MAHKEMESİ : İstanbul 27. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 19/11/2012NUMARASI : 2012/241-2012/277Taraflar arasındaki “menfi tespit, istirdat, işyeri teslimi ve ipoteğin fekki” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 27. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce mahkemenin yetkisizliğine dair verilen 21.12.2011 gün ve 380/136 E., K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 16.05.2012 gün ve 5291/8226 E., K. sayılı ilamı ile;(...Davacı vekili, müvekkilinin Ümraniye Mağazasının borcunun sona erdirilmesi için Ağustos 2003 tarihinde imzalanan sözleşme ile sözleşme tarihinde müvekkilinin davalıya 425.427,00 TL borcu bulunduğu hususunda mutabık kalındığını, sözleşme ile müvekkilinin kendisine ait ikinci iş yeri olan ve zarar eden bu mağazasını geçici olarak davalı yana devrettiğini, sözleşmede öngörülen 2 yıl süre ile müvekkilinin davalı nam ve hesabına mağazayı işleteceğinin ve bu süre zarfında işleten olarak davalıdan maaş alacağının kararlaştırıldığını, iki yılın sonunda borcun ödenmesi halinde mağazanın müvekkiline devredileceğini, bu amaçla müvekkilinin gelinlerine ait Çorlu’da bulunan bir adet taşınmazı da davalı şirkete ipotek ettiğini, kendisine ait aracın bedelinin de iki katı kabul edilerek borçtan düşülmek üzere davalı şirkete devredileceği hususunda anlaşıldığını, müvekkilinin sözleşmenin imzalanması sırasında müvekkilinin borca batık durumda olduğunu, sözleşmeyi müzayaka altında imzaladığını, müvekkilinin sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirdiğini, sözleşmede öngörülen 2 yıllık süreden önce borcun ödendiğini ileri sürerek taraflar arasındaki alacak/borç ilişkisinin saptanarak davalı tarafa müvekkilinin borcu bulunmadığının tespitini, fazla ödenen miktarın tespiti halinde davalı taraftan alınarak müvekkiline işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte ödenmesini, borcun ödenmiş olduğunun tespiti halinde dava konusu iş yerinin müvekkiline devir ve teslimini, davacı tarafça verilen ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının menfi tespit iddiasını müvekkil şirketin kendileri aleyhine sebepsiz zenginleştiğinden bahisle sebepsiz zenginleşme hukuki sebebine dayandırdığından davacı tarafın daha önce de bu hukuki sebebe dayanarak ve aynı taleplerle 15.11.2005 tarihinde dava açtığı dikkate alındığında en geç bu tarihte sebepsiz zenginleşmeyi öğrendiği kabul edilmesi gerektiğini, bu durumda bu süreden itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, davacının borçlu olmadığının tespitini talep ettiği miktar üzerinden harç yatırmadan dava açtığını, eksik harcın süre verilerek tamamlattırılması gerektiğini, davanın esası yönünden ise; öncelikle davacının müvekkiline olan borcun tespiti ve tasfiye amacıyla imzalanan sözleşmenin şartlarına göre mağazanın davacıya iadesinin tek şartının iki yıllık sürede borcun tasfiye edilmiş olmasına bağlı olmadığını, bu bağlamda sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 3 ay içinde arabasını satıp bedelini müvekkiline verme ve ayrıca taşınmazı borcuna karşılık müvekkili şirket lehine ipotek ettirme yükümlülüğü bulunduğu halde süresinde üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini, bu durumda davacının sözleşmeye aykırı hareketleri nedeniyle taraflar arasındaki 30.08.2003 tarihli sözleşmenin kendiliğinden fesholunduğunu ileri sürerek haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere ve tapu kaydına göre; davaya konu ipotekli taşınmazın Tekirdağ ili, Çorlu İlçesinde bulunması nedeniyle HUMK’un 13 (HMK 12) maddesi gereğince Tekirdağ-Çorlu mahkemeleri kesin yetkili bulunduğundan ve HMK'nun 114/1-ç ve 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden reddine, kararın kesinleşmesi ve HMK’nın 20.maddesi gereğince 2 haftalık süre içerisinde usulünce başvurulması halinde dosyanın Çorlu Nöbetçi Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde, davalının bayisi olduğunu, aralarındaki ticari ilişki nedeniyle taşınmazın ipotek edildiğini, taraflar arasında yapılan borç mutabakatı uyarınca mutabakatta belirtilen borcun ödendiğini ileri sürmüş, bu nedenle borcunun bulunmadığının tespitini ve davalı tarafa verilen ipoteğin fekkini istemiştir. Uyuşmazlığın taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve borç mutabakat ilişkisinden kaynaklanmış olması nedeniyle somut olayda HUMK'un 13. (HMK'nın 12.) maddelerinin uygulanma yeri bulunmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Taraf vekilleri HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, menfi tespit, istirdat, işyeri teslimi ve ipoteğin fekki istemlerine ilişkindir.Mahkemece, kesin yetki kuralı uyarınca davada Çorlu mahkemelerinin yetkili bulunduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize taraf vekilleri getirmiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yetkili mahkemenin belirlenmesine ilişkin olup, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinden kaynaklanan borcun tasfiyesi için İstanbul'da tanzim olunan sözleşme nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitinin istenmesinin yanı sıra bu sözleşme uyarınca verilen ipoteğin fekkinin de dava dilekçesinde talep edilmesi nedeniyle davanın ipotekli gayrimenkulun bulunduğu Çorlu mahkemelerinde açılmasının zorunlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Davacı vekili, 15.11.2011 havale tarihli dilekçesinde; davaya konu istemleri arasında yer alan “ipoteğin fekki” talebinden “vazgeçtiklerini” açıklamış ve bu ipoteğin kaldırılması talebi dışında kalan diğer istemler yönünden davanın ayrılmasını talep etmiş durumdadır. Ancak yerel mahkemece, bu tefrik talebi dikkate alınmaksızın vazgeçilen ipoteğin fekki istemi ile birlikte davadaki tüm istemler yönünden yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.Hal böyle olunca; mahkemece, davacı vekilinin 15.11.2011 havale tarihli dilekçesindeki tefrik ve vazgeçme talepleri dikkate alınıp, gereği yapıldıktan sonra menfi tespit, istirdat ve işyeri teslimi istemleri yönünden dosya kapsamına göre karar verilmesi gerekirken, tüm talepler yönünden yetkisizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir. Direnme kararı açıklanan bu değişik nedenlerle bozulmalıdır.S O N U Ç: Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440/III-3 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 15.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.