece; davacının anataşınmazın yapımı sırasında mimari projeye aykırı olarak her iki bodrum katın bina çekme mesafesi alanında, kuzey ve batı cephelerinde birer aks büyütülerek yapıldığı hususunu yargılama sırasında öğrendiği, bu kısımlara müdahalenin önlenmesini talep etmediği, gerekçesiyle önceki kararında direnmiş; kararı, davacı vekili temyize getirmiştir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; bozmaya konu “anataşınmazın yapımı sırasında mimari projeye aykırı olarak her iki bodrum katın bina çekme mesafesi alanında, kuzey ve batı cephelerinde birer aks büyütülerek yapıldığı ve bu alanların davalı tarafça kullanıldığı” hususunun dava konusu yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.Davacı vekili, dava dilekçesinde sonuçta davalının taşınmazın ortak yerlerine mimari projeye aykırı kullanımla müdahalede bulunduğunu belirterek müdahalesinin önlenmesini istemiştir.Anataşınmazın yapımı sırasında mimari projeye aykırı olarak her iki bodrum katın bina çekme mesafesi alanında, kuzey ve batı cephelerinde birer aks büyütülerek yapıldığı ve bu alanların davalı tarafça kullanıldığı sabit olup, esasen bu hususta Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır.Belirtilen bu yerler anataşınmazın ortak yerlerinden olduğu gibi davacı dava dilekçesinde açıkça ortak alanlara el atmanın önlenmesini talep ettiğinden Özel Daire bozma ilamında belirtilen kısımların da davaya konu edildiği açıktır. Nitekim, teknik bilgi sahibi olması beklenmeyen davacının mimari projeye aykırılığı ortaya koyması, mahkemece bu aykırılığın tam olarak ne şekilde gerçekleştiğinin ancak yapılan teknik inceleme ile ortaya çıkması karşısında da tespit edilen hususların dava kapsamında yer aldığının kabulü gerekir.O halde; mahkemece, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulup; davanın kabulü ile davalının bu kısma el atmasının önlenmesine karar verilmesi gerekirken, bu konuda talep bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 01.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.