MAHKEMESİ : Muğla 1. Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTARİHİ : 11/10/2012NUMARASI : 2011/1901-2012/976Taraflar arasındaki "kurum işleminin iptali " davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Muğla 1. Asliye Hukuk (İş Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 09.12.2009 gün ve 2008/584 E-2009/817 K.sayılı kararın incelenmesi davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 21.11.2011 gün ve 2010/7083 E., 2011/15547 K.sayılı ilamı ile;(......Somut olayda, yoklama memuru tarafından düzenlenen 03.08.2007 tarihli işyeri durum tespit tutanağı ve 05.09.2007 tarihli raporu ile, davalıların beyanları doğrultusunda davalı O.’ın 15.06.2007 tarihinde işe başladığı, Kuruma bildiriminin 20.06.2007 tarihinde yapıldığı, davalı M.’ın ise, işe 01.07.2007 tarihinde başladığı, Kuruma bildiriminin 03.07.2007 tarihinde yapıldığı tespit edilmiştir. Sosyal Sigortalar Kanununun 130. maddesine 4958 sayılı Yasanın 49. maddesi ile eklenen ve 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren yedinci fıkra hükmünde; Kurumun, işyerlerinin mevcut durumlarını, faal olup olmadıklarını, sigortalı çalıştırılıp çalıştırılmadığı ve benzeri hususları inceleme, araştırma, tespit ve yoklamasını sigorta yoklama memurları vasıtasıyla yaptırabileceğini, anılan Kanun ile ekli dördüncü fıkra hükmünde ise; bu maddenin uygulanmasında teftiş, kontrol ve denetleme yetkisine sahip olanlar tarafından düzenlenen tutanakların aksi sabit oluncaya kadar muteber olacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Hal böyle olunca, bu tutanakların aksinin, aynı güç ve nitelikteki delillerle kanıtlanması gerektiği gözetilmeksizin, her zaman tanzimi mümkün olan adi yazılı hizmet sözleşmeleri, sigortalıların beyanları ve bilirkişi raporu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve Yasanın aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davalı SGK.vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, Kurum işleminin iptali ile SGK Başkanlığı Muğla İl Müdürlüğü P.İ.K’nun 2008/19 K sayılı Komisyon kararının ve dayanağı 82,98 YTL re’sen ek prim tahakkukunun iptali istemine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkilinin iş yerinde, 03/08/2007 tarihinde denetim elemanlarınca düzenlenen tespit tutanağı ile ifadeleri alınan O.T.ve M. Y.'ın beyanlarına göre Kurumun, O. T.için 2007 Haziran ayında 5, O. T. ve M. Y. için 2007 Ağustos ayında 3' er günlük ek bildirge ile, yine O. T.ve M. Y. için 2007 Temmuz ayında toplam 30,28 TL günsüz ek bildirgeyi resen düzenleyerek işverene tebliğ ettiğini, aslında, O.T.'nin 20/06/2007, M.Y.'ın 03/07/2007 tarihi itibariyle işe başladıklarını, bununla ilgili işçilerin kendi imzalarını taşıyan işe giriş bildirgeleri, ücret bordroları ve iş sözleşmelerinin bulunduğunu, sadece işçinin beyanına dayanılarak aksine bir tespitin yapılamayacağını, İşyerinin resmi işyeri olması nedeniyle aybaşının, takvim ayının 15. gününde başlayıp takip eden ayın 14' ünde bittiğinin, tutanağın düzenlendiği tarihte temmuz ayı bildirge verme süresinin sona ermediğini, aynı tarih itibariyle ağustos ayı için tahakkuk ettirilen 3 günlük sürenin de temmuz ayı süresine dahil olduğunu, temmuz ayına ait bildirgenin 15 ağustos- 14 eylül tarihlerinde verileceğini, bu nedenle temmuz ve ağustos ayları için ek bildirge düzenlenmesine Kanuni ve fiili imkan bulunmadığını, tutanağın düzenlendiği 03/08/2007 tarihinde temmuz ayı ücretinin ödenmediğini, 14 ağustos'ta ödenmesi gerektiğini, ayrıca işçilerin asgari ücretle çalıştıklarını ve işyerinin resmi işyeri olması nedeniyle resmi belgelerde yazılandan fazla ödeme yapılamayağını, Kurumun re’sen prim tahakkuku işlemine karşı süresinde yaptığı itirazın Kurum tarafından 14.05.2008 tarih ve 2008/19 sayılı P.İ.K. kararı ile ret edildiğini bu kararın 30.06.2008 tarihinde işverene tebliğ edildiğini belirterek, PİK.nun 2008/19 sayılı komisyon kararının ve dayanağı 82,98 TL sen ek prim tahakkukunun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) vekili, davacıya ait işyerinde 03/08/2007 tarihinde yapılan denetim sonucunda, O. T. ve İ. D.' in 15/06/2007, M.Y.'ın 01/07/2007 tarihinden itibaren sürekli çalışmalarına rağmen sigortalı bildirimlerinin yapılmadığının tespit edilmesi nedeniyle kurumca işveren hakkında 2007/6,7 ve 8 aylar itibariyle resen ek prim tahakkuku yapılarak 10/04/2008 tarihinde işverene tebliğ edildiğini, işverenin itirazının reddine dair 2008/19 sayılı komisyon kararının 30/06/2008 tarihinde tebliğ edildiğini, davanın 1 aylık süre içinde açılıp açılmadığının incelenmesi gerektiğini, Kanuna uygun olarak yapılan prim tahakkukunun doğru olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı M. Y. 03/07/2007 tarihinde işe başladığını ve asgari ücretle çalıştığını, her şeyin dosyasında bulunduğu beyan etmiştir.Davalı O.T.; 20/06/2007 tarihinde işe başladığını ve asgari ücretle çalıştığını duruşmada beyan etmiştir. Yerel Mahkemece, davacı tarafından sunulan ve resmi işyeri olması nedeniyle sonradan düzenlenmesi mümkün olmadığı, gerçeğe uygun olduğu kabul edilen, sigortalılar tarafından içerik ve imzaları inkar edilmeyen iş sözleşmeleri ile ücret bordroları ve sonrasında noter huzurunda düzenlenen ibranamelerin, yazılı belgelerin esas alınması gerektiği sonucuna varılarak, her iki sigortalı yönünden temmuz ayı için tahakkuk ettirilen toplam 10,30 TL prim ile O. T. yönünden haziran ayı için tahakkuk ettirilen 5 gün ve 31,8 TL primin yerinde olmadığı, gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur. Yerel Mahkemece, önceki gerekçelerle ve Yargıtay 10.Hukuk Dairesi Başkanlığınca bozulan kararımız miktar itibarıyla kesin olduğu, Mahkeme kararından zuhulen temyiz yolu açık şeklindeki ibarenin taraflara temyiz hakkı vermeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne dair ilk hükümde direnilmiştir.Direnme hükmü, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Hukuk Genel Kurulu'ndaki görüşme sırasında işin esasına geçilmeden önce, direnme kararının miktar itibariyle temyizinin mümkün bulunup bulunmadığı, ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir. Her ne kadar davacının iptalini istediği 82,98 YTL lik ek prim miktarı kesinlik sınırında kalmakta ise de; Kurum işlemi ile aynı zamanda O. T. ve M. Y.ve İ. D.’nin çalışma sürelerinin tespit edildiği, bu nedenle verilen hükmün sadece miktara ilişkin olmayıp, tespit hükmü de içirdiği kuşkusuzdur. Bu durumda, O. T. ve M. Y. ve İ. D.’nin çalışmadığının tespiti istemini de içeren böyle bir davada verilen kararın, miktar ve değerine bakılmaksızın temyizi olanaklı bulunduğu oybirliğiyle kabul edilmiş ve ön sorun bu şekilde aşıldıktan sonra, işin esasının incelenmesine geçilmiştir. İşin esasına gelince; Uyuşmazlık, SGK yoklama memuru tarafından düzenlenen tespit tutanağı’nın aksinin adi yazılı hizmet sözleşmesi ve sigortalının beyanları ile ısbatının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü açısından özellikle belirtilmelidir ki, 5510 sayılı Kanunun 59 ve 100. maddeleri uyarınca Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. Diğer bir anlatımla; yetkili kişilerce düzenlenen ve tarafların ihtirazi kayıt koymaksızın imzaladığı tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olup, aksi ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Ne var ki, aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olan tutanaklar ile ifade edilen tutanaklar Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından belgelere dayalı olarak düzenlenmiş olanlar ile belgeye dayalı olmamakla birlikte düzenlenmesinde hazır bulunan işveren, işçi veya üçüncü kişi beyanları uyarınca düzenlenerek doğruluğu ilgili kişilerin imzaları ile tasdik edilen ve imza inkârına konu olmayan tutanaklardır.Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından yapılan incelemelere dayalı tutanakların değerlendirildiği ve varılan sonucun yazıya geçirildiği raporların, sadece memur veya müfettiş tarafından düzenlenmiş olmaları, anılan raporların 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/son maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 59 ve 100. maddeleri kapsamında aksinin yazılı delille kanıtlanması gereken belgeler olarak kabulleri için yeterli değildir. Öte yandan, 5510 sayılı Kanun’un 92. (mülga 506 sayılı Kanunun 6.) maddesinde ifade edildiği üzere “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, özellikle, rapor veya ekli tutanaklarda imzası bulunmayanlar yönünden, söz konusu tutanakların aksinin yazılı delille kanıtlanması yükümünden söz edilemeyeceğinden Kurum’un denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memuru tarafından düzenlenen 03.08.2007 tarihli tutanakta işveren veya işveren vekilinin imzasının bulunmaması nedeni ile davalı şirketin tutanağın aksinin yazılı delil dışındaki diğer delillerle de kanıtlayabileceğinin kabul edilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, hak kayıpları ile gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi ve temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, somut olayda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, re’sen araştırma ilkesi gereği, mahkemece kendiliğinden delil toplanmasının mümkün olduğu da gözetilerek, özellikle 03.08.2007 tarihli durum tespit tutanağında imzası bulunan A. D.’in tutanak içeriği ile ilgili beyanına başvurularak tespit tutanağının içeriği, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde tüm kanıtlar değerlendirilerek karar verilmelidir.Bu nedenle eksik araştırma nedeni ile usul ve yasaya aykırı bulunan direnme kararı bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır. S O N U Ç: Davalı SGK. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince yukarıda belirtilen değişik gerekçelerle BOZULMASINA, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/3.fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.