Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1604 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 643 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Ankara 7.Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/12/2012NUMARASI : 2012/592 E-2012/648 K.Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 05.10.2011 gün ve 2009/60 E., 2011/403 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi'nin 28.02.2012 gün ve 2011/11993 E., 2012/2023 K. sayılı ilamı ile; (...Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının A.Y.. Türk-Kazak Üniversitesi öğretim görevlisi olduğunu, master ve doktora yapmak amacıyla Türkiye’ye getirildiğini, davalının üniversitenin burslu öğretim görevlisi olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye göre burs süresinin sonunda üniversiteye dönerek görev yapmayı yüklendiğini, davalının Gazi Üniversitesi'ndeki eğitimini tamamladığını, Kazakistan’daki görevine dönmesi için adına noter vasıtası ile ihtar çekildiğini ancak ihtarname adına tebliğ edilememesine rağmen birlikte oturduğu kişiye tebliğ edildiğini buna rağmen görevine başlamadığını, böylece taahhüdünü ihlal ettiğini, eğitimi dönemince adına burs kapsamında 56.620 TL ödeme yapıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla bu miktarın muacceliyet tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istenilmiş, mahkemece yargılamanın devamı sırasında alınan bilirkişi raporları dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalı Z. F..’in 13.11.2003 tarihinde davacı üniversite tarafından tıpta uzmanlık eğitimi yaptırmak amacı ile imtihana tabi tutulduğu, önce Türkçe dil eğitimine alınıp daha sonra bu eğitimde üstün başarı gösterenlerin uzmanlık eğitimine alınmasına karar verildiği, 16.01.2004 tarihli yazı ile de tıpta uzmanlık eğitimine başlatıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen Türkiye’de Lisansüstü Eğitim-Öğretim Yaptırılan Öğrenciler İçin Hizmet Sözleşmesi’nin 10. maddesine göre “Türkiye’deki üniversitelerin Yüksek Lisans, Doktora veya diğer lisansüstü eğitim programlarına göre öğrenimini tamamladıktan sonra Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi'nde kendi uzmanlık sahasındaki bir görevde ve emsallerine uygun ücret ödenmek şartıyla öğretim görevlisi olarak en az beş sene çalışmak…” üzere taahhütte bulunulmuş, 02.03.2004 tarihli Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı yazısı ile de bilgi ve görgülerini artırmak üzere 4 yıl süre ile Türkiye’ye davet edilmiş, bilahare Gazi Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalında uzmanlık eğitimine başlanılmış, davalının eğitim süresinin dolmamasından dolayı Gazi Üniversitesi'nin yazısı üzerine 29.01.2008 tarihli Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı oluru ve 21.02.2008 tarihli AYÜ.MHB.2008/75 sayılı yazı ile de 31.03.2009 tarihine kadar eğitim süreleri uzatılmış, ancak aynı üniversitenin mütevelli heyet başkanlığının değişmesi üzerine 21.08.2008 tarihinde yazmış olduğu yazı ile de kendi üniversiteleri bünyesinde hastanelerinin faaliyete geçeceği gerekçesiyle 05.09.2008 tarihi itibariyle burslu öğrencilerinin ilişiklerinin kesilmesi talep edilmiş, Gazi Üniversitesi Rektörlüğü'nün 04.09.2008 tarih ve 8220-13714 sayılı yazısında davalının Tıp Fakültesindeki ihtisas eğitimini tamamlamış olmasına rağmen tez çalışmasını bitirmediğinden görev süresinin 6 ay süre ile uzatılmasının uygun olacağı, 10.09.2008 tarihli 8359-13995 sayılı yazısında da davalının başasistan konumunda olduğu, gerekli pratik çalışmalarında eksikliklerin bulunduğu, 6 ay daha çalışmaya ihtiyacının olduğu bildirilmiş; davacı üniversitenin 12.09.2008 tarihli yazısı ile de hastanenin ihtiyacı göz önüne alınarak 1 ay süre ile uzatılması uygun görülmüş, 10.10.2008 tarihi itibariyle davalının görevi sonlandırılmış, kendisine teorik ve uygulamalı çalışmalar yaptığına dair belge verilmiştir. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı'nın 29.04.2010 tarihli mahkemeye yazdığı müzekkeresinde, davalının Üroloji Anabilim Dalındaki resmi uzmanlık süresini tamamlayabilmesi için 5 aylık çalışma süresi ile tez yapması gerektiği, bu şartları yerine getirdiği taktirde üroloji eğitimini tamamlayacağı bildirilmiştir. A. Y.. Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığının Burs Yönetmeliğinin 12. maddesinin (d) bendine göre, tıpta uzmanlık eğitimi için gelen burslu araştırma görevlilerine en fazla dört yıl; bilgi ve görgü artırma eğitimi için gelen burslu araştırma görevlilerine ise en fazla bir yıl süreyle burs verileceği düzenlenmiştir. Tüm bu bilgiler birlikte değerlendirildiğinde, davalının, davacı üniversite tarafından Türkiye’de tıpta uzmanlık eğitimi yaptırılmak amacıyla sınava tabi tutulduğu, başarılı olması üzerine önce Türkçe eğitimine daha sonrada Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabiliminde uzmanlık eğitimine alındığı, imzalamış oldukları sözleşmeye göre de eğitimini tamamladıktan sonra beş yıl süre ile mecburi hizmette bulunma taahhüt edildiği, burs yönetmeliğine göre uzmanlık eğitimi için dört yıl burs verileceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davalının eğitim yaptığı alanın eğitim süresinin beş yıl olduğu, eğitiminin tamamlanması için altı aylık süresinin kaldığı, bu süreyi tamamlamaması halinde uzmanlık diplomasını alamayacağı, bununda sonucu itibariyle görmüş olduğu eğitim süresinin kariyerine hiçbir katkı yapmayacağı açıktır. Burs sözleşmesi dört yıl burs verileceğini düzenlemiş olsa bile davalının eğitiminin başladığı anabilim dalının eğitim süresi asgari beş yıl olup, davacı üniversite tarafından burs kesilse bile, sözleşmedeki zorunlu hizmet şartın yerine getirilebilmesi için uzmanlık eğitiminin tamamlanması gerekmektedir. Kaldı ki uzman olarak yapılacak hizmet daha nitelikli olacaktır. Bunun yanında davalıdan, yıllarca yapmış olduğu ve sadece altı aylık bir süresi kalan, kariyerinde önemli bir yer tutacak olan uzmanlık eğitimini sonlandırması halinde hem üniversitenin ve hem de davalının bu durumdan fayda sağlamayacağı aşikardır... O halde davacı Üniversitenin taahhütname uyarınca davalıya uzmanlık eğitimini tamamlaması için taahhütnamedeki edimini yerine getirmesi ve onun uzman doktor olma hakkını elde etmesini sağlaması ve ondan sonra da taahhütname uyarınca davalıdan mecburi hizmetini yapmasını talep etmesi ve gelişmelere göre taahhütname hükümlerinin tatbikini istemesi gerektiği düşünülmeden mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, eğitim, öğretim giderlerinin tahsili istemine ilişkindir.Yerel Mahkemece, "taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacının davalıyı tezli uzmanlık eğitimine göndermediği, davalının Türkiye'de aldığı eğitimin davacı tarafından çalıştırmak için yeterli görüldüğü" gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire'ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş, Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.Direnme hükmünü, davalı vekili temyiz etmiştir.Hukuk Genel Kurulu ününe gelen uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen 01.04.2004 tarihli sözleşmedeki zorunlu hizmet şartının yerine getirilebilmesi için, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalındaki resmi uzmanlık süresinin tamamlanmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle taraflar arasındaki 01.04.2004 tarihli sözleşmenin 10. maddesi ile doktora veya diğer lisans üstü eğitim programlarına göre öğrenimlerini tamamladıktan sonra öğretim görevlisi olarak beş yıl çalışılacağının taahhüt edilmiş bulunmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun'un 440. maddesi uyarınca, tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.