Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1668 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1895 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Yargıtay 4.Hukuk Dairesi (İlk Derece)TARİHİ : 08/02/2013NUMARASI : 2013/4 E-2013/17 K.Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince; “Dava dilekçesinden, davalı mahkeme hakim veya savcıların eylemi nedeniyle uğranılan zararının ödetilmesinin istenildiği, davanın HMK. nun 46 ve devamı maddeleri ile 2802 Sayılı Kanunun 93/A maddesinde yer alan hakimlerin hukuki sorumluluğu nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.04/02/1959 gün ve 14/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince hakimlerin sorumluluğuna ilişkin özel hükümlere dayanılarak avukatın ödence davası açabilmesi için temsil belgesinde (vekaletnamesinde) bu yetkinin açıkça yazılı bulunması gerekir. Nitelik ve başvuru yerinin farklı olması nedeniyle vekâletnamede yer alan yargıcın şikâyetine ilişkin olan yetkinin, aynı zamanda dava açma yetkisini de içerdiği kabul edilemez. Bu tür davalarda, bu eksikliğin sonradan tamamlanamayacağı ve özel yetkiyi gerektirdiği yukarıda belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça ifade edildiği gibi Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir. 6100 Sayılı Yasanın, HMK.nun 74. maddesinde de konu açıkça düzenlenmiş olup, vekaletnamede açık yetki bulunmaması halinde hakim veya savcıların eylemi nedeniyle hazine aleyhine dava açılamayacağı benimsenmiştir. Davacı adına dilekçe veren vekilin dayandığı, vekâletnamede yargıç ve savcılar hakkında tazminat davası açma yetkisi bulunmadığından, dava ve usul ekonomisi gözetilerek dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.SONUÇ:1-Açıklanan nedenlerle davacının vekiline verdiği vekâletnamede, İçtihadı Birleştirme Kararında ve HMK. nun 74. maddesinde açıklandığı ve kabul edildiği biçimde öngörülen koşulları içeren yetki bulunmadığından, evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda dava dilekçesinin REDDİNE,2-Davacı taraftan peşin alınan nispi harç 225,75-TL'den alınması gereken ret harcı 24,30.-TL mahsup edilerek geriye kalan 201,45.-TL'nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,”Dair oybirliği ile verilen 08.02.2013 gün ve 2013/4-17 sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kâğıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:HUKUK GENEL KURULU KARARIDavacı vekili 6100 sayılı HMK’nun 46. maddesine dayanarak devlet aleyhine tazminat davası açmıştır. Mahkemece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.İşin esası hakkındaki görüşmelere geçilmeden önce; 6100 sayılı HMK.nun 114/c maddesi gereğince dava şartı olan “mahkemenin görevli olması” şartı hakkında taraf teşkili sağlanmadan karar verilip verilemeyeceği ön sorun olarak tartışılmış şu sonuca varılmıştır;Görüşmeler sırasında bazı üyeler; taraf teşkili sağlanmadan görevsizlik kararı verilmesinin 6100 sayılı HMK 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğunu, bazı üyeler de, HMK’ nun 137. maddesindeki “dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır, mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler” düzenlemesi ve HMK’ nun 141. maddesindeki; iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının ikinci cevap dilekçesi ile başlaması hükümleri gözetildiğinde, dilekçeler aşaması tamamlanmadan görevsizlik kararı verilmemesi gerektiği hükmün bu gerekçeyle bozulması gerektiğini savunmuş iseler de, bu görüşler kurul çoğunluğu tarafından yerinde görülmemiş, davanın tensip ile birlikte dava şartı noksanlığından usulden reddedilmesinde HMK 30. maddesi de gözetildiğinde bir isabetsizlik olmadığı kabul edilmiştir.İşin esası hakkında yapılan görüşme sonunda ise; 6100 sayılı HMK.nun 46 ve devamı maddelerinde hakimin hukuki sorumluluğu düzenlenmiş, söz konusu davaların ancak devlet aleyhine açılabileceği, aynı Kanun’un 74. maddesinde ise açıkça yetki verilmemesi halinde vekilin hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamayacağı kabul edilmiştir.6100 sayılı HMK 114 maddenin (f) bendinde de vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması dava şartı olarak düzenlenmiştir.Somut olayda; davacı vekili tarafından ibraz edilen 27.12.2010 harç tarihli dava dilekçesinin ekinde bulunan vekaletnamede; sadece “hakimleri redde ve yakınmaya” yetkisinin bulunduğunun tespit edilmesi üzerine, 6100 sayılı HMK 115 maddesi uyarınca kesin süre verilmeden yukarıda başlık bölümünde belirtilen gerekçe ile dosya üzerinden dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir 1086 sayılı HUMK’da herhangi bir somut düzenleme olmaması nedeniyle 04.02.1959 gün ve 14/6 sayılı içtihadı birleştirme kararı çerçevesinde çözümlenen, hakimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine açılan tazminat davalarında vekaletname sorunu, 6100 sayılı HMK 74 maddesinde somut bir norma bağlanmış, söz konusu norm ile vekaletnamede özel yetki bulunmaması halinde hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açılamayacağı kabul edilmiş ve bu husus aynı Kanun’un 114 maddesi (f) bendi uyarınca dava şartı haline getirilmiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere, dava şartlarından birisinin eksik olması halinde nasıl hareket edileceği de HMK’nun 115. maddesinde düzenlenmiştir. Uyuşmazlık konusu olan dava şartı eksikliği tamamlanabilir bir eksiklik olduğundan, HMK 115 /2 maddesi uyarınca davacıya HMK’nun 74 maddesine uygun vekaletname ibraz etmesi için kesin süre verilmesi, verilen süre içinde eksikliğin tamamlanması halinde yargılamaya usulün öngördüğü şekilde devam edilmesi, eksikliğin tamamlanmaması halinde ise, 6100 sayılı HMK 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gereklidir.Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın; yukarıda açıklanan nedenle 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12. Maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’na eklenen 93/A-5 fıkrası ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20.12.2013 gününde ön sorun yönünden oyçokluğu ile işin esası yönünden ise oybirliğiyle karar verildi.