Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 258 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 53 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : Kadıköy 1.İş MahkemesiTARİHİ : 06.10.2010NUMARASI : 2010/342 E-2010/498 K.Taraflar arasındaki ‘hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy (1.) İş Mahkemesi davanın kabulüne dair verilen 18.06.2008 gün ve 2005/1681 E. 2008/303 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 14.12.2009 gün ve 2008/15377 E. 2009/18504 K. sayılı ilamı ile;("...1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı işveren vekilinin tüm, dayalı Kurum vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davacı, davalı işverene ait özel halk otobüsünde 11.12.1999 tarihinden, 27.10.2004 tarihine kadar (18.07.2000-15.11.2000 tarihleri arası hariç) kesintisiz şoför olarak çalıştığını, 08.10.2001 tarihinde ilk sigortalılık bildiriminin yapıldığını ve bu tarihten sonra da bazı yıllar tam, bazı yıllar da ise, kısmi bildirim yapıldığını ileri sürerek, bildirim yapılmayan sürelerin tespitine karar verilmesini istemiştir.Hizmet cetvelinin incelenmesinde; davalı işverene ait 1003619.034 sicil nolu büfe işyerinden 2001 yılından, 2004 yılının 7.ayına kadar çeşitli aylarda davacı adına kısmi bildirimlerde bulunulduğu anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasanın 79/10.maddesidir. Anılan Yasanın 6.maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak, kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, 1003619.034 sicil nolu büfe işyerinden yapılan bildirimler esas kabul edilerek, bildirilmeyen süreler yönünden de tespit kararı verildiği anlaşılmaktadır. Davacının çalışmalarının ise, dayalı işverene ait otobüs işyerinde geçtiği ileri sürülmektedir. Bu durum karşısında, büfe işyerinde gerçekleşen çalışma olup olmadığı, davacıdan sorularak elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalılardan Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...")gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.S 0 N U Ç : Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkınlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 29.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.