Taraflar arasındaki “İtirazın kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 3. İcra Hukuk Mahkemesince isteğin kabulüne dair verilen 12.10.2010 gün ve 2010/901 E., 2010/1229 K. sayılı kararın incelenmesi istekli/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 04.07.2011 gün ve 2010/33105 E., 2011/15577 K. sayılı ilamı ile; (...Borçlu hakkında para borcuna ilişkin olarak başlatılan ilamsız takipte, HUMK'nun 9.maddesi uyarınca borçlunun ikametgahı yetkili yer olarak kabul edilmelidir. Antalya İcra Dairesi'nde yapılan takibe karşı borçlunun, ikametgahının Bakırköy olduğundan bahisle yapmış olduğu yetki itirazı yerinde olup, mahkemece yetki itirazının kaldırılması isteminin reddi yerine itirazın kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.Öte yandan borçlunun, yetki itirazı dışında esas yönünden icra dairesine yaptığı başvuru, İİK'nun 62.maddesi kapsamında itiraz edilen kısmın açıkça gösterilmemiş olması nedeniyle geçerli bir itiraz sayılamayacağından, mahkemece, alacaklının itirazın kaldırılması istemi ile icra mahkemesine yaptığı başvurunun kabulü yönünde hüküm tesisi fuzuli olduğu gibi tazminata hükmedilmesi de doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine aynı Dairenin 18.11.2011 gün ve 2011/25093 E-2011/22812 K sayılı ilamı ile; (...İcra takibinde 15.01.1997 tarih 255 nolu ipotek senedine dayanılmış ve 2. icra Müdürlüğü'nün 2000/1821sayılı dosyada ipoteğin kaldırılması için İİK'nun 153/1. maddesine göre yatırılması gereken bedel yatırılmadığından ödenmeyen miktarın tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile tahsili istenmiştir. Bu durumda talebin konusu para alacağı kaynağıda Antalya 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğün'de akdedilen ipotek akit tablosu olduğundan HUMK'nun 10. maddesi ve Borçlar Kanunu'nun 73. maddesi gereğince alacaklı ikametgahı ve sözleşmenin yapıldığı yer olan Antalya İcra Daireleri yetkilidir. Yetki itirazının kaldırılması isteminin kabulü yönündeki icra mahkemesi kararının onanması esasa yönelik kararın ise itiraz edilen kısmın cihet ve miktarı açıkça gösterilmediğinden itirazın kaldırılması istemi fuzuli olup, bu istemin kabulü ve esastan inceleme yapılmadığından inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmadığı gerekçesi ile bozulması gerekirken yetki yönünden de bozma yapıldığı görülmekle alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 04.07.2011 tarih ve 2010/33105 E., 2011/15577 K. sayılı bozma kararının yetkiye ilişkin bölüm yönünden kaldırılmasına Antalya 3. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 12.10.2010 tarih ve 2010/33105 E.,2011/15577 K. sayılı kararının yukarıda yazılı diğer nedenlerle bozulmasına...) gerekçesiyle bozma kararı yetkiye ilişkin bölüm yönünden kaldırılıp; kısmi itiraz yönünden hüküm bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Davacı alacaklı vekili, Antalya 11. İcra Dairesi: 2010/15471 Esas sayılı dosyasından davalı aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığını, davalının itiraz ettiğini, takibin durduğunu, Borçlar Kanunu'nun 73. maddesi, İİK’nun 50. maddesi uyarınca takibin yetkili icra dairesinde yapıldığını, borçlunun yetki itirazının kaldırılması gerektiğini, Antalya 11. İcra Müdürlüğü’nün 2010/15471 E sayılı takip dosyası ile tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydı ile takip başlatıldığını, borcun ödenmesi halinde Antalya 11 İcra Müdürlüğü’nün 2010/6710 E sayılı takip dosyasından hiçbir hak talep edilmeyeceğinin belirtildiğini, söz konusu takip dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, ipoteğin fek edildiği veya tesis edilemeyeceği yönündeki Tapu Müdürlüğü’nün yazısı nedeni ile tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla ilamsız takip yoluna başvurulduğunu, her iki takibin (biri ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip diğeri ilamsız takip olması nedeniyle) birbirinden farklı takipler olduğunu, derdestlik itirazının yerinde olmadığını, 2000 yılından beri ipotek bedelini ödemeyen borçlunun itirazının kaldırılması gerektiğini belirterek Antalya 11 İcra Müdürlüğü’nün 2010/15471 E sayılı dosyasına yapılan itirazın kaldırılması, takibin devamı ve kötü niyetli olarak borca, yetkiye itiraz eden davalının % 40 tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.Davalı (borçlu) vekili, müvekkili borçlu şirketin ikametgahının Bakırköy’de olması nedeni ile Bakırköy icra dairelerinin yetkili olduğunu Antalya icra dairelerinin yetkisiz olduğunu, yetki itirazlarının yerinde olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemenin de İstanbul mahkemeleri olduğunu belirterek yetki itirazında bulunduğunu, ayrıca İcra Hukuk Mahkemesine dava açarak itirazın kaldırılması istenmiş olması nedeni ile İİK 68 maddesi gereği davacının elinde söz konusu maddede sayılan belgelerden herhangi biri bulunmadığı için davanın reddi gerektiğini, derdestlik itirazı ile ilgili davacının aynı alacak için Antalya 11 İcra Müdürlüğü’nün 2010/6710 E sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, söz konusu takibe itiraz ettiklerini ve itiraza ilişkin Antalya 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2010/488 E sayılı dosyasının derdest olduğunu, ayrıca İpoteğin paraya çevrilmesi için başlatılmış Antalya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2000/1821 E sayılı dosyasının da mevcut olduğunu, davacının aynı alacak için mükerrer takipler yaptığını, tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek ibaresinin afaki bir ibare olduğunu, bu ifadeye ilişkin yasalarda bir düzenleme bulunmadığını, derdestlik nedeni ile davanın reddi gerektiğini, Müvekkili şirket tarafından Antalya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2000/1821 E sayılı dosyasına 71.000,00 TL ödeme yaptığını, buna rağmen davacının takip dosyalarında bu miktarı düşmediğini bu nedenle kötü niyetli olarak takip yaptığını ileri sürerek, öncelikle davanın yetkisizlik nedeni ile reddine, bu iddialarının kabul olmaması halinde esas yönünden davanın reddi ile kötü niyetli, davacı takip alacaklısının % 40 tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir. Yerel mahkemece; “davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, davalıya 7 örnek ödeme emrinin 29/06/2010 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 30/06/2010 tarihinde takibe ve borca itiraz ettiği, bunun üzerine müdürlükçe takibin durdurulduğu, takip dayanağı belgenin niteliğine göre yetki itirazının yerinde görülmediği, davalının itirazını kanıtlayacak, takibe konu ipotek bedelini ödediğine ve borcunun olmadığına ilişkin İ.İ.K.'da öngörülen belgeleri ibraz etmemesi nedeniyle, davanın kabulüne, itirazın kaldırılmasına, takibin devamına, davalının kötü niyetli olduğu kabul edilerek asıl alacağın %40'ı oranında inkar tazminatı ödemesine karar vermek gerektiği” gerekçesiyle “itirazın kaldırılması talebinin kabulü ile asıl alacağın % 40’ı oranında inkar tazminatının davalıdan tahsiline” dair verilen karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı nedenle bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Özel Dairece yukarda yazılı gerekçeyle yetkiye ilişkin bozma kararı kaldırılmıştır.Yerel mahkemece önceki kararda direnilmiş; hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlunun itirazının, geçerli bir itiraz olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Öncelikle uyuşmazlığa etkili ödeme emrine itirazın özelliklerinin ortaya konulmasında yarar vardır: Borçlunun borcu olmadığını veya alacaklının takip yetkisi bulunmadığını icra dairesine bildirmesine, ödeme emrine itiraz denir. İtiraz sebepleri ileri sürme şekli bakımından imzaya itiraz ve borca itiraz şeklinde ikiye ayrılır. İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir.(Prof. Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku, s. 241) Buna göre alacaklının aynı alacak için daha önce bir takip yaptığı ve bu takibin devam etmekte olduğu yönündeki derdestik itirazı borca itirazdır.2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun “İtirazın Kesin Olarak Kaldırılması” başlıklı 68.maddesinin son fıkrasında aynen ; “…İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde kırktan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.” Hükmü yer almaktadır. Bu maddeye göre, itirazın kaldırılması talebinin usule ilişkin değil, esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine %40’tan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilecektir. Somut olaya gelince; davalı borçlu hakkında Antalya 11. İcra Dairesi: 2010/15471 Esas sayılı dosyasından davalı aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatılmıştır. Borçlu vekili Antalya 11. İcra Müdürlüğü’ne verdiği 30.06.2010 tarihli dilekçe ile Antalya 11. İcra Müdürlüğü’nün 2010/15471 sayılı dosya ile yapılan takibe; borçlunun ikametgahının Bakırköy’de olması nedeni ile yetkili icra dairesinin Bakırköy İcra daireleri olduğu, aynı taraflar arasında aynı alacağa ilişkin Antalya 11 İcra Müdürlüğü’nün 2010/6710 E sayılı takip dosyası ile derdest bir icra takibi bulunduğu, borçlunun borcu ödeme konusunda iyi niyetli olduğu, borçlunun ipoteğin kalkması için işlemleri başladığını ve ödemeye amade olduğunu mahkeme kararları doğrultusunda ödemeler yaptığını, kalan bir borcu varsa bunu da ödemeye hazır olduğunu, alacaklının talep şekilleri ve talep ettiği borç miktarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, takibe konu miktardaki kadar bir borcunun mevcut olmadığını, müvekkilinin yaptığı 71.525,00 TL ödemenin borç miktarından düşülmediğini belirterek icra takibine itiraz etmiştir. Yerel mahkemece borçlunun itirazlarından yetki ve kısmi itirazı ile ilgili inceleme yapılarak itirazın kaldırılmasına karar verildiği halde, aynı alacak için daha önce bir takip yaptığı ve bu takibin devam etmekte olduğu yönündeki derdestik itirazı konusunda gerek kararın gerekçesinde herhangi bir değerlendirme yapılmaması ve gerekse sonuçta hüküm fıkrasında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması yerinde değildir. O halde, mahkemece borçlunun aynı alacak için daha önce bir takip yaptığı ve bu takibin devam etmekte olduğu yönündeki derdestik itirazı hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu yada olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup direnme hükmünün bu değişik gerekçe ile de bozulması gerekmektedir. SONUÇ : Davalı (borçlu) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 366/III. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.01.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
İŞ KAZASI NEDENİYLE SGK TARAFINDAN AÇILAN RÜCU DAVASI ZAMANAŞIMI
Davacı, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine yapılan yardımlardan, ilk rücu davasından kalan kusur farkı ile kanun ve katsayı artışları nedeniyle oluşan Kurum zararının, 506 Sayılı Kanun’un 26. maddesi gereğince davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, hüküm
FERAGAT EDİLEN DAVANIN TEKRAR AÇILMASI MAHKEMENİN YAPACAĞI İŞ
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının aleyhine, müvekkillerinin de paydaş olduğu taşınmazın haksız kullanımı nedeniyle 8.000.00 liralık ec-rimisil davası açtığını, davadan feragat edildiği gerekçesiyle davanın reddedildiğini, ancak şu andaki davanın davacıları olan müvekkillerinin, ilk ecrimis
Doğacak alacaklar için İİK 89 md gereğince haciz ihbarnamesi gönderilmesi İİK 88.maddesi anlamında haciz yazısı olarak değerlendirilir
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup ince
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?