Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 238 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 3 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasındaki “tapu kaydına baba adının eklenmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.11.2005 gün ve E:2005/202, K:2005/409 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 19.04.2006 gün ve E:3458, K:4608 sayılı ilamı ile;(...Davacı 1067 parsel sayılı taşınmazın kaydında yazılı olmayan baba adının "Azam" olarak eklenmek suretiyle düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı idare vekili temyize getirmiştir. Mahkeme davayı takip etmeyen idare vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermiş ve bu kez davalı idare vekili, bu red kararını temyiz etmiştir.Tapu Sicilindeki yanlışlıklardan kaynaklanan davalarda yasal hasım olan Tapu Sicil Müdürlüğünü ilgili Tapu Sicil Müdürü ve varsa o yerdeki Hazine vekili 4353 sayılı Kanunun 18.maddesine göre kanuni temsilci sıfatıyla temsil eder. Somut olayda da kanuni vekil süresi içinde kararı temyiz etmiş olduğundan temyiz dilekçesinin reddine dair karar doğru değildir. Bu nedenle, mahkemenin davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine dair kararın kaldırılarak, hükmün davalı temyizi doğrultusunda incelenmesi gerekmiştir.Yapılan inceleme sonucunda, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli görülmemiştir. Bu tür davalarda mülkiyet nakline yol açmamak için tapuda malik görünen kişi ile düzeltilmesi istenen kişinin aynı kişi olduğu şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatlanmalıdır. Davacıya ait nüfus kayıt örneği ve tapuya dayanak oluşturan belge ve tescil dosyası merciinden getirtilmeli, aynı isimde başka şahsın bulunup bulunmadığı Nüfus Müdürlüğünden sorulmalı, gerekir ise tesbitte imzadan imtina eden tesbit bilirkişileri ve tarafların gösterecekleri tanıklar dinlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN: Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.