Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 158 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 105 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : İstanbul 6. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 11/06/2009NUMARASI : 2009/259-2009/347Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 6.Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 05.07.2007 gün ve 2003/1148 E.- 2007/407 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 14.04.2008 gün ve 2007/10078 E.-2008/3833 K. sayılı ilamı ile; (“…Davacı vekili, davalı ile müvekkili arasında 14.7.2003 tarihine kadar geçerli "işleticilik sözleşmesi" imzalandığını, sözleşmeye göre davalının 3.firmalara ait ürünleri satmasının yasak olduğunu, 2001,2002 ve 2003 yılı alımlarında düşüş meydana geldiğini ve davalının başka firmalara ait ürünleri belirlendiğini uğranılan zararın sözleşme hükümleri uyarınca karşılanması gerektiğini iddia ederek 113.760 USD kâr kaybının tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı savunmasında, sözleşmenin rekabet etmeme yasağının Rekabet Kanuna ve Rekabet Kurulunca çıkartılan tebliğlere aykırı olduğunu bu nedenle davacının Kâr mahrumiyeti talep edemeyeceğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.Mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin 7.12.1993 başlangıç tarihli olduğu ve Rekabet Kurulunun 2002/2 nolu tebliği uyarınca başlangıçtan itibaren 5 yıl süre geçtiği için sözleşmenin rekabet etmeme yasağına ilişkin hükümlerinin artık uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Taraflar arasında 7.12.1993 başlangıç ve 14.7.2003 tarihinde sona erecek “İşleticilik Sözleşmesi” düzenlendiğinde uyuşmazlık bulunmamaktadır.Sözleşmenin 2.maddesinde, üçüncü firmalara ait ürünleri satmama yasağı ve 12.maddesinde de ihlal halinde kâr mahrumiyetinin ödeneceği hüküm altına alınmıştır.Sözleşme yürürlükte iken Rekabet Kurulunca "Dikey anlaşmalara ilişkin olup muafiyeti tebliği" 14.7.2002 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.Anılan tebliğin “Rekabet Etmeme Yükümlülüğü” başlıklı 5.maddesinin “e” bendinde rekabet etmeme yükümlülüğü yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, tebliğin yürürlüğe girdiği tarihte, anlaşmadaki rekabet etmeme yükümlülüğünün kalan süresi 5 yıl ve daha kısa ise, anlaşma bu kalan süre boyunca geçerli olacağından teşebbüsün herhangi bir değişiklik yapmasına gerek bulunmamaktadır.Bu durumda tebliğin yürürlüğe girdiği tarihte taraflar arasındaki sözleşmenin kalan süresinin 5 yıldan az olduğu ve sözleşme süresi sonuna kadar rekabet etmeme yasağının devam ettiği dikkate alınarak mahkemece davacının taleplerinin incelenmesi ve uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.'nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 17.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.