MAHKEMESİ : Diyarbakır 2. İş MahkemesiTARİHİ : 25/06/2012NUMARASI : 2012/527-2012/476Taraflar arasındaki “denge tazminatından kaynaklanan fark ücret alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Diyarbakır 2. İş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 16.12.2011 gün ve 2011/661 E. 2011/932 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12.03.2012 gün ve 2012/8569 E. 2012/7989 K. sayılı ilamı ile; (…A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, 5473 sayılı Yasa ile değişik 375 sayılı KHK Ek 3.Maddenin 1.fıkrasında belli kamu görevlilerine her ay ek ödeme yapılabileceğinin belirtildiğini, 8.fıkrasında ise sözleşmeli personele 1.fıkrada belirlenen tutarı aşmamak üzere ücret ile ilişkilendirilmeksizin ek ödeme tutarını belirlemeye ücretleri YPK tarafından belirlenenler için YPK, diğerleri için Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu, 375 sayılı KHK 3/8 fıkrası uyarınca 2006/1 sayılı Tebliğde YPK tarafından 01.01.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere her ay 01.01.2006-30.06.2006 tarihleri arasında 40,00TL.,01.07.2006 tarihinden itibaren de 80,00 TL ek ödeme yapılmasına, ek ödemeden Damga Vergisi hariç kesinti yapılmamasına, ek ödemenin diğer ödemelerin hesabında dikkate alınmamasına karar verildiğini, 399 sayılı KHK Ek2 sayılı Cetvelde Posta Telgraf ve Telefon İşletmelerinin de yer aldığını, davacının bu kapsamda yer aldığını, 4046 sayılı Yasa 22.maddesi uyarınca Telekomda çalışmasının devam ettiğini, davacı ve arkadaşlarına ilk aylarda denge Tazminatı ödemesinin yapıldığını, daha sonra mahsup edilerek ödemesinin yapılmadığını, davacının işten çıkartılıp Personel Daire Başkanlığı’na bildirildiğinde ek ödemenin maaş nakil belgesinde yer almadığını, davacının ek ödemenin başlangıç tarihi 03.06.2006 tarihinden nakil tarihine kadar Diyarbakır Türk Telekom’da çalıştığını, bu tarihte ödenmeyen ek ödemeleri talep ettiklerini, araştırılması gerekenin ek ödemenin ödenip ödenmeyeceği, davalı kurumun bu ek ödemeyi ödeyip ödemediğinin olduğu, Maaş Nakil evrakından ödenmediğine davalı kurumun itirazının olmayacağını, ayrıca davacının ek ödemeyi hak edip edemeyeceği hususunun yargı kararı ile sabit olduğunu belirterek; Belirtilen tarihler arasında ödenmeyen YPK kararından kaynaklı ek ödeme ücret alacağının ödenmesi gereken tarihlerden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacının 15/04/2004 tarihinden yeni kurumunda görevine başladığı tarihe kadar olan kamu görevlilerine yapılmış tüm artışların fark tazminatına esas ücretinin tespitinde dikkate alındığını, müvekkil şirketin 5473 Sayılı Kanun kapsamında belirlenen kurumlar arasında yer almadığını, davacının İş Kanununa tabi işçi statüsünde görev yaptığını, 406 Sayılı Kanunun Ek-29. Maddesine istinaden İş Kanununa tabi kapsam dışı statüde çalışanların ücret, ikramiye, yardım gibi mali ve özlük haklarının Yönetim kurulu tarafından belirlendiğini, bu sebeple davacının müvekkil şirkette görev yaptığı süre içinde herhangi bir ödeme yapılmasının mümkün olmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece yapılan yargılama sonunda, Türk Telekom A.Ş. Diyarbakır Müdürlüğü’nde 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak görev yapmakta olan davacının istihdam fazlası personel olarak Devlet Personel Başkanlığı’na bildirildiği, akabinde 4046 sayılı Kanunun 22.maddesi gereğince kamu kurumu emrine atandığı dosyada mevcut Nakil Bildirim Belgesinde anlaşıldığı, 406 sayılı Kanun maddelerinden de anlaşılacağı üzere Türk Telekom’da 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak çalışmakta iken Devlet Personel Başkanlığı’na istihdam fazlası personel olarak bildirilen personelin 15.01.2006 tarihi itibariyle almakta olduğu net ücret, Devlet Personel Başkanlığı’na bildirildiği tarihe kadar Türk Telekom tarafından, bu tarihten sonra ise yeni kurumuna atanıncaya kadar Hazine tarafından ödenmesi gerektiği, bu durumda olan personelin 15.01.2006 tarihindeki ücretinin nasıl hesaplanacağı yine madde metninde maddenin 3. fıkrasına atıf yapılmak suretiyle belirtilmiş, 3.fıkrada ise 4046 sayılı Kanunun 22.maddesinin 4 ve 5.fıkra hükümlerinin uygulanacağı, bu fıkra hükümleri uygulanırken de Devlet Personel Başkanlığı’na bildirildikleri tarihteki unvanlarının esas alınıp,15.04.2004 tarihi itibariyle bu unvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer mali haklarına bu tarihten (15.04.2004) Devlet Personel Başkanlığı’na bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak bildirim tarihine kadar geçen süre içinde kamu görevlilerine yapılacak artış oran ve/veya miktarları uygulanmak suretiyle bulunacak tutarın,Devlet Personel Başkanlığı‘na bildirilecek net ücret olacağı belirtilmiştir.4046 sayılı Kanunun 22.maddesinin 5.fıkrasında ise kapsama dahil personelin Devlet Personel Başkanlığı’na bildirildikleri tarihteki sözleşme ücreti net tutarının,geçtiği kurumda emsallerinin almakta olduğu net tutardan eksik veya fazla olması durumunda yapılacak uygulamanın ne olduğu belirtilmiş;bu kurumlardan geçen personelin almakta olduğu ücretin, geçtiği kurumda bulunan emsallerinden fazla olması halinde aradaki farkın tazminat olarak ödenmeye devam edileceği, davacının YPK kararı ile belirlenen 2006/1 ve 3 nolu tebliğlerde belirtilen artışlardan faydalanması gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Karar davalı vekili tarafından cevap nedenleri ile temyiz edilmiştir. E) Gerekçe:Uyuşmazlık 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek II. cetvelinde yer alan ve özelleştirme sonucu hissesi devredilen davalı kurumda TİP 2 sözleşmesi ile nakle tabi olarak çalışan davacının davalının özelleştirmeden önce tabi olduğu ve özelleştirme ile bazı hükümleri değişen 406 sayılı kanunun Ek. 29. Maddesi kapsamındaki düzenleme ve sözleşmedeki hüküm nedeni ile 375 sayılı KHK.’un Ek 3 maddesi ve 399 sayılı KHK.’un Ek II. cetvelinde yer alan kurumlarda çalışan sözleşmeli personele yapılan artışlardan yararlanıp yararlanmayacağı, nakledilirken bu artışların yer aldığı ücreti gösteren nakil maaş ilmühaberinin buna göre düzenlenmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Somut uyuşmazlıkta normatif dayanaklar 406 sayılı kanunun Ek. 29. maddesi, 375 sayılı KHK.’un Ek 3, maddesi, 399 sayılı KHK.’un Ek. II cetveli ve bu kanun hükmünde kararnamelere dayanılarak çıkarılan 2006/1, 2006/3, 2007/1 ve 2008/1 sayılı tebliğler yanında taraflar arasındaki sözleşme hükümleridir.406 sayılı kanunun 29. Maddesinin 3. Fıkrasının birinci cümlesine göre “399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olarak sözleşmeli personel ve kapsam dışı personel statüsünde çalışanlar hakkında, 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkrası hükümlerinin uygulanmasında, Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki unvanları esas alınarak Yönetim Kurulunca 15.4.2004 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer malî haklarına bu tarihten Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak bildirim tarihine kadar geçen süre içinde kamu görevlilerine yapılacak artış oran ve/veya miktarları uygulanmak suretiyle bulunacak tutar dikkate alınır. Kapsam dışı personelden Devlet Personel Başkanlığına bildirilenlerin 15.4.2004 tarihi itibarıyla unvanlarına göre ücretinin belirlenmemiş olması durumunda, benzer görevlerde bulunanlar dikkate alınarak bu tarih için ücret ve diğer malî hakları tespit etmeye Yönetim Kurulu yetkilidir”. Davalı kurumda nakle tabii kapsamdışı personel ile imzalanan TİP 2 sözleşmenin 7. Maddesindeki kurallara göre ise “Nakil hakkını saklı tutan çalışanın ikramiye, yardım vs gibi mali ve özlük hakları için İş mevzuatına tabi kapsam dışı personel esaslarında yer alan hükümler uygulanır(2.f). Ancak ücretlerde yapılacak artış oranı, kamudaki memur maaş artış oranında olacaktır(3.f)”. Diğer taraftan özelleştirme uygulamaları nedeni ile nakilleri düzenleyen 4046 sayılı özelleştirme kanununun 22/5 maddesinde özelleştirme nedeniyle kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilen sözleşmeli ve iş kanunlarına tabi personelin Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına göre almakta oldukları ücret yanında, bildirim tarihi itibarı ile almakta oldukları ikramiye, ek ödeme gibi vs ek ödemelerin de sabit bir değer olarak bildirileceği hükmünü içermektedir.Gerek yasal düzenleme ve gerekse sözleşmedeki hükümler dikkate alındığında, davalı kurumda özelleştirme öncesi kapsam dışı olarak çalışan ve 399 sayılı KHK hükümlerine tabi olarak ücreti belirlenen davacının özelleştirme sonrası çalıştıktan sonra nakledildiği tarihe kadar kamuda aynı statüde çalışanlar için getirilen özlük haklarından yararlandırılarak, nakil edildiklerinde haklarının korunması amaçlanmıştır. Kısaca davacı kapsamdışı olarak kamuda çalışmış gibi sayılmaktadır. Sonuç olarak davacı, davalı kurumda iken çalıştığı dönemde 375 ve 399 sayılı KHK.’ler ile getirilen artışlardan yararlandırılmalı ve bu artışlar uygulanmak sureti ile nakledildiğinde maaş nakil ilmühaberi düzenlenmelidir. 375 sayılı KHK.’un ve 399 sayılı KHK.’lere dayanılarak çıkarılan 2006/1, 2006/3, 2007/1 ve 2008/1 sayılı tebliğler uyarınca “Özelleştirme kapsam ve programında bulunan kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarından olup özelleştirme işlemleri tamamlanan kuruluşların sözleşmeli ve kapsam dışı kamu personelinin ücretlerine, bu personelin sözleşmeli ve kapsam dışı statülerde bulunduğu sürelere ait bu Karardaki ücret artışlarının hiçbir işlem yapılmaksızın aynen uygulanması” gerekir. Kaldı ki Uyuşmazlık Mahkemesinin uyuşmazlığın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği yönündeki kararından önce Danıştay 5. Dairesi 22.08.2010 gün 2010/88-4718 sayılı kararı ile “5473 sayılı yasa ile getirilen ek ödemenin iş sözleşmesinin feshedildiği 2008 yılından önce 01.01.2006 ve 01.07.2006 tarihlerinde yürürlüğe girmesi nedeni ile bu ödemenin “iş sözleşmesinin sona erdiği yılın 15 Ocak tarihine kadar kamu görevlilerinin parasal haklarına yapılan artışlar” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu nedenle mahkemenin davacının nakledildiği tarihe kadar 2006/1 ve 3 nolu tebliğlerle getirilen artışlardan yararlanması gerektiği tespiti doğru bulunmuştur. Ancak hukuki olarak bu tespit yapılmakla birlikte, davalı kurum taraflar arasındaki sözleşme hükmü veya eki yönetmelik hükümleri ile kapsamdışı nakle tabi olarak çalışan davacının 15.4.2004 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer malî haklarına veya belirlenmemiş ise Yönetim Kurulu kararı ile sözleşme imzalandığı tarihteki ücretine artışlar yapmış olabilir. Bu artışlar Kanun Hükmünde Kararnamelere dayanılarak çıkarılan ve kamuda çalışan sözleşmeli personel ile kapsamdışı personel için 2006/1, 2006/3, 2007/1, 2008/1 ve ilgili düzenlemeler ile sağlanan artışlardan azda olabilir, fazla da olabilir. Aynı oranda veya fazla oranda yapılmış ve yansıtılmış ise kapsamdışı nakle tabi olarak çalışan davacı kamudaki personel için getirilen artışlardan faydalanamaz. Ancak davalı işveren anılan hükümleri dikkate almadan artış yapmamış veya daha az artış yapmış olabilir. 15.4.2004 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer malî haklarına veya belirlenmemiş ise Yönetim Kurulu kararı ile sözleşme imzalandığı tarihteki ücretine hiç artış yapılmamış ise tebliğler ile getirilen artışların tamamının, artış yapılmış ancak yeterli değil ise aradaki fark alacağın hesaplanması ve buna göre maaş nakil ilmühaberinin düzenlenmesi gerekir. Bu tespitin yapılabilmesi için ise davalı kurumdan anılan dönemdeki bordroların, maaş artışına ilişkin işverenin varsa işletmesel kararlarının getirtilmesi, davacının 15.4.2004 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer malî haklarının veya belirlenmemiş ise Yönetim Kurulu kararı ile sözleşme imzalandığı tarihteki ücretinin ne olduğunun tespit edilmesi, bu konuda uzman mali bilirkişiden rapor alınması gerekir. Sonuç olarak davacı ile ilgili davalı işyerinde tüm bordrolar, ücret ve mali haklarına ilişkin işverence alınan tüm işletmesel kararlar getirtilmeli, davacının kapsamdışı nakle tabi olarak çalıştığı dönemde 406 sayılı kanunun Ek. 29 ve sözleşmenin 7. Maddeleri uyarınca aynı statüde kamuda çalışan ve 399 sayılı KHK.’un ek II. cetveline tabi çalışanlara uygulanan artışlardan yararlandırılıp yararlandırılmadığı, artış yapılıp yapılmadığı, yapılan artışın tebliğlerle getirilen artışların altında kalıp kalmadığı, davacının fark alacağı olup olmadığı konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme sonucu karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davalı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, denge tazminatından kaynaklanan fark ücret alacağının tahsili istemine ilişkindir.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 5473 sayılı Yasa ile değişik 375 sayılı KHK Ek 3/1 maddesi uyarınca devlet memurlarına her ay ek ödeme yapılabileceğinin belirtildiğini, 8.fıkrasında ise sözleşmeli personele 1.fıkrada belirlenen tutarı aşmamak üzere ücret ile ilişkilendirilmeksizin ek ödeme tutarını belirlemeye ücretleri YPK tarafından belirlenenler için YPK, diğerleri için Bakanlar Kurulu'nun yetkili olduğu, 375 sayılı KHK 3/8 fıkrası uyarınca 2006/1 sayılı Tebliğde YPK tarafından 01.01.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere her ay ek ödeme yapılmasına, ek ödemenin diğer ödemelerin hesabında dikkate alınmamasına karar verildiğini, 399 sayılı KHK Ek 2 sayılı Cetvelde davacının çalıştığı Posta Telgraf ve Telefon İşletmelerinin de yer aldığını, devlet memurluğu haklarını saklı tutarak davalı yanında çalışmaya devam eden davacının bu kapsamda yer aldığını, Telekom'da çalışmasının 4046 sayılı Yasanın 22.maddesi uyarınca devam ettiğini, bu durumda çalışanlara Kanun ve sözleşmeleri uyarınca memur maaşlarına yapılan artışların uygulanması gerektiğini, davacı ve arkadaşlarına ilk aylarda denge tazminatı ödemesinin yapıldığını, daha sonra mahsup edilerek ödemesinin yapılmadığını, davacının işten çıkartılıp Personel Daire Başkanlığı’na bildirildiğinde ek ödemenin maaş nakil belgesinde yer almadığını belirterek, ek ödemenin başlangıç tarihi 03.06.2006 tarihinden 15.09.2007 tarihine kadar ödenmeyen YPK kararından kaynaklı ek ödeme ücret alacağının faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.Davalı Türk Telekom AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının yeni kurumunda görevine başladığı tarihe kadar kamu görevlilerine yapılmış tüm artışların nakil ücretinin belirlenmesi ve nakil ilmuhaberinin düzenlenmesinde dikkate alındığını, davalı şirketin özel hukuk tüzel kişisi olması nedeniyle 5473 sayılı Kanun kapsamında belirlenen kurumlar arasında yer almadığını, davacının İş Kanununa tabi işçi statüsünde görev yaptığını, 406 Sayılı Kanunun Ek-29. maddesine istinaden İş Kanununa tabi kapsam dışı statüde çalışanların ücret, ikramiye, yardım gibi mali ve özlük haklarının Yönetim kurulu tarafından belirlendiğini, anılan hüküm uyarınca davacının 5473 sayılı Kanundan kaynaklanan ek ödemeleri talep hakkı bulunmadığını, davacıya bir ödeme yapılması gerekiyorsa, bunun gittiği Kuruma karşı idari yargı yerinde açılacak dava ile ileri sürülmesi gerektiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Yerel Mahkemece, Devlet Personel Başkanlığı’na istihdam fazlası personel olarak bildirilen personelin 15.01.2006 tarihi itibariyle almakta olduğu net ücretin, bildirim tarihine kadar Telekom tarafından, bu tarihten sonra ise yeni kurumuna atanıncaya kadar Hazine tarafından ödenmesi gerektiği, 3. fıkrada bu durumda olan personelin ücretinin nasıl hesaplanacağının belirtildiği 3.fıkrada ise 4046 sayılı Kanunun 22.maddesinin 4 ve 5.fıkra hükümlerinin uygulanacağı, bu fıkra hükümleri uygulanırken de Devlet Personel Başkanlığı’na bildirildikleri tarihteki unvanlarının esas alınıp, 15.04.2004 tarihi itibariyle bu unvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer mali haklarına bu tarihten Devlet Personel Başkanlığı’na bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak bildirim tarihine kadar geçen süre içinde kamu görevlilerine yapılacak artış oran ve/veya miktarları uygulanmak suretiyle bulunacak tutarın, Devlet Personel Başkanlığı‘na bildirilecek net ücret olacağının belirtildiği, 4046 sayılı Kanunun 22/5. fıkrasında ise kapsama dahil personelin Devlet Personel Başkanlığı’na bildirildikleri tarihteki sözleşme ücreti net tutarının, geçtiği kurumda emsallerinin almakta olduğu net tutardan eksik veya fazla olması durumunda yapılacak uygulamanın ne olduğu belirtilmiş; bu kurumlardan geçen personelin almakta olduğu ücretin, geçtiği kurumda bulunan emsallerinden fazla olması halinde aradaki farkın tazminat olarak ödenmeye devam edileceği ve davacının YPK kararı ile belirlenen artışlardan faydalanması gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuş, Mahkemece önceki gerekçe genişletilmek suretiyle davanın kabulüne dair hükümde direnilmiştir.Direnme hükmü davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Direnme hükmünün temyizi üzerine Mahkemece, 1.270 TL ücret alacağının tahsiline yönelik hükmün kesin olarak verildiği gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar oluşturulmuş, ek karar da davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.I-Davalı Türk Telekom AŞ vekilinin temyiz dilekçesinin reddine ilişkin ek karara yönelik temyiz isteminin incelenmesinde:Hukuk Genel Kurulunca, öncelikle yerel mahkemenin “kararın kesin olarak verildiği gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz isteğinin reddine” ilişkin ek kararına yönelik davalı Türk Telekom AŞ vekilinin temyiz istemi incelenmiştir. Her ne kadar davacı talebine konu tarihleri belirtmek suretiyle alacak davası açmış ve bu tarihler arası hakedilen fark ücret miktarı kesinlik sınırının altında bulunmakta ise de; 5473 sayılı Kanundan kaynaklanan ek ödemenin davacı tarafından alınıp alınamayacağı hususunda verilen hüküm sadece hükmedilen miktara ilişkin olmayıp, içerdiği tespit hükmü nedeniyle davacı tarafından ileride açılabilecek ve nakil tarihine kadar olan süreye ilişkin davada etkisinin olacağı, dolayısıyla art etkisinin bulunduğu kuşkusuzdur.Bu durumda 5473 sayılı Kanundan kaynaklanan ek ödemeye hak kazanılıp kazanılmadığı yönünde tespit istemini de içeren böyle bir davada verilen karar, art etkisi nedeniyle ileriye dönük sonuç doğuracağından bu davanın miktar ve değerine bakılmaksızın temyizi olanaklı bulunmaktadır.Açıklanan nedenlerle öncelikle Yerel Mahkemenin davalının temyiz dilekçesinin reddine ilişkin 26.09.2012 tarihli ek kararının bozularak kaldırılmasına ve davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin incelenmesine geçilmesine oybirliğiyle karar verilmiş ve işin esasının incelenmesine geçilmiştir. II-Davalı vekilinin mahkemenin direnme kararına yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde: Uyuşmazlık, 5473 sayılı Kanuna dayalı olarak denge tazminatından kaynaklanan fark ücret alacağının belirlenmesi yönünden yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında 5473 sayılı Kanuna dayalı olarak denge tazminatından kaynaklanan fark ücret alacağına ilişkin davalarda adli yargı mahkemelerinin görevli olup olmadığı hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle konuya ilişkin yasal mevzuatın ve davalı Türk Telekomünikasyon AŞ'nin ve bu kuruluşta çalışan personelin özelleştirme öncesi ve sonrasındaki hukuki statüsünün açıklığa kavuşturulması zorunludur.Bilindiği üzere, Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'nun, 18.06.1994 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 4000 sayılı Yasa'yla değiştirilen 1. maddesi uyarınca, Posta işletmesi Genel Müdürlüğü'nce yürütülen telekomünikasyon hizmetlerinin sermayesinin tamamı kamu kesimine ait olacak bir anonim şirket şeklinde yapılandırılması suretiyle kurulmuş ve 233 ile 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelere tabi bir kamu iktisadi kuruluşu statüsü verilmiştir29.01.2000 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Telekom AŞ'nin özelleştirilmesi amacıyla yapısının yeniden düzenlenmesine yönelik kurallar getiren 4502 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile, 406 sayılı Yasa'nın 1. maddesine eklenen dokuzuncu fıkrada, Telekom'un, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirket olduğu, Kamu İktisadi Teşebbüslerinin kuruluş, teşkilât ve faaliyetleri ile ilgili mevzuatın Telekom'a uygulanmayacağı kuralına yer verilmiş; anılan kural, 23.05.2001 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4673 sayılı Yasa'nın 1 maddesi ile değiştirilmiş ve Telekom'un, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirket olduğu, bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisâdi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuatın Telekom'a uygulanmayacağı belirtilmiştir. Ayrıca, Türk Telekom AŞ 4502 sayılı Yasa'nın Geçici 3. maddesi ile 233 sayılı KHK'nin ekindeki "B-Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK)" bölümünde yer alan kuruluşlar listesinden çıkarılmıştır.4502 ve 4673 sayılı Yasa'lar ile yapısı yeniden düzenlenen Türk Telekom'da çalışan personelin hukuki statüsü de, 406 sayılı Yasaya 4502 sayılı Yasa ile eklenen Ek 22. madde ile yeniden düzenlenmiş ve anılan maddede Türk Telekom'daki kamu payı %50'nin altına düşünceye kadar, Türk Telekom Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklar dışında kalan personelin iş mevzuatı uyarınca istihdam edileceği, iş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartların Yönetim Kurulu tarafından tayin olunacağı kurallarına yer verilmiş, ayrıca, aynı Yasanın Geçici 4. maddesinde, 4502 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte Türk Telekom'da 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışmakta olanlardan isteyenlerin iş mevzuatına tabi personel statüsüne geçirileceği, iş mevzuatına tâbi personel statüsüne geçmek istemeyenlerin mevcut statü, sosyal ve özlük haklarıyla istihdamlarına devam olunacağı kurala bağlanarak, iş mevzuatına geçmek istemeyenlerin mevcut statü, sosyal ve özlük hakları korunmuştur.Hisselerin fiilen devredildiği ve Telekomünikasyon Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin İmtiyaz Sözleşmesi'nin imzalandığı 14.11.2005 tarihinden sonra, hisselerinin yüzde elliden fazlası özel hukuk tüzel kişisine geçen Türk Telekom kamu kuruluşu niteliğini kaybetmiştir.Ancak, 406 sayılı Yasa'nın Ek 29. maddesinin, 5398 sayılı Kanun'un 14. maddesi ile değişik birinci fıkrasında, özelleştirme tarihi itibarıyla Türk Telekom'da çalışmakta olan personelin haklarının korunması amacıyla, hukuki statülerini ve kamu kurumlarına nakil olanaklarını belirleyen bazı özel düzenlemelere yer verilmiştir. Buna göre Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekom'da, Ek 22. maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen aslî ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 399 sayılı KHK'ye tâbi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüz seksen gün aylıksız izinli sayılacaktır. Aynı maddeye göre, bu personel belirtilen süre içinde Türk Telekom'da çalışmaya devam edecek malî ve özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanacak, belirtilen süre içinde nakle tâbi personelden Türk Telekom tarafından hizmetine ihtiyaç duyulmayanlar tespit edildikleri tarihten, kendi isteği ile nakil talep edenler ise talep tarihinden itibaren en geç doksan gün içinde nakil için Türk Telekom tarafından Devlet Personel Başkanlığına bildirileceklerdir.Anılan yasal düzenlemeler karşısında Telekom AŞ.'nin özelleştirilmesi sonucunda, işlevsel görevlerde bulunan ve ikamesi kısa sürede imkansız personelin isteklerine bağlı olarak makul bir süre kamu görevlerinden aylıksız izinli sayılarak özel hukuk tüzel kişisinde çalışmalarına olanak sağlandığı anlaşılmaktadır Buna göre, söz konusu personelin, aylıksız izinli olarak geçen sürede kamu personeli statüleri devam etmektedir.Diğer yandan, İmtiyaz Sözleşmesi ile bir kamu hizmetini yürütmek hakkını elde eden davalı şirkete, devir sonrasında yetişmiş personel yetersizliği nedeniyle doğabilecek aksaklıkların önüne geçilebilmesi için, 406 sayılı Yasa hükümleri ile tanınan ayrıcalıkların sonucu olarak da, bünyesinde belli süre ile çalışmaya devam eden söz konusu personelin kamu kurumlarına naklen atanmasının sağlanması amacıyla kimi görevler yüklenmiştir.Bu görevler kapsamında 406 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davalı şirket tarafından, hak sahibi personelinin Devlet Personel Başkanlığı'na bildirmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühaberi düzenlenmesi, personelin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemler bulunmaktadır.Sayılan işlemler, idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurmakta ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerini, özlük ve parasal haklarını belirlemekte esas alınmaktadır.Belirtilen nitelikleriyle, söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve idare hukuku alanında tesis edilmiş birer idari işlem niteliğinde oldukları anlaşılmaktadır.Öte yandan, davalı şirketin belirtilen statüsü ve özel yasa hükümleri gereğince bazı kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere sahip olması nedeniyle herhangi bir özel hukuk tüzel kişisinden farklı bir hukuki statü içinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle diğer özel hukuk tüzel kişilerinden farklı bir ilişkisi bulunan tüzel kişilerin bazı işlemlerinin, nitelikleri esas alınmak suretiyle de idari işlem niteliğindedir.O halde, imtiyaz sözleşmesi ile bir kamu hizmetini yürütmekle görevli ve yetkili kılınması nedeniyle, diğer özel hukuk tüzel kişilerinden farklı olarak kimi kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere tabi olan, 406 sayılı Yasa hükümleri ile kamu kurumlarına nakil hakkı bulunan diğer bir ifade ile kapsam dışı nakle tabi personeli ile ilgili olarak bazı kamusal görevler yüklenen davalı şirketin, belirtilen görevleri kapsamında tesis ettiği işlemlerin idari işlem niteliğinde olduğu ve bu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargının görevinde bulunduğu kabul edilmelidir.Somut uyuşmazlıkta özelleştirmeden önce statü hukuku hükümlerine tabi davacı niteliğindeki personel, özelleştirme sonrası belirli bir süreliğine davalı ile özel hukuk hükümlerine tabi olarak iş sözleşmesi kapsamında çalıştırılmakta, nakledildiğinde tekrar statü hukuku kapsamına girmektedir. Davacının iş sözleşmesi ile çalıştığı dönemde, davalı şirkete davacının ücreti konusunda “artış oranının, kamudaki memur maaş artış oranında” olacağı yönünde yükümlülük getirildiği gibi 406 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davalı şirkete, hak sahibi personeli Devlet Personel Başkanlığına bildirmesi; bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühaberi düzenlenmesi; personelin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemler yaptırıldığı görülmektedir. Bu işlemlerin idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurduğu ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerini, özlük ve parasal haklarını belirlediği, söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve idare hukuku alanında tesis edilmiş birer idari işlem niteliğinde oldukları açık olup, idari işlemlerle ilgili uyuşmazlığın ise adli yargı yerinde değil, idari yargı yerinde çözümlenmesi ve 5473 sayılı Kanundan kaynaklanan ek ödeme alacağının tahsili istemiyle, anılan İdareye karşı açılan davalarda, idari yargı yerinin görevli olduğu kabul edilmelidir.Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 07.04.2011 gün 2011/55 E. 2011/205 K. sayılı kararında da kamusal görevler yüklenen davalı şirketin bu görevleri kapsamında, 5473 sayılı Kanun gereği tesis ettiği işlemlerin idari işlem niteliğinde olduğu ve bu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargının görevinde bulunduğuna karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece; somut uyuşmazlıkta idari yargı mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü ile bu doğrultuda karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı ön sorunun kabulü ile yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulmalıdır.S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,1-Yukarıda (I) nolu bentte yer alan nedenlerle Yerel Mahkemenin 26.09.2012 günlü Ek Kararının Bozularak kaldırılmasına oybirliği ile, 2-Yukarıda (II) nolu bentte açıklanan değişik nedenlerle, direnme kararının 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı Kanunun 8/son maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.12.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Bonodaki metne itiraz - Takibin durmasına neden olabilir mi?
Alacaklı vekili tarafından başlatılan bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçlu vekilinin borca itirazı üzerine icra mahkemesince takibe konu senet nedeniyle Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılama gerekçe gösterilerek HMK 209/1 maddesi uyarınca takibin durdurulmasına kar
BONO • TEMİNAT SENEDİ • İSPAT YÖNTEMİ
Alacaklının bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlattığı takibe karşı borçlu, dayanak senedin 21.06.2012 tarihli araç kiralama sözleşmesi kapsamında alındığını ve teminat senedi olduğunu ileri sürerek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurmuş; mahkemece, bononu
KİRA BORCUNA İTİRAZ • KİRA SÖZLEŞMESİ - İTİRAZIN KALDIRILMASI
(.Dava, itirazın kaldırılması ve temerrüt nedeni ile kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden istemin reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, 15.07.2010 tarihinde başlattığı icra takibinde 01.06.2009 başlang
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?