Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1591 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 24 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: Sincan Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 08/11/2012NUMARASI : 2012/281-2012/309Taraflar arasındaki “genel kurul kararlarının iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sincan Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 13.03.2012 gün ve 2008/162 E., 2012/56 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11.07.2012 gün ve 2012/2564 E., 2012/4871 K. sayılı ilamı ile; “…Davacı vekili, müvekkilinin üyesi olduğu davalı kooperatifin, 27.07.2008 tarihli genel kurulunda, gündemin 6. maddesi ile, davacının kullandığı 5 no'lu bağımsız bölümün dava dışı kooperatif üyesi E...'e tahsisine yönelik 8.maddesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, 6. ve 8. maddelerinin iptalini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının genel kurula katılıp muhalefet şerhini tutanağa işletmemesi nedeniyle, 6. maddenin iptalini talep edemeyeceği, 8. maddenin iptali için açılan dava yönünden ise, dava konusu dairenin davacıya zımnen tahsis edildiği, yargılama aşamasında dairenin E... adına tapuda tescil edildiği, 27.07.2008 tarihli genel kuruldan önce, 18.07.2005 tarihli genel kurulda da bu yönde karar alındığı, bu kararın iptali için davacı tarafından açılan davanın takipsiz bırakıldığı, böylelikle dava dışı şahıs adına genel kurulca verilen ve kesinleşen bir tahsis kararının oluştuğu, bu durumlar karşısında niza konusu kararın butlan ya da yokluk yaptırımına tabi tutulamayacağı, davacının, genel kurula katılmadığı, muhalefet şerhini tutanağa işletmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.22.07.2008 tarihli genel kurulun 8. maddesi ile alınan 5 nolu bağımsız dairenin, dava dışı Ercüment Erdal'a tahsisine ilişkin karar, aynı dairede oturduğu uyuşmazlık konusu olmayan davacının şahsi haklarının ihlal eder nitelikte ise bu kararın davacıya ayrıca tebliği gerektiğinden bu kararın iptali için muhalefet şerhi ve red oyu verme koşulları aranmaksızın dava açılabilir. Mahkemece, bu kararın davacının şahsi haklarını ihlal edip edilmediği araştırılmaksızın, davacının, genel kurula katılmadığı ve muhalefet şerhi vermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Mahkemece, kooperatif defter, kayıt ve belgeleri üzerinde kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak, 5 no'lu dairenin davacıya genel kurul kararı ya da kur'a ile daha önce tahsis yapılıp yapılmadığı, davacının öncelikli hakkının bulunup bulunmadığı konusunda rapor alınıp, davacı ve dava dışı E..E..arasındaki 2011/90 Esas sayılı men'i müdahale dosyası kapsamındaki deliller de değerlendirilerek, genel kurulun 8. maddesinin davacının şahsi haklarını etkiler nitelikte olup olmadığının tespitinden sonra oluşacak sonuç doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, dava konusu genel kurulun 8. maddesi ile yeni bir tahsis kararı alındığı göz ardı edilerek yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru olmamıştır…”gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, kooperatif genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.Davacı F.T.vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatifin davacıyı oturmakta olduğu daireden çıkarmak amacına yönelik olarak 27.07.2008 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan 2007 yılı aidatlarına ilişkin 6 numaralı karar ile oturduğu bağımsız bölümün dava dışı E. E.’a tahsisine dair 8 nolu kararın iptalini talep etmiştir.Davalı (tasfiye halinde) S.S. K.. Konut Yapı Kooperatifi vekili cevap dilekçesinde özetle: Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca davacının usulüne uygun olarak çağrıldığı halde katılmadığı toplantıya ait kararların iptalini talep etme yönünden dava ehliyeti bulunmadığını, ayrıca davanın süresinde açılmadığını, davacının ödeme yapmadığı 2007 yılında tüm üyelerden aidat toplandığını ve davacının aidat ödemeden oturduğu konutun kendisine ait olduğunu kanıtlayamadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; ''davacının katılmadığı genel kurulun 6 numaralı kararının iptalini talep edemeyeceği ve 8 numaralı karar yönünden ise; dava konusu bağımsız bölüm davacıya zımni olarak tahsis edilmiş ise de ferdileştirme ve tescil ile dava dışı E. E.’ın üstün ayni hak sahibi olduğu, 2005 tarihli tahsis kararının iptaline ilişkin davanın açılmamış sayılmasına dair karar nedeniyle tahsis kararının kesinleştiği ve bu durum karşısında tahsis kararının butlan ya da yokluk yaptırımına tabi tutulamayacağı'' gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, mahkemece önceki gerekçe genişletilmek suretiyle davanın reddine dair hükümde direnilmiştir.Direnme hükmü davacı vekili tarafından temyiz edilmektedir.Uyuşmazlık, genel kurulun daire tahsisine ilişkin 8 nolu kararı yönünden, davacının öncelik hakkının bulunup bulunmadığı ve kararın şahsi hakları etkiler nitelikte olup olmadığına ilişkin araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Bilindiği üzere, tahsis, ortağa şahsi hak sağlar. Kooperatifçe bir dairenin geçerli bir tahsis işlemiyle bir ortağa tahsisi halinde, tahsis edilen ortağın rızası olmaksızın, ortaklığı devam ettiği sürece konutun başka bir ortağa tahsisi mümkün değildir. Kooperatif tarafından taşınmazın ortağa tahsisi, mülkiyeti geçiren bir işlem olmayıp, kooperatifle olan iç ilişkide bir hak bahşeden ve koşulları oluştuğunda kooperatife karşı tapu iptal ve tescil talebinde bulunma hakkı yanında ortağa, tahsis hakkına karşı yapılan haksız saldırılarda üçüncü kişilere karşı, tahsis önceliğinin ve dairenin tespiti ya da müdahalenin men'i ve ecrimisil davası açmaya izin veren bir haktır.Bir konutun ortağa tahsis edildiğinden söz edilebilmesi için ya kur’a sonucu konutun tahsis edilmiş olması veya konutların genel kurulca belirlenecek esaslar dahilinde ortaklara dağıtılmış olması ve genel kurulun bu dağıtımı açık veya zımni olarak onaylaması gerekir. Anlatılan ilkeler dışında yönetim kurulu, genel kurulun kararı veya onayı olmaksızın bir konutu belli bir ortağa tahsisine karar veremez. Bu ilkelerin ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde, dava konusu taşınmazı kullanan davacının; kooperatifin bu kullanımı fiilen benimsemesi suretiyle zımni tahsise dayalı olarak üstün hak iddiasında bulunduğu anlaşılmakta olup, mahkemece, dava konusu dairenin davacıya zımni olarak tahsis edilip edilmediği ve böylece dairedeki üstün hak sahibinin kim olduğunun tespiti hususunda yeterli araştırma yapmamıştır.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi gereğince ortaklar hak ve yükümlülüklerinde eşit olduğu ve davacının davalı kooperatifteki üyeliği devam ettiği daire isteminin bulunduğu müddetçe kendisi adına tahsisli dairenin bir başkası adına tahsisini engelleme hakkı bulunduğu öncelikle gözetilmek suretiyle Mahkemece; davalı kooperatifin tüm defter, kayıt ve belgeleri, yönetim ve genel kurul kararları, karar defterleri, hazirun cetvelleri ve ortaklar listeleri celbedilerek, belgeler üzerinde kooperatif hukuku konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak; dava konusu bağımsız bölümde davacının kullanımının hangi tarihten ve ne şekilde olduğu, özellikle 2004-2005 yılına ait belgelerde davacının taşınmazda gider yapmasına veya oturmasına ilişkin bilgi bulunup bulunmadığı, karar defterinde taşınmaza yapılan gidere veya davacının ortak giderlere katılmasına ilişkin karar bulunup bulunmadığı, diğer bir ifade ile zımni tahsis veya davacının öncelikli hakkının bulunup bulunmadığı konusunda rapor alınıp, davacı ve dava dışı E.E. arasındaki 2011/90 Esas sayılı men'i müdahale dosyası kapsamındaki deliller de değerlendirilerek, genel kurulun 8. maddesinin davacının şahsi haklarını etkiler nitelikte olup olmadığı; böylelikle davacının dava konusu taşınmaz üzerinde önceki tarihli tahsise dayalı üstün hakkı bulunup bulunmadığı konusunda ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirilmek sureti ile taşınmaz üzerinde üstün hak sahibinin kim olduğunun belirlenmesi konusunda varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir.O halde, bozma kararında ve yukarıda açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.Öte yandan, dosya içerisinde davacıya genel kurul kararı veya kur’a ile tahsis yapılmadığı hususunun açık bulunması karşısında, Özel Daire bozma ilamının son paragrafında yer alan "5 no'lu dairenin davacıya genel kurul kararı ya da kur'a ile daha önce tahsis yapılıp yapılmadığı" şeklindeki kısmın, bozma metninden çıkarılması gerekmektedir.S O N U Ç : Dosya içeriğine göre, bozma ilamının son paragrafında yer alan “5 no'lu dairenin davacıya genel kurul kararı ya da kur'a ile daha önce tahsis yapılıp yapılmadığı” bölümün bozma metninden çıkarılmasına,Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen ilave nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.