MAHKEMESİ : Antalya (Kapatılan) 6. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/06/2012NUMARASI : 2012/452-2012/684Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 6. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.09.2011 gün ve 2011/499 E.,2011/1304 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 21.03.2012 gün ve 2012/583-2199 K. sayılı ilamı ile; (...Asıl ve birleşen davada davacı vekili, davalının kooperatif üyesi olduğunu, ödenmeyen aidat borçları nedeniyle icra takibine başlandığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, vaki itirazın iptali ile % 40 oranında tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Asıl ve birleşen davada davalı vekili, 08.12.2009 tarihli ihtarname ile üyelikten istifa ettiğini, davacı kooperatifin, istifasını kabul etmediğini, üyeliğini 31.10.2008 tarihinde devrettiğini, istifanın kabule bağlı olmadığını, takip konusu alacağın istifadan sonraki döneme ait olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının göndermiş olduğu ihtarın, aidatların istenmesinden sonra gönderildiği, kendisine isabet eden daireyi aldığı ve üçüncü kişiye sattığı ve fakat kooperatif hizmetlerinden faydalandığı, daire satışının üyelik devri anlamına gelmeyeceği, davacının istifasının aidatlardan kurtulma amacına yönelik olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile % 40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına, birleşen davanın 2.000,00 TL asıl alacak ile 270,00 TL faiz yönünden kabulüne, % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle takip konusu alacağın, 07.11.2009 tarihli genel kurulun 4. gündem maddesi ile SSK borçlarının ödenmesi için taksitlendirilmesi kararına dayanan ödeme olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.2) Dava, kooperatif alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 13. maddesine göre, anasözleşmeye uygun olarak yapılan isteğine rağmen istifası kabul edilmeyen ortak, çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirir. Ortağın istifa bildirimi, yenilik doğurucu nitelikte olup, kooperatife ulaştığı anda sonuç doğurur. Anılan 13 üncü maddenin yazılış biçimi ortağın istifasının kooperatifçe kabulünü gerekli kıldığı izlenimini yaratmakla beraber, noter aracılığı ile yapılan bildirime özel önem verilmek suretiyle, noter aracılığı ile yapılan bildirimin kabulünün gerekli olmadığı vurgulanmıştır. Bu durumda ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa iradesini ilk olarak noter vasıtası ile kooperatife duyurması, ortaklıktan çıkmanın gerçekleşmesi için yeterlidir. Somut olayda, davacının, 08.12.2009 tarihli istifasına ilişkin ihtarnamesi 16.01.2010 tarihinde kooperatife tebliğ edilmiştir. Tebliğ tarihinden itibaren istifa gerçekleşir. Birleşen 2011/500 esas sayılı dosya kapsamında, takibe esas olan alacağın dayanağı aidat istemi olup, davalının, istifa tarihinden sonraki döneme ilişkin olan bu borçtan sorumlu tutulamayacağı hususu gözardı edilerek birleşen dosya yönünden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Yukarıda (1) no'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) no'lu bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına bozulmasına...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, kooperatif alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Yerel mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını, davalı vekili temyize getirmiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davalı kooperatif ortağına bağımsız bölüm tahsis edildikten sonra, bağımsız bölüm ve üyeliğin devri halinde devir eden üyenin adına tahakkuk eden aidat borcundan sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 13. maddesinde ortağın ana sözleşmeye uygun olarak yapacağı isteğe rağmen kooperatifin istifayı kabulden kaçınması halinde ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirmesi halinde çıkmanın gerçekleşeceği düzenlenmiştir.Ortağın istifa bildirimi, yenilik doğurucu nitelikte olup, kooperatife ulaştığı anda sonuç doğurur. Yukarıda anılan 13. maddenin yazılış biçimi ortağın istifasının kooperatifçe kabulünü gerekli kıldığı izlenimi yaratmakta ise de, aynı maddede noter aracılığı ile yapılan bildirime özel önem verildiği, bu yolla yapılan bildirimin kabulünün gerekli bulunmadığı vurgulanmıştır. Bu durumda ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa iradesini noter vasıtasıyla kooperatife duyurması ortaklıktan çıkmanın gerçekleşmesi için yeterlidir. Somut olayda istifa iradesini noter ihtarı ile gösteren ve davacıya ulaştıran davalının ihtarın kooperatife ulaştığı tarihte ortaklıktan çıkmış sayılması gerekir. Bu bakımdan, 10.01.2010 tarihli yönetim kurulunun, istifanın kooperatifin tasfiye halinde olduğundan bahisle geçerli olmadığına ilişkin kararının hukuki bir değeri bulunmadığından istifadan sonraki tarihlere ilişkin aidat taleplerinden davalı sorumlu tutulamaz. Açıklanan nedenlerle Mahkemece, davalının istifadan sonraki dönemi ait aidat borçlarından da sorumlu olduğu yönündeki kararı isabetsizdir. O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.