Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1498 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2367 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Alanya 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 16/04/2013NUMARASI : 2013/117-2013/318Taraflar arasındaki “ecrimisil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Alanya 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 31.05.2012 gün ve E:2011/166, K:2012/547 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 11.12.2012 gün ve E:2012/21017, K:2012/25454 sayılı ilamıyla; (…Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacıya ait taşınmazı, davalı tarafından muz bahçesi olarak işgal edildiğini beyan ederek, taşınmaza yapılan müdahalenin men'i ile, son beş yıla ilişkin olarak şimdilik 3000 TL. ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı savunmasında, taşınmaza ait emlak vergilerinin kendisi tarafından yatırıldığını, davacı tarafa da geçen sene elden 500 TL. ödendiğini beyan etmiştir.Mahkemece, men'i müdahale davasının konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebi yönünden ise, 3000 TL. ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Ecrimisil, kötü niyetli zilyedin ödemekle yükümlü olduğu tazminat olup, en azı kira bedeli en çoğu tam kar mahrumiyetidir. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre kira esasına göre ecrimisil belirlenmesinde, taraflara emsal kira sözleşmelerini sunmaları için süre verilip, mahkemece emsaller celbedilip, keşif mahallinde bilirkişilerce re'sen emsal araştırılıp rayiç belirlenerek somut veriler böylece toplandıktan sonra ecrimisil istenen ilk dönem kira miktarı belirlenip bu bedele ÜFE'nin tamamı yansıtılmak suretiyle sonraki yıllar ecrimisil bedeli ve bunun sonucunda da toplam ecrimisil bedeli belirlenir.Dosyanın incelenmesinden; dava konusu taşınmazın öncesinde davalıya ait olduğu, yapılan imar uygulaması neticesinde davacıya verildiği, taşınmaz üzerinde bulunan muzların davalı tarafından dikilip yetiştirildiği ve taşınmazın davacıya geçmesinden sonra da davalı tarafından kullanılmaya devam edildiği anlaşılmıştır. Somut olayda, dosyada mevcut 21.11.2011 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinden, bilirkişinin taşınmazdan elde edilecek muz mahsülüne göre inceleme yaptığı ve ecrimisili buna göre hesap ettiği anlaşılmıştır. Ancak, taşınmazın boş arazi vasfı ile getirebileceği kira geliri üzerinden ecrimisilin belirlenmesi gerekirken, muz bahçesi olarak getirebileceği ecrimisil belirlenerek, bu miktar üzerinden karar verilmesi doğru görülmemiştir. Şu halde mahkemece, mahallinde yeniden keşif yapılarak, emsal araştırması yapılmalı, taşınmazın büyüklüğü ve çevre özellikleri de nazara alınarak dava konusu ilk dönemde boş arazi olarak serbest koşullarda getirebileceği kira parası rayice göre belirlenmeli, sonraki dönemler için ise, ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak koşuluyla ecrimisil hesabı yapılarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN:Davalı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava; elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemlerine ilişkindir. Mahkemenin, taşınmaza davalının müdahalesinin önlenmesine, kal istemi yönünden açılan dava konusuz kaldığından karar verilmesine gerek olmadığına, ecrimisil talebi yönünden ise, 3.000 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verdiği karar davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece, yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkemece, ecrimisil yönünden önceki kararda kısmen direnilmiştir.Direnme kararını, davalı vekili temyiz etmiştir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ecrimisilin taşınmazın boş arazi vasfı ile getirebileceği kira geliri üzerinden mi yoksa muz bahçesi olarak tirebileceği zirai gelir üzerinden mi hesaplanması gerektiği noktasında toplanmaktadır.Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat türüdür. Nitekim, 08.03.1950 gün ve E:1949/22, K:1950/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle;a) Haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklindeki olumlu zarar,b) Kullanmadan doğan olumlu zarar,c) Malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir.(Hukuk Genel Kurulunun 25.02.2004 gün ve E:2004/1-120, K:2004/96 sayılı ilamı).Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hâkimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira paraları araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek resen emsal araştırılmalı, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Somut olayda; dosyada hükme esas alınan 21.11.2011 tarihli raporun içeriğine göre, bilirkişinin taşınmazdan elde edilecek muz mahsulüne (tarım arazisine) göre inceleme yaptığı ve ecrimisili buna göre hesap ettiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, talepte gözetilerek taşınmazın boş arsa vasfı ile getirebileceği kira geliri üzerinden ecrimisilin belirlenmesi gerekirken, muz bahçesi olarak getirebileceği ecrimisil belirlenerek, bu miktar üzerinden karar verilmesi doğru değildir. Şu halde; yerel mahkemece, mahallinde yeniden keşif yapılarak, emsal araştırması yapılmalı, taşınmazın büyüklüğü ve çevre özellikleri de nazara alınarak dava konusu ilk dönemde boş arsa olarak serbest koşullarda getirebileceği kira parası rayice göre belirlenmeli, sonraki dönemler için ise, ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak koşuluyla ecrimisil hesabı yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir.Hal böyle olunca; yerel mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ:Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma ilamında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 05.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.