Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1472 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1152 - Esas Yıl 2013





Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 13.Hukuk Dairesince; “Dava dilekçesinden, davalı mahkeme hakiminin eylemi nedeniyle uğranılan zararının ödetilmesinin istenildiği, davanın HMK'nun 46 ve devamı maddeleri ile 2802 Sayılı kanunun 93/A maddesinde yer alan hakimlerin hukuki sorumluluğu nedeniyle dayanıldığı anlaşılmaktadır. 04/02/1959 gün ve 14/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince hakimlerin sorumluluğuna ilişkin özel hükümlere dayanılarak avukatın ödence davası açabilmesi için temsil belgesinde (vekaletnamesinde) bu yetkinin açıkça yazılı bulunması gerekir. Nitelik ve Başvuru yerinin farklı olması nedeniyle vekâletnamede yer alan yargıcın şikâyetine ilişkin olan yetkinin, aynı zamanda dava açma yetkisinin de içerdiği kabul edilemez. Bu tür davalarda, bu eksikliğin sonradan tamamlanmayacağı ve özel yetkiyi gerektirdiği yukarıda belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça ifade edildiği gibi Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir. 6100 Sayılı Yasanın, HMK.nun 74.maddesinde de konu açıkça düzenlenmiş olup, vekaletnamede açık yetki bulunmaması halinde hakim ve savcıların eylemi nedeniyle hazine aleyhine dava açılmayacağı benimsenmiştir. Davacı adına dilekçe veren vekilin dayandığı, vekâletnamede yargıç ve savcılar hakkında tazminat davası açma yetkisi bulunmadığından, dava ve usul ekonomisi gözetilerek dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ :1-Açıklanan nedenlerle davacının vekiline verdiği vekâletnamede, İçtihadı Birleştirme Kararında ve HMK'nın 74.maddesinde açıklandığı ve kabul edildiği biçimde öngörülen koşulları içeren yetki bulunmadığından, evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda dava dilekçesinin REDDİNE,”Dair oybirliği ile verilen 14.02.2013 gün ve 2012/2-1 sayılı kararın davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kâğıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü: HUKUK GENEL KURULU KARARIDavacılar vekili 6100 sayılı HMK’nun 46.maddesi uyarınca devlet aleyhine tazminat davası açmıştır. Mahkemece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile dava dilekçesinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.6100 sayılı HMK’nun 46 ve devamı maddelerinde hakimin hukuki sorumluluğu düzenlenmiş, söz konusu davaların ancak devlet aleyhine açılabileceği; aynı Kanun’un 74.maddesinde ise açıkça yetki verilmemesi halinde, vekilin hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamayacağı kabul edilmiştir.6100 sayılı HMK 114.maddenin (f) bendinde de vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması dava şartı olarak düzenlenmiştir.Dava şartının eksik olması halinde nasıl bir usul işlemi yapılacağı ise 6100 sayılı HMK’nun 115.maddesinde düzenlenmiştir. Kural olarak dava şartı noksanlığını tespit edilmesi halinde davanın usulden reddine karar verilmesi asıl ise de, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verilmesi, verilen bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi gerekir. Somut olayda; davacılar vekili 23.05.2012 tarihinde eldeki davayı açmış, ibraz edilen vekaletnamede “hakimleri redde ve yakınmaya” yetkisinin bulunduğu ancak hakimlerin fiilleri sebeiyle Devlet aleyhine tazminat davası açma yetkisinin bulunmadığının tespit edilmesi üzerine, 6100 sayılı HMK 115.maddesi uyarınca kesin süre verilmeden yukarıda başlık bölümünde belirtilen gerekçe ile dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir 1086 sayılı HUMK’da açık bir düzenleme bulunmaması nedeniyle 04.02.1959 gün ve 14/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde çözümlenen hakimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine açılan tazminat davalarında vekaletname sorunu, 6100 sayılı HMK 74.maddesinde somut bir norma bağlanmış, söz konusu norm ile vekaletnamede özel yetki bulunmaması halinde hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açılamayacağı kabul edilmiş ve bu husus aynı Kanun’un 114.maddesi (f) bendi uyarınca dava şartı haline getirilmiştir. Dava şartlarından birisinin eksik olması halinde nasıl hareket edileceği de 6100 sayılı HMK 115.maddesinde düzenlenmiştir. Uyuşmazlık konusu olan dava şartı eksikliği tamamlanabilir bir eksiklik olduğuna göre, 6100 sayılı HMK 115/2.maddesi uyarınca davacıya aynı Kanun’un 74.maddesine uygun vekâletname ibraz etmesi için kesin süre verilmesi, verilen süre içinde eksikliğin tamamlanması halinde yargılamaya usulün öngördüğü şekilde devam edilmesi, verilen süre içinde eksikliğin tamamlanmaması halinde ise dava dilekçesinin reddine değil, 6100 sayılı HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gereklidir. Görüşmeler sırasında, yargısal faaliyetten dolayı açılan tazminat davalarında özel yetkili vekâletnamenin dava dilekçesi ile birlikte ibrazının zorunlu olduğu, sonradan da olsa baştaki bu eksikliğin giderilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle daire kararının onanması gerektiği savunulmuş ise de; Kurul çoğunluğu tarafından söz konusu zorunluluğun somut düzenleme bulunmayan 1086 sayılı HUMK’nun yürürlükte olduğu dönem için geçerli olduğu, 6100 sayılı HMK’nun getirdiği açık düzenlemeler karşısında eski uygulamanın devam ettirilmesinin mümkün bulunmadığı görüşü benimsenmiştir.Yukarıda açıklanan nedenlerle ve temyiz dilekçesi ekinde HMK.nun 74.maddesine uygun özel yetki içeren vekaletnamenin davacı vekili tarafından ibraz edilmiş olduğu da dikkate alındığında işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, dava dilekçesinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen kararın bozulması gerekmiştir. S O N U Ç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın; yukarıda açıklanan nedenle 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12.maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’na eklenen 93/A-5 fıkrası ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.