MAHKEMESİ : Ankara 10. İş MahkemesiTARİHİ : 08/12/2009NUMARASI : 2009/356-2009/708Taraflar arasındaki “Yaşlılık aylığı vs.alacak ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 10. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 2.12.2008 gün ve 55-540 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 25.3.2009 gün ve 3804-5066 sayılı ilamı ile; (...1-Davacının 4784 sayılı Sosyal Destek Ödemesi Yapılması Hakkında Kanun kapsamından yararlanma istemi yönünden; anılan Yasanın açık hükmü ve gerekçesi karşısında, sosyal yardım niteliğindeki sosyal destek ödemesinin sadece kanunda belirtilen yasalar kapsamındaki sigortalılara uygulanacağının ve davalı Vakıf gibi, 506 sayılı Yasanın Geçici 20. maddesi kapsamındaki vakıf üyelerinin, madde uyarınca, 506 sayılı Yasa kapsamında bulunmadıklarının açık bulunmasına göre,mahkemenin bu talebe ilişkin red kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.2-Davacının davalı Vakıftan almakta olduğu yaşlılık aylığının 506 sayılı Yasa hükümleri uyarınca yaşlılık aylığı alanların aylığında yapılan artış oranlarında artış yapılması ile ilgili talebine gelince;506 sayılı Yasanın Geçici 20. maddesinin (b) bendi "Bu personelin, iş kazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm, eşlerinin analık, eş ve çocuklarının hastalık hallerinde, en az bu kanunda belirtilen yardımları sağlayacak," hükmünü içermekte olup davalı vakıf, mensupları yönünden zorunlu sosyal güvenlik kurumu niteliğindedir. Geçici 20. madde, 506 sayılı Yasanın tüm sistemi içinde değerlendirildiğinde görüleceği üzere, bu madde de sayılan sandıklar bağlı bulundukları kuruluşların personeli hakkında yasal düzenleme alanı içinde Sosyal Sigortalar Kurumu'nun yüklendiği görevleri, sağladığı hakları o düzeyin altına düşmemek üzere yüklenmiş sandıklar olup, görevleri ve en az yükümlülükleri yasa ile belirlenmiştir.(YİBK 9.3.1983/1-1, RG 23.06.1983/18086). Bu husus, Vakıf Senedinin 4. maddesinde; "Vakfın gayesi: a) İş bu vakıf senedi hükümleri dairesinde üyelerin emeklilik, malullük, ölüm, hastalık, analık, iş kazaları ve meslek hastalıkları hallerinde eş ve çocukları ile üyenin geçindirmekle yükümlü bulunduğu ana ve babasının hastalıklarında, Sosyal Sigortalar Kanunları ile temin edilen yardımlardan az olmamak üzere hak sahiplerine yardımda bulunmak..."olarak da açıklanmaktadır.506 sayılı Yasanın Ek 38. maddesinde "Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar ile Geçici 76. maddeye göre yapılan telafi edici ödemeler, her ay ödeme tarihlerinde bir önceki aya göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksi artış oranı kadar artırılarak belirlenir." hükmü öngörülmüştür. Davalı Vakfın, "vazgeçilmez ve devredilemez" nitelikteki sosyal güvenlik hakkının yaşama geçirilmesi görevini sürdüren bir sosyal güvenlik kurumu niteliğinde olduğu gözetildiğinde," bu görevi yerine getirirken,Sosyal Sigortalar Kanunundaki temel düzenlemelerle bağlı kalması gerekir. Geçici 20. madde kapsamında yer alan sandıklar ile 506 sayılı Yasa arasındaki ilişki, anılan Yasa'nın, bu sandıklar için bir alt sınır oluşturması ile gerçekleşir. Davalı Vakıf tarafından bu alt sınır, bağladığı aylıklara yapılan artış oranlarının, SSK sigortalılarına bağlanan yaşlılık aylıklarına yapılan artış oranlarının karşılaştırılması suretiyle bulunması gerekir. Artış oranının, 506 sayılı Yasa uyarınca yaşlılık aylığı alanlara yapılan artış oranından daha az olması durumunda, davalı Sandık yönünden yaşlılık aylığı artış oranı konusunda ek yükümlülük doğacağından, Vakıf Senedindeki düzenlemelere göre aylıklarında artış olan kimselerin, ayrıca 506 Sayılı Yasanın aylık artışlarına dair hükümlerinden de yaralanmaları gerekecektir. Davaya konu somut uyuşmazlıkta davalı Vakıf davacıya prim karşılığı olmaksızın emekli yardımının aylıklarına eklenmek üzere ödendiğini, emekli yardımını düzenleyen Vakıf Senedinin 59/C bendinin 13.02.2004 tarihli olağanüstü genel kurul kararıı ile kaldırılmış olup, aylıklarda yapılan artışlar ile emekli yardımlarının yürürlükten kaldırılması arasında bir bağlantı bulunmadığı gibi, emekli yardımlarının aylığa eklenmesi yolunda Vakıf Senedinde bir hüküm de bulunmadığını, 506 sayılı Yasanın Geçici 20. maddesinde belirtilen sınırlamaya uygun olarak Vakıf Senedi hükümlerine göre yaşlılık aylığı bağlanarak ve aylıklardaki artışların yine senet hükümlerine göre gerçekleştirildiği,sandık personelinin 506 sayılı Yasa uygulamasında sigortalı sayılmaması nedeniyle haklarında yaşlılık sigortası uygulanamayacağını beyan etmiş, senet hükümleri, olağanüstü genel kurul kararları, davacıya ödenen aylık ve ikramiye miktarları delil olarak dosyaya sunmuştur. Belirtilen iddialar ve 506 sayılı Yasanın 77 ve 4857 sayılı Yasanın 32. maddeleri uyarınca; prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü istihkakın ücret kapsamında değerlendirilmesi gereği de gözetilerek; Vakıf Senedi tüm değişiklikleri ile celbedilmeli, artış oranlarına ilişkin Vakıf Senedinin dayanak hükümleri, ikramiye gibi telafi edici ödemeler ile artış oranları davalı Vakıftan, 506 sayılı Yasa uyarınca yaşlılık aylığı alanların, Ek 38. maddesi hükmü uyarınca yapılan artış oranları Sosyal Güvenlik Kurumundan (devredilen SSK'dan) sorulmalı, davacının artış oranlarından kaynaklanan fark alacağının bulunup bulunmadığı, aktüerya uzmanı bilirkişi marifetiyle hesaplanarak sonucuna göre karar verilmelidir.Açıklanan maddi ve hukuki nedenler gözetilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken,eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TMYİZ EDEN: Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Davacı,davalı Vakıflar Bankası bünyesinde çalışırken 1997 yılında emekli olup, çalışanların davalı Yardım Sandığına zorunlu üye olduğunu,çalışma dönemi sırasında yüksek primler ödediklerini,davalı Vakfın 1.1.2003 tarihinden itibaren vakıf senedi hükümlerine uygun davranmadığını,506 sayılı yasa uyarınca yaşlılık aylığında yapılan artışların kendilerine uygulanmadığını,oysa 506 Sayılı Yasa’nın Geçici 20.Maddesi uyarınca uygulanması gerektiğini ileri sürerek, bu artışların 2003-2008 yılları arası hesaplanarak taraflarına ödenmesini istemiştir. Mahkemece, uyuşmazlık konusu ile ilgili olarak davalı vakfın 506 sayılı kanunun geçici 20. maddesine göre kurulan vakıflardan olup,mensupları yönünden zorunlu sosyal güvenlik kurumu niteliğinde bulunduğu,ancak sandık mensuplarının 506 sayılı yasa kapsamında olmadıkları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Özel Daire ise,yukarda açıklanan gerekçe ile hükmü bozmuştur.Yerel Mahkemece 4784 Sayılı Sosyal Destek Ödemesi Yapılması Hakkında Kanun uyarınca sosyal destek ödemesi istemi hakkında verilen red kararı Özel Dairece onandığından,hüküm bu yönden kesinleşmiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık ise, Zorunlu Banka Yardım Sandığına tabi olan davacının,506 Sayılı Yasaya tabi olanlara uygulanan yaşlılık aylığı artış oranlarından yararlanıp yararlanamayacağı hususuna ilişkindir. Bilindiği üzere,yasayla oluşturulan sosyal güvenlik kurumları dışında kalan, ancak onlara denk kabul edilen sosyal güvenlik kuruluşları zorunlu sandıklardır. Davalı vakıf, mensupları yönünden zorunlu sosyal güvenlik kurumu niteliğindedir. Davalı Vakfın tabi olduğu Vakıf Senedinin 4. maddesi ise vakfın gayesini; "a) İş bu vakıf senedi hükümleri dairesinde üyelerin emeklilik, malullük, ölüm, hastalık, analık, iş kazaları ve meslek hastalıkları hallerinde eş ve çocukları ile üyenin geçindirmekle yükümlü bulunduğu ana ve babasının hastalıklarında, Sosyal Sigortalar Kanunları ile temin edilen yardımlardan az olmamak üzere hak sahiplerine yardımda bulunmak…” şeklinde açıklamıştır. Görüldüğü gibi,506 Sayılı Yasa,banka zorunlu sandıkları için bir alt sınır oluşturur. Bu husus,506 Sayılı Yasa’nın Geçici 20.Maddesinde; “…Bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birlikler personelinin malullük, yaşlılık ve ölümlerinde yardım yapmak üzere, bu kanunun yayımı tarihine kadar tesis veya dernek olarak kurulmuş bulunan sandıklar, bu kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç altı ay içinde: b) Bu personelin, iş kazalariyle meslek hastalıkları, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm, eşlerinin analık, eş ve çocuklarının hastalık hallerinde, en az bu kanunda belirtilen yardımları sağlayacak,…” hükmünden anlaşılmaktadır. Öte yandan çözülmesi gereken sorun,anılan maddede değinilen alt sınırın ne anlama geldiği hususudur.Yani bu alt sınırın belirlenmesinde Yerel Mahkemece belirtildiği gibi fiilen ödenen yaşlılık aylığı miktarı bazında mı düşünülecek,yoksa Özel Daire bozma ilamında değinildiği üzere, yaşlılık aylığı artış oranlarının kıyaslanması suretiyle mi hareket edilecektir? Sosyal hukuk devleti ilkesi içerisinde Devletin görevi,zorunlu yardım sandıklarını,başı boş bırakmak değil, onların güçlenmelerini sağlamak ve bu yolla ilgililerin sosyal güvenlik haklarını güvence altına almaktır.Bu kuruluşlar,Devletin asli görevi olan sosyal güvenliği sağlama yükümünü,onun adına yerine getirdiğine göre,devletin bu sandıklar üzerinde,tesis senetlerinden ve senetlerin içeriğinden ,mali durumlarına kadar geniş bir alanda denetim ve gözetim hakkının bulunması da olağandır. Davalı Vakfın gayesi gözetildiğinde,yıllarca yüksek prim ödeyerek emekli olan davalı sandık mensuplarının aylıklarına daha düşük oranlarda zam yapılarak, yaşlılık aylıklarının daha düşük prim ödeyerek emekli olan 506 Sayılı Yasa’ya tabi olarak yaşlılık aylığı alanların aylıkları ile eşitlenmesi düşünülemez.Geçici 20.madde zorunlu banka sandıkları için bir güvence getirdiğine göre,bu durum mensuplarına yapılacak yaşlılık aylığı artışlarının da en az 506 Sayılı Yasa’ya tabi olanlara uygulanacak artış oranları kadar olması sonucunu doğuracaktır. Kaldı ki,yargılama sırasında 16.6.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 20.maddesinde “…506 Sayılı Yasa’nın Geçici 20.maddesi kapsamındaki sandıkların bu maddenin yayımı tarihinden itibaren 3 yıl içinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na devredileceği ve bu kanun kapsamına alınacağı…” hususu düzenlenmiştir.Anılan madde hükmü de gözetildiğinde,506 Sayılı Yasa mensuplarına sağlanan aylık artış oranlarına ilişkin hakların davalı sandıklara tabi olanlara uygulanmasının 506 Sayılı Yasa’nın Geçici 20.maddesinin konuluş ruhuna aykırı olmayacaktır.Neticeten,Özel Daire bozma ilamında da belirtildiği gibi, Hukuk Genel Kurulu görüşmeleri sonucunda, 506 Sayılı Yasa’nın Geçici 20.maddesinde değinilen alt sınır belirlenmesinde, davalı Vakfın bağladığı aylıklara yapılan artış oranlarının, SGK(Devredilen SSK) sigortalılarına bağlanan yaşlılık aylıklarına yapılan artış oranları ile karşılaştırılması suretiyle bulunması gerektiği,artış oranının, 506 sayılı Yasa uyarınca yaşlılık aylığı alanlara yapılan artış oranından daha az olması durumunda, davalı Sandık yönünden yaşlılık aylığı artış oranı konusunda ek yükümlülük doğacağından, Vakıf Senedindeki düzenlemelere göre aylıklarında artış olan kimselerin, ayrıca 506 Sayılı Yasanın aylık artışlarına dair hükümlerinden de yaralanmaları gerekeceği kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu gerekçe ile ,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.3.2010 gününde, oybirliğiyle karar verildi.