MAHKEMESİ : Samsun 1. İş MahkemesiTARİHİ : 26/11/2012NUMARASI : 2012/356-2012/893Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun 1. İş Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.03.2012 gün ve 2010/920 E., 2012/247 K. Sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 22.05.2012 gün ve 2012/17040 E., 2012/18089 K. sayılı ilamı ile; (...A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı davalı temyiz etmiştir. E) Gerekçe:Mahkemece yapılan yargılama sonunda 21.03.2012 tarihli son duruşmada kısa karar “davacının bakiye kıdem tazminatı alacağı talebi ile yıllık ücretli izin alacağı taleplerinin ıslahen kabulüne, sair taleplerinin vazgeçme nedeni ile REDDİNE,” şeklinde açıklanmıştır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Basit yargılama usulüne tabi yargılamalara ilişkin olarak 6100 sayılı HMK.nun “Hüküm” başlıklı 321. maddesinde aynen;“HükümMADDE 321- (1) Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez. (2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.” hükmü düzenlenmiştir.321. maddedeki “hükme ilişkin tüm hususlar” dan kastedilen HMK.nun 297. maddesindeki unsurlardır. Madde gerekçesinde tefhimin hüküm özetinin yazdırılması olduğu açıklanmıştır.Bu nedenlerle basit yargılamada da tefhim edilecek hüküm HMK.nun 297/2. maddesindeki unsurları taşımakla birlikte HMK.nun 321. maddesi uyarınca gerekçeli olmak zorundadır. Ancak Mahkemelerin iş yoğunluğu ve buna bağlı olarak duruşma dosyalarının çokluğu nedeni ile gerekçenin duruşmada yazdırılamaması halinde gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu yasal şekil yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).Halen yürürlükte olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8 inci maddesine göre, iş mahkemelerince verilen nihaî kararlara karşı kanun yoluna başvurma süresi, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür.Taraflar hükmün tefhiminin HMK.nun 297/2. maddesinde sayılan unsurları taşımaması halinde hak ve borçlarını bilemeyeceklerinden temyiz süresini kaçırmamak, hak kaybına uğramamak için kararı gereksiz yere temyiz etmek zorunda kaldıkları bir gerçektir.Bu nedenlerle hükmün tefhimi sırasında HMK.nun 297/2. maddesinde belirtildiği üzere “taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.Somut olayda, davacının birden fazla talebi olduğu halde hüküm “Davacının bakiye kıdem tazminatı alacağı talebi ile yıllık ücretli izin alacağı taleplerinin ıslahen kabulüne, sair taleplerinin vazgeçme nedeni ile REDDİNE,” şeklinde açıklanmıştır. Bu şekilde kurulan ve açıklanan hükümde taraflara yüklenen hak ve borçların açık ve şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde belirtilmediği ortadadır.Açıklanan hüküm sonucunda davacının hangi taleplerinin ne oranda kabul ve reddedildiği, yargılama giderlerinin (masraf ve vekalet ücretleri) ne şekilde hüküm altına alındığı Yasanın emredici hükmüne rağmen açıkça belirtilmemiştir.6100 sayılı HMK.nun 298/2. maddesine göre “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” Yukarıda belirtildiği üzere duruşmada açıklanan hüküm sonucu ile gerekçeli kararın hüküm sonucunun da aynı olduğu söylenemez.Bu nedenlerle 6100 sayılı yasanın 297, 298/2 ve 321. maddelerinde belirtilen zorunlu unsurların hiç birisini taşımadığı anlaşılan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma öncesi yapılan yargılamanın bitirildiği 16.03.2012 günlü oturumda kısa kararda; “Davacının bakiye kıdem tazminatı alacağı talebi ile yıllık ücretli izin alacağı taleplerinin ıslahen kabulüne , sair taleplerinin vazgeçme nedeni ile reddine,” şeklinde hüküm oluşturulmuş, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise, davacının bakiye kıdem tazminatı alacağı talebi ile yıllık ücretli izin alacağı taleplerinin ıslahen kabulne karar verilmekle birlikte bu kez taraflara yüklenen hak ve borçların neler olduğu açık ve tereddüde meydan vermeyecek biçimde ayrıntılı olarak belirtilmiş, ayrıca yargılama harç ve giderleri de hüküm altına alınmıştır. Karar davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire'ce yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuş; yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiştir. Hükmü temyize, davalı vekili getirmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu'nun önüne gelen uyuşmazlık; yerel mahkemece bozma öncesi oluşturulan kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkraları arasında çelişki olup olmadığı; dolayısıyla kısa kararın hüküm fıkrasının 6100 sayılı HMK'nun 297, 298/2 ve 321.maddesi hükümlerine uygun olarak oluşturulup oluşturulmadığı, noktasında toplanmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 294. maddesinin 3. fıkrasında “hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı HMK'nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Nitekim, Yargıtay'ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulu'nun 19.6.1991 gün 323/391 sayılı;10.9.1991 gün 281-415 sayılı; 25.9.1991 gün 355-440 sayılı; 05.12.2007 gün ve 2007/3-981/936 sayılı; 23.01.2008 gün ve 2008/14-29/4; 21.10.2009 gün ve 2009/9-397/453; 21.11.2012 gün ve 2012/9-839/ 2012/833; 12.06.2013 gün ve 2012/9-1681-831sayılı ilamları). Somut olayda da, yukarıda belirtilen şekilde 6100 s. HMK'nun 294/3, 297, 298/2 ve 321.maddesi hükümlerine uygun bir hüküm fıkrası oluşturulmamış; kısa kararın hüküm fıkrasında yalnızca "davacının bakiye kıdem tazminatı alacağı talebi ile yıllık ücretli izin alacağı taleplerinin ıslahen kabulüne , sair taleplerinin vazgeçme nedeni ile reddine" denilmekle yetinilmiş, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmemiştir. O itibarla mahkemece, yukarda belirtilen HMK'nun ilgili maddeleri gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, bozma nedenine göre bu aşamada davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8/son maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.12.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ • ÖZEL VEKALETNAME KOŞULU
1- Davacı vekili, davacının nüfus kütüğünde yazılı 20.05.1970 olan doğum tarihinin 10.09.1969 olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece adı geçenin doğum tarihi 10.09.1969 olarak düzeltilmiştir. Uşak Devlet Hastanesi'nden alınan 22.07.2003 tarihli sağlık kurulu raporu düzeltilmek istenen doğum tarihi
İŞ KAZASI • BAKİYE ÖMÜR • MADDİ TAZMİNAT İLK PEŞİN DEĞER • MANEVİ TAZMİNAT
KARAR1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı A. Elektropanc Elektromekanik San. Müh. Taah. Ve Tic.A.Ş.'nin tüm; davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,2- Dava, geçird
TİCARİ DEFTERLERİN TALEP EDİLMESİNE RAĞMEN İBRAZ EDİLMEMESİ / ALEYHE YORUMLANAMAMASI
Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yalova 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.09.2011 gün ve 2010/507 E.-2011/342 K. sayılı karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 12.06.2012 gün ve 2012/4241 E- 2012/99
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?