Taraflar arasındaki “Tapu İptal-Tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Manavgat 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 26.02.2008 gün ve 2007/569E-2008/103K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 11.03.2011 gün ve 2011/879 E- 3135 K. sayılı ilamı ile;(...Dava, köy ihtiyar heyetinin 05.09.1975 ve 03.10.1975 tarihli taşınmaz satış kararlarına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Davalı, bedelin ödenmediğini, davanın reddi gerekeceğini savunmuştur.Mahkemece, satışın resmi biçimde yapılmadığı, 442 sayılı Köy Kanununun 44.maddesinin 4753 sayılı (mülga) Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun 64.maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından bahisle dava reddedilmiştir.Hükmü, davacı temyiz etmiştir.Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden 1963 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında 18.732 m2 yüzölçümündeki 102 sayılı parselin zeytinlik niteliğiyle o tarihlerde köy olan davalı Ilıca Belediyesi adına tespit edildiği, aynı niteliğiyle 08.09.1999 tarihinde de düzeltme sonucu davalı belediye adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Böylelikle, dava konusu taşınmazın bir kamu hizmetine tahsis edilmediği, belediyenin özel mülkü olduğu görülmektedir.Davada köy ihtiyar meclisinin 05.09.1975 ve 03.10.1975 tarihli satışa ilişkin kararlarına dayanılmıştır. Gerçekten, 442 sayılı Köy Kanununun 44.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, köy ihtiyar meclisinin bu tür nitelikteki taşınmazları arazisi olmayanlara vermek ve bedelini köy sandığına ödenmek üzere tahsil etmek yetkisi bulunmaktadır. Diğer taraftan, köy tüzel kişiliğinin yaptığı bu satış işlemi kaymakamlıkça 29.01.1976 tarihinde onaylanmıştır. Yasada ve Yargıtay uygulamasında, bu tür satışların resmi biçim koşuluna uygun yapılması aranmamakta, sadece satışın geçerliliği için kaymakamlık onayı şartı aranmaktadır (Yargıtay 7.HD 21.02.2000 tarih, 2000/729-795 sayılı kararı gibi). Dairemizin uygulaması da bu doğrultudadır (Yargıtay 14 HD, 06.05.2010 tarih, 2010/4124-5233 sayılı kararı). Bunların dışında, köy ihtiyar meclisinin niteliği satışa elverişli bir taşınmazı köyde oturan ve taşınmaza ihtiyacı olan kişilere satmasına olanak sağlayan 442 sayılı Kanunun 44.maddesi mahkemece kabul edildiğinin aksine, mülga 4753 sayılı Kanunun 64.maddesiyle yürürlükten kaldırılmış değildir.Ne var ki, dava dilekçesinde satış bedelinin köy sandığına ödendiği belirtilmiş ise de, davacı bedelle ilgili delillerini dosyaya ibraz etmemiştir.Yapılan bu saptamalara göre mahkemece, davacıdan ödemeye ilişkin delillerini istemek, delil ibraz edemezse yerinde keşif yapılarak çekişme konusu taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelini bilirkişiye tespit ettirmek, davalıya ödenmek üzere bu bedeli depo ettirmek, taşınmazın ifrazının mümkün olup olmadığını sorup saptamak, ifrazı olanaklı ise o şekilde, ifraz olanağı yoksa paylı olarak istemi hüküm altına almak gerekirken, davanın yazılı bazı gerekçelerle reddi doğru olmamış, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir... )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN: Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, köy ihtiyar heyetinin 05.09.1975 ve 03.10.1975 tarihli taşınmaz satış kararlarına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Davacı, 1975 yılında o tarihte köy olan Ilıca Köyü tüzel kişiliğinden 102 parsel sayılı taşınmazdan 960 m2 yer (özel dördüncü parsel) satın aldığını; köy tüzel kişiliğinin, sattığı bu yerin ifrazını yaptırmayı ve tapuda devrini yapmayı üstlendiğini,ancak bunu yerine getirmediğini; aldığı taşınmaz üzerine konut yaptığını; taşınmazın bulunduğu köyde daha sonra belediye teşkilatı kurulduğu için taşınmazın mülkiyetinin de belediyeye geçtiğini, ileri sürerek; mümkünse satın aldığı yer ifraz edilerek mümkün değilse satın aldığı hisse oranında taşınmazın tapusunun iptali ile adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir.Davalı Ilıca Belediye Başkanlığı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, satışın resmi biçimde yapılmadığı, 442 sayılı Köy Kanununun 44.maddesinin 4753 sayılı (mülga) Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun 64.maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekilinin temyizi üzerine, karar Özel Dairece; yukarıda başlık bölümünde yer alan nedenlerle bozulmuştur.Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık:Satışın yapıldığı yıl itibariyle, yürürlükteki bulunan mevzuata göre, köy tüzel kişiliğinin köye ait bir taşınmazı satış yetkisinin bulunup bulunmadığı;davacıya köy tüzel kişiliğince yapılan satışın geçerli olup olmadığı ve taşınmazın davacıya intikalini sağlayacak koşulları taşıyıp, taşımadığı;varılacak sonuca göre de mahkemece, hükme varacak yeterlilikte araştırma ve inceleme yapılıp yapılmadığı;noktalarında toplanmaktadır.Davacı, köy ihtiyar heyetinin 05.09.1975 ve 03.10.1975 tarihli taşınmaz satış kararlarına dayanarak eldeki davayı açmıştır.Dava konusu taşınmaz, 1963 yılında yapılan tapulama çalışması sonunda zeytinlik vasfı ile köy tüzel kişiliği adına tespit görmüş ve 1964 yılında tapuya bu şekilde tescil edilmiştir. Daha sonra, köyün belediye teşkilatına dönüşmesi nedeniyle de 08.09.1999 tarihinde davalı Belediye Başkanlığı adına aynı vasıfla tescil edilmiştir.Uyuşmazlığın çözümü açısından, öncelikle, davacının dayandığı bu satış kararlarının alındığı tarihteki yasal durumun irdelenmesinde yarar vardır:07.04.1924 tarihinde yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan 422 Sayılı Köy Kanunu'nun 44.maddesi:“İhtiyar meclisinin göreceği işler şunlardır:1 - İhtiyar meclisi köylüye ait işleri konuşur ve hangi işleri köylü tarafından kendileri çalışarak doğrudan doğruya ve hangi işlerin para ile veya ırgat ile görülebileceğine karar verir. Köy işlerinden köy ahalisinin imece ile çalışarak yapacakları işi, köylünün çift ve çubuğu ile uğraşmadıkları boş zamanlara bırakır.2 - (Değişik: 12/2/1954 - 6250/2 md.) İhtiyar Meclisi bu Kanunun 13 ve 14 üncü maddelerinde yazılı mecburi ve ihtiyari işleri yapmak için lüzumu halinde köy sınırı içindeki gayrimenkulleri değer pahasiyle satın alır. Mal sahibi razı olmazsa köyün bağlı bulunduğu kaza veya vilayet idare heyeti işi gözden geçirir. İdare heyetinin kararına söz yoktur.3 - Tarlası olmıyan veya yetişmiyen köylüye köyün sınırı içinden boz haliden bir parça ayırıp vermek ve tasarrufu malsandığına veya sair dairelere geçmiş olan araziyi köy namına satın alıp arazisi olmıyanlara vermek ve bedelini taksitle köy sandığına ödetmek mecburidir.4 - İhtiyar meclisi köylünün kaçar gün çalışacağını kestirir.5 - Köy işi için beher köylüye haline göre salınacak paranın ne olacağını keser.”hükmünü içermektedir.Görülmektedir ki, 442 sayılı Köy Kanunu’nun 44.maddesinin “Tarlası olmıyan veya yetişmiyen köylüye köyün sınırı içinden boz haliden bir parça ayırıp vermek ve tasarrufu malsandığına veya sair dairelere geçmiş olan araziyi köy namına satın alıp arazisi olmıyanlara vermek ve bedelini taksitle köy sandığına ödetmek mecburidir.”hükmünü içeren 3.bendi ihtiyacı olan köylüye köy ihtiyar heyetince taşınmaz satışını içermektedir.15.06.1945 tarihinde yürürlüğe giren ve halen mülga olan; 11.6.1945 gün ve 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun 64. maddesinde;"716 sayılı Borçlanma Kanununun 3 üncü maddesi ve 2490 sayılı Artırma, eksiltme ve ihale Kanunun 56 ncı maddesinin 2 nci fıkrası ve 2510 sayılı Iskan Kanununun 17 nci maddesine bağlı toprak tevzi cetveli ve bu maddenin sanatkarlara yarım istihkak toprak verileceğine dair olan fıkrası ile 20 ve 21 inci maddeleri ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 6 ncı maddesi hükümleri ve arazi dağıtılması hakkındaki diğer makamların yetkileri kaldırılmıştır. Bu kanuna aykırı sair hükümler arazi hakkında cari olmaz.”hükmü yer almaktadır.Bu hükümde 442 sayılı Köy Kanunu’na açık atıf yapılmadığı gibi, maddede geçen “arazi dağıtılması hakkındaki diğer makamların yetkileri kaldırılmıştır. Bu kanuna aykırı sair hükümler arazi hakkında cari olmaz” şeklindeki düzenleme, 442 sayılı Köy Kanunu’nun 44.maddesinin 3.bendi hükmünü kapsamamaktadır. Zira 442 sayılı Kanunun anılan hükmü arazi dağıtma yetkisini değil, ihtiyacı bulunan köylüye bedeli mukabili satış yetkisini içermektedir.O halde, 442 sayılı Köy Kanunu’nun, satış yetkisi veren bu hükmünün, 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun 64. maddesi ile ortadan kaldırıldığını kabule olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle, Yerel mahkemenin bu yöndeki gerekçesi yerinde değildir.Kaldı ki, 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, 25.6.1973 gün ve 1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanunu’nun 235. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış; davacının davasına dayanak aldığı satışlar da bu tarihten sonra 1975 yılında gerçekleşmiştir.Hemen burada, davacıya satılan taşınmazların nitelikçe 442 sayılı Kanunun 44.maddesinin 3.bendi kapsamına girip girmediğinin irdelenmesi gerekir:442 Sayılı Köy Kanununun 44.maddesinde köyün “özel mülk”ü niteliğindeki taşınmazların satışına yetki veren bir hüküm yer almamakta; köy ihtiyar heyetine köy taşınmazlarını satış yetkisi veren maddenin 3 nolu bendinde ise “köy sınırı içinden boz haliden araziler” için bu satış yetkisi verilmektedir. Dava konusu taşınmaz; “ zeytinlik” vasfı ile davacıya satılmış olmakla; satış yetkisi kapsamında bulunan “boz haliden bir taşınmaz”değildir.Aynı bentte ayrıca “tasarrufu malsandığına veya sair dairelere geçmiş olan araziyi köy namına satın alıp arazisi olmıyanlara vermek ve bedelini taksitle köy sandığına ödetmek mecburidir.”denilmekte ise de dava konusu taşınmazın bu yolla satılan bir yer olduğu da ortaya konulmamıştır.Diğer taraftan, davaya konu, Manavgat Ilıca Köyü (Beldesi) 102 nolu parselin bulunduğu alanda tapulama çalışmasının 1963 yılında yapıldığı, taşınmazın zeytinlik vasfı ile köy tüzel kişiliği adına tespit edildiği ve yapılan tespitin itirazsız olarak kesinleşerek 1964 yılında tapuya aktarıldığı sabittir. Zeytinlik vasfındaki bu taşınmazın köyün özel mülkü olduğunda kuşku bulunmadığına göre, bu taşınmazın 1975 yılında aynı vasıfla gerçekleşen satışının 442 sayılı Köy Kanunu’nun 44. maddesinin 3.bendinde gösterilen “boz haliden” taşınmaz satma yetkisi kapsamında olmadığı da belirgindir. Zira anılan madde ve bentteki satış yetkisi sadece boz haliden olan yani kullanılmayan tarıma elverişli olmayan yerleri kapsamaktadır.Bu nedenle, 442 sayılı Köy Kanunu’nun 44.madde hükümleri, halen yürürlükte olsa da, eldeki dava ve somut olay yönüyle uygulama yeri bulunmamaktadır.Öte yandan, köy tüzel kişiliğinin kendisine ait taşınmazı ihale yoluyla satabileceği kabul edilse ve bu ihale usulüne uygun yapılsa dahi taşınmazın bedeli ödenip, ihale koşulları tamamlanıp; takiben de tapuda buna göre tescil işlemi yapılmadıkça, mülkiyet ihale alıcısına geçmeyeceğinden ve yapılan bu ihale ancak usulünce tamamlanmışsa tapuda yapılacak tescil işlemine dayanak olabileceğinden, böyle bir ihaleye dayanılarak tapu iptali ve tescil davası da açılması da mümkün olmadığından; tapuda köy adına kayıtlı taşınmazın ihtiyar heyetince satışına kaymakamlıkça verilen olur da, bu satışı resmi bir işleme dönüştürmeyeceğinden, çoğunlukça Özel Daire kararında yer alan gerekçeler kabul görmemiştir. Diğer taraftan, davacı alıcının ve köy tüzel kişiliği yetkilisinin imzalarını ve karşılıklı vaadleri içeren bir belge ibraz etmediği gibi; köy ihtiyar heyetinin kaymakamlık oluru taşıyan satış kararları bu tür bir belge niteliği taşımayıp; satış vaadi sözleşmeleri için öngörülen resmi şekle de uygun olmadığından ortada bir satış vaadinin bulunduğundan da söz edilemez.Bilindiği gibi tapulu bir taşınmazın mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmeler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706, Borçlar Kanunu'nun 213 ve Tapu Kanunu'nun 26.maddesi uyarınca resmi şekilde yapılır.Somut olayda köy tüzel kişiliği önce taşınmazın satışına karar vermiş; daha sonra taşınmazı ihtiyar heyeti kararıyla kısım kısım açık artırmayla satmış ve bu satış kararını o tarihteki kaymakam onaylamış; tapuda herhangi bir işlem yapılmamıştır. Burada ancak harici bir satımdan söz edilebilirse de bu satış, yukarıda hukuki temeli açıklanan yasal şekilde yapılmadığından geçersizdir. Taşınmazın satıldığı tarihten beri satın alan kişinin veya mirasçılarının zilyetliğinde bulunması, davalı tarafça buna şimdiye kadar karşı çıkılmaması geçersiz olan taşınmaz satışını geçerli hale getiremez. Öyleyse, davaya konu edilen 1975 tarihli satış senetlerinin hukuki bir kıymeti olduğu söylenemez ve davacının buna dayalı tapu iptali ve tescil talebinin reddi gerekir.Yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle, sonucu itibariyle usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, sonucu itibariyle doğru bulunan direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerle ONANMASINA,21.03.2012 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Kat mülkiyetinde ve site mülkiyetinde yöneticinin temsil yetkisine giren işlerden dolayı icra takibi - Taraf sıfatı
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, örnek 10 ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun İcra Mahkemesi'ne yaptığı başvuruda borca itiraz ettiği, Mahkemece 21.09.2011 tarihinde verilen kararla, bono metninde “....bedeli ma
EMSAL ÜCRET ARAŞTIRMASI • SENDİKALAR MESLEK KURULUŞLARI
4857 sayılı İş Kanunu'ndan 32.maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir.Kanun'un kabul ettiği sınırlar içinde tarafl
Alt İşveren-Üst işveren-Rücu ve birlikte sorumluluk ilkeleri-sorumluluk dönemi-çalışma süresi
Taraflar arasındaki “rücuan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.12.2011 gün ve 2010/532E., 2011/483 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesini
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?