Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 243 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 576 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sakarya 3.Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesince davanın reddine dair verilen 08.06.2010 gün ve 2006/227 E., 2010/277 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 28.06.2011 gün ve 2011/401-8668 sayılı ilamı ile;(…Asıl ve birleşen dava icra takibine konu edilen çeklerden ödeme nedeniyle lehtar ve hamile karşı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Asıl davada davalı vekili, çekleri ciro yoluyla devralan müvekkiline karşı ödeme def’inin ileri sürülemeyeceğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Birleşen davanın davalısı davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, toplanan deliller, tanık beyanları ve Sakarya 1.İcra Hukuk Mahkemesinde verilen karara göre asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Davacı vekili, ödeme iddiasının kanıtı olarak her çek için ayrı ayrı düzenlenmiş tahsilat makbuzları ve ibranameler sunmuştur. Her ne kadar mahkemece anılan belgelerdeki imzaların davalı yetkilisine ait olup olmadığının anlaşılamadığına dair icra mahkemesinde alınmış olan Adli Tıp Raporunda açıklamada bulunulduğu gerekçesiyle ödeme iddiasının kanıtlanamadığı kabul edilmiş ise de, davacı vekili söz konusu tahsilat makbuzlar ve ibranamelerdeki imzaların anılan şirket yetkilisine ait olduğunu ısrarla ileri sürmüştür.İcra mahkemesi kararı takip hukukuna ilişkin olduğundan maddi hukuk yönünden borçlu olmadığı iddiasıyla işbu menfi tespit davasını açan davacının özellikle ödeme iddiasına kanıt olarak sunduğu tahsilat makbuzları ve ibranamelerdeki imzaların davalı yetkilisine ait olup olmadığının bu davada araştırılması, imza incelemesi yaptırılması ve imza incelemesinden sonuç alınamaması halinde HUMK’nun 309/1.maddesi uyarınca anılan belgelerin imzayı inkar eden tarafından yazıldığını ve imzaladığını görenlerin tanıklığına başvurulmak suretiyle ispat olanağının sağlanması gerekmektedir. Nitekim mahkemece tanık olarak dinlenen Onur ile Ahmet Haşim, yeminli ifadelerinde iddiayı doğrular nitelikte beyanlarda bulunmuşlardır.Mahkemece yukarıda belirtilen biçimde araştırma ve inceleme yapılmaksızın İcra Mahkemesinin kesinleştiği belirtilen kararına atıf yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Öte yandan ödeme iddiasının kanıtlanması halinde dava konusu çeklerde hamil durumundaki davalılardan D….Petrol Ltd.Şti.’nin keşideci ile lehtar arasındaki ödeme ilişkisini bilerek çekleri eline geçirdiği ve dolayısıyla kötüniyetli hamil olduğu yönündeki iddianın TTK’nun 599.maddesi uyarınca irdelenmesi gerekmektedir. Bu çerçevede değerlendirme yapıldığında davalı şirketlerin yetkilileri olduğu belirtilen Faruk ile Mehmet’in kardeş oldukları ve Mehmet’in değişik zamanlarda her iki davalı şirketin de yetkilisi olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davalı D….. Petrol Ürün. Ltd.Şti.’nin keşideci ile lehtar arasındaki ödeme ilişkisini bilebileceğinden kötüniyetli hamil olduğunun kabulü gerekir.Kaldı ki davacı tarafça çeklerin arka yüzlerindeki her iki ciro imzalarının aynı kişiye (Mehmet’e) ait olduğu ve çeklerin teslimine ilişkin protokol gözetildiğinde Mehmet’in çeklerin ciro edildiği tarihte davalı K……Petrol Ltd.Şti’nin yetkili temsilcisi olmadığı ve böylece geçerli bir ciro bulunmadığından davalılardan D……. Petrol Ürün. Ltd.Şti’nin yetkili meşru hamil olarak kabul edilemeyeceği iddialarında da bulunulduğu halde mahkemece bu yöndeki iddialar üzerinde durulup, tartışılmamış ve herhangi bir değerlendirme de yapılmamıştır.Eksik incelemeye göre hüküm kurulamaz. Bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir…)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, asıl ve birleşen dava icra takibine konu edilen çeklerden ödeme nedeniyle lehtar ve hamile karşı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Bileşen dava davalısı K…….Petrol ve Petrol Ürünleri Tekstil Turizm San. Tic. Ltd. Şti., davaya katılmamış, savunmada bulunmamıştır.Mahkemece, “…davacı vekili tarafından sunulan 20/12/2005 ve 01/11/2005 tarihli tahsilat makbuzu ibraname ve protokoldeki imzaların davacı vekilinin iddiasının aksine K…….. Petrol’ün yetkilisi olduğu anlaşılan Faruk Y’un eli ürünü olup olmadıklarının Adli tıp kurumu raporu gereğince tespit edilemediği, bu şahsın icra mahkemesinde alınan anlatımında imzaların kendisine ait olup olmadığını hatırlamadığını beyan ettiği, diğer davalı tanıklarının anlatımlarının davalı tarafın iddialarını doğrular mahiyette bulunduğu, davacı tanıkların anlatımlarında ödeme iddiasını ispatlayacak kesin ifadelere rastlanılmadığı, oldukça yüksek meblağdaki çeklerin ödenmesi halinde bunların davacı tarafından geri alınmamasının hayatın olağan akışına ve ticari teamüllere aykırı olduğu, İş bankası Kartal Sanayi şubesine ait çek tevdi bordrosunun tarihi ve içeriği dikkate alındığında 01/11/2005 tarihli protokolü kabul etmeye yasal imkan bulunulmadığı, her iki tarafın ticari defterlerinin de usulüne uygun olarak hüküm kurmaya elverişli delil oluşturacak şekilde tutulmadığı, Sakarya 1. İcra Hukuk Mahkemesinde verilen kararın ve dolayısıyla bilirkişi raporunun davacı aleyhine kesinleşmiş olduğu, bu itibarla davacı tarafın çeklerin bedellerinin ödendiğine ilişkin iddiasını HMUK’nun 288 ve devamı maddeleri gereğince yazılı delil ile ispatlayamadığı kanaatine varılarak davanın reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur…” gerekçeleri ile asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen karar; Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde aynen alınan bozma ilamı ile bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.Direnme kararını davacı vekili temyize getirmiştir.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özelliklede ödeme belgeleri ve ibranamelerdeki imzanın davalı-lehtarK…… Petrol ve Petrol Ürünleri Tekstil Turizm San. Tic. Ltd. Şti. yetkilisine ait olduğunun anlaşılması durumunda borcun sona ereceğinin anlaşılmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “ Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.