MAHKEMESİ : Marmaris Kadastro MahkemesiTARİHİ : 13/03/2013NUMARASI : 2012/71-2013/77Taraflar arasındaki “kadastro tespitine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Marmaris Kadastro Mahkemesinin davanın kısmen kabulüne dair verilen 04.12.2008 gün ve 1988/49 E. 2008/870 K. sayılı karar davacılar A.. O.. ve arkadaşları vekili ile Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece hüküm bozulmuş, davacı H.. Y.. vekilinin karar düzeltme istemi üzerine ise Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 24.02.2012 gün ve 2011/10097 E. 2012/2642 K. sayılı ilamı ile; (...Kadastro sırasında davaya konu Karaca köyü 157 parsel sayılı taşınmaz, Mehmet oğlu, Mehmet Ali Yaman’ın irsen intikal ve paylaşma nedeniyle kullanımında iken, 1943 yılında ölümü ile karısı A..ve oğlu M.... kaldığı, bu şahısların, taşınmazı 1976 yılında H.. Y..’a satarak zilyetliği devrettikleri, taşınmazın tespit tarihi (10.06.1988) itibariyle H.. Y..’ın zilyetliğinde olduğu, ancak Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinin 1982/217 Esas sayılı dosyasında mülkiyeti davalı olduğu belirtilerek malik hanesi açık olarak tespit edilmiştir.Davacı H.. Y.., davaya konu taşınmazı 1976 yılında satın aldığını belirterek, zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adına tescil edilmesi istemiyle Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesine dava açmış; M.... ve arkadaşları, çekişmeli taşınmazın (Gelibolu, Hisarönü ve Ergöz Çiftlikleri) ne ait tapu kayıtları kapsamı içerisinde kaldığını, tapuların dış hudutlarının Çilecik Gediği, Taşbükü İskelesi, Kocaalan, Balandağı, Gökbel, Mezar Gediği, Karadağ, Löngöz Çiftliği, İnbükü dışındaki Dikili Taş, Kırvasil Çiftliği ve Gölenya Beli noktalarını okuduğunu, bu hudutların askeri haritalarda yer aldığı ve birçok kere uygulandığının kadastroya ibraz edilen resmi belgelerden anlaşıldığını, davalı veya miras bırakanlarının 1952 yılına kadar bu taşınmazlarda %25 hâsılat kirası vererek fer'î zilyet sıfatıyla ziraat ettiklerini, bu tarihten itibaren Çamlı Köylülerinin tapu iptali davası açmalarından etkilenen davalı veya miras bırakanlarının hukuk dışı eylemlerle taşınmazı sahiplenmeye çalıştıklarını, geldi kayıtlarında icareteynli vakıf olarak yazılı tapu kaydının 1961 yılında taviz bedeli ödenmek sureti ile vakıfla ilişiğinin kesildiğini, bu taşınmazların zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını, kadastro çalışmaları sırasında ise bilirkişilerin gerçekleri sakladıklarını, tapularının kapsamındaki ormanların, 4785 sayılı kanunla devletleştirilmesinden dolayı bunların bedelleriyle ilgili olarak Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları davanın devam ettiğini ileri sürerek, tescil davasına itiraz etmişlerdir. Yargılama sırasında davaya konu taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlendiğinden, dava dosyası 1982/217-1988/160 sayılı görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Yargılama sırasında, Ali ve H.. Y.., çekişmeli taşınmazı, davacı A. A....'nin miras bırakanı B..., dava dışı M... isimli kişiye satmayı vaat ettiklerini, bu kişi tarafından, tespit tarihinden sonra, 1991 ilâ 1994 yılları arasında düzenlenen sözleşmelerle kendilerine satışın vaat edildiğini belirterek Ayten payına isabet edecek bölümün 1/2 oranında adlarına tescili istemiyle davaya katılmışlardır.Mahkemece, davacı H.. Y.. yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davasının kabulüne, itiraz eden Çiftlik tapu maliki davacıların davasının reddine, Karaca köyü 157 sayılı parselin davacı H.. Y.. adına tesciline, katılan davacılar A.. Y.. ve H.. Y.. kadastro tespitinden sonraki haklara dayandıklarından dilekçelerinin görev yönünden reddine, görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 gün içerisinde başvurulması halinde dosyanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı A.. O.. ve arkadaşları vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairenin 02.12.2010 gün ve 2010/12219-15103 sayılı kararıyla özetle: [Çiftlik tapularının tesis ve geldileri ile tedavüllerinden söz edildikten sonra, temyize konu bu davada çözümlenmesi gereken konular, dava konusu taşınmazın, cinsi Mihrişah Sultan Vakfı olan Hisarönü Ergöz ve Gelibolu -Söğüt Çiftliklerine ait bir arazi olup olmadığı, bu vakfa ait bir arazi ise, Mihrişah Valide Sultan Vakfının mülk araziden tahsis edilen, Sahih ve icareteynli (çift kiralı) vakıf olup olmadığı, Arazi Kanunnamesinin 20 ya da 78. madde hükümlerinin, sahih vakıf arazilerde de uygulanıp uygulanamayacağı, Mart 1290 tarih 18-19-20 numaralı çiftlik tapularından paylaşım ve intikal yoluyla Ağustos 1326 tarih ve 2, 3 ve 4 numaralarda adına tescil edilen, Hacı Fevzi kızı Habibe Hanım'ın kök tapu kaydı maliki Hacı Fevzi (Mustafa Fevzi) Efendi'nin kızı olup olmadığı, tapu kayıtlarının doğru temele dayanıp dayanmadığı ve düzenli şekilde intikallerinin yapılıp yapılmadığı ve yine 1948 yılında ölen Hacı Fevzi kızı Habibe Hanımın davacı kişilerin miras bırakanı olup olmadığı, davacıların dayandığı ve yukarıda ilk tesisinden itibaren tüm gittileri gösterilen ve kadastro tespiti sırasında dava konusu parsel de içinde olmak üzere Hisarönü köyü 1 ilâ 169 nolu parsellere uygulanan, ancak itiraz üzerine kadastro komisyonunca yasal değerini yitirdiği kabul edilen, Hisarönü Çiftliğine ait tapu kaydının ve yine kadastro sırasında hiç bir parsele uygulanmayan Ergöz Çiftliğine ait tapu kaydının Hisarönü köyü sınırları içinde kadastrosu yapılan ve Gelibolu-maa- Söğüt Çiftliğine ait tapu kaydının Çamlı (Gelibolu) ve Karaca köyleri sınırları içinde kadastrosu yapılan dava ve temyize konu parsellere uyup uymadığı, tapu kayıtları uyuyorsa, Mihrişah Valide Sultan Vakfı ister sahih, isterse gayri sahih vakıf olsun adlarına tescil karar verilen kişiler ile onların miras bırakanlarının zilyetliğinin, malik sıfatıyla olup olmadığı ve bunun sonucu olarak da, bu kişilerin zilyetliği karşısında tapu kaydının yasal değerini yitirip yitirmediği, ya da çiftlik tapu kayıtlarının kapsamı dışında bulunsa dahi, dosyadaki deliller karşısında adlarına tescil kararı verilenlerin ve miras bırakanlarının, dava konusu taşınmazı çiftlik sahipleri Şerefli ailesine icar kira ödeyerek onlar adına kullanıp kullanmadıkları, dolayısıyla dava konusu taşınmazın asıl zilyedinin tapu sahibi Şerefli Ailesi mi, yoksa köylüler mi olduğu? davacı tanıklarının dava konusu taşınmazın davacı H.. Y..'a, babası Yusuf Yaman'dan irsen ve paylaşım yoluyla kaldığını bildirmiş olmaları ve Yusuf Yaman'ın da "Gelibolu-Söğüt namı diğer Karacaköy (Karacasöğüt) Çiftliklerinin Mihrişah Valide Sultan Vakfından olup Muğlalı Şerif Efendi mirasçılarına ait olduğu ve Eylül 1340 tarih 5 nolu tapu kaydı kapsamında kaldığını" bildirerek 20.01.1947 tarihli tapu tatbikat tutanağını Gelibolu (Çamlı) köyü muhtar ve ihtiyar heyeti üyeleri ile birlikte K.... Muhtarı Yusuf Yaman sıfatıyla imzalamasının yine Çiftlik tapu sahipleri ile Karacaköy Söğüt mahallesinden Salih ve O....arasında Asliye Hukuk Mahkemesinin 1963/153 ve 1963/154 E. sayılı dosyalarında görülen kira akdinin feshi, tahliye ve % 25 hasılat kirasının tahsili davalarında Y....27.10.1964 tarihinde tanık olarak dinlendiği ve "Karaca köylülerinin ve Gelibolu köylülerinin 8 - 10 sene öncesine kadar çiftlik sahiplerine % 25 icar vererek tarlaları kullandıkları" konusundaki beyanlarının halefiyet yoluyla adına tescil kararı verilen oğlu davacı H.. Y..'ı bağlayıp bağlamayacağı, Hisarönü köyünden 79 kişinin çiftlik tapu malikleri aleyhine Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/333-51 sayılı dosyasında çiftlik tapu kayıtlarının iptali konusunda açtığı ve ret edilerek kesinleşen dava ile davacı Çamlı (Gelibolu) köyünden 55 kişi ile davalı çiftlik tapu malikleri arasında görülen ve "Tapu kayıtlarının iptal davasının reddine" ilişkin asliye hukuk mahkemesinin 21.03.1961 gün ve 1960/104 - 25 (bozma kararından önce 1952/42 E.) sayılı kararlarının taraflar yönünden kesin hüküm ya da güçlü delil olup olmadığı konuları olarak belirlenmiş, tapu maliki "Hacı Feyzi" ile "Mustafa Feyzi" nin aynı kişiler, Mustafa Feyzi’nin de tapu maliki Habibe hanımın babası olduğu, Habibe Hanımın tapu maliki Hacı Fevzi’nin kızı olmadığı, dolayısıyla davacıların tapu malikinin mirasçısı sıfatını taşımadıkları yönündeki itirazlarının, dosya kapsamındaki delillere göre dayanağı bulunmadığı, aynı tespitlerin, Marmaris Kadastro Mahkemesinin 08.03.2003 gün ve 1991/363-231 sayılı kararını temyiz yoluyla inceleyen 16. Hukuk Dairesinin 14.07.2006 gün ve 2005/13657-5526 sayılı ve 7. Hukuk Dairesi kararlarında da yapıldığı, H....'in Hisarönü köyünden 79 kişi ile birlikte 03.10.1988 tarihinde davalı Ş....Ailesi tarafından, nokta sınırlı Mart 1290 tarih 18 nolu tapudan yasal olmayan tedavüllerle yeni sınırlar ilave edilerek yapılan intikal ile oluşan Hisarönü Çiftliğine ait Ağustos 1326 tarihli sicilden gelen Temmuz 1969 tarih 63 ve 64 numaralı tapu kayıtlarının iptali istemiyle tapu maliki F.. T.. ve arkadaşları aleyhine açtıkları davanın “Tapunun intikalleri ile ifraz ve sınır değişikliği işlemlerinin yapıldığı tarihlerdeki yasal prosedürlerle uygun olduğu ve tapu kayıtlarının hukuki değerini koruduğu” gerekçesiyle reddine ilişkin, mahkemenin 28.01.1994 gün ve 1988/333-51 sayılı kararı, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07.02.1995 gün ve 1994/7430-1073 sayılı kararının ile temyiz itirazları süre yönünden ret edilerek 12.09.1995 tarihinde kesinleştiği, aynı konuda Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesi ve kadastro mahkemesinin benzer kararlarının bulunduğu, Çiftliğe ait Eylül 1340 tarih ve 5 (gittisi Ocak 1962 tarih 1) nolu tapu kaydının iptali için Gelibolu (Çamlı) köyünden M..... Ö......ve 55 arkadaşı tarafından, yine tapu malikleri Şerefli Ailesi aleyhine 07.05.1952 tarihli dava dilekçesi ile 1952/42 sayılı dosyada açtıkları tapu iptali davasının, Yargıtay bozma kararından sonra 1960/104 sayısını aldığı ve yukarıda 2 nolu bendte yazılı Hisarönü köylülerinden 79 kişi tarafından açılan ve Yargıtayca onanarak kesinleşen 1988/333-51 sayılı karar gibi, Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.1961 gün ve 1960/104-25 sayılı kararı ile ret edilip 11.06.1961 tarihinde kesinleştiği, bu davada zilyetliği dayanan davacı ya da bayiinin o dosyada taraf olup olmadığının araştırılmadığı, Marmaris Kadastro Mahkemesinin 11.06.1990 gün ve 1978/127-22 sayılı kararını temyiz yoluyla inceleyen 7. Hukuk Dairesinin 26.02.1991 gün ve 1990/11579 - 2459 sayılı kararında Mart 1290 tarih 18 nolu sicilden gelen Hisarönü Çiftliğine ait 4000 dönüm ve aynı tarih 19 nolu sicilden gelen Ergöz (Örgöz) Çiftliğine ait 3000 dönüm yüzölçümlü "Tapu kayıtlarının doğru temele dayandığı, düzenli bir şekilde gittilerinin bulunduğu ve bu nedenle geçerli tapu kayıtları olduğu"nun kabul edildiği, sözü edilen kesin mahkeme kararları ve diğer nedenlerle, davacıların maliki olup, dayandıkları çiftlik tapu kayıtlarının doğru temele dayandığı, düzenli şekilde intikal ve gittilerinin bulunduğu anlaşıldığından tapu kayıtlarının hukukça geçerli olduğu, Hisarönü ve Ergöz (Örgöz), Gelibolu-Söğüt isimlerinin ve yine davacıların dayandığı tapu kayıtlarında yazılı sınır yerlerinin bölgeye ait en eski tarihli olan 1328 (1912) tarihli ve daha sonra 1944-1964 yıllarında baskısı yapılan memleket haritaları üzerinde yazılı olduğu, gerek temyize konu davada yapılan keşiflerden sonra düzenlenen bilirkişi raporlarında, gerekse tarafların delil olarak dayandığı ve bir örneği dava dosyası içinde bulunan Hisarönü köyü 74 sayılı parsele ait kadastro mahkemesinin 1978/127 (bozma kararından sonra 1996/11) sayılı olan ve 7. Hukuk Dairesinin 11.12.2010 gün ve 2001/8221-9432 sayılı kararı ile onanan, Çamlı (Gelibolu) köyü 804 sayılı parsele ait, kadastro mahkemesinin 1974/9 sayılı olan ve 7. Hukuk Dairesinin 30.09.2003 gün ve 2002/4585-2674 sayılı kararı ile bozulan dava dosyalarında, Harita Genel Komutanlığı Askeri Coğrafya Daire Başkanı Müh. Alb.Mustafa Çelik ve Plan Daire Başkanı Y.Müh. Alb. Ömür Demirkol'un verdiği 04.03.1999 tarihli rapor ile eki haritalarda ve aynı dosyalarda bilirkişi olarak bilgililerine başvurulan Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Daire Başkanları, Harita Mühendisleri M...... tarafından düzenlenen 19.02.1999 tarihli 21 sayfalık rapor ve Prof. Dr. Abdullah Paktekin, Prof.Dr. Ömer Aydın, Prof Dr. Mehmet Selçuk tarafından düzenlenen rapor ve eklerinden, yine aynı dava dosyalarında Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Jeodezi ve Fotogometri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hayrettin Gürbüz’ün, bölgeye ait 1328(1912) yılından beri bir çok kere düzenlenen askeri haritaları yerine uygulayarak ve tapu kayıtlarında geçen sınır yerlerini keşif heyeti ile bizzat gezip gözlemlemek suretiyle düzenlediği 14.04.1999 tarihli 9 sayfalık raporundan anlaşıldığı, sözü edilen bu raporlara dayanılarak kadastro mahkemesinin 05.04.2001 gün 1996/11-16 sayılı kararı ile Prof. Dr. İsmet Sungurbey, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Prof. Dr. Necla Giritlioğlu tarafından düzenlenen rapor ve ek raporlar incelendiğinde, Mihrişah Valide Sultan Vakfının gayri sahih vakıf olduğunu bildiren sadece 51. bentte yazılı Sungurbey-Hatemi-Giritlioğlu'nun 08.03.2000 tarihli rapor bulunduğu, sözü edilen bu raporun sonuç bölümünde, "... gayri sahih vakıf olmasının sonucu değiştirmeyeceği, çünkü tapu kayıtlarının düzenli olarak intikal ettiğini ve yasal değerini koruduğu, zilyetlerin kiracı sıfatıyla kullandıklarının” bildirildiği, ancak bu bilirkişilerden Prof. Sungurbey, vakfiyenin dayanağı olan ve rapor tarihinden sonra eski arşivlerde bulunup örnekleri çıkartılan belgeler üzerinde yeniden yaptığı incelemelerde, Mihrişah Valide Sultan Vakfının sahih vakıf olduğu sonucuna ulaşarak 21.09.2004 tarihli raporu verdiği, yine 08.03.2000 tarihli raporda imzası bulunan Prof. Hateminin 30.09.2004 tarihli raporunda, davacı tapu sahiplerinin 1926 yılına kadar mutasarruf, bu tarihten taviz bedelinin ödendiği, 1961 yılına kadar da miri arazi üzerinde mülkiyet hakkı olduklarını gösteren bir "Karine" oluştuğundan, yine zilyetliğe değer verilemeyeceği ve bu taşınmazların zilyetlikle kazanamayacağını bildirdiği, Sungurbey ve arkadaşlarının 08.03.2000 tarihli raporu dışında kalan; 05.03.2000 tarihli raporu düzenleyen Prof. Dr. Gülnihal Bozkurt, Prof. Dr. Bahaddin Yediyıldız, Dr. Nazif Öztürk, Prof. Dr. Lale Sirmen tarafından düzenlenen raporlarda Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Milli Emlak Genel Müdürlüğü personelince düzenlenen rapor Prof. Dr. Haluk Burcuoğlu, Prof. Dr. Turgut Öz, Prof. Dr. Atilla Altop ve Suat Bolar tarafından düzenlenen raporlarda Mihrişah Valide Sultan Vakfının mülk araziden tahsis edilen sahih ve icareteynli vakıf olduğunun, tapu kayıtlarının yasal değerini koruduğunun anlaşıldığı, dosyadaki belgelere göre, bu araziye zilyet olduğunu iddia eden kişilerin 1926 yılından önce ve sonra malik gibi zilyet olmadıklarını gösteren pek çok resmî belge ve bilgi bulunduğu, bu bilgi ve belgelerden, kadastro mahkemesinin 1978/72 (Dairenin 2010/8998) sayılı dosyasında davaya konu olan Hisarönü köyü 120 sayılı parselin zilyetliğe dayanarak adlarına tescilini isteyen kişilerin miras bırakanı olan ve 1955 yılında ölen Bekir oğlu Musa Tarım'ın Hisarönü Çiftliğinin kahyası olduğu, bu köyde, Musa Tarım'ın diğer köylüler gibi çiftlik sahiplerine ait tarlalarda süremekçi (kiracı) olduğu ve Musa Tarım Çiftlik arazisine dahil Kocaova mevkiinde kiracı sıfatıyla kullandığı tarlanın 4274 sayılı Yasanın 28. maddesi gereğince köy okulu tatbikat bahçesi olarak kamulaştırılmasına karar verildiği, yine Hisarönü köyü B.., Ş..., S..., M...e bir kısım zilyetlerin mirasbırakanı H..., Hisarönü Çiftliğine ait Mart 1290 tarih 18 nolu sicilden gelen Temmuz 1969 tarih 63 ve 64 nolu tapu kayıtlarının iptali konusunda asliye hukuk mahkemesinde açtıkları davanın, 28.01.1994 gün ve 1988/333-51 sayılı kararla reddedilip kesinleştiği, bu kararın, zilyetler yönünden kesin hüküm ve güçlü delil oluşturduğu, zilyetler miras bırakanı B... ile diğer müdahil davacılar Necmi Tarım, M....tarafından, köylülerin Hisarönü Çiftliğinde işgalci ve kiracı (süremekçi) olduklarını, çiftlik tapu kayıtlarının bu yerlere ait olduğunu belirleyen birçok resmî evrakı imzaladıkları, bu beyanların kendilerini bağladığı, zilyetliklerinin malik gibi olmadığını gösterdiği, Hisarönü, Ergöz ve Gelibolu Çiftliklerinin Mihrişah Valide Sultan'ın mülk arazilerinden tahsis ederek kurduğu sahih vakıf olduğu, tapu kayıtları düzenli olarak kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar intikal ettirildiği, mülkiyet hakkını doğrulayan yasal kayıtlar olduğu, 1858 (1274) tarihli Arazi Kanunnamesinin 4. maddesi gereğince mülk arazilerde sahih vakıflarda bu kanunnamelerin 20 ve 78. madde hükümleri uygulanamayacağının, bilirkişilerin dava konusu parselin eskiden beri kullanılan kültür arazisi olduğunun, orman sayılan yerlerden olmadığı, mahkemenin 05.04.2001 gün ve 1996/11-16 sayılı dosyasında yapılan ve taraflarda açıkça itiraz edilmeyen uygulama ve düzenlenen haritaya göre çiftlik tapu kaydı kapsamında kaldığını belirttikleri, 1936-1937 yıllarında Türkiye genelinde tüm taşınmazların vergiye kayıt ettirildiği, vergi kayıtları mülkiyet belgesi değilse de, o yıllarda taşınmaza zilyet edildiğinin karinesi olduğu, bu tarihlerde ve daha sonraki yıllarda dava konusu parsele malik gibi zilyet olduğunu iddia eden kişilerin bu köy sınırları içinde vergiye kayıt ettirdikleri hiçbir taşınmazları bulunmadığı, çiftlik tapu sahiplerinin Hisarönü köyünde 7.474.950 m2 Gelibolu (Çamlı) köyünde 1.430.000 m2 Karacasöğüt köyünde 1.278.130 m2 tarla cinsli vergi kayıtlarının bulunduğu ve bu arazilerin vergilerinin 1969 yılına kadar ödedikleri dosya içindeki makbuz örneklerinden anlaşıldığı, diğer taraftan Yargıtay İçtihatları ve Öğretide; zilyet olduğu taşınmaz için kira bedeli ya da ecrimisil ödeyen, kişi ya da kişilerin, başka bir kimseyi malik yerine koyup, onun vasfına ve üstün hakkına saygı gösteren, kişi ya da kişilerin, bir taşınmazın vakıf malı olduğunu bilen kişi ya da kişilerin malik gibi zilyet olmadığının kabul edildiği, bir an için mahkemenin kabul ettiği gibi dava konusu taşınmazın tapu kaydı kapsamı dışında kaldığı düşünülse bile, adlarına tescil kararı verilen zilyetlerin, zilyetlerinin malik sıfatıyla olmadığının kabulünün zorunlu olduğu, Hisarönü Çiftliğine ait 376 Hektar 7210 m2 yüzölçümlü ve Ergöz Çiftliğine ait 275 Hektar 8907 m2 yüzölçümlü tapu kayıtlarına ve yine Hisarönü Çiftliğine ait 7.474.950 m2 yüzölçümlü tarla cinsli vergi kayıtlarına dayanılarak çiftlik tapu ve vergi kaydı sahipleri adına hiçbir taşınmazın tescil edilmediğinin dosya kapsamından anlaşıldığı, Karaca (Söğüt) Köyü 157 sayılı parsele ait, kadastro mahkemesinin 1988/49 (Dairenin 2010/12219) sayılı dosyasında zilyetlik iddiası ile tescil davası açan davacı H.. Y..'ın vergi kaydı ya da başka herhangi bir yazılı delili bulunmadığı, 1982 yılında asliye Hukuk Mahkemesinin 1982/217 sayılı dosyasında açılan ve daha sonra görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine aktarılan bu davada, pilot dosya olarak belirlenen Hisarönü köyü 74 sayılı parsele ait mahkemenin 1996/11 sayılı ve Çamlı (Gelibolu) köyü 804 sayılı parsele ait 1974/9 (bozma kararından sonra 2004/6) sayılı dava dosyalarının sonucu uzun süre beklenilmiş ve bundan sonra 26.03.2003 tarihinde Karacaköyü 157 sayılı parselde yapılan keşifte fen, orman, jeolog ve ziraat bilirkişileri huzuruyla (yerel bilirkişi dinlenilmeden) sadece adına tescil kararı verilen H.. Y..'ın 1930 doğumlu A..... isimli zilyet tanığının dinlendiği, onun da beyanında özetle: "Kendisinin 14-15 yaşlarında iken (1944-1945 yılları) dava konusu 157 sayılı parseli Yusuf Yaman'ın zilyetliğinde gördüğünü, bu kişinin traktör kazası sonucu öldüğünü, mirasçıları arasında yapılan paylaşım sonucu oğlu davacı H.. Y..'a düştüğünü, Yusuf'un ve oğlu davacı Hüseyin'in zilyetliğinin çekişmesiz aralıksız bu güne kadar devam ettiğini, Şerif Efendilerin adlarını duymadığını, 1942 yılında Ordu için öşür toplanıp başka bir zaman toplanmadığını" bildirdiği, Ziraat Mühendisi Bilgin Ayaydın 31.03.2003 günlü raporunda "157 sayılı parsel üzerinde bir ahır ve kuyu bulunup tarım arazisi olarak kullanıldığını, güneydoğu köşesinde 5 adet 50 yaşlarında çam ağacı olduğunu, jeolog bilirkişi Y... 06.04.2003 günlü raporunda "Parselin doğusunda 4-5 adet çam ağacı olduğunu, kuzeydeki dereye tecavüz bulunmadığını" Orman Mühendisi Ali Altınçekiç 25.04.2003 günlü raporunda "Yörede 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosunda 178 -179 OSN'ların parselin güney doğusundan geçip parsele sınır olduğunu, davaya konu Karacasöğüt köyü 157 sayılı parselin orman sınırı dışında ve orman sayılmayan tarım arazisi olduğunu" iade kararı üzerine verdiği 14.01.2010 günlü raporda ise "Memleket haritaları ile kadastro paftasının çakıştırılmasında çakışma hataları ve kaymalar olduğunu" bildirdiği, eklediği haritalarda Karacaköy Ovacık mahallesinde olan 157 sayılı parselin güney bölümünün 1959 tarihli memleket haritasında orman alanında gösterdiği, fen bilirkişi Hasan Türker 07.05.2003 günlü raporda daha önce pilot dosya olarak keşif yapılan kadastro mahkemesinin Hisarönü köyü 74 sayılı parsele ait 1996/11 ve Çamlı (Gelibolu) 804 sayılı parsele ait 1974/9 (halen 2004/6) sayılı dosyasında haritacı profesörler tarafından düzenlenen 20.02.2001 tarihli haritalara göre dava konusu 157 sayılı parselin 1/25.000 ve 1/100000 ölçekli haritalardaki yerlerine göre Gelibolu ve Söğüt Çiftliğinin sınırları içinde kaldığını" bildirdikleri, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ SONUCU, Hisarönü, Ergöz ve Gelibolu Çiftlikleri Padişah III. Selim tarafından annesine mülk arazi olarak verildiğinden Mihrişah Valide Sultan'ın mülk arazilerinden tahsis ederek kurulduğu, bu nedenle; sahih vakıf olduğu, tapu kayıtları düzenli olarak kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar intikal ettirilmediği, mülkiyet hakkını doğrulayan yasal kayıtlar olduğu, bilirkişi raporlarında 1858 (1274) tarihli Arazi Kanunnamesinin 4. maddesi gereğince mülk arazilerde ve sahih vakıflarda bu kanunun 20 ve 78. madde hükümleri uygulanamayacağı, bilirkişilerin dava konusu parselin eskiden beri kullanılan kültür arazisi ve orman sayılmayan yerlerden olduğunu, mahkemenin 05.04.2001 gün ve 1996/11-16 sayılı dosyasında yapılan ve taraflarca açıkça itiraz edilmeyen uygulama ve düzenlenen, rapor ve eki haritalara göre çiftlik tapu kaydı kapsamında kaldığını bildirmişlerse de araştırma ve uygulama yetersiz olduğu, nitekim ormancı bilirkişinin ek raporunda dava konusu parselin güney tarafının orman alanında gösterildiği, 1936-1937 yıllarında Türkiye genelinde tüm taşınmazların vergiye kayıtları yapıldığı, açıklandığı gibi vergi kayıtları mülkiyet belgesi değilse de, vergi kayıt sahiplerinin o yıllarda taşınmaza zilyet olduklarının karinesidir. Bu tarihlerde ve daha sonraki yıllarda dava konusu parsele malik gibi zilyet olduğunu iddia eden kişilerin bu köy sınırları içinde vergiye kayıt ettirdikleri hiçbir taşınmazları bulunmadığı, 20 yılı aşkın bir süredir devam eden yargılama sırasında vergi kayıtları olduğunu ileri sürmediği, böyle bir delile de dayanmadığı, çiftlik tapu sahiplerinin Hisarönü köyünde 7.474.950 m2, Gelibolu (Çamlı) köyünde 1.430.000 m2, Karacasöğüt köyünde 1.278.130 m2 tarla cinsli vergi kayıtlarının bulunduğu ve bu arazilerin vergilerini 1969 yılına kadar ödedikleri dosya içindeki makbuz örneklerinden anlaşıldığı, ancak, sözü edilen bu vergi kayıtları da uygulanmadığı, diğer taraftan, Yargıtay İçtihatları ve öğretide; zilyet olduğu taşınmaz için kira bedeli ya da ecrimisil ödeyen, kişi ya da kişilerin, başka bir kimseyi malik yerine koyup, onun vasfına ve üstün hakkına saygı gösteren, kişi ya da kişilerin, bir taşınmazın vakıf malı olduğunu bilen kişi ya da kişilerin, malik gibi zilyet olmadığının kabul edildiği, dosyadaki delillere göre tapu kaydının uygulanması yetersiz olduğu gibi çiftlik sahiplerinin vergi kayıtları da hiç uygulanmadığı, adlarına tescil kararı verilen zilyetlerin ve miras bırakanlarının resmî belge niteliğindeki evraklarda özellikle, davacı H.. Y..'ın babası olan Y... köy muhtarı sıfatıyla “Muğlalı Şerif Efendi oğulları K..... Vakfından Eylül 1340 tarih ve 9/72-5 sayılı tapu ile mutasarruf bulundukları Gelibolu-Söğüt namı diğer Karaca Çiftliğinde mevcut ormanlık sahanın görülmesi tapuda hudutları zikredilen …” cümleleriyle başlayan ve Eylül 1340 tarih 5 nolu tapunun hudutlarının gösterilmesine ilişkin 20.01.1947 tarihli “Tapu Tatbikat Zaptı” başlıklı tutanakta imzası bulunmasının ve bu tutanakta dava konusu 157 sayılı parselin bulunduğu “Ovacık" mevkisinden de söz edilmesinin, yine çiftlik tapu malikleri ile Karacaköy-Söğüt mahallesinde, Salih Balcı arasında görülüp kesinleşen asliye hukuk mahkemesinin 24.11.1966 gün ve 1963/153-1966/131 sayılı ve yine, aynı davacılar ile Karacaköy-Söğüt mahallesinden Osman Balcı arasında görülüp kesinleşen asliye hukuk mahkemesinin 24.11.1966 gün ve 1963/154 - 1966/132 sayılı, kira akdinin feshi, tahliye % 25 hasılat kirasının tahsili davasında davacının babası Yusuf Yaman’ın 27.10.1964 tarihinde tanık olarak dinlenerek ve özetle: “… Kendisinin 1943 yılında köy muhtarı olduğunu ve dava konusu yerlerin Şerif Efendi varislerine ait olduğunu, Çiftlik K... Hüseyin ile birlikte gezip köylüden icar topladıklarını, Karacaköyün de aynı çiftliğe dahil olduğunu, köylüden alınan icarların çiftlik sahiplerinin köy içinde bulunan mağazasında (depolarında) biriktirip, gerektiğinde satıldığını, ya da Muğla’ya nakledildiğini, 1964 yılında yapılan keşif tarihine göre 8 -10 sene öncesine kadar köylülerin çiftlik sahiplerine icar verdiğini, Çamlı (Gelibolu) köylülerinin kendilerine, tapu kayıtları geçersizmiş, biz dava açtık (Çamlı köyünden 55 kişinin açtığı 1952/42 (bozma kararından sonra 1960/104) sayılı dava dosyasından söz ediliyor), Karacaköylüler olarak siz de çiftlik sahiplerine icar vermeyi kesin, vermeyin, şeklinde söylenti olduğu” şeklindeki beyanın dosyadaki diğer deliller de birlikte değerlendirildiğinde, davacı murisi Yusuf Yaman’ın dava konusu taşınmazın vakfa ait olduğunu kabul anlamına gelip gelmeyeceği ve “Malik sıfatıyla” kullanıp kullanmadığı konularında aleyhine delil teşkil edip etmeyeceği tartışılmadığı, yine M....ve 55 arkadaşı tarafından çiftlik tapu malikleri aleyhine 07.05.1952 tarihinde asliye hukuk mahkemesinin 1942/42 sayısında açılan ve Yargıtay bozmasından sonra 21.03.1961 gün ve 1960/104-25 sayı ile karara bağlanan ve 11.06.1961 tarihinde kesinleşen Gelibolu-Söğüt Çiftliğine ait Eylül 1340 tarih ve 5 nolu tapu kaydının iptali davasının reddine ilişkin davada, davacı ve murisinin taraf olup olmadığı araştırılmadığı, çiftlik tapu sahiplerinin dayandıkları ve bir çoğu klavuz-pilot dosya olarak seçilen 1974/9-30 ve 1996/11-16 sayılı dosyalarını karara bağlanmasından sonra bulunup ibraz edilen, yukarıda sayılan ve birbirini doğrulayıp tamamlayan yazılı ve aksi kanıtlanamayan belgeler ile tanık beyanları karşısında, aynı köyde bulunan başka taşınmazlarla ilgili davalarda, çiftlik tapu malikleri ile davacı ya da davalı konumunda olduğu anlaşılan tanıklarının soyut içerikli beyanlarına değer verilemeyeceğinin düşünülmediği, bu nedenle, Mihrişah Valide Sultan Vakfının belirtilen niteliği göz önünde bulundurularak; bir orman, üç harita mühendisi ve davada yarar ilişkisi bulunmayan olabildiğince yaşlı kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişiler huzuruyla taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, bu keşiflerde mahkemece daha önce kılavuz (pilot) dosya olarak yargılaması yapılan Hisarönü Köyü 74 sayılı parsele ait 1996/11 ve Çamlı (Gelibolu) köyü 804 sayılı parsele ait 1974/9 (Bozma kararından sonra 2004/6) sayılı dosyaya verilen ve yukarıda (7). bendde yazılı Müh. Alb. Mustafa Çelik ve arkadaşlarının düzenlediği 04.03.1999 tarihli rapor ile eki haritalar, Harita Mühendisi M....ve arkadaşlarının düzenlediği 19.02.1999 tarihli rapor ile eki haritalar ve Prof. Dr. Abdullah Paktekin ve arkadaşlarının düzenlediği rapor ile eki haritalar ve Prof. Dr. Hayrettin Gürbüz’ün bölgeye ait 1328 (1912) yılından beri günümüze kadar bir çok kere düzenlenen askeri haritaları yerine uygulayarak verdiği 14.04.1999 tarihli rapor ve eki olan haritalardan ve diğer raporlar ile yukarıda (14) bentte yazılı Ahmet Hamdi tarafından düzenlenen 11.09.1308 (1892) tarihli rapor (16). bendde yazılı Dahiliye Nezaretinin emri üzerine bir heyet tarafından hazırlanan 9 Kasım (T.Sani) 1325 (1909) tarihli rapor, davacının babası Yusuf Yaman’ın imzasının bulunduğu 20.01.1947 tarihli “Tapu Tatbikat Zaptı" yine davacı murisi Yusuf Yaman'ın 27.10.1964 tarihinde tanık olarak dinlendiği, asliye hukuk mahkemesinin 1963/153 E.-1966/131 K. ve 1963/154 E.-1966/132 K. sayılı dava dosyalarındaki delillerden yararlanılarak çiftliklere ait tapu kayıtları yerine uygulanıp, Çamlı köyü 804 sayılı parsel hakkındaki 7. Hukuk Dairesinin 12.04.2004 gün ve 2002/320-1411 sayılı bozma kararında belirtildiği gibi “... harita mühendislerinin 20.02.2001 tarihli raporları ve ekinde düzenlenen geometrik şekli ile davacıların dayandığı tapu kaydına bir sınır çizildiği, bu sınırlar içerisinde bulunan kadim kültür (çiftlik) arazilerinin tapu kaydı kapsamında, ancak bu sınırlar içinde bulunduğu halde kimsenin tasarrufunda bulunmayan arazilerin ise tapu kapsamı dışında kalacağı” nazara alınarak uygulama yapılması, Hacettepe Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi Jeoloji ve Fotogrametri Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayrettin Gürbüz tarafından verilen 14.04.1999 tarihli 9 sayfalık raporun sonuç bölümünde aynen "istenilmesi durumunda tapu kayıtlarında sözü edilen tüm sınır noktalarının konumları, uydulardan yararlanılarak nokta belirleme yöntemi (GPS) ile ölçülerek haritalara konabileceğini ve bu noktaların mevcut ya da yapılacak haritalar üzerine oturtularak çiftliklerin hudutlarının, arazi üzerindeki hangi parselleri içine aldığı ya da almadığını gösterebileceğini" bildirmiş olduğundan 1328 (1912), 1944, 1959 ve 1969 tarihli askerî haritalar, 1967 tarihli orman kadastro haritaları ile fotogametri yoluyla düzenlenen arazi kadastrosu pafta örnekleri 1/5000 ve 1/25000 ölçeğinde birleştirilerek tapu ve vergi kayıtlarında geçen mevkii ve sınır yerleri işaretlenip tapu kapsamı belirlenmesi, dava konusu parsel ile komşu parsellerin ve Hisarönü, Çamlı (Gelibolu), Karacaköy (Karacasöğüt) köyündeki tüm parsellerin konumu birleşik haritalar üzerinde gösterilmesi, yine bu haritalar üzerinde yukarıda yazılı çiftlik tapu sahipleri adına tescil edilen ve kesinleşen parsellerde ayrı bir renk kalemle boyanıp işaretlenmeli, dava konusu Karacaköy 157 sayılı parselin güneydoğu bölümü üzerinde halen ve eylemli olarak yaşlı çam ağaçları bulunduğu ve iade üzerine orman bilirkişinin düzenlediği 14.01.2010 günlü ek raporda taşınmazın güney bölümünün 1959 tarihli memleket haritasında orman alanında kaldığı görüldüğünden, kadastro tespitinin yapıldığı 1988 yılına kadar geçen süre içinde bu bölümün ormandan açılmaya çalışıldığı ve zilyetliğe dayanan davacının tanık dışında başka bir yazılı delili olmadığı göz önünde bulundurularak deliller değerlendirilmesi, Karacaköy 157 sayılı parsele komşu olan 154 sayılı parselin mahkemenin 1990/371 ve 158 sayılı parselin 1991/123 sayılı dosyalarda dava konusu olduğu anlaşıldığından, bu dava dosyaları da bulunduğu yerden getirtilip incelenmesi, dava konusu parsel hakkında kadastro tespitinden önce asliye hukuk mahkemesinin 1982/217 sayılı dosyasında dava bulunması nedeniyle malik hanesi açık bırakılarak tespit tutanağı düzenlendiğinden 3402 sayılı Yasanın 30/2. maddesi hükmüne göre mahkemece lüzum görülen diğer deliller de toplanarak dava konusu parselin gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmesi] gereğine değinilerek bozulmuştur. Bu kez, davacı H.. Y.., Dairenin 02.12.2010 gün ve 2010/12219-15103 sayılı bozma kararının karar düzeltme yoluyla kaldırılarak, çekişmeli parselin kendi adına tesciline karar verilmesi için, yerel mahkemenin 04.12.2008 gün ve 1988/49-2008/870 sayılı kararının bozulmasını istemiştir. A) İDDİA, SAVUNMA VE DOSYADAKİ DELİLLERE GÖRE BU DAVADA ÇÖZÜMLENMESİ GEREKEN KONULAR Dava konusu taşınmazların, cinsi Mihrişah Valide Sultan Vakfı olan Hisarönü, Ergöz ve Gelibolu - Söğüt Çiftlik tapuları kapsamında olup olmadığı, bu tapu kayıtları kapsamında ise, geldisi olan Mihrişah Valide Sultan Vakfının mülk araziden tahsis edilen, sahih ve icareteynli vakıf olup olmadığı, Mart 1290 tarih 18, 19 ve 20 numaralı çiftlik tapularından paylaşım ve intikal yoluyla oluşan Ağustos 1326 tarih 2, 3 ve 4 numaralı tapularda malik olarak görülen Hacı Fevzi kızı Habibe Hanım'ın kök tapu kaydı maliki Hacı Fevzi (Mustafa Fevzi) Efendi'nin kızı olup olmadığı, tapu kayıtlarının doğru temele dayanıp dayanmadığı ve düzenli şekilde intikallerinin yapılıp yapılmadığı ve yine 1948 yılında ölen Hacı Fevzi kızı Habibe Hanımın davacı kişilerin miras bırakanı olup olmadığı, tapu kayıtlarının sahih esasa dayanıp dayanmadığı, çekişmeli taşınmazın bilinen en eski tarihte kimin tarafından kullanıldığı, kimden kime kaldığı, kullanımın Medeni Yasanın yürürlüğünden 10 yıl önceye uzanıp uzanmadığı, Arazi Kanunnamesinin 20 ya da 78. madde hükümlerinin yürürlükte olup olmadığı ve somut olayda uygulanıp uygulanamayacağı; davacıların dayandığı tapu kayıtlarının Hisarönü (Hisarönü Çiftliği), Çamlı (Gelibolu çiftliği) ve Karaca (Söğüt Çifliği) köylerinde yapılan kadastro işlemlerinde revizyon görüp görmediği, görmüş ise hangi parsellere uygulandığı, hükmen uygulanmış ise hangi parsellere uygulandığı, harita, plan ya da krokisinin bulunup bulunmadığı, değişebilir sınırlar içerip içermediği, sınırları itibariyle ya da miktarı ile çekişmeli parseli kapsayıp kapsamadığı, kayıt fazlasının nereden kaynaklandığı, zilyetlik yoluyla edinilip edinilemeyeceği, zilyetlik yoluyla kazanma iddiasında bulunan kişiler için bu koşulların oluşup oluşmadığı, adlarına tescil kararı verilen kişilerin zilyetliklerinin kiracı sıfatıyla mı yoksa malik sıfatıyla mı olduğu, zilyetlerin, tapu malikleri ve maliki evvellerine kira ya da benzeri bir ödeme yapıp yapmadıkları, çiftlik tapu malikleri ile Hisarönü köyünden 79 kişi arasında görülüp kesinleşen Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/333-51 sayılı kararının ve davacıların sunduğu diğer kararların, davanın tarafları için kesin hüküm niteliğinde bulunup bulunmadığı, çekişmeli taşınmazın bu kararların kapsamında kalıp kalmadığına ilişkindir. B) DAVACI F.. T.. VE ARKADAŞLARININ TUTUNDUĞU ÇİFTLİK TAPU KAYITLARI OLUŞUMU VE GİTTİLERİMenteşe Sancağı eski Mütesellimi Hacı Ebubekir'e ait olup, bu kişinin idamı ile el konulan Ula Kazası Eşrafından Salih Efendi isimli kişinin fuzulen işgal ettiği, Gökabad Kazasında Hisarönü, Erköz ve Gelibolu Çiftlikleri, Darphane tarafından idare edilmek üzere Padişah Hazinesine dahil edildikten sonra, 1 Cemaziyelahir 1208, Zilhicce 1207 (9 Ocak 1794) Tarihli Mülkname ile Sultan III. Selim tarafından annesi Mihrişah Valide Sultana ihsan edilmiş, bu çiftlikler 1209 (1875) yılında Mihrişah Valide Sultanın Vakfiyesi olarak, 21 Zilhicce 1209 (1795) tarih 636 numaralı defterin 1. sayfa 1. sırasına kayıt edilmiştir. 12 Ramazan 1263 (1847) tarihinde 477 sayılı Temessük defterinin 157. sayfasına, Mihrişah Valide Sultan Vakfına ait 47 parça emlak ve çiftliğin kaydı yapılmıştır. 29 Ramazan 1264 (1848) tarihli Temessük senedi ile sülüs (1/3) payı Rıfat Paşanın tasarrufuna verilmiş, bu temessük zayi olduğundan 15 Ramazan 1265 (1849) tarihli senet ile yenilenmiş, 5 Muharrem 1280 (1864) tarihli senetle, sülüsan (2/3) payının nısfı (1/3 payı) Osman oğlu Hacı Mustafa Fevzi efendiye nısfı (1/3 payı) da Ömer oğlu Kadı Süleyman efendiye verilmiş, 25 Sefer 1291 (1876) tarihli temessük ile Mihrişah Valide Sultan Vakfına ait, senelik 25.000 kuruş icare-i müecceleli, Menteşe Sancağı dahilinde bulunan 17 kıt’a çiftlikatın 1/3 payı müteveffa Rıfat Paşa’nın ve 1/3’er payı da basenet Hacı Fevzi ve Hacı Süleyman Hakkı efendilerin uhdelerinde olduğu, Rıfat Paşanın ölümüyle payının büyük oğlu Rauf bey ile Ahmet ve Sait beylere, büyük kızı Aişe, Fatma, Hacer ve Rabia hanımlara intikal ettiği, bunların, paylarını Hacı Ali, Hacı Fevzi ve Hacı Süleyman Hakkı efendilere sattıkları, yeni maliklerin de aralarında yaptıkları paylaşım ve diğer paydaşların satışı sonucu daha önce 1280 tarihli Temessük senedine bağlanan Hisarönü, Ergöz, Gelibolu ve Söğüt Çiftliklerinin tamamının icare-i müeccele bedeli ödenmek suretiyle Hacı Fevzi Efendi adına 25 Sefer 1291 (1876) tarih D.9 V.18, 19 ve 20 numaralarda, Cinsi Hanesine zemininin "Mihrişah Valide Sultan Vakfından" olduğu ve Senelik 25.000 Kuruş icare-i müeccele ve 20.000 kuruş müeccele bedeli de tapu siciline yazılarak kaydedilmiştir.Mihrişah Valide Sultan Vakfına ait Mart 1290 tarih (1874-1875) D.9 V.18 numarada Hisarönü Çiftliği olarak, zemini Mihrişah Valide Sultan Vakfından cinsi çiftlik 4000 dönüm yüzölçümlü, Mezar Gediği ve Kır Vasil Çiftliği ve Dikilitaş ve Löngöz Çiftliği, Mart 1290 tarih D.9V.19 numarada Örköz (Ergöz) Çiftliği olarak 3000 dönüm yüzölçümlü, Mezar Gediği ve Gülanye yanı ve Löngöz Çiftliği, İnbükü Başında Dikilitaş, Mart 1290 tarih D.9 V.20 numarada ise Gelibolu ve Söğüt Çiftliği olarak 7000 dönüm yüzölçümlü, Çilecik Gediği ve Taşbükü İskelesi ve Koca Alan ve Günbele ve Mezar Gediği ve Belan Dağı ve Kara Dağ ve Taş Bükü ve Löngöz Çiftliği sınırlı olarak Hacı Fevzi Efendi adına kaydedilmiştir. HİSARÖNÜ ÇİFTLİĞİ; Ağustos 1326 (1910) tarih 2 numarada zemini Mihrişah Valide Sultan Vakfı’ndan cinsi Eşcarı müsmire ve gayri müsmirei müştemil çiftlik 4000 dönüm yüzölçümlü D: Mezar Gediği, B: Dikilitaş, K: Löngöz, G: Kırvasil Beli, iktisap sebebi olarak, Hacı Fevzinin ölümüyle mirasçıları olan oğlu Şevket Ağa ve kızı Habibe Hanımın paylaşımı sonucu, bu çiftliğin Habibe Hanım payına düştüğü, tarafların muvafakat ve takrirleri, 8 Mayıs 1301 (1885) tarihinde İl İdare Meclisi huzurunda ahz ve istima kılındığı, il merkezinde tutulan evrak kaydından müsteban olduğu, il tapu sicil memurluğunun 21 Ağustos 1326 (1910) tarih ve 14 numaralı tahriratından anlaşılmakla, intikalen ve taksimen Hacı Fevzi Efendi kızı Habibe Hanım adına tescil edilmiş, Eylül 1340 (1924) tarih 4 sıra numaralı 4000 dönüm yüzölçümlü tapu kaydı, Hacı Memiş Ağa oğlu Şerif Efendi karısı ve Hacı Fevzi efendi kızı Habibe Hanımın tasarrufunda olduğu, ölünceye dek bakma vaadi sözleşmesiyle meccanen ferağ edeceği, karyesinin 12 Ağustos 1340 (1924) tarihli ilmühaberi ve Varidat İdaresinin 26 minhü tarih ve 41/1 numaralı ruhsat tezkeresinden anlaşılmakla, Habibe Hanımın yazılı şartıyla ferağından Hacı Memiş Ağa oğlu Şerif Efendi çocukları Kamil Bey, Celal, Mahmut ve Necip efendiler adına tescil edilmiş, Kamil’in 1955, Celal’in 1966, Mahmut’un 1957 ve Necip’in de 1948 yılında ölümü üzerine 1962 yılında bu kişilerin mirasçılarına intikal yoluyla tescil edilmiştir. Şubat 1962 tarih ve 5 sıra numarada 367 hektar 7210 m2 yüzölçümüyle yukarıda yazılı Örköz (ERGÖZ) Çiftliği iktisabında olduğu gibi mirasçılar üzerine intikal ettirilmiş ve daha sonra ifraz edilerek Mayıs 1969 tarih 10 ve 11 numaralı kayıtlara gitmiştir.Mayıs 1969 tarih ve 10 sıra numaralı tapu kaydı: Hisarönü Çiftliğinden müfrez 332 hektar 3210 m2 yüzölçümündeki, sınırları; D: Mezar Gediği, B: Dikili Taş, K: Löngöz, G: Kırvasil Beli ve bu yerden ifraz edilen çiftlik arazisi sınırlarıyla Habibe oğlu Celal (Mehmet Celalettin)in 1966 yılında ölümü ile mirasını, çocukları B.. R..., S... ve A...Onaya bıraktığı, A.... 1967 yılında ölmesiyle mirasını oğlu Özcan ile kızları N...ve G...ve karısı Firdevs ile kendisinden önce ölen oğlu Fevzinin çocukları Edeviye ve E.. O..'a kaldığından mirasçılar adına intikalinden sonra iki parçaya bölündüğü belirtilerek, bu parça ifraz sınırları ile, Mayıs 1969 tarih 10 numarada tapu maliklerinin mirasçıları adına payları oranında 332 hektar 3210 m2 olarak tescil edilmiş ise de, daha sonra "Yüzölçümünün 332 hektar 3210 m2 olmayıp, 13 hektar 7210 m2 olduğu" belirtilerek Temmuz 1969 tarih 63 numarada aynı kişiler adına tashihen tescil edilmiştir. Mayıs 1969 tarih ve 11 sıra numaralı diğer ifraz tapu kaydı: 35 hektar 4000 m2 çiftlik arazisi olarak, Doğusu, Batısı ve Kuzeyi bu yerden bölünen sahibi senetlerin müfrez çiftliği, Güneyi; Kırvasil Belinden Dikilitaşa giden doğru hattın denizi ilk kestiği nokta ile Dikilitaştan Kırvasil Beline giden doğru hattın denizi kestiği noktayı birleştiren deniz sahil hattı sınırları ile yine mirasçıları adına tescil edilmişse de, talepnamenin arkasındaki miktarın 354000 m2 olmayıp 3.540.000 m2 olduğu anlaşılmakla, Nizamnamenin 107. maddesi gereğince “Tashihen tescil edileceği” açıklaması yapılarak Temmuz 1969 tarih 64 numarada yine çiftlik tapu malikleri adına geldi kayıtlarındaki yüzölçüme uygun olarak düzeltme yapılarak tescil edilmiş, çiftliğe ait bu ifraz tapu kayıtları Hisarönü köyünde 1970 yılında yapılan kadastroda 1 ilâ 169 sayılı parsellere uygulanmıştır.Ergöz Çiftliği; Ağustos 1326 (1910) tarih ve 2 numarada cinsi ve iktisap sebebi yukarıda aynı tarih 3 numaralı tapunun iktisabı ile aynı olduğu yazılarak Hisarönü Karyesi Örgöz Çitliği mevkiinde, D: Mezar Gediği, B: İnbükü ve Dikilitaş, K: Löngöz, G: Gülenye Beli sınırlarıyla 3000 dönüm yüzölçümlü olarak Hacı Fevzi Efendi kızı Habibe Hanım adına tescil edilmiş; Eylül 1340 (1924) tarih ve 3 sıra numaralı 3000 dönüm yüzölçümlü tapu kaydı, yukarıda yazılı aynı tarih 4 nolu tapu iktisabında yazılı olduğu gibi aynı şekilde Hacı Memiş Ağa oğlu Şerif Efendi çocukları K... C....ve Necip efendiler adına intikalen tescil edilmiştir. Çiftlik tapu kayıtlarının sonraki tedavülleri, yukarda Hisarönü çifitliği tapularında olduğu gibidir. Gelibolu Söğüt Çiftliği: Ağustos 1326 (1910) tarih ve 4 numarada yukarıda yazılı aynı iktisapla, Gelibolu Karyesi Gelibolu maa Söğüt Çiftliği cinsiyle, D: Kocalan ve Belen Dağı, B: Taşbük ve Löngöz, K: Çilecik Gediği, G: Gökbel ve Karadağ ve Mezar Gediği sınırlı 7000 dönüm yüzölçümünde, yine Hacı Fevzi Efendi kızı Habibe Hanım adına tescil edilmiştir. Eylül 1340 (1924) tarih ve 5 sıra numaralı 7000 dönüm yüzölçümündeki tapu kaydı, aynı şekilde Hacı Memiş Ağa oğlu Şerif Efendi çocukları Kamil Bey, Celal, Mahmut ve Necip efendiler adlarına tescil edilmiştir.Şubat 1962 tarih 1 sıra numaralı tapu kaydı: Gelibolu Maa Söğüt Köyü Mezaraltı mevkiinde eşcarı müsmire ve gayri eşcarı müsmireyi müştemil 639 hektar 5240 m2 çiftliğin, 12/16 payı: D: Kocaalan ve Balan Dağı, B: Daşbük ve Löngöz, K: Çilecik Gediği, G: Gökbel ve Karadağ ve Mezar Gediği ile çevrili taşınmazın Habibe mirasçıları Kamil Özsoy, Mahmut Şerefli ve Necip Şerefli mirasçıları adına tescil edilmiş, kadastroda Çamlı köyü 373 ilâ 633 sayılı parsellere revizyon görmüştür. C) TAPU MALİKİ "HACI FEYZİ" İLE "MUSTAFA FEYZİ" AYNI KİŞİDİR VE HABİBE HANIMIN BABASIDIR.Davacı F.. T.. ve arkadaşları (Şerefli ailesi)'nin, Habibe Hanım'ın mirasçısı oldukları, dava dosyası içindeki veraset ilamlarıyla sabit olduğu gibi, Ağustos 1326 tarih 2, 3 ve 4 numaralı tapu maliki Habibe Hanımın dava dosyası içindeki nüfus kaydında baba adı Mustafa Fevzi’dir. Tapu kayıtlarında ise “Hacı Fevzi Kızı” olarak geçmektedir. Ancak, davacılar tarafından ibraz edilen ve Osmanlı arşivleri ile şer’î sicil kayıtları üzerinde yapılan araştırmanın bulunduğu delil klasörü içindeki belgeler arasında yer alan 1303 tarihli vekâletnamede; vekil eden olarak “Muğla, Şeyh Bedrettin Mahallesi sakinlerinden Hacı Fevzi Efendi Zade Şevket ağa İbn-i Mustafa Fevzi Efendi" adı geçmektedir. Mustafa Fevzi oğlu Şevket ağa ile Habibe hanım kardeştir. Yine, şer’î sicil defterinde kayıtlı Şevket ağaya ait bir dilekçede “Hacı Fevzi Efendi Zade Şevket ağa İbn-i Mustafa Efendi, İbn-i Hacı Osman” ve “kız kardeşim Habibe Hanım İbnetü Mustafa Fevzi Efendi İbn-i Hacı Osman” yazılı olduğu gibi, asılları Ankara Milli Kütüphanede bulunan Mihrişah Valide Sultan Vakfı Hisarönü ve diğer Çiftlikler ile ilgili dava tutanaklarında, Hacı Fevzi Efendi kerimesi Habibe Hanım Vekili Ethem Efendinin 5 Temmuz 1305 (1889) tarihli dava dilekçesi ile mahkemeye başvurduğu belirtilmektedir. Aynı belgeler içerisinde yer alan Orman ve Maadin Nezaretinin Sadaret Makamına sunduğu 4 Nisan 1311 (1895) tarihli tezkerede “Muğlalı Müteveffa Hacı Fevzi Efendi Kerimesi Habibe Hanımın uhdei tasarrufunda bulunan Gelibolu, Erköz, Hisarönü nam Çiftliklerin” ifadeleri yer aldığı gibi, Marmaris İdare Meclisi azası, Menteşe Evkaf Müdürü, Menteşe Orman Baş Müfettişi ve Vilayet İdare Meclisi Başkatibi tarafından tapu sınır yerlerinin belirlenmesi ve 1306 (1890) tarihinde orman müfettişi Hamit tarafından düzenlenen haritanın yerine uygulanması amacıyla düzenlenen 9 Kasım (T. Sani) 1325 (1909) tarihli tapu ve harita uygulama tutanağında ve dosya içindeki diğer benzeri kayıtlardan Hacı Fevzi ile Mustafa Fevzi’nin aynı kişi ve o tarihlerdeki bu çiftliklerin sahibi olduğu bildirilen Habibe Hanımın Hacı (Mustafa) Fevzi’nin kızı ve Şerif Efendinin de karısı olduğu anlaşılmaktadır. D) ÇİFTLİK TAPU SAHİPLERİYLE ZİLYETLER ARASINDA GÖRÜLEN DAVALAR SONUCU OLUŞAN KESİN HÜKÜMLER Hisarönü köyünden Hasan Hüseyin Demirel ve 79 arkadaşı tarafından tapu malikleri Firuzun Topaloğlu ve arkadaşları (Şerefli ailesi) aleyhine Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinde 03.10.1988 tarihinde, murislerinden kalıp 150 yıldır zilyetliklerinde bulunan taşınmazların, davalı Şerefli ailesi tarafından, nokta sınırlı Mart 1290 tarih 18 nolu tapudan, yasal olmayan tedavüllerle yeni sınırlar ilave edildiği, yasal kıymeti bulunmayan bu tapu kayıtlarına dayanılarak kendilerinden beş yıllık ecrimisil istedikleri, bu nedenlerle davalıların, Hisarönü Çiftliğine ait tapunun Ağustos 1326 tarihinden beri devam eden tedavül ve ifrazları ile birlikte Temmuz 1969 tarih 63 ve 64 numaralı tapu kayıtlarının iptali istemiyle açtıkları tapu iptali davasının, “Tapunun intikalleri ile ifraz ve sınır değişikliği işlemlerinin yapıldığı tarihlerdeki yasal prosedürlere uygun olduğu ve tapu kayıtlarının hukukî değerini koruduğu” gerekçesiyle reddine ilişkin Marmaris Asliye Hukuk Mahkemenin 28.01.1994 gün ve 1988/333-51 sayılı kararı, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07.02.1995 gün ve 1994/7430-1073 sayılı kararı ile temyiz itirazları süre yönünden reddedilerek 12.09.1995 tarihinde kesinleşmiştir.Hisarönü köyünden M.... ve dört arkadaşının, 10.02.1989 tarihli dilekçeleriyle tapu malikleri aleyhine Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tapu iptali davası, mahkemenin 31.03.1994 gün ve 1989/103-125 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Gelibolu (Çamlı) köyünden M..., İ..., Y..., İ... M..., F... A..., M.., A... A...O..., M...ve 55 arkadaşı tarafından, yine tapu malikleri Şerefli ailesi aleyhine 07.05.1952 tarihli dava dilekçesi ile 1952/42 sayılı dosyada Çiftliğe ait Eylül 1340 tarih 5 (gittisi Ocak 1962 tarih 1) nolu tapu kaydının iptali için açılan tapu iptali davası, Yargıtay bozma kararından sonra 1960/104 sayısını almış, davanın reddine ilişkin Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.1961 gün ve 1960/104-25 sayılı kararı 11.06.1961 tarihinde kesinleşmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesinin bu kararı kesin hüküm kabul edilerek, Çamlı (Gelibolu) köyü 543-591 sayılı parsellerin Kadastro mahkemesinin 28.09.2000 gün 1971/23-33 sayılı, Çamlı köyü 502-503 sayılı parsellerin Kadastro mahkemesinin 15.12.2000 gün ve 1971/22-50 sayılı, Çamlı köyü 596 sayılı parselin Kadastro mahkemesinin 18.03.2000 gün ve 1971/15-29 sayılı, Çamlı köyü 767 sayılı parselin Kadastro Mahkemesinin 04.08.2000 gün ve 1973/76-26 sayılı, Çamlı köyü 817 sayılı parselin Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.03.1996 gün ve 1979/175-90 sayılı, Çamlı köyü 805 sayılı parselin Kadastro mahkemesinin 28.05.1999 gün ve 1999/3-18 sayılı, Çamlı köyü 766 sayılı parselin Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.04.2000 gün ve 1998/135-306; 07.03.1996 gün ve 1979/175-90 sayılı kararlarıyla tapu maliki gerçek kişiler adına tesciline karar verilmiş, kararlar kesinleşmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1960/104-25 sayılı kararının kesinleşmesinden sonra, tapu malikleri Şerefli ailesinin 18.12.1962 tarihli dava dilekçesiyle, sözü edilen davanın davacısı olan M... aleyhine "Sözlü kira akdinin feshi ile gayrimenkullerin tahliyesine ve beş yıllık yüzde yirmibeş hasılat kirasının tahsili” istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesinin 970/165 sayısında açtıkları dava sonunda, mahkemece davanın kabulüne ve sözlü kira akdinin feshi ile davalının gayrimenkullerden tahliyesine ve ecrimisil alınmasına karar verilmiş, hüküm 28.12.1973 tarihinde kesinleşmiştir.Tapu sahipleri tarafından davalı S.... aleyhine, Hacı Yeri mevkiinde 15.306 m2, Kesikli mevkiinde 8 dönüm, Ev Önü mevkiinde 6500 m2, Mezarlık Yanı mevkiinde 4500 m2 tarlaya ilişkin olarak, yine O.. aleyhine, 16.09.1963 tarihinde 1963/154 sayılı dosyada Karahüseyin mevkiinde 6997 m2, Köklü Tarla mevkiinde 13.445 m2, Yanık Tarla mevkiinde 10.862 m2, Kocaharman mevkiinde 10.552 m2 taşınmazlar hakkında açtığı "Sözlü kira akdinin feshi ve bu yerlerden davalıların tahliyesi ile % 25 hasılat kirasının tahsili" davalarının kabulüne, kira akdinin feshine, davalıların bu yerlerden tahliyesine, beş yıllık % 25 hasılat icarı tutarının davalılardan tahsiline ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesinin S....aleyhindeki 24.11.1966 gün ve 1963/153-131 sayılı ve Osman Balcı aleyhindeki 24.11.1966 gün ve 1963/154-132 sayılı kararlarının kesinleştiği anlaşılmaktadır. Çiftlik tapu kayıtlarına tutunan davacı gerçek kişiler, aynı nitelikte yararlarına kesin hüküm olduğunu iddia ettikleri kadastro mahkemesinin 22.03.2001 gün ve 1977/61-9, kadastro mahkemesinin 14.05.2004 gün ve 1978/25; kadastro mahkemesinin 08.05.2003 gün ve 1991/360-231; kadastro mahkemesinin 12.04.1976 gün ve 1974/16-9; kadastro mahkemesinin 24.11.1975 gün ve 1974/5-49 sayılı kararlarını dosyasına eklemişlerdir.E) ÇİFTLİK TAPU SAHİPLERİNİN DAYANDIĞI DİĞER DELİLLERa) Hacı Fevzi Efendi oğlu Şevket ve kızı Habibe tarafından 1302, 1303, 1311, 1312, 1313, 1314, 1315, 1316, 1317, 1318, 1319, 1320, 1322 ve 1323 (1886 ilâ 1907) yıllarında "icar-ı müeccele" bedellerinin Evkaf İdaresine ödenmesine ilişkin Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Nezaret sonrası Evkaf Defteri Tasnifi 26383, 26708, 28391, 28463, 28537, 28955, 29159, 29199, 29406 ve 30380 defter numarasına kayıtlı ödeme makbuzları, b) Çiftlik sahibi Habibe Hanımın, vekili Av. Ethem aracılığıyla 05.07.1305 (1889) tarihinde Marmaris Şer'îye mahkemesinde açtığı davaya ilişkin Aslı Ankara Milli Kütüphanede bulunan, Muğla Bölgesi şer'î mahkeme tutanak örnekleri, c) Orman müfettişi Ahmet Hamit Bey tarafından 11 Eylül 1308 (1892) tarihinde düzenlenen rapor, ç) Orman Nezareti (Bakanlığı)'na yönelik 03.06.1314 (1898) tarihli Encümen mazbatası, d) Dahiliye Nezaretinin (İçişleri Bakanlığının) 23 Temmuz 1325 (1909) tarihli emri üzerine, Meclis İdare Azası, Evkaf Müdürü, Orman Başmüfettişi, Vilayet İdare Meclisi Katibinin katılımıyla kurulan komisyon tarafından düzenlenen 9 Kasım (T. Sani) 1325 (1909) tarihli (noterden tasdikli örneğine göre 5 sayfa olan) rapor, e) 18.03.1340 (1924) tarihli Marmaris Orman Muamelat Memurluğunun keşif raporu, f) 2901 sayılı Yasa gereğince 1936-1937 yıllarında yapılan yazımlarda Hisarönü köyünde tapu maliki davacılar adına düzenlenen kayıtlar,g) Hisarönü Muhtarlığı köyü adına Hisarönü köyünde tapulu ve tapusuz tarla olmadığından numune zeytin fidanlığı tesis edilmek üzere yapılan kamulaştırmaya ilişkin 28.12.1937 tarihli ve 17 sayılı istimlak kararı, h) 28.12.1937 tarih ve 17 sayılı istimlak kararına itirazın incelenmesine ilişkin Kaymakamlık İtiraz Komisyonunun 21.02.1938 tarih ve 5 sayılı kararı, ı) 29.06.1938 tarihinde Gelibolu-Söğüt Çiftliğinden 40 dönüm taşınmazın okaliptüs fidanlığı yapılmak üzere Habibe Hanım'ın muvafakatı ile Muğla Valiliğine bağışlanmasına ilişkin belgeler,i) Gelibolu Kaymakamlığınca örnek tarla amacıyla istimlak edilen 1000 m2 tarla bedeline itiraz edilmesi üzerine Kaymakamlık İstimlak İtiraz Komisyonunun 21.02.1938 gün ve 4 sayılı kararı, j) CHP Kütüphanesi 788 Nolu Demirbaş listesinde kayıtlı olan ve 1937 yılında basımı yapıldığı anlaşılan "1936 İl Kongreleri" isimli kitaptaki, çiftlikler ile ilgili bölümler, k) 04.11.1941 tarihli yazı ile Marmaris Kaymakamı A. F.... imzası ile "Hisarönü Köyünde Çiftlik Kahyası Musa Tarım'a" başlığı ile gönderilen yazı, l) 09.11.1941 tarihinde aynı Kaymakam tarafından "Marmariste Şerif oğlu Bay Celal Onay'a" hitaben gönderilen yazı,m) 26.02.1942 tarihli Şerif oğlu Celal Onay imzası ile Marmaris Kaymakamlığına gönderilen yazı, n) 02.02.1943 tarihinde çiftlik ve tapu sahibi C.. Gelibolu Çiftlik Kahyası B....vekil ettiğine ilişkin, Muğla Noterliğince 169 Y. nosuyla düzenlenen genel vekaletname, B.... Çiftlik kahyası sıfatıyla ve bu vekaletnameye dayanarak Marmaris Noterliğinde bir çok köylü ile çiftlik tarlalarını kullanmaları konusunda yaptığı kira sözleşmesi, o) Karacaköy (Söğüt) köyü muhtarlığının, 26.04.1944 tarih ve 9 nolu, Karacaköy Muhtarlığı okul bahçesi olarak kullanılmak amacıyla Gelibolu-Söğüt Çiftlik sahiplerine ait Bayır mevkiindeki tarladan (6) dönüm yerin istimlakine dair kararı, ö) 25.06.1946 tarihli Marmaris Bölgesi İlköğretim Müfettişi Mustafa Salman imzası ile yapılan ilan, p) Gezici Başöğretmen M.... imzası ile, Marmaris Milli Eğitim Memurluğuna gönderilen 35 sayılı yazı, Kaymakamlığın C... gönderdiği 03.10.1946 gün ve 235 sayılı yazı, Marmaris Kaymakamlığının, Muğla Valiliğine gönderdiği 03.10.1946 gün ve 243 sayılı yazı, Kaymakamlığın çiftlik sahibi ve diğer ortakların vekili olan C.... gönderdiği 07.01.1949 gün ve 67 sayılı yazı, r) Şerif Efendi mirasçılarının Mihrişah Valide Sultan Vakfından intikalen Eylül 1340 tarih 4 ve 5 nolu tapu senetleri ile mutasarrıf oldukları Hisarönü-Ergöz ve Gelibolu ve Söğüt Çiftlikleri dahilinde bulunan ormanlık sahanın 4785 sayılı Kanunla Devlete intikalen ve bu güne kadar bedeli ödenmeyen arazinin hudutlarının ve vaziyetinin tespiti amacıyla Osmaniye Orman Bölge Şefinin başkanlığında Hisarönü muhtarı M... azaları S... M.. A...katılıp imzaladığı, 27.12.1946 tarihli tutanak, Yine, aynı amaçla Armutalan Bölge Şefi Başkanlığınca kurulan ve Gelibolu (Çamlı) köyü Muhtarı M...ve aza M... Karaca köyü Muhtarı Y...ve aza Mu... bu köylerin tüzel kişiliği adına katılıp imzaladıkları 20.01.1947 tarihli tutanak, s) Hisarönü köyü Muhtarı Mehmet Tarım ve azalar M... İ...imzası ile alınan ve çiftlik sahiplerine gönderilen 03.07.1950 tarihli Köy İhtiyar Heyeti kararı, ş) Hisarönü köyü Muhtarı İ..., üye M.., Mustafa Ş... Evcan'dan oluşan köy ihtiyar kurulu 11.12.1951 gün ve 44 sıra nolu köylüye örnek bir zeytinlik tesisi için 19 dönüm 481 m2'lik M... ve M... ait arazinin dekarı 8 Liradan istimlakine ilişkin karar. t) Yukarıdaki bentde örnek zeytinlik tesis edilmek üzere M... ve M... süremeği olarak kullanılan 19.481 m2 yerin istimlak kararında belirtilen kıymetine değil yerine, mal sahiplerinden C... itiraz ederek başka bir yerin istimlak edilmesinin istenilmesi üzerine, Kaymakamlık İdare Kurulunun 08.07.1952 gün 16 sayılı kararı, u) Karaca (Söğüt) köyü İhtiyar Kurulunun 13.03.1953 gün ve 19 sayılı, Eylül 1340 tarih ve 5 sayılı tapu ile Gelibolu-maa Söğüt Çiftliği olarak malikleri iken köy namına zeytincilik numune bahçesi yapılmak maksadıyla Köy Kanununun 42/2. maddesine uyularak .... beher dönümü 15 Liraya istimlakine ilişkin kararı, ü) Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.1961 gün ve 1960/104-25 sayılı, 11.06.1961 tarihinde kesinleşen kararı ve dava dosyası içindeki, Orman Genel Müdürü imzası ile gönderilen 07.01.1957 gün ve 5-Şube 18 nolu yazı, v) Çiftlik-tapu sahiplerinden Fevzi Onay tarafından Muğla Valiliğine verilen 27.12.1958 tarihli dilekçe ve bu dilekçeye karşılık olarak Valilik tarafından verilen 12.03.1959 gün ve 381-26 sayılı yazı, y) Orman Genel Müdürlüğünün 08.07.1963 gün ve şb. 5, 4088 sayılı emirleri gereği Orman Başmüdür Mv. Fahrettin Özgecil başkanlığında kurulun komisyon tarafından düzenlenen 31.07.1963 tarihli rapor, z) Muğla Valiliğinin 24.03.1965 günlü ve 1643 sayılı yazısı, z1) Hisarönü köyünde 1970 yılında yapılan tapulama çalışmalarında, kurumlar arasında yapılan yazışmalar, z2) Marmaris Sulh Ceza Mahkemesinin 17.01.1964 gün ve 1962/171-6 sayılı mahkûmiyet kararı, z3) Hisarönü, Ergöz ve Gelibolu Çiftliklerine ait ormanların kesilmesi, çiftlik sahipleri adına nakliye tezkeresi düzenlenmesi, satılması, 1937 yılında 3116 sayılı Orman Yasası yürürlüğe girmesinden sonra, bu Yasanın 63 ve devamı maddeleri hükümlerine göre çiftlik hususi ormanlarına mesul müdür tayin edilmesi, çiftlik hususi ormanlarının özel işaretlerle ve kazılacak hendeklerle sınırlarının belli edilmesi ile ilgili olarak 1880'li yıllardan 4785 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihine kadar Orman İdaresi ile çiftlik sahipleri arasındaki olaylarla ilgili yazışma ve belgeler, F) ÇİFTLİK ORMANLARININ DEVLETLEŞTİRME BEDELİGelibolu-Hisarönü-Ergöz Çiftliği sınırları içindeki ormanlar, 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince "Hiçbir bildirime gerek kalmadan devletleştirildiği”nden, Tadilat Komisyonunun 22.09.1947 gün 98 ve 101 sayılı kararları ile Hisarönü-Ergöz Çiftliği Ormanları için 25.854.- TL. Gelibolu-maa Söğüt Çiftliği Ormanları için 20.400.-TL. Devletleştirme bedeli belirlenmiş, çiftlik sahipleri tarafından İtiraz Komisyonu, Temyiz Komisyonu ve Danıştay nezdinde itirazlarda bulunulmuş ve en son verilen karar Danıştay'ca bozularak Vergiler İtiraz Komisyonuna gönderilmiş, bu arada Anayasa Mahkemesinin 05.10.1964 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 23.06.1963 gün ve 1963/141-50 sayılı kararı ile 4785 sayılı Yasanın 3 ve 4. maddelerini iptal etmesi üzerine, Vergiler İtiraz Komisyonunca 10.02.1965 gün ve 1964/641 sayılı görevsizlik kararı verilmiş; çiftlik sahipleri, ormanlara takdir edilen toplam 46.250.-TL'ye, 4.953.250.-TL ilavesi ve bedelin 5.000.000.-TL'ye çıkartılması için 26.04.1965 tarihinde Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinin 1965/65 sayılı dosyasında Orman Genel Müdürlüğüne husumet yönelterek dava açmışlardır. Mahkemenin, 24.01.1967 gün ve 1965/65-10 sayılı kararı ile "Hazineye husumet yönelterek dava açılması gerektiği, ayrıca idari mercilere yapılan başvurunun süreyi kesmeyeceği" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, bu karar 5. Hukuk Dairesinin 31.05.1967 gün ve 2164-2741 sayılı kararı ile bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda 20.09.1970 gün ve 1967/147-226 sayılı kararla "Kamulaştırılan çiftlik ormanlarına 25.462.309.20.-TL. değer biçilmiş ise de, istekle bağlı kalınarak Devletleştirme bedelinin 5.000.000.-TL'ye çıkartılmasına” dair verilen karar, davalı Orman Genel Müdürlüğünün temyizi üzerine 5. Hukuk Dairesinin 17.12.1971 gün ve 9549/11245 sayılı kararı ile "Çiftlik tapularının yerine uygulanıp kapsamının belirlenmesi ve bilirkişilerin kamulaştırma bilirkişileri listesinden seçilmesi" gereğine değinilerek bozulmuş ve yeniden mahkemenin 1972/137 sayısına kaydedilmişse de, mahkemenin "Davanın üç kez müracaata bırakılmış olması nedeniyle H.Y.U.Y.'nın 409/6. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına” ilişkin 14.07.2009 gün ve 1972/137-466 sayılı kararı 02.10.2009 tarihinde kesinleşmiştir.G) KADASTRO MAHKEMESİNİN 1996/11 ESAS SAYILI DOSYASINDA BİLİRKİŞİ RAPORLARIHisarönü köyü 74 sayılı parsele ait kadastro mahkemesinin 05.04.2001 gün ve 1996/11 (bozma kararından önce 1978/127-16) sayılı ve Çamlı (Gelibolu) köyü 804 sayılı parsele ait kadastro mahkemesinin 30.05.2002 gün ve 1974/9-30 sayılı dosyaları örnek (pilot) dosya seçilerek, tarafların tüm delilleri bu iki dosyada toplanmış, yöreye ait 1328 (1912) yılından 1969 yılına kadar düzenlenen askeri memleket haritalarından yararlanılarak, çiftlik tapu kayıtlarının uygulaması yapılmış ve çeşitli uzmanlık dalındaki bilirkişi kurullarından eki haritalarla birlikte raporlar alınmış, Harita Genel Komutanlığı Askeri Coğrafya Daire Başkanı Mühendis Albay Mustafa Çelik ve Yüksek Mühendis Albay Ö...düzenlediği 04.03.1999 tarihli 5 sayfalık rapor ve eki haritalarda, bölgeye ait 1328 (1912), 1944, 1969 tarihli haritalarda tapu kayıtlarında okunan sınırlar haritalar üzerine işaretlenmiş ve harita üzerindeki bu yerlerin tarifleri yapılmış, Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği bölümünden Prof. Dr. Hayrettin Gürbüz tarafından 14.04.1999 tarihli 9 sayfalık raporda, çiftlik tapu kayıtlarında geçen sınır yerleri tarif edildikten sonra haritaları düzenlenmiş, Y.T.Ü. İnşaat Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği öğretim üyeleri Prof. Dr. Abdullah Pektekin, Prof. Dr. Ömer Aydın, Prof. Dr. Mehmet Selçuk tarafından tapu uygulamasına ilişkin 20.02.2001 günlü 8 sayfalık rapor düzenlenmiş, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Daire Başkanları Harita Mühendisleri M... M...ve Tapu Arşiv Daire Başkanı Yavuz Yeşilyılmaz'ın düzenlediği 19.02.1999 günlü 21 sayfalık raporda tapu kaydının taraflar için ne şekilde değer ifade ettiği ve kapsadığı yerler konusunda değerlendirmeler yapılmıştır. A.Ü. Hukuk Fakültesinden Prof. Dr. İsmet Sungurbey, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Prof. Dr. Necla Giritlioğlu'ndan vakfın niteliği konusunda düzenledikleri 08.03.2000 tarihli, İ.Ü. Hukuk Fakültesi Türk Hukuk Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülnihal Bozkurt tarafından verilen 03.05.2000 tarihli (7 sayfalık), Prof. Dr. Bahaddin Yediyıldız ve Dr. Nazif Öztürk tarafından düzenlenen 22.05.2000 tarihli (6 sayfalık), A. Ü. Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. A. Lale Sirmen tarafından düzenlenen 01.08.2000 tarihli (6 sayfalık), 10.07.2000 tarihleri ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığının 300 (2000-183) sayılı görev emri ile kurulan, Hukuk Müş. V. Av. Serhat Yener, Başkontrolör Mustafa Boyon, müfettiş M.. oluşan heyet tarafından yapılan inceleme sonunda verilen ve mahkemeye gönderilen 14 sayfalık 17.11.2000 günlü rapor dava dosyasına eklenmiştir. H) KADASTRO MAHKEMESİNİN 05.04.2001 GÜN ve 996/11-16 SAYILI KARARININ 7. H.D.'NİN 11.12.2001 TARİHLİ KARARI İLE ONANMASINDAN SONRA, ÇİFTLİK TAPU MALİKLERİNİN SUNDUĞU DİĞER DELİLLER İLE ALINAN ÖZEL BİLİRKİŞİ RAPORLARIKadastro mahkemesinin 1978/50 sayılı dosyasında tanık, Osman oğlu 1333 (1917) doğumlu Ali Gezer’in, talimat yoluyla Ortaca Kadastro Mahkemesinde alınan 05.02.2002 tarihli beyanı, Kadastro Mahkemesinin 1974/25 sayılı dosyasında 08.03.2002 tarihinde yapılan keşif sırasında Gökovada oturan Mehmet oğlu 1340 (1924) doğumlu M...ve Çamlı köyünden Yusuf oğlu, 1933 doğumlu M...., yine Çamlı köyünden Hasanoğlu 1935 doğumlu D... beyanları, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi tarafından 30.09.2004 tarihinde, Prof. Dr. İsmet Sungurbey tarafından da, 21.09.2004 tarihinde yeniden düzenlenen raporlar delil olarak sunulmuş, A.Ü. Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. Lale Sirmenden alınan tarihsiz 11 sayfalık rapor dosyasına eklenmiştir. İ.Ü. Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Haluk Burcuoğlu, Prof. Dr. Turgut Öz ve G.S.Ü. Medeni Hukuk Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Altop, 11.12.2006 tarihinde düzenledikleri 22 sayfalık raporda, Arazi Kanunnamesinin 20 ve 78. maddesi ile ilgili değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Beyoğlu Asliye (2) Hukuk Mahkemesinin 27.06.2002 gün ve 2002/135-417 sayılı dosyasında Suat Bolar tarafından 25.05.2002 tarihinde düzenlenen rapor da dosyada mevcuttur. I) ADLARINA TESCİL KARARI VERİLEN ZİLYETLERİN DELİLERİZilyetlikle edinmeye dayanan gerçek kişiler, çiftlik tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazı kapsamadığını, tapuya dayananların hiç zilyetliklerinin bulunmadığını, bir an için dayanılan tapu kayıtlarının bu yerleri kapsadığı kabul edilse bile, Arazi Kanunnamesinin 20 ve 78. maddeleri gereğince tapu kaydının zilyetler yararına değerini yitireceğini savunmuşlardır. İ ) SOMUT OLAY26.03.2003 tarihinde Karacaköyü 157 sayılı parselde yapılan keşifte fen, orman, jeolog ve ziraat bilirkişileri huzuruyla (yerel bilirkişi dinlenilmeden) sadece adına tescil kararı verilen H.. Y..'ın 1930 doğumlu Abdullah Karaer isimli zilyet tanığı dinlenmiştir. Davacı zilyet tanığı Abdullah Karaer beyanında özetle: "kendisi 14-15 yaşlarında iken (1944-1945 yılları) dava konusu 157 sayılı parseli Yusuf Yaman'ın zilyetliğinde gördüğünü, bu kişinin traktör kazası sonucu öldüğünü, mirasçıları arasında yapılan paylaşım sonucu oğlu davacı H.. Y..'a düştüğünü, Yusuf'un ve oğlu davacı Hüseyin'in zilyetliğinin çekişmesiz aralıksız bu güne kadar devam ettiğini, Şerif Efendilerin adlarını duymadığını, 1942 yılında Ordu için öşür toplanıp başka bir zaman toplanmadığını" bildirmiş, Ziraat Mühendisi Bilgin Ayaydın 31.03.2003 günlü raporunda "157 sayılı parsel üzerinde bir ahır ve kuyu bulunup tarım arazisi olarak kullanıldığını, güneydoğu köşesinde 5 adet 50 yaşlarında çam ağacı olduğunu, ieolog bilirkişi Y...06.04.2003 günlü raporunda "parselin doğusunda 4-5 adet çam ağacı olduğunu, kuzeydeki dereye tecavüz bulunmadığını" Orman Mühendisi Ali Altınçekiç 25.04.2003 günlü raporunda "yörede 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosunda 178 -179 OSN'ların parselin güney doğusundan geçip parsele sınır olduğunu, davaya konu Karacasöğüt köyü 157 sayılı parselin orman sınırı dışında ve orman sayılmayan tarım arazisi olduğunu" iade kararı üzerine verdiği 14.01.2010 günlü raporda ise "memleket haritaları ile kadastro paftasının çakıştırılmasında çakışma hataları ve kaymalar olduğunu" bildirmiş, eklediği haritalarda Karacaköy Ovacık mahallesinde olan 157 sayılı parselin güney bölümünü 1959 tarihli memleket haritasında orman alanında göstermiş, fen bilirkişi Hasan Türker 07.05.2003 günlü raporda daha önce pilot dosya olarak keşif yapılan kadastro mahkemesinin Hisarönü köyü 74 sayılı parsele ait 1996/11 ve Çamlı (Gelibolu) 804 sayılı parsele ait 1974/9 (halen 2004/6) sayılı dosyasında haritacı profösörler tarafından düzenlenen 20.02.2001 tarihli haritalara göre dava konusu 157 sayılı parselin 1/25.000 ve 1/100000 ölçekli haritalardaki yerlerine göre Gelibolu ve Söğüt Çiftliğinin sınırları içinde kaldığını" bildirmişlerdir.J) DOSYA İÇİNDEKİ BİLGİ VE BELGELERİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE: Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı gibi, Daire bozma kararında yapılan değerlendirme de dosya kapsamına uygun düşmemektedir.Şöyle ki; yukarıda 11 bent halinde sayılan olgular ve deliller mahkemece gerektiği şekilde irdelenmediği gibi, hangi delile niçin değer verildiği ya da verilmediği, hangisinin diğerine üstün tutulduğu konusunda yeterli açıklama yapılmamış, iddia ve savunmada ileri sürülen hususlar cevaplanmamıştır. 3402 sayılı Yasanın 26 ve devamı maddelerinde kadastro mahkemesinin yargılama usulü düzenlenmiştir. İstisnalar dışında, kadastro mahkemesi de, genel mahkemelerde olduğu gibi, tarafların iddiaları ve savunmaları ile bağlı olup, aynı yere ilişkin olsa bile, farklı dosyalarda sunulan delillere dayanılarak, hüküm kurulamaz. Başka deyişle, istisnalar dışında, kadastro mahkemesinde de, delillerin taraflarca sunulması ve dosyasının taraflarca oluşturulması ilkesi geçerlidir. Tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalar ile dayanılan deliller, kesin ya da takdiri delil olmasına göre mahkemece tek tek değerlendirilmelidir. Taraflarca yargılama sırasında sunulmayan delillere, temyiz aşaması ya da karar düzeltme aşamasında dayanılamaz. Mahkemece, davacı ve katılan şirket ve gerçek kişilerin iddiaları ve sundukları deliller, dayandıkları tapu kayıtları yöntemince uygulanmamış, tapu kaydı uygulaması yönünden, Kadastro Mahkemesinin 05.04.2001 gün ve 1996/11-16 sayılı kararı kesin hüküm olarak kabul edilmiş ve bu dosyadaki tapu uygulamasına dayanılmışsa da, bu karar, o davanın tarafı olan tapu malikleri G.. E.. ve paydaşları yönünden Kadastro Yasasının 34. maddesi gereğince kesin hüküm oluştursa da, Kadastro Mahkemesinin sözü edilen 1996/11 E. sayılı dosyasında taraf olmayan Hazine ve bu dosyanın davacıları olan ve zilyetlikle edinme iddiasında bulunan gerçek kişiler yönünden kesin hüküm oluşturmaz.Tapu kaydına dayanan davacıların tapuları hakkında verilen Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 22.11.1978 gün ve 1977/11819-13674 sayılı ve 16. Hukuk Dairesinin 24.04.2001 gün ve 2001/418-2033 sayılı kararlarında açıklandığı gibi, Medeni Yasanın 04 Nisan 1926 tarihinde yayınlanıp 04 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra 29 Mayıs 1926 tarihli ve 864 sayılı Tatbikat (Uygulama) Yasası’nın 43. maddesinin “Kanunu Medeniye, Borçlar Kanunu ve bu Tatbikat Kanununa aykırı olan hükümler ile “mecelle mülgadır” hükmüyle, Mecelle ve Medeni Yasaya aykırı olan diğer eski mevzuat açıkça yürürlükten kaldırıldığı halde, 1274 (1858) tarihli Arazi Kanunu, kaldırılan bu yasalar arasında sayılmamıştır. Medeni Yasanın yayınlandığı tarihten sonra ve fakat yürürlük tarihinden önce, kabul edilen 02.05.1926 tarih 837 sayılı Yasayla, Arazi Kanunnamesinin 68, 69, 70, 71, 74, 76, 84 ve 85. maddeleri yürürlükten kaldırıldığına göre, Arazi Kanunnamesi'nin diğer maddelerinin (özellikle Arazi Kanununun mera, yaylak ve kışlaklarla Medeni Yasaya aykırı olmayan diğer hükümlerinin) yürürlükte olduğunun kabul edilmesi gerektiği, nitekim 28 Şubat 1998 tarihinde yürürlüğe giren 4342 sayılı Mera Yasasının 36. maddesi ile Arazi Kanunnamesi'nin 97, 98, 99, 100, 101, 102 ve 105. maddelerinin yürürlükten kaldırılmış olması ve 27.01.1943 gün 5/7 sayılı ve yine 09.02.1944 gün ve 4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarında, 1274 (1858) tarihli Arazi Kanunnamesinin 45. maddesinin, Medeni Yasanın 658 ve 659. maddeleriyle zımnen yürürlükten kaldırıldığı ancak, diğer maddelerinin halen yürürlükte olduğunun kabul edilmesi, yine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 27.04.1949 gün ve 1948/7-1949/7 sayılı kararıyla da Arazi Kanunnamesinin 78. maddesi hükmüne değer verilmesi nedenleriyle, Arazi Kanunnamesinin Medeni Yasaya aykırı düşmeyen hükümlerinin, bu arada konuyla ilgili 20 ve 78. maddelerinin yürürlükte olduğunun kabulü ile somut olayda, anılan yasa hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının araştırılıp tartışılması gerekmektedir. Mahkemece, tapu kaydının çekişmeli parselleri kapsamadığı, bir an için kapsadığı kabul edilse bile, taşınmazın Medeni Yasanın yürürlüğünden önce tapu malikleri dışındaki kişiler tarafından 10 yıldan fazla süreyle zilyet edilmesi nedeniyle, Arazi Kanunnamesinin 20 ve 78. maddeleri gereğince tapu kaydına değer verilemeyeceği kabul edilmiştir.Dayanılan tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazlara uyup uymadığı, başka bir anlatımla dava konusu taşınmazların davacı ve katılan gerçek kişilere ait tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı konusunda yapılan uygulama yetersiz olduğu gibi, zilyetliğe dayanan davacı ve önceki zilyetlerin Medeni Yasanın yürürlüğe girdiği 1926 yılından önce zilyet olup olmadıkları, zilyetlikleri varsa ne zaman ve ne şekilde başladığı, zilyetliğin çekişmesiz, aralıksız, malik sıfatıyla devam edip etmediği konularındaki araştırma ve bu konuda toplanan deliller de hüküm kurmaya yeterli değildir. Çiftlik tapusu maliklerinin dayandığı ve yukarıda sayılan kesinleşmiş mahkeme kararları, komisyon kararları, vergi kayıtları, şer’i mahkeme ilâmları, kamulaştırma kararları, Orman Yönetiminin yaptığı incelemeler ve raporlar ile şer’iye defteri örnekleri, bir kısım köylülerin çiftlik arazilerini kira ve icar vererek kullandıklarına dair 1940 yılından sonra noterde verdikleri taahhütnameler ile yukarıda sözü edilen diğer deliller karşısında, yerel bilirkişi ve tanık sözlerine ne şekilde değer verildiği, çekişmeli taşınmazlara önce ya da şimdi zilyet olan gerçek kişiler ile bu deliller arasında bağlantı bulunup bulunmadığı araştırılmamış ve irdelenmemiştir. Oysa, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukukî Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukukî dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Kadastro mahkemesinin 05.04.2001 gün ve 1996/11-16 sayılı kesinleşen kararının Hazineyi ve o dosyada taraf olmayanları bağlamayacağı düşünülmemiş, taşınmazların devletleştirilmeye tâbi devlet ormanı olup olmadığı, ya da devletleştirilen ormanların içinde yer alan orman içi açıklığı olup olmadığı yöntemince araştırılmamış, bilirkişilere yörede 1967 yılında seri bazında yapılan orman tahdit hattı ile irtibatlı kroki düzenlettirilmemiş, dava konusu taşınmazların devletleşen orman alanlarıyla bağlantısı ve konumu gösterilmemiş, seri bazda yapılan tahditte seri dışında kalan taşınmazlarda orman kadastro komisyonlarınca orman incelemesi yapılmadığından, orman sayılan yerlerden olup olmadığı, eski tarihli resmi belge niteliğindeki memleket haritası, hava fotoğraflarının incelettirilmesi suretiyle belirlenmeyip, bir kısmı tapu malikleri davacılar ile aralarında aynı nitelikte davalar bulunan yerel bilirkişi ve tanıkların sözlerine atıf yapan teknik bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir. O halde, mahkemece; aynı tapu kayıtlarına dayanılarak açılan bir çok davanın bulunduğu, bunlardan bir kısmının sonuçlandırılıp bir kısmının halen devam ettiği anlaşıldığından, halen görülmekte olan dava dosyalarının birleştirilmesi, yargılamayı geciktirip, para ve emek sarfına yol açacağı ve yıllardan beri devam eden davaları daha da karmaşık ve içinden çıkılamaz hale getireceği göz önünde bulundurularak; dava dosyaları birleştirilmeden, yukarıda sözü edilen delillerin eksiksiz olarak toplandığı aynı nitelikteki dava dosyalarından birisi kılavuz dosya seçilerek; a) Tapu kayıtlarında geçen Hisarönü, Gelibolu (Karaca-Söğüt, Çamlı), Kırvasil (Orhaniye), Löngöz, Gölenya (İçmeler) köylerinin bulunabilecek en eski tarihli idari sınırlarına ait harita ve diğer belgeler, gerektiğinde eski kayıt ve defterler üzerinde inceleme ve araştırma yapabilecek nitelikte konunun uzmanı bilirkişiler tayin edilerek, Cemaziyelahir 1208, Zilhicce 1207 (9 Ocak 1794) Tarihli Mülkname, Mihrişah Valide Sultan Vakfıyesine ilişkin 21 Zilhicce 1209 (1795) tarih ( 12 Ramazan 1263 (1847) ) tarih 477 sayılı Temessük, 25 Safer 1291 (1876) tarihli temessük, Hisarönü Çiftliği Mart 1290 tarih D.9 V.18 Örköz (Ergöz) Çiftliği Mart 1290 tarih D.9V.19, Gelibolu ve Söğüt Çiftliği Mart 1290 tarih D.9V.20 sayılı tapu kayıtları ile bu sicillerden gelen Ağustos 1326 (1910) tarih ve 3 numaralı Örköz (Örgöz) Çiftliği, Ağustos 1326 (1910) tarih ve 2 numaralı Gelibolu - Söğüt Çiftliği, Ağustos 1326 (1910) tarih ve 4, Hisarönü Çiftliği tapu kayıtları ile bu kayıtların gittileri ve tedavülleri olan diğer tapu kayıtları ve bu kayıtların revizyonları yerel yönetim ve genel müdürlükten getirtilerek bir sıra dahilinde dosya arasına konulmalı, b) Bu tapu kayıtlarının revizyon gördüğü ya da hükmen bu tapuların uyduğu belirlenen kadastro parselleri, gerekirse mahkemedeki tüm dosyalar ve tapu sicile devredilmiş tüm dosyalar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle saptanmalı, bu parsellerin tesbit tutanakları, tesbitleri kesinleşmişse bu yolla oluşan tapu kayıtları, hükmen kesinleşenlerin bilirkişi raporları dosyaya eklenmeli, c) Belirlenen revizyon parselleri ile aynı şekilde dava konusu edilen tüm parselleri bir arada gösteren pafta örnekleri getirtilmeli, d) Sözü edilen tapu kaydına dayanılarak halen Marmaris Asliye, Sulh ve Kadastro Mahkemelerinde devam eden davaların konusu ve kimler arasında görüldüğü, sonuçlanan davalar varsa bunların konusu ve neticesi hakkında tarafların hazırlayacağı dava listesi kendilerinden alınmalı, esas defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak aynı türden uyuşmazlıklar tutanak ile belgelenmeli, e) Vakıf Taşınmazları ve Vakıf Hukuku Konusunda uzman bilirkişiler belirlenip, dosyadaki tarafların tutunduğu mülknameden başlanarak tüm kayıtlar ve belgeler incelettirilmeli, Mihrişah Valide Sultan Vakfının mülk araziden tahsis suretiyle edinilip edinilmediği, sahih vakıflardan olup olmadığı yönünde rapor düzenlettirilmeli, f) Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ait, en eski tarihlisinden en yeni tarihte düzenlenen memleket haritaları dahil, yöreye ait tüm memleket haritalarının orijinalinden renkli ve onaylı fotokopi örnekleri ile hava fotoğrafları ve amenajman planları, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yer ve mevki ismi, varsa yakın kadastro parsel numaraları yazılmak suretiyle, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerin 2863 sayılı Yasa hükümlerine göre doğal ya da kültürel sit alanı olup olmadığı sorulmalı, ilgili karar ve harita örnekleri getirtilerek dosyasına eklenmeli,g) Tapu kayıtlarındaki sınırları ve memleket haritasındaki mevkileri bilecek ve bu davalar ile ilgisi olmayan, olabildiğince yaşlı ve yansız yerel bilirkişiler tesbit edilmeli, gerektiğinde tapu kayıtlarının bilinmeyen sınırlarında yardımcı olacak ve zilyetlik konusunda bilgi verecek tanık isimleri taraflardan istenmeli, önceki keşiflere katılmamış üç orman yüksek mühendisi, üç harita mühendisi, üç jeolog bilirkişi ve üç ziraat uzmanı bilirkişinin ismi yöntemince belirlenmeli, bu bilirkişilere tarafların itirazları olursa değerlendirilerek, gerektiğinde onların yerine başkaları seçilmeli, h) Bilahare kılavuz dosya üzerinden yapılacak keşifte; Mihrişah Valide Sultan Vakfiyesi ve 17 Rabiulevvel 1295 tarihli İcmali Hakani sureti: ... Menteşe sancağında, Ula kazasında vaki bir tarafı Çıtırlılı ve bir tarafı Derya Cibucak ve bir tarafı Karavasil Beli ve Mermeran Hududuna müntehi olup işbu hudut ile mahdut mahal derununda Hisarönü Çiftliği denmekle arif bir kıta çiftlik, Örköz Çiftliği denmekle arif bir kıta çiftlik ve Gelibolu çiftliği denmekle arif bir kıta çiftlik sınırları ve ilk tesisi Mart 1290 tarih D.9, V.18 , aynı tarih Varak 19, aynı tarih Varak 20 sayılı tapu kayıtları tüm tesis ve tedavülleri ile, bu kayıtlardan önce oluşturulmuş ise bu kayıtların, Ağustos 1326 tarihli tedavüllerinde yönlendirilmiş sınırları ve Eylül 1340 tarihli tedavülleri ile Mayıs 1969 tarihinde yapılan ifrazlara göre oluşan yeni sınırları itibariyle yerel bilirkişiler yardımıyla yerine uygulanmalı, bu çiftlik sınırları için ayrıca oluşturulan çiftliğe ait tarla ve bina nitelikli tapu kayıtları varsa, onlar dahi uygulanmalı, uygulama sırasında, tutunulan Gelibolu maa Söğüt Çiftliği, Hisarönü Çiftliği ve Örköz Çiftliği tapularında Mezar Gediği, Dikilitaş, Löngöz sınırlarının ortak sınır, Kırvasil (Orhaniye), Gölenya(içmeler) sınırlarının köy ya da çiftlik sınırları olduğu, tapu kayıtlarının eşcar-ı müsmire ve gayr-ı eşcarı müsmireyi müştemil çiftlik kayıtları olup, bu sınırlar içinde devlet ormanları, dereler, taşlık ve kayalık niteliğindeki devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin bulunduğu,sınırlarının mevki ya da nokta sınırlar olduğu,bu sınırların çoğunluğunun devlet ormanı içi kalması nedeniyle sabit kabul edilemeyeceğinden, 3402 sayılı Yasanın 20/C maddesi gereğince kayıt kapsamının yüzölçümüne değer verilerek saptanacağı, Hisarönü Çiftliğine ait tapu kaydının aynı köy 1 ilâ 169 sayılı parselle uygulandığı, ancak bu parseller hakkında tapuya dayanmayan ve zilyetlikle kazanma iddiasında bulunan gerçek kişiler tarafından itiraz edilip, birçok dava açıldığı, Gelibolu maa Söğüt Çiftliği tapusunun Çamlı köyü 373 ilâ 633 sayılı parsellere uygulandığı gözönünde bulundurularak, tapu kayıtları yerine uygulanmalı; bilinmeyen sınırlar konusunda tarafların gösterecekleri tanıklar dinlenmeli, yerel bilirkişi ve tanık sözleri, komşu parsel kayıtları ve eski tarihli memleket haritaları, köy isimleri ve sınırlarına ilişkin tüm kayıtlarla denetlenmeli, tapu kayıtları sınırında yazılı Langöz’ün tapu tesisinde Langöz Çiftliği olarak gösterilmesi nedeniyle “Langöz”ün nokta halinde mevki ismi olmayıp, Hisarönü, Ergöz ve Gelibolu Söğüt çiftliklerinin batı sınırını oluşturan geniş bir çiftlik arazisi olabileceği düşünülerek uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından tarif edilen ve gösterilen sınırlardaki çelişkilerin yöntemince giderilmeli, revizyon parselleri ile Kırvasil (Orhaniye) ve Gölenya (İçmeler) köyleri (ya da çiftlikleri) ile memleket haritasında Löngöz köyü olarak işaretlenmiş bulunan sınırlar gözetilerek sabit sınırların nereler olabileceği değerlendirilip, kayıtlar 3402 sayılı Yasanın 20 ve 21. maddeleri hükmüne göre sabit sınırlarla bağlantısı kesilmemek suretiyle, bu sınırlardan başlanarak uygulanıp, kayıtların yüzölçümüyle kapsadığı alanlar tereddüte yer bırakmayacak biçimde belirlenmeli, harita mühendisi bilirkişi ve fen bilirkişilere tapu kaydının sınırları itibariyle kapsadığı alanı ve yüzölçümüyle geçerli kapsamını ayrı ayrı gösteren ayrı renkli kalemlerle işaretli müşterek imzalı kroki düzenlettirilmeli; düzenlenen bu rapor ve krokiler aynı nitelikteki tüm dava dosyalarına konulmalıdır.ı) Daha sonra, dosyaya getirtilen en eski tarihli memleket haritaları, amenajman planları ve orman kadastro haritası ile kadastro paftası ve dayanılan tapu kayıtlarının sınırları ve yüzölçümüyle geçerli kapsamını gösteren bilirkişi krokisi ve haritası, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yöntemince uygulanarak, dayanılan tapu kaydının yüzölçümüyle geçerli kapsamındaki taşınmazlar ile çekişmeli parselin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği ayrı ayrı belirlenmeli, 1967 yılında yapılan orman tahdidi ile belirlenen orman sınır hattına göre konumu saptanmalı, çekişmeli taşınmazın ve geniş çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, dava konusu parsel ile komşu parsellerin ve Hisarönü, Çamlı (Gelibolu), Karacaköy (Karacasöğüt) köyündeki tüm parsellerin konumu birleşik haritalar üzerinde gösterilmeli, i) Dayanılan tapu kayıtlarının yüzölçümüyle geçerli kapsamı dışında kalan, orman alanlarının 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre zaten devlet ormanı sayılması nedeniyle, devletleştirmeye ve iadeye konu edilemeyeceği, sadece tapu kayıtlarının yüzölçümüyle kapsadığı alanların devletleştirmeye konu edilebileceği, bu nedenle tapu kaydının yüzölçümüyle kapsadığı alanlardan 4785 sayılı Yasa hükümlerine göre devletleştirilen bölümler var ise, bu alanlarının yüzölçümü düşüldükten sonra, artan bölümün tarım alanları ve yerleşim alanları için hüküm ifade edeceği, başka deyişle birbirlerine sınır olduğu ve toplam 14000 dönüm yüzölçümünde olduğu anlaşılan bu üç tapu kaydının yüzölçümüyle kapsadıkları alan içinde kalan ormanların devletleştirme kapsamında olduğu göz önünde bulundurularak, devletleştirilen orman alanının yüzölçümü, tapu kaydı miktarından düşüldükten sonra, kalan miktarın bir bütün halinde Çiftliğin tapu kaydı kapsamındaki diğer araziler olabileceği düşünülmeli, dava konusu Karacaköy 157 sayılı parselin güneydoğu bölümü üzerinde halen ve eylemli olarak yaşlı çam ağaçları bulunduğu ve iade üzerine orman bilirkişinin düzenlediği 14.01.2010 günlü ek raporda taşınmazın güney bölümünün 1959 tarihli memleket haritasında orman alanında kaldığı görüldüğünden, kadastro tespitinin yapıldığı 1988 yılına kadar geçen süre içinde bu bölümün ormandan açılmaya çalışıldığı ve zilyetliğe dayanan davacının tanık dışında başka bir yazılı delili olmadığı göz önünde bulundurulmalı,j) Taşınmazın devlet ormanı sayılmayan ya da devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı ve dayanılan tapu kaydının yüzölçümüyle geçerli kapsamı dışında kaldığı belirlendiği taktirde, bu yerler için, zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı yöntemince saptanmalıdır. Bu cümleden olarak; çekişmeli taşınmazda ziraat uzmanı bilirkişiler ve jeolog bilirkişilere inceleme yaptırılıp, özellikle kadastro tesbit tarihine yakın tarihli hava fotoğraflarındaki görüntüleri dikkate alınarak çekişmeli taşınmazların imar ve ihya görüp görmediği, gördü ise tarihi ve imar ihyanın şekli, ne zaman bittiği, kaç yıl süreyle ne şekilde zilyet edildiği, kimden kime geçtiği, bu kullanımın taşınmazın ekonomik amacına uygun kullanım olup olmadığı konularında bilimsel verileri içeren raporlar düzenlettirilmeli, bu konularda somut olaylara dayalı tanık beyanları alınmalı, k) Çekişmeli taşınmazın dayanılan tapu kaydının yüzölçümüyle geçerli kapsamı içinde olduğu, devlet ormanı sayılmayan ya da devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu yerler için, Medeni Yasanın yürürlüğü olan 1926 yılından en az 10 yıl öncesinden başlayan malik sıfatı ile zilyetliklerinin bulunup bulunmadığı ve tesbit tarihi itibariyle zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığı yöntemince saptanmalıdır. Zilyetlikle kazanma iddiasında bulunan tarafa, tanık dinletme olanağı verilmeli, yine, ziraat uzmanı bilirkişiler ve jeolog bilirkişilere inceleme yaptırılarak, özellikle en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki görüntüleri dikkate alınarak çekişmeli taşınmazın 1926 yılından en az 10 yıl öncesinden itibaren zilyet edilen yerlerden olup olmadığı yönünde bilimsel ve teknik görüşlerine başvurulmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının, zilyetlikle edinme iddiasında bulunan kişilerin ve önceki maliklerinin bir insan ömrünü aşan zilyetliklerinin bulunup bulunmadığı, zilyetliğin kiracı ya da malik sıfatıyla olup olmadığı, tapu kayıtları kapsamında kalan bölümlerinde, Medeni Yasanın yürürlüğünden en az 10 yıl öncesine dayanan zilyetlik varsa, zilyetliğin başlangıcının ne şekilde hatırlandığı veya kendilerine bu bilgilerin ne şekilde aktarıldığı yönünde somut olgulara dayalı beyanlarına başvurulmalı, birbirinin tekrarı niteliğindeki soyut sözlerle yetinilmemeli, yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritası ile daha sonraki yıllarda düzenlenen tüm hava fotoğrafı ve haritalar özel stereoskop aletleriyle incelenip bu belgelerdeki görüntüsüne göre bilirkişi ve tanık beyanlarının doğruluğu denetlenmeli, Karacaköy 157 sayılı parsele komşu olan 154 sayılı parselin mahkemenin 1990/371 ve 158 sayılı parselin 1991/123 sayılı dosyalarda dava konusu olduğu anlaşıldığından, bu dava dosyaları da bulunduğu yerden getirtilip incelenmesi, dava konusu parsel hakkında kadastro tespitinden önce asliye hukuk mahkemesinin 1982/217 sayılı dosyasında dava bulunması nedeniyle malik hanesi açık bırakılarak tespit tutanağı düzenlendiğinden, 3402 sayılı Yasanın 30/2. maddesi hükmüne göre mahkemece lüzum görülen diğer deliller de toplanarak dava konusu parselin gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmelidir. Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı yerel mahkeme kararının açıklanan bu nedenlerle bozulması gerekirken, yazılı olduğu biçimde bozulmasına karar verilmesi doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davacılar A.. O.. ve arkadaşları vekiliDavalı Hazine vekili HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, kadastro tespitine itiraz ve tescil istemine ilişkindir.Davacı H.. Y.. vekili Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı dava ile Karaca Köyü’nde bulunan tapusuz taşınmazda 20 yılı aşkın malik sıfatıyla A.. ve M...Y...müşterek zilyetliğinde iken, 1976 yılında satış yolu ile müvekkiline devir ve teslim ettiklerini ileri sürerek, taşınmazın davacı adına tescilini istemiştir.Davacı M.... A.. O.. ve arkadaşları vekili, Muğla ili, Marmaris ilçesi, Karaca Köyü’nde bulunan çekişmeli (157 parsel sayılı) taşınmazın Gelibolu, Hisarönü ve Ergöz Çiftlikleri’ne ait tapu (7.2.1962 tarih, 1 nolu tapu) kayıtları kapsamı içerisinde kaldığını, tapuların dış hudutlarının Çilecik Gediği, Taşbükü İskelesi, Kocaalan, Balandağı, Gökbel, Mezar Gediği, Karadağ, Löngöz Çiftliği, İnbükü dışındaki Dikili Taş, Kırvasil Çiftliği ve Gölenya Beli noktalarını okuduğunu, bu hudutların askeri haritalarda yer aldığını ve birçok kere uygulandığının kadastroya ibraz edilen resmi belgelerden anlaşıldığını, davalı veya miras bırakanlarının 1952 yılına kadar bu taşınmazlarda %25 hasılat kirası vererek fer’i zilyet sıfatıyla ziraat ettiklerini, bu tarihten itibaren Çamlı köylülerinin tapu iptali davası açmalarından etkilenen davalı veya miras bırakanlarının hukuk dışı eylemlerle taşınmazı sahiplenmeye çalıştıklarını, geldi kayıtlarında icareteynli vakıf olarak yazılı tapu kaydının 1961 yılında taviz bedeli ödenmek sureti ile vakıfla ilişiğinin kesildiğini, bu taşınmazların zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını, kadastro çalışmaları sırasında ise bilirkişilerin gerçekleri sakladıklarını, tapuları kapsamındaki ormanların, 4785 sayılı Kanun ile devletleştirilmesinden dolayı bunların bedelleriyle ilgili olarak Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları davanın devam ettiğini ileri sürerek, tescil davasına itiraz etmişlerdir. Müdahil H.. Y.. ve A.. Y.. vekili, davacılar N.M. Şerefli ve arkadaşlarının tutundukları tapu kaydında; kayıt sahibi olanlardan bir kısmının taşınmazını noterde re’sen düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını belirterek müdahil olup, adlarına tescil talep etmişlerdir. Mahkemece; davacıların miras bırakanı Habibe Hanım’a isabet ettiği bildirilen çiftliklerin paylaşma işleminin 21 Haziran 1885(1301 H) tarihli başvuru ile yapılmış olmasına karşın, başvuru ile ilgili belgelerin bekletilerek 25 yıl sonra 21 Ağustos 1326 tarihinde yapıldığı; 26 Temmuz 1291 tarihinde yürürlüğe giren nizamname hükümlerine göre bu tarihten sonra vakıflarla ilgili olarak her türlü kayıt ve belgelerin tapu idarelerine devredildiği; her türlü tasarruf işlemlerinin devrin yapıldığı tapu idarelerince yapılması gerektiği; miras paylaşımının 1301 tarihinde yapılması nedeni ile Hacı Fevzi Efendi’nin en geç bu tarihte öldüğünün kabulünün zorunlu olduğu; 1326 tarihine kadar tapu intikalinin yaptırılmayarak beklenildiği ve 1326 da Liva Meclisi’nde yaptırıldığı; 26 Temmuz 1291 tarihli Nizamname gereği Tapu Sicil Memurluğu önünde yapılması gerekirken neden 25 yıl sonra Liva Meclisi’nde yaptırıldığının anlaşılamadığı; davacıların dayandıkları bütün tapu kayıtlarının bu kayda dayanan ve bu kayıttan tedavül gören tapu kayıtları olduğu, bu şekilde beklenilerek, işlem tarihi itibarı ile uyulması gereken yasal prosedüre uyulmayarak intikal yapılmasının ve bu intikal içinde 25 yıl beklenilmesinin tapunun hukuki kıymetinin kalmadığını gösterdiği, yapıldığı tarihte meri olan yasanın ya da mevzuatın öngördüğü maddi ya da şekli şartları taşımayan işlemlerin hukuki sonuç doğurmasının mümkün olmağı, bu durumda tapu kaydının davalı zilyet lehine hukuki kıymetini kaybettiği; öte yandan tapu kayıtlarındaki hudutların arazinin tamamının etrafını kapatır şekilde çevrelemesi, bazı hudutların nokta hudutlar olması, hudutların birbirleri ile düz hatlarla birleştirilmesi sonucu oluşan geometrik şekil içerisinde kullanılmayan ve kullanılması mümkün olmayan deniz, dere, dağ, ırmak, tepe, orman, kayalık-taşlık alan gibi yerlerin bulunması, sınırların arada hiçbir boşluk bırakmadan davaya konu taşınmazı kapsamına almaması, kullanılabilir nitelikteki arazilerin de toplu halde değil birbirinden orman, taşlık kayalık vb alanlarla ayrılan çok sayıda parça halinde bulunması, sınırların hiçbirinin sabit addedilecek sınır olmaması, tapu kaydının bu sebeple sınırları itibarı ile geçerli bir tapu kaydı addedilmesinin mümkün olmadığı, sabit sınırı bulunmadığından miktar itibariyle de uygulanamayacağı, yine, kadastro sırasında mülkiyet tespitinin kayıt maliki adına yapılabilmesi için öncelikle tapu kaydının hukuksal değerini koruması ve kayıt maliklerinin tespit tarihi itibarı ile taşınmazda eylemli zilyetliklerinin olması gerektiği, davacının zilyet olmadığı, yasal kıymetini yitiren bir tapu kaydının sonradan başka şahıslara intikal ettirilmesi yani tapuda tedavül görmesinin onu geçerli hale getirmeyeceği, davacıların dayandığı tapuların değişebilir sınırlı olduğu, sabit bir noktası olmadığından tapunun uygulama olanağı bulunmadığı, bir an için miktar itibariyle geçerli kabul edilse bile teknik koşullar gözetildiğinde bu kadar büyük miktarı işlemelerinin olanaklı olmadığı, zilyet olanlarla da arada teb’an veya kiracı sıfatıyla bir ilişki bulunduğunu kanıtlayamadıkları, tapuyu yeniden uygulamaya da gerek olmadığı, zira Arazi Kanunnamesi’nin 20.maddesindeki 10 yıllık zilyetlik süresinin davacı zilyet lehine oluştuğundan, tapunun hukuki kıymetinin kalmadığı, öte yandan bu alanda 3-4 tane köy yerleşkesinin olduğu; bu köylerde binlerce insanın yaşadığı; dolayısıyla tapu kaydının hukuki kıymeti ile ilgili olarak verilecek kararın binlerce insanı ilgilendirdiği, sosyal ve ekonomik boyutlarının olduğu, davacı tapu maliklerinin zilyetliğe dayanan H.. Y..’ın kendilerine teb’an ve kiracıları olarak taşınmazı kullandığını da kanıtlayamadığı; davacı Hüseyin lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesi ile tapu malikleri davacıların itirazlarının reddi ile davacı H.. Y.. lehine taşınmazın tapuya tesciline; müdahil Ali ve H.. Y..’ın iddiasının da kadastrodan sonraki sebeplere dayandığı ve genel mahkemenin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.Davacı tapu malikleri vekili ve Hazine vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece temyiz incelemesinde; Mihrişah Valide Sultan Vakfı’nın sahih vakıflardan olduğu, tapu kayıtları düzenli olarak kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar intikal ettirilmiş olduğundan, mülkiyet hakkını doğrulayan yasal kayıtlar olduğu, Arazi Kanunnamesi’nin 4. maddesi gereğince mülk arazilerde ve sahih vakıflarda bu Kanun’un 20 ve 78. madde hükümlerinin uygulanamayacağı, eldeki davada bilirkişiler dava konusu taşınmazın orman olmadığı ve mahkemenin 05.04.2001 gün 1996/11-16 sayılı dosyasında yapılan uygulama ve düzenlenen, rapor ve eki haritalara göre çiftlik tapu kaydı kapsamında kaldığını bildirmişlerse de araştırma ve uygulamanın yetersiz olduğu, nitekim ormancı bilirkişinin ek raporunda dava konusu parselin güney tarafının orman alanında gösterildiği, tapu kaydı uygulanması yetersiz olduğu gibi çiftlik sahiplerinin 1969 yılına kadar ödedikleri vergi kayıtlarının da hiç uygulanmadığı belirtilerek dosyadaki deliller göz önünde bulundurularak yeniden keşif yapılması, zilyetliğe dayanan davacı Hüseyin’in babası Y...ile ilgili bilgi ve belgelerin zilyetlik iddiaları yönünden değerlendirilmesi, kayıtlarda geçen mevkii ve sınır yerleri işaretlenip tapu kapsamının belirlenmesi, dava konusu parsel ile komşu parsellerin ve Hisarönü, Çamlı (Gelibolu), Karacaköy (Karacasöğüt) Köyündeki tüm parsellerin konumu ve kesin hüküm konusu taşınmazlar ile kamulaştırmaya ve diğer işlemlere konu olan taşınmazların tümünün birleşik haritalar üzerinde gösterilmesi ve düzenlenecek raporlarda açıklanması, yine bu haritalar üzerinde yukarıda yazılı çiftlik tapu sahipleri adına tescil edilen ve kesinleşen parsellerde ayrı bir renk kalemle boyanıp işaretlenmesi, dava konusu Karacaköy 157 sayılı parselin güneydoğu bölümü üzerinde halen ve eylemli olarak yaşlı çam ağaçları bulunduğu ve iade üzerine orman bilirkişinin düzenlediği 14.01.2010 günlü ek raporda taşınmazın güney bölümünün 1959 tarihli memleket haritasında orman alanında kaldığı görüldüğünden, kadastro tespitinin yapıldığı 1988 yılına kadar geçen süre içinde bu bölümün ormandan açılmaya çalışıldığı ve zilyetliğe dayanan davacının tanık dışında başka bir yazılı delili olmadığı göz önünde bulundurularak deliller değerlendirilmeli, Karacaköy 157 sayılı parsele komşu olan 154 sayılı parselin ve 158 sayılı parselin dava konusu olduğu anlaşıldığından, bu dava dosyaları da bulunduğu yerden getirtilip incelenmeli tüm deliller toplanarak dava konusu parselin gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile oyçokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir. Davacı H.. Y..’ın karar düzeltme istemi üzerine de hüküm Özel Dairece, yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçelerle oybirliği ile bozulmuştur. Yerel Mahkeme önceki gerekçelere ek olarak; tapu kaydına tutunanların bu taşınmazların tamamına yönelik olarak dava açtıkları, Karaca Köyü’nde ve İçmeler’de bulunan taşınmazlara yönelik olarak açılan davaların tamamına yakınının neticelendiği, tapu kaydına tutunanlar lehine verilen tek kararın olmadığı; aynı şekilde Hisarönü Köyü’nde bulunan taşınmazlara yönelik davaların % 90’ının neticelendiği, tapu kaydına tutunanlar lehine neticelenen tek bir kararın dahi olmadığı; yine Çamlı Köyü’nde tapu kaydına tutunanlar lehine sonuçlanan kararların tarafların uzlaşması ile tesis edildiği; yine bu köyde tespit gören taşınmazların toplam alanın ¼’ini oluşturan parsellere yönelik davaların tapu kaydına tutunanlar aleyhine neticelenerek, Yargıtay 20. HD tarafından onanarak kesinleştiği, davacıların AİHM’ den aldığı tazminatın makul sürede yargılanma hakkının ihlalinden dolayı verildiği, davacıları tarafından dayanılan tapu kaydındaki hudutların birbirleri ile düz hatlarla birleştirilmesi sonucu oluşan geometrik şekil içerisinde; benzer evveliyata sahip başka şahıslara ait tapu kayıtlarının da olduğu; bu tapu kayıtlarına dayalı bir çok parselin tespit edildiği belirtilerek sonuç olarak tapu kaydının hukuken geçerli olmadığı, uygulanabilir olmadığı, davacı yanın sunduğu delillerin asıllarının sunulamadığı, ilgili kurumlarca da tanzim edildiklerinin doğrulanmadığı, istimlak edildiği iddia edilen yerlerle ilgili resmi belge olmadığı, tapuya dayanan davacılar lehine verilen Hisarönü ve Karaca Köyü’nde tek bir karar olmadığı, Çamlı Köyü’nde ise uzlaşma nedeniyle lehlerine sonuçlanan davalar olduğu, Arazi Kanunnamesi’nin 20.maddesindeki koşulların davacı zilyet lehine gerçekleştiğinden tapunun hukuki kıymeti kalmadığı, bu nedenle tapu uygulamasına yer olmadığı gerekçesi ile direnme kararı vermiştir.Direnme kararını davacı tapu malikleri A.. O.. ve arkadaşları vekili ile davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu Muğla Marmaris Karaca Köyü Ovacık mevkiinde bulunan 157 parsel kargir dam ve tarla vasfı ile 10577 m2 miktarlı, “tapusuz” olarak (tutanağa eklenen belgeler olarak; 6.2.1976 tarih, 521 sayılı ( 2 adet noter satış senedi), malik hanesi boş olarak 10.06.1988 yılında tespit edilmiştir.Davacılar A.. O.. ve arkadaşları vekili Mihrişah Valide Sultan Vakfına ait, Mart 1290 Safer 1291 tarih, 20 nolu (7000 dönüm) tapu kaydına dayalı olarak 157 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine itiraz ettikleri, anılan kaydın Çamlı Köyü 373 ila 633 nolu parsellere revizyon gördüğü, ancak tespitlere itiraz edildiği; diğer tapu kayıtlarının da 18 nolu (4000 dönüm) ve 19 nolu (3000 dönüm) maliki Hacı Fevzi Efendi olan tapu kayıtları olduğu, anılan tapu kayıtlarının kızı Habibe Hanım’a intikal ederek Ağustos 1326 tarih 2-3 ve 4 nolu tapulara gittiği; Habibe Hanım’ın da çocukları Kamil Bey ve Celal ve Mahmut ve Necip’e ölünceye dek bakıp gözetmeleri karşılığında verildiği ve Eylül 1340 tarih 3-4-5 nolu kayıtların oluştuğu; bu kayıtların da 7.2.1962 tarih, 1-4 ve 5 nolu tapulara gittiği; 18 nolu tapu kaydının 23.05.1969 tarih 10 ve 11 nolu tapulara; oradan da 21.07.1969 tarih 63 ve 64 nolu tapulara gittiği, bu kayıtların da Hisarönü Köyü 1 ila 169 nolu parsellere revizyon gördüğü; 19 nolu tapu kaydının ise revizyon görmediği; 20 nolu tapu kaydının da Çamlı Köyü 373 ila 633 nolu parsellere revizyon gördüğünün belirtildiği, ancak tespitlere itiraz edildiği; tapu kayıtlarının Hisarönü Çiftliği'ne ait Hisarönü Köyü 1 ila 169 sayılı parsellere revizyon gören sınırlarının; D: Mezar Gediği, B: Dikili Taş, K: Löngöz, G: Kırvasil Beli ve bu yerden müfrez çiftlik ; Gelibolu-Söğüt Çiftliği'ne ait Şubat 1962 tarih 1 sıra numarada 639 hektar 5240 m2 yüzölçümündeki (7000 dönüm)kadastro sırasında Çamlı Köyü 373 ila 633 sayılı parsellere revizyon gören sınırları D: Kocalan ve Balan Dağı, B: Taşbük ve Löngöz, K: Çilecik Gediği, G: Gökbel ve Karadağ ve Mezar Gediği ile çevrili olan ve Örköz (Ergöz) Çiftliği'ne ait Şubat 1962 tarih 4 sıra numarada 275 hektar 7907 m2 (3000 dönüm) yüzölçümündeki ve kadastro sırasında hiç bir parsele revizyon görmeyen sınırları D: Mezar Gediği, B: İnbükü ve Dikilitaş K. Löngöz, G: Gölenya Beli sınırlı kayıtlar olduğu ve bu kayıtların doğru temele dayanan, intikalleri düzenli yapılan tapu kaydı niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Davacı A.. O.. ve arkadaşlarının dayandığı tapu kayıtları; hudutların arazinin tamamının etrafını kapatır şekilde çevrelememesi, bazı hudutların nokta hudutlar olması, hudutların birbiri ile düz hatlarla birleştirilmesi suretiyle meydana gelen geometrik şekil içerisinde kullanılmayan ve kullanılması mümkün olmayan deniz, dağ, dere, orman, ırmak, tepe gibi yerlerin bulunması nedeniyle dayanılan kayıtlar sabit hudutlu tapu kayıtları olmadığından hudutları ile değil, miktarı ile geçerli olan tapu kayıtlarıdır.Hukuk Genel Kurulu görüşmeleri sırasında, davacı tapu maliklerinin dayandığı Mart 1290 Safer 1291 tarih 18-19 ve 20 nolu kök tapu kayıtları kapsamındaki taşınmazların Marmaris Kadastro Mahkemesinin 1996/11 Esas, 2001/16 Karar sayılı dosyasına sunulan 08.03.2000 tarihli İsmet Sungurbey- Hüseyin Hatemi ve Nejla Giritlioğlu tarafından düzenlenen raporda da belirtildiği gibi, gayrisahih (tahsisat kabilinden, irsadi ) vakıf taşınmazı olarak Mihrişah Valide Sultan Vakfına ait olan ve geliri vakfedilen miri araziler olduğunun aynı tapu kayıtlarına dayalı olarak açılan Yargıtaydan geçen ve kesinleşen bir çok dava sonucunda belirlendiği belirtilmiştir.Öte yandan miri arazilerde uygulanan 1274 tarihli (1858) Arazi Kanunnamesi’nin 20. ve 78.maddesinin yürürlükte olduğu da tartışmasızdır. Dava konusu edilen taşınmazda da koşulları varsa bu hükümler uygulanacaktır. Arazi Kanunnamesi’nin 20.maddesinin uygulanmasında öncelikle dava konusu taşınmazın zilyet edilebilir nitelikte bir taşınmaz olması gerekir. Diğer iktisap şartları da şöyle sıralanmaktadır:1) Davacının kesintisiz 10 yıl boyunca araziye malik sıfatıyla zilyet olması2) Davacının süre boyunca küçük veya gayri mümeyyiz olmaması3) Davacının araziye kaba güçle el koymuş olmaması4) Arazinin ulaşması çok uzun sürecek uzak bir yerde olmaması (Sahibinin yaşadığı yer açısından)5)Davacının araziyi geçerli bir sebep olmaksızın ele geçirip kullandığını süre içinde ikrar ve itiraf etmiş olmaması.Şu halde, 10 yıl boyunca malik sıfatıyla zilyet olma, Arazi Kanunnamesi’nin 20. maddesine göre hak kazanmanın temel şartıdır. 20. maddenin aradığı maddi vakıaların ve kanuni şartların Medeni Kanun’un yürürlük tarihi olan 04.10.1926 tarihine dek tamamlanmış olması gerekir. Buna göre, miri arazi niteliğindeki tapulu taşınmaz zilyedi tarafından malik sıfatıyla 04.10.1926 tarihinde yürürlüğe giren Medeni Kanun’dan geriye doğru yani en az 1916 yılından 1926 yılına kadar kullanılıyorsa ve anılan maddedeki diğer koşulların da gerçekleşmesi halinde zilyet lehine tescil kararı verilebilecektir. Bunun yanı sıra edinim koşullarının oluşup oluşmadığının, her parsel yönünden ayrı ayrı irdelenmesi, parsel bazında tapu kaydının hukuki kıymetini koruyup korumadığının değerlendirilmesi gerekir. Tapu kaydının dava konusu edilen bir taşınmaz yönünden Arazi Kanunnamesi’nde belirtilen hükümler gözetilerek hukuki kıymetini yitirmiş olması, o tapu kaydının tamamen hukuki kıymetini yitirdiği anlamına gelmeyip, sadece dava konusu edilen ilgili taşınmaz yönünden hukuki kıymetini kaybettiğini gösterir. Başka bir taşınmaz yönünden aynı tapu kaydı, Arazi Kanunnamesi’ndeki koşullar oluşmamışsa hukuki kıymetini koruyacaktır.Mahkemece dikkate alınması gereken husus, dava konusu edilen taşınmaz kadim tarım arazisi ise zilyedi lehine 1274 tarihli (1858) Arazi Kanunnamesi’nin 20.maddesinde düzenlenen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasıdır. Taşınmaz kadim tarım arazisi olmayıp, hali arazi gibi zilyet edilmesi olanaklı bir yer değilse, en az 1916-1926 yılları arası 10 yıl zilyet olma koşulu gerçekleşmiş olmayacağından ve tapu hukuki kıymetini kaybetmeyeceğinden tapu kaydının kapsamının belirlenmesi ve hak sahibi olacak kişinin belirlenen bu kapsamdaki yeri kullanıyor olması gerekir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden ve özellikle mahallinde yapılan keşifte dinlenen tanık beyanına göre; dava konusu taşınmazın davacı H.. Y..’a babasından taksimen intikal ettiği, babasına da onun babasından kaldığı, ekilip dikildiği, zirai bilirkişinin de raporunda, dava konusu taşınmazın kadim kültür arazisi olduğunu belirtmiş olup, dava konusu taşınmazın davacı tapu malikleri tarafından zilyet edildiğinin kanıtlanamadığı; Marmaris Kadastro Mahkemesinin 1996/11 Esas, 2001/16 Karar sayılı dosyasına sunulan 08.03.2000 tarihli İsmet Sungurbey- Hüseyin Hatemi ve Nejla Giritlioğlu tarafından düzenlenen raporda da belirtildiği gibi, davacı tapu maliklerinin dayandığı Mart 1290 Safer 1291 tarih 18-19 ve 20 nolu kök tapu kayıtları kapsamındaki taşınmazların Mihrişah Valide Sultan Vakfı’na ait taşınmazlardan geliri vakfedilen (tahsisat kabilinden, irsadi ) miri arazilerden olduğu, bu nedenle dava konusu taşınmazda Arazi Kanunnamesi’nin 20.maddesinde düzenlenen koşulların davacı H.. Y.. lehine gerçekleştiği anlaşıldığından, dava konusu parsel yönünden dayanak tapu hukuki kıymetini kaybetmiş olmakla, zilyet lehine tescil kararı veren yerel mahkeme kararının isabetli olduğu kanaatına varılmıştır.Hukuk Genel Kurulu görüşmeleri sırasında bir kısım üyeler, 1996/11 Esas nolu dosyada alınan 08.03.2000 tarihli İsmet Sungurbey- Hüseyin Hatemi ve Nejla Giritlioğlu tarafından düzenlenen raporda Mihrişah Valide Sultan Vakfının gayri sahih vakıf olduğu, gelirinin vakfedildiği belirtilmişse de, davacı tapu malikleri tarafından dosyaya sunulan Vakıflar Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığının emri ile Av. S....ve arkadaşları tarafından düzenlenen raporda ve diğer raporlarda da belirtildiği gibi Mihrişah Valide Sultan Vakfının sahih vakıf olduğu, taşınmazların mülk arazilerden olduğunun belirtildiği, bu nedenle öncelikle vakfın sahih vakıf mı gayrisahih vakıf mı olduğu hususunun tereddütsüz belirlenmesi gerektiği, bunun sonucuna göre dava konusu taşınmazın miri arazi mi mülk arazi mi olduğu belirlenmeli, miri arazi olmadığının anlaşılması halinde Arazi Kanunnamesi’nin uygulanma olanağının olmayacağının gözetilmesi, öte yandan bozma ilamında değinildiği gibi araştırma yapılması gerektiği görüşü ileri sürülmüşse de, bu görüş dosya kapsamı, taşınmazların cins ve vasıfları itibariyle miri arazi niteliğinde olduğu ve Mihrişah Valide Sultan Vakfı’nın gayrisahih vakıf olup, gelirinin vakfedilmiş olduğu hususlarının Yargıtay 7, 16, 17 ve 1. Hukuk Dairelerinden aynı doğrultuda geçerek kesinleşen benzer dosyalarda hüküm altına alındığı gerekçeleri ile Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır.SONUÇ: Davacılar A.. O.. ve arkadaşları vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddi direnme kararının ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 03.06.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.KARŞI OY YAZISIMahkemece, davacılar A.. O.. ve arkadaşlarının dayandığı 07.02.1962 tarih 1 sıra sayılı tapu kaydının Arazi Kanunnamesinin 20. maddesi uyarınca eklemeli zilyet bulunan diğer davacı H.. Y.. yararına hukuki kıyetini kaybettiği kabul edilerek, davacı A.. O.. ve arkadaşlarının davasının reddine ve çekişmeli 157 parsel sayılı taşınmazın diğer davacı H.. Y.. adına tesciline karar verilmiştir.Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacıların dayandığı tapu kaydı, mart 1290 tarih Safer 1291 tarih 1819-20 varak sayılı tapu kayıtları ile ilk kez tescil edilen Mihrişah Valide Sultan Vakfına ait taşınmazlara aittir. Mahkemece, vakfa ait taşınmazların miri araziden olduğu ve anılan vakfın gayrisahih vakıf niteliğinde bulunduğundan, Arazi Kanunnamesinin 20. maddesi uyarınca zilyetlik nedeniyle hukuki kıymetini kaybettiği kabul edilmiş ise de, vakfın niteliğine ilişkin yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı gibi taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin malik sıfatı ile olup olmadığı hususundaki araştırma da yeterli değildir. Arazi Kanunnamesinin 4. maddesi hükmü, vakıf arazilerinin kökeninin mülk arazi olup olamamasına göre tabi olduğu hukuk rejiminin değişeceğine amirdir. Kanunname, vakıf arazilerini iki kısma ayırmaktadır. Buna göre birinci kısım araziler, esasında mülk olup malikleri tarafından vakfedilen arazidir ki bunlara arâzi-i mevkûte-i sahîha denilir. Bu tür vakıf arazileri mülk arazi tahsisinden oluştuğundan, sahih vakıf olarak anılmakta olup, kanunname hükümleri kapsamı dışında tutulmuş ve bunlar hakkındaki düzenleme fıkıh kitaplarına, vakıf hukukuna havâle edilmiştir. Bu nedenle sahih vakıfların idaresi, her türlü hukuki muameleleri vakfın şartlarına göre vakfın mütevellisi tarafından icra edilecektir. Kanunnameye göre ikinci kısım araziler ise, devlet başkanının yahut yetkili kaldığı makamın beytülmâle ait mirî araziden bir kısmının gelirini hayır cihetine tahsis etmesidir ki buna arâzi-i mevkûfe-i gayri sahîha denmekte ve kendi içinde çeşitli kısımlara ayrılmaktadır. Bu tür arazilerden oluşan gayrisahih nitelikli vakıflar, fıkhen sahih vakıf için gerekli şartları içinde barındırmadığından gerçekte vakıf niteliğinde değildir. Arazi Kanunnamesindeki düzenlemelere göre, kanunname kapsamına alınan “vakıf” ile kastedilen de bu ikinci sınıf mîri arâzi kapsamındaki gayrisahih vakıflardır.Dava konusu taşınmazlara yönelik dayanılan tapu kayıtlarının vakfedildiği Gelibolu ma Söğüt, Erköz ve Hisarönü Çiftliklerine ilişkin Mihrişah Valide Sultan'a verilen mülknamede, Padişah III. Selim tarafından padişah hazinesinden Valide Sultan'a mülk arazi olarak verildiği belirtilmiş olduğundan, Padişah'ın özel mülkünden mi, yoksa miri araziden mi verildiği hususu yeterince araştırılmadığından, Mihrişah Valide Sultan Vakfının sahih vakıf veya gayrisahih vakıf olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Şöyle ki; Vakfın niteliği konusunda görüş bildiren Prof. Dr. İsmet Sungunbey, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Prof. Dr. Necla Giritlioğu 08.03.2000 tarihli raporlarında, Mihrişah Valide Sultan Vakfı'nın bir hanedan vakfı olduğu, padişahın tarım arazisinin miri gelirlerinin vakıf amacına tahsis edilmesine izin verdiğinden, sahih vakıf olmadığını belirtmiş olmalarına karşın, dosyaya taraflarca sunulan çeşitli uzman kişilerin hazırladığı mütalaa raporlarında ise vakfın sahih vakıf olduğunun mütalaa edildiği görülmüştür. Ayrıca; a) Vakıflar Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığının 2000/183 sayılı görev emri ile kurulan, Hukuk Müş. v. Av. S.... Başkontrolör M..., müfettiş Mustafa Aslan'dan oluşan heyet tarafından yapılan inceleme sonunda düzenlenen ve dava dosyası arasında bulunan 17.11.2000 tarihli raporda da "Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde bulunan Mihrişah Valide Sultan Vakfı'nın, Osmanlı Vakıf hukukunda geçerli olan usul kurallarına göre yapılmış gerçek ve geçerli bir vakıf olduğu, çiftliklerin "mülk" kelimesi kullanılarak vakıfnamede sayıldıkları için bu vakfın sahih vakıf ve mutasarrıfına icareteynle verildiği için de icareteynli vakıf olduğu, vakıf taviz bedelinin 7.11.1961 tarihinde Vakıflar Genel Müdürlüğü veznesine yatırılmış olduğu belirtilmiştir. b) Danıştay'ın 28 Safer 1297 (1881) tarihli mazbatasında ve 1314 (1898) tarih 338/2840 sayılı kararlarında "Hisarönü, Erköz ve Gelibolu Çiftliklerinin mülkname ile verildiği ve sonra vakfedildiği, icareteyn usulü ile tasarruf edildiği" belirtilmiştir. c) Beyoğlu Asliye İkinci Hukuk Mahkemesinin 27.6.2002 tarih 2002/135 esas ve 2002/417 karar sayılı ilamında da dayanılan tapu kaydında yer alan Mihrişah Valide Sultan Vakfı ibaresinden dava konusu taşınmazın vakfedenin Özel mülkünden tahsis edilen arazi türünden olduğu bu nedenle sahih bir vakıf olduğu belirlenmiş bu hüküm Yargıtay Onüçüncü Hukuk Dairesince onanmak suretiyle kesinleşmiştir. d) 7. Hukuk Dairesinin 26.1.1977 tarih 1976/4217 esas, 1977/424 karar sayılı ilamı ile "esasen Mihrişah Valide Sultan Vakfından 6960 dönüm çiftlik olarak Muğla Şerif evlatları namlarına kayıtlı iken Kaymakamlık makamınca 1 hektarlık kısmının kamulaştırıldığı, geri kalan kısmının tapu kaydı kapsamında kaldığı gerekçesi ile kurulan mahkeme hükmü derecattan geçerek kesinleşmiştir. (Marmaris Kadastro Mahkemesinin 1977/61 esas 2001/9 karar sayılı 7. Hukuk Dairesinin 20.9.2002 tarihli 2002/1795 esas 2002/4523 karar sayılı ilamı)Arazi Kanunnamesinin 20 ve 78. maddeleri miri arazi niteliğindeki vakıf gayrimenkullerin uygulanmakta olup, mülk araziye ve mülk araziden oluşan sahih vakıflara uygulanması mümkün değildir. Kanunnamenin 20. maddesine göre bir kimsenin tasarrufu altında bulunan miri arazinin bila özür terk edilmesi ve bir başkası tarafından bilaniza 10 sene tasarruf edilmesi halinde ilk mutasarrıfın bu husustaki davası istima olunamaz (dinlenemez). 78. maddesi ise; Devlet tarafından herhangi bir şahsa tevfiz edilmemiş olan bir arazi üzerinde on sene müddetle ziraat ve tasarruf eden kimsenin de hakkı kararı sabit olacağı ve bu kimseye arazi tevfiz olunarak yeddine senet verileceği hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere Kanunnamenin 20. maddesi miri arazi üzerinde tasarrufta bulunan gerçek kişiye karşı, 78. madde ile düzenlenen hakkı karar ise, tasarruf edilmeyen miri arazide Devlete karşı ileri sürülebilir. Hal öyle olunca, yerel mahkemece vakfın niteliği konusunda yeterli araştırma yapılmadan ve sahih vakıf niteliğinde bulunduğuna ilişkin yargısal kararlar gözetilmeden miri araziden oluşan gayrisahih vakıf olduğu kabul edilerek Arazi Kanunnamesinin 20. maddesinde belirlenen 10 yıllık zilyetlik süresinin oluştuğunun kabulü doğru değildir. Bu nedenle sorunun çözümü için vakfın niteliğinin kesin olarak belirlenmesi zorundadır. Mahkemece bu konuda yapılan inceleme eksik olup dosyadaki tüm belge ve bilgiler karar vermeye yeterli değildir.Ayrıca, mahkemece, dayanılan tapu kayıtlarının kapsamı Kadastro Mahkemesinin 1996/11 E sayılı dosyası arasında belirlendiği kabul edilmiş ise de, anılan dosya sadece tarafları yönünden bağlayıcıdır. Kaldı ki, tapunun kapsamına ilişkin çizilen geometrik şekil içinde ne kadar alanın 4785 sayılı Kanun uyarınca Devletleşen orman alanı olduğu, ne kadar kısmın özel mülkiyete konu olamayacak dağ, taşlık, göl v.s. yerlerden olduğu belirlenmemiştir. Bu nedenle, eski tarihli haritalar, yerel bilirkişi beyanları, orman kadastro komisyonları kararları, Y. Osmaniye Bölge Şefi Ö...... Hisarönü Köyü muhtarı Mehmet Tarım ile azalar S... M.... Ata Tarım tarafından imzalanan 27 Aralık 1947 tarihli tapu tatbikat zaptı gibi belgeler uygulanmak suretiyle yeniden tapuya kapsam belirlenmeli, belirlenen kapsama ilişkin harita veya kroki içinde Devletleşen orman alanları, dağ, dere, tepe, kayalık, göl ve bataklık gibi Devletin hüküm ve tasarrufundaki yerler ile tapu kapsamında kabul edilerek daha önce tapu malikleri adına kesinleşmiş taşınmazlar bu harita veya kroki üzerinde gösterilmeli, belirlenecek bu kısımlar ile 4785 sayılı Kanun kapsamında Devletleştirilen alanlar tapunun miktarından düşüldükten sonra sabit sınırlı olmayan tapunun 3402 sayılı Kanunun 20/c maddesine göre kapsamı belirlenmeli miktar aşılmamak üzere dava konusu taşınmazların tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadıkları kesin olarak saptanmalıdır. Mahkemece bu yönde usûlünce bir araştırma da yapılmamıştır.Yerel mahkemece davacıların dayandığı tapu kayıtlarının vakfedildiği Mihrişah Valide Sultan Vakfının, sahih veya gayri sahih vakıf olup olmadığı dosyadaki kesinleşmiş mahkeme kararları ve resmi yazılar ile hukuki mütalaalar yeterince tartışılmadan taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin niteliği belirlenmeden verilen kararın, eksik incelemeye dayalı olduğu, Dairemizin bu yöndeki araştırmaya yönelik BOZMA kararının doğru olduğu düşüncesi ile sayın çoğunluğun hükmün onanması gerektiği yönündeki görüşüne katılmıyorum.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
TESPİT DAVALARINDA GÖREVLİ MAHKEME
Taraflar arasındaki "oda kaydının silinmesine dair işlemin iptali, üyelik kaydının devam ettiğinin ve davacının taksi durağında hak sahibi olduğunun tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bandırma 1.Asliye Hukuk Mahkemesince mahkemenin görevsizliğine dair verilen 06.09.2012 gün ve E:2
ZAMANAŞIMINI KESEN SEBEPLER • İCRA TAKİBİ
(.Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.Yanlar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından yüklenici tarafından açılacak alacak davası Borçlar Kanunu’nun 12
Avukatın takip kesinleştiği halde alacağın tahsili için gereken diğer işlemleri yapmaması görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur
İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Suç tarihinde Ankara Barosuna bağlı avukat olarak çalışan sanığın, 13/10/2008 tarihli vekaletname ile katılanın K.. ve T.. Köyü tüzel kişiliklerinden olan alacağının tahsili amacıyla vekilliğini üstlendiği, Po
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?