Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 191 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 17 - Esas Yıl 2011





Taraflar arasındaki "sigorta tazminatı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Konya Dördüncü Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce davanın kabulüne dair verilen 15.09.2009 gün ve 2008/190 esas, 2009/322 karar sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onyedinci Hukuk Dairesi'nin 29.04.2010 gün ve 2009/10702 esas, 2010/4034 karar sayılı ilamı İle; (...Davacı vekili, müvekkiline ait, 121 ve 117 nolu tramvayların çarpışmaları sonucu hasarlandığını, kazada 121 nolu tramvayın davalıya trafik sigortalı olduğunu ve sürücüsünün tam kusurlu olduğunu belirterek, fazlaya dair haklan saklı kalmak üzere 8.000,00 TL hasar tazminatının olay tarihinden itibaren İşleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, kazaya karışan iki tramvayın İşleteninin de davacı kurum olduğunu, sigortalının tazminat talep eden davacı belediye olması nedeniyle işleten tarafından İleri sürülecek taleplerin teminat kapsamı dışında bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulüyle, 8.000,00 TL tazminatın 29.04.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, davacının işleten olduğu iki tramvayın birbirleriyle çarpışması sonucu araçta meydana gelen maddi zararın diğer aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasından tahsili İstemine ilişkindir. Motorlu kara taşıtları mali sorumluluk sigortası, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 91. maddesinde düzenlenmiş ve bu sigortanın motorlu taşıt işleteninin aynı Yasa'nın 85/1. maddesindeki 3. kişilere karşı sorumluluklarını karşılaması öngörülmüştür. KTK'nın 85/1. maddesine göre motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölmesi, yaralanması veya bir şeyin zarara uğraması halinde, işleten bu zararlardan sorumludur. Eğer işleten bu Yasa maddesi uyarınca sorumlu tutu la mayaca ksa meydana gelen zarar trafik sigortası kapsamına girmeyeceğinden bu zararın tazmini trafik sigortacısından istenemeyecektir. Yani, trafik kazasında zarar görenler, zarar veren araç İşletenine karşı KTK'dan doğan sorumlulukları nedeniyle başvurma hakkına sahip değillerse, zarar veren aracın trafik sigortacısına başvurma hakkına sahip değillerdir. Davaya konu olayda davacının işleteni olduğu tramvayın, yine davacının işleteni olduğu başka bir tramvayla çarpışmak suretiyle zarar görmüş ve davacı işleten sıfatı olmasına rağmen bir aracında meydana gelen zarar nedeniyle diğer aracının zorunlu trafik sigortacısı aleyhine bu davayı açmıştır. Yani, bu olayda davacı işleten olarak her iki araç bakımından da 3. kişi durumunda olmadığı gibi, kendi üzerinde borçluluk ve alacaklılık sıfatı birleşmesi nedeniyle BK 116 ve KTK'nın 85/1. maddesi uyarınca işleten olarak kendi sorumluluğunu üstlenen zorunlu trafik sigortacısından talepte bulunması mümkün değildir. Bu durumda yukarıda açıklanan yasa hükümlerine göre hasarın teminat dışı kalması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz Eden: Davalı vekili Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, davacının işleteni olduğu iki tramvayın birbirleriyle çarpışması sonucu araçlardan birinde meydana gelen maddi zararın, diğer aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasından tahsili istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire'ce yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını, davalı vekili temyize getirmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; işleteni aynı olan İki aracın birbirleriyle çarpışması sonucu araçlardan birinde meydana gelen maddi zarardan, diğer aracın zorunlu trafik sigortacısının sorumlu tutulup tutulamayacağı, noktasında toplanmaktadır. Bilindiği üzere, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)'nun 91. maddesi ile araç işletenlerine uygulamada "zorunlu trafik sigortası" olarak da adlandırılan "mali sorumluluk sigortası" yaptırma zorunluluğu getirilmiş; anılan maddenin birinci fıkrasında, "İşletenlerin, bu Kanun'un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur." hükmüne yer verilmiştir. Maddede atıf yapılan aynı Kanun'un "İşleten ve Araç İşleticisinin Bağlı Olduğu Teşebbüs Sahibinin Hukuki Sorumluluğu" başlıklı 85. maddesinin 1. fıkrasında ise: "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya İşletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." düzenlemesi yer almaktadır. Görülmektedir ki, zorunlu trafik sigortası, araç işleteninin üçüncü kişilere verdiği zararlardan doğan sorumluluğunu sigorta güvencesi kapsamına almaktadır. Eş söyleyişle, işleten "Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası" ile üçüncü kişilere verdiği zararlardan dolayı "kendi sorumluluğunu" sigorta ettirmektedir. Bu hüküm uyarınca, İşletenin sorumlu tutulduğu hallerde, zorunlu trafik sigortacısının da sorumluluğu ortaya çıkmakta; işletenin sorumlu tutulamadığı hallerde, sigortacısının da sorumluluğu söz konusu olmamaktadır. Şu hale göre, sigortacının sorumluluğundan bahsedebilmek için, zorunlu trafik sigortası yapılan aracın üçüncü kişilerin zararına neden olacak bir kazaya karışması ve bu kazada sigortalı araç işleteninin sorumluluğunun bulunması gerekir. Dolayısıyla, araç işletenin ve sürücüsünün kusursuz olduğu hallerde, sigortacısının da tazminat sorumluluğu ve ödeme yükümlülüğünden söz edilemeyecektir (Mustafa Çeker, Sigorta Hukuku, 2. Bası, Adana 2004, s. 172). Açıklanan yasal düzenlemelere paralel bir düzenleme de Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartlarının "Sigortanın Kapsamı" başlıklı A.l/1. maddesinde yer almakta ve maddede aynen "Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder" denilmektedir. Öte yandan, 2918 sayılı KTK'nın 92. maddesinde sigorta teminatı dışında kalan durumlar düzenlenmiş; maddenin (a) bendinde; işletenin, KTK uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği taleplerin, teminat dışı olduğu belirtilmiştir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartlarının "Teminat Dışında Kalan Haller" başlıklı A.3. maddesinin (f) bendi de, bu yasal düzenlemenin tekrarı niteliğindedir. Somut olayda; davacının işleteni olduğu iki tramvayın çarpışması sonucu tramvaylardan birinin hasarlanması nedeniyle, her iki aracın da işleteni durumundaki davacı, hasarlanan aracında meydana gelen zararın tazmini istemiyle, kazaya karışan diğer aracının zorunlu trafik sigortacısı aleyhine eldeki davayı açmıştır. Az yukarıda da açıklandığı üzere; KTK'nın 85/1. maddesine göre motorlu aracın İşletilmesi sırasında bir kimsenin ölmesi, yaralanması veya bir şeyin zarara uğraması halinde, işleten bu zararlardan sorumludur. Eğer işleten bu yasa maddesi uyarınca sorumlu tutulamayacaksa meydana gelen zarar trafik sigortası kapsamına girmeyeceğinden bu zararın tazmini zorunlu trafik sigortacısından istenemeyecektir. O halde, trafik kazasında zarar görenler, KTK'dan doğan sorumlulukları nedeniyle zarar veren araç işletenine karşı başvurma hakkına sahip değillerse, zarar veren aracın trafik sigortacısına başvurma hakkına da sahip olamazlar. Diğer taraftan, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartlarının "Teminat Dışında Kalan Haller" başlıklı A.3. maddesinin (b) bendinde "İşleten tarafından ileri sürülecek tazminat talepleri"; (f) bendinde "İşletenin, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler"; (g) bendinde de "İşletenin aracına ... gelecek zararlar nedeniyle ileri sürülecek talepler" teminat dışı bırakılmıştır. Şu açıklamalar karşısında; davaya konu talebin, yukarıda içeriği açıklanan poliçe eki genel şartlar gereğince açık biçimde teminat dışında kaldığı belirgindir. Uyuşmazlığın çözümünde üzerinde durulması gereken bir başka yön, alacaklilık ve borçluluk sıfatlarının birleşmesi olgusunun hukuki sonuç ve mahiyetine ilişkindir: İlke olarak, hukuken geçerli bir borç ilişkisinin bulunabilmesi için alacaklı ve borçlu olmak üzere iki tarafın varlığı aranmaktadır. Bu ilkenin doğal sonucu ise, alacaklısı ve borçlusu aynı olan bir borç ilişkisinin düşünülemeyeceğidir. Aksi düşünce, bir kimsenin kendi alacağının borçlusu olması sonucunu doğurur ki, bunun kabulüne olanak bulunmamaktadır. Nitekim, 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)'nun 116. maddesi "alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının bir kişide birleşmesiyle borç sona erer" hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, borç ilişkisinin bir sonucu olarak hem alacaklılık hem de borçluluk sıfatlarının bir kişide birleşmesi halinde, yasa koyucu, bu durumu borcun sona ermesi nedenleri arasında saymaktadır. Alacak ve borcun aynı kişide birleşmesi, ölüm (mirasçılık) veya yaşayanlar arası bir hukuki işlemin sonucu olabilir. Örneğin alacaklının, borçlunun Ölümüyle onun mirasçısı olması veya bir işletmenin bütün aktif ve pasifi ile devralınması (BK md. 179) ve devralanın, devraldığı işletmeye bir borcunun bulunması veya alacaklının alacağını borçluya temlik etmesi hallerinde alacaklılık ve borçluluk sıfatları aynı kişide birleşmiş olur (Safa Reisoğlu, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 21. Bası, İst. 2010, s. 394). Böylece alacaklı ve borçlu sıfatının aynı kişide birleşmesine yol açan olay, hukuksal işlemden doğabileceği gibi kanundan da doğabilir. Birleşmenin söz konusu olabilmesi için alacak ve borcun aynı mal varlığına dahil olması gerekir. Birleşmenin hukuki sonucu ise, alacak ve borcun kural olarak sona ermesidir. Birleşme yalnız asıl alacağı değil, ona bağlı fer'i hakiarı da sona erdirmektedir. Somut olayda davacı, zarar gören aracın işleteni sıfatıyla, aracının hasar görmesi nedeniyle alacaklı durumda ise de; bu araca zarar veren aracın işleteni olması nedeniyle de aynı zamanda bu hasarın tazmin borçlusudur. Diğer bir deyişle, davacı işleten olarak her iki araç bakımından da 3. kişi durumunda olmadığı gibi, BK'nın 116. maddesi uyarınca, kendi üzerinde borçluluk ve alacaklılık sıfatı birleşmiştir. Dahası, az yukarıda da vurgulandığı üzere, davaya konu talep, içeriği açıklanan poliçe eki genel şartlar gereğince teminat dışında bulunmaktadır. Açıklanan tüm bu nedenlerle; davacının, KTK'nın 85/1. maddesi uyarınca işleten sıfatıyla kendi sorumluluğunu üstlenen zorunlu trafik sigortacısından taiepte bulunması olanaklı değildir. Hal böyle olunca; yerel mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen, Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 15.04.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar CEZA DAVALARINDA TEMYİZ HARCININ ÖDENMEMESİ CEZA DAVALARINDA HARCI ÖDENMEYEN TEMYİZ TALEBİNİN REDDİ HARÇLAR KANUNU Özel belgede sahtecilik suçundan sanık M.. Ş..’in 5237 sayılı TCK’nun 207/1, 62 ve 58. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin, Denizli 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 24.11.2011 gün ve 206-572 sayılı hü Teminat mektubu üzerine haciz mümkün mü? Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler oku Haciz ihbarnamesinde vergi kimlik numarasının yazılmamış olması MAHKEMESİ: İstanbul 17. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 12/09/2012NUMARASI: 2012/700-2012/768Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki 3.kişi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası i Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?