Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 289 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 755 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Trabzon 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.12.2010 gün ve 2004/444 E., 2010/364 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 21.11.2011 gün ve 2011/7202-12467 sayılı ilamı ile;“…Dava, kira bedeli ile cezai şart alacağının tahsiline ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davacı vekilinin cezai şart alacağına ilişkin temyizine gelince:Hükme esas alınan 3.6.1998 başlangıç tarihli ve 9 yıl 6 ay süreli ihale ile yapılan işletme sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. sözleşmenin cezalar ve tazminatlar başlıklı maddenin 2.fıkrası “tesisin boşaltılması istendiğinde borçsuz olarak 10 gün içinde idareye teslim etmek zorundadır. Bu müddeti geçen her gün için işletmeci idareye ihale bedelinin güne tekabül eden miktarının (50) katını öder. Ve yine boşaltmadığı takdirde yasal yolla boşalttırılır. İdarenin alacaklarına karşılık teminatları irad kaydedilir.” Ödemeler başlıklı maddenin 7 fıkrasının el yazısıyla yazılan ve paraflanan bölümünde ihale bedeli 5.101 TL olarak belirlenmiştir. İhale şartnamesinin ihalenin şekli başlıklı maddenin 6 fıkrasında “muhammen bedel KDV dahil 1.078.13 TL olarak belirlenmiştir. Davalı vekili 29.11.2004 tarihli cevap dilekçesinde, ihale bedelinin 5.100 TL olduğunu kabul etmiş ve boşaltmama cezasının bu miktar üzerinde hesaplanması gerektiğini beyan etmiştir. Mahkemece, ihale şartnamesinde belirtilen ve davalının da kabulünde olan ihale bedeli 5.101 TL'nin günlük karşılığının 50 katının boşaltmama cezası olarak uygulanıp, buna göre alacak miktarının hesaplanması gerekirken, muhammen bedel üzerinden hesaplama yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, kira bedeli ile cezai şart alacağının tahsiline ilişkindir. Davacı vekili, davalının müvekkilinden 1998 yılında 10 yıl süreli taşınmaz kiraladığını, davalının sözleşme gereğince her yıl yaptığı ek sözleşmeyi 2002 yılında yapmadığını, sözleşmenin feshedilmiş olmasına rağmen taşınmazı tahliye etmediği gibi kiraları da ödemediğini belirterek 2002, 2003 ve 2004 yıllarına ait kira, cezai şart borcunun faizi ile birlikte toplamda 611.024.461.986.TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin, davacı Ç.. B..na ait M.. Altındere Vadisi Alabalık Üretme ve Yetiştirme istasyonunu 03.06.1998 tarihli şartname ve sözleşme ile 9 yıl 6 aylığına kiraladığını, sözleşmeye göre ilk yıllık kira bedelinin 5.100.000.000.-TL olduğunu, sözleşmede her yıl vergi usul kanununa göre Aralık ayında açıklanan “Yeniden Değerlendirme Oranı'ndan” az olmamak üzere artış yapılacağının kabul edildiğini, 2002 yılına kadar sözleşmeye uyularak gerekli artışların yapıldığını, kira bedelinin ödenmesinde hiçbir aksaklık olmadığını, 2002 yılında ekonomide meydana gelen büyük değişiklik nedeniyle 2002 yılı kirasının KDV dahil 27.431.600.000.-TL ye ulaştığını, müvekkilinin kira bedelinin günün şartlarına uyarlanması için Maçka Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/56 esasında uyarlama davası açtığını, yargılama sırasında 21.05.2002 tarihli ara karar ile teminat karşılığında kira sözleşmesinin fesih ve tahliyenin önlenmesine dair ihtiyatı tedbir kararı alındığını, kira sözleşmesinin feshedilmediğini, sözleşmeye göre, ihale bedelinin 5.100.000.TL olup boşaltmama cezasının buna göre hesap edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, ihale şartnamesindeki muhammen bedelin 1.078.125.000.TL olduğu cezai şartında bu bedele göre belirlenmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne dair verilen karar; Özel Dairece, metni yukarıda aynen yazılı gerekçe bozulmuş; yerel mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.Direnme kararını davacı vekili temyize getirmektedir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kira sözleşmesi gereğince geç tahliyeden kaynaklanan cezai şart miktarının ne kadar olduğu noktasında toplanmaktadır.Taraflar arasında 03.06.1998 başlangıç tarihli, 9 yıl 6 ay süreli işletme sözleşmesi düzenlenmiştir. İhale şartnamesinin “İhalenin Şekli” başlıklı ‘B’ bendinin 6.maddesinde; “muhammen bedel + KDV: 937.500.000.TL + 140.625.000.TL= 1.780.125.000.TL” yazmaktadır.İşletme sözleşmesinin 7.maddesinde ise; “İhale bedeli 5.101.000.000.TL” yazılmıştır.Hem ihale şartnamesinin 7.maddesinde hem de sözleşmenin “Cezalar ve Tazminatlar” başlıklı 2.maddesinde; “…Bu müddeti geçen her gün için işletmeci idareye ihale bedelinin güne tekabül eden miktarının (50) elli katını öder ve yine boşaltmadığı takdirde yasal yolla boşalttırılır.” şeklinde taşınmazın geç tahliyesi halinde uygulanacak cezai şart kararlaştırılmıştır.Mahkemece, ihale şartnamesindeki muhammen bedeli esas alınmak suretiyle cezai şart hesaplanmış; Özel Daire ise, cezai şartın sözleşmedeki ihale bedelinin esas alınarak hesaplanması gerektiğine işaret etmiştir.Cezai şartı düzenleyen hükümde ‘muhammen bedelden’ bahsedilmemekte, ‘ihale bedelinden’ bahsedilmektedir.Bu durumda cezai şartında sözleşmede belirlenen 5.101.000.000.TL’nin baz alınarak hesaplanması gerekir; kaldı ki, davalıda savunmasında cezai şartın 5.100.000.000.TL üzerinden hesaplanması gerektiğini açıkça belirtmiştir.Bu durumda, mahkemece sözleşmedeki 5.101.000.000.TL esas alınmak suretiyle cezai şartın belirlenmesi gerekmektedir.Yerel mahkemece hatalı değerlendirme ile ihale şartnamesindeki muhammen bedeli baz alınmak suretiyle cezai şart belirlenerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.Bu itibarla; Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. S O N U Ç : Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “ Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.