MAHKEMESİ : Uşak 1.Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/03/2010NUMARASI : 2010/23 E-2010/243 K.Taraflar arasındaki alacak (tazminat) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Uşak 1.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 30.04.2009 gün ve 2008/234 E., 2009/308 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 16.11.2009 gün ve 2009/15840 E., 2009/18346 K. sayılı ilamı ile; ("...Davacı vekili dilekçesinde, davalının idare vekili olduğunu, davacının dava dışı SSK.’ya mahkeme kararı ile kesinleşen borcu olduğunu, davalı avukatın bu borcu zamanında ödemeyerek davacı idare aleyhine icra takibi yapılmasına sebebiyet verdiğini, bu şekilde de idare zararının oluştuğunu beyan ederek, şimdilik 4104 TL. idare zararının yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı savunmasında, davacı idare aleyhine olan mahkeme kararının onanmasına ilişkin kararın ilgili memur tarafından kendisine gösterilmesi üzerine, yapılacak bir şey olmadığını, ödeme yapılması gerektiği talimatını verdiğini, ödeme yapmakla ilgili memurların sorumlu olduğunu ifade etmiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dava konusu uyuşmazlık, davacı idare avukatı olan davalının, kesinleşen mahkeme ilamından kaynaklı alacağı, icra takibine mahal vermeden, derhal ve bizzat ödeme yükümlülüğünün bulunup, bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Orman Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği Görev Yönetmeliğinin 12. maddesinde işletme avukatlarının görevleri maddeler halinde belirtilmiştir. Davalı da işletme avukatıdır. Dava konusu alacağın dayandığı işlem, bu 12. maddede sayılan görevler arasında bulunmamaktadır. Davalı idare vekilinin, infazı talep edilmeyen ilamı yerine getirmek sorumluluğu bulunmadığına ve ilamın icra memurluğu kanalı ile infazı esnasında yapılan giderlerden davalının sorumlu tutulamayacağının anlaşılması karşısında, davalının dava konusu alacaktan sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.Öyle ise mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Davacı idare vekili, müvekkili idarenin sözleşmeli avukatı olan davalının, müvekkili davacının dava dışı SSK.’ya mahkeme kararı ile kesinleşen borcunu zamanında ödemeyerek davacı idare aleyhine icra takibi yapılmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek oluşan idare zararının tahsilini istemiştir.Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.Yerel Mahkemece “…Davalı-avukat müvekkilinin aleyhindeki kesinleşmiş mahkeme ilamında belirtilen borcun icra takibine konu edilmesine ve müvekkiline bu borç haricinde yeni masraflar yüklenmesine mahal vermeksizin ve bir talimat veya mevzuatta açık hüküm aramaksızın borcun ödenmesi için gerekli her türlü önlemi almak mecburiyetinde iken bu mükellefiyetini ihlal ve ihmal sureti ile sadece -avukat olmadığı anlaşılan- kalem memuruna cevap dilekçesinde belirtildiği şekilde -bundan sonra yapacak bir şey yok, borcu ödeyin- biçiminde sözlü talimat vermekle yetinerek zarara sebebiyet vermiştir…” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; davalı tarafın temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile bu karar bozulmuştur. Yerel Mahkeme davalı avukatın özen borcunu ihlal ettiği ve kusurlu olduğu gerekçesi ile kararında direnmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Orman İşletme Müdürlüğünde 657 sayılı Kanunun 4/B maddesi statüsünde sözleşmeli olarak çalışan davalı avukatın, müvekkili idarenin ilama dayalı borcunun zamanında ödenmemesinden kaynaklanan icra giderlerinden oluşan zararından sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle, konuya ilişkin yasal düzenlemelerin ortaya konulmasında yarar vardır: Vekalet sözleşmesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) ’nun 386 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş; 386.maddede vekalet akdi:”Vekalet, bir akittirki onunla vekil, mukavele dairesinde kendisine tahmil olunan işin idaresini veya takabbül eylediği hizmetin ifasını iltizam eyler.Diğer akitler hakkındaki kanuni hükümlere tabi olmayan işlerde dahi, vekalet hükümleri cari olur.Mukavele veya teamül varsa vekil, ücrete müstahak olur.”şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanunun “Vekâletin şümulü” başlıklı 388.maddesinde: “Vekalet akdinin şümulü mukavele ile sarahaten tespit edilmemiş ise taalluk eylediği işin mahiyetine göre tayin edilir. Vekâlet, vekilin takabbül eylediği işin yapılması için icap eden hukuki tasarrufları ifa salahiyetini şamildir.Hususi bir salahiyeti haiz olmadıkça vekil, dava ikame edemez, sulh olamaz, tahkim edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlayamaz, bir gayrimenkulü temlik veya bir hak ile takyit edemez."Denilmekte; Yine aynı Kanunun 390.maddesinde ise: “Vekilin mesuliyeti, umumi surette işçinin mesuliyetine ait hükümlere tabidir.Vekil, müvekkile karşı vekaleti iyi bir suretle ifa ile mükelleftir.Vekil, başkasını tevkile mesul veya hal icabını kendi yerine ikameye müsait bulunmadıkça müvekkilünbihi kendisi yapmaya mecburdur” hükmü yer almaktadır. Görüldüğü üzere, BK’nun 386.maddesi vekalet akdinin tanımını, 388.maddesi avukatın üzerine aldığı işin kapsamı ve şümulünün ne olacağını, 390.maddesi ise vekilin, vekaleti icrada özen ve sadakat borcunu, düzenlemiş bulunmaktadır.Diğer taraftan, Orman Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği Görev Yönetmeliğinin 12.maddesinde Orman İşletme Müdürlüğü avukatlarının görevleri;“a)Orman İşletme Müdürlüğü ile ilgili Merkezindeki her türlü davaları ve icra takibatını yürütmek, bunlarla ilgili sicillerin tutulması, dosya düzenlenmesi ve yazışmaların yürütülmesini temin, takip ve gözetmek.b)Esas görevini aksatmamak ve vasıta verilmek suretiyle Orman İşletme Müdürlüğünce önemli görülen görev merkezi dışındaki hukuk ve ceza davaları ile icra takibatını yürütmek.c)İdareye vekâleten adına yapılacak veya idareye yapılıp kendisine intikâl ettirilecek her türlü ihtarname ve ihbarnameyi, yargı organları kararlarını, icra ve ödeme emirleri gibi resmi belgeleri almak ve bunlara gerekli cevapları hazırlamak ve tebliğ ettirmek.d)Orman İşletme Müdürlüğünce danışılan konularda hukukî görüşlerini bildirmek.e)Orman İşletme Müdürlüğünce verilecek benzeri işleri yapmak.” şeklinde sayılmıştır. Tüm bu düzenlemeler karşısında somut olay değerlendirildiğinde:Davalı davacı idarenin sözleşmeli avukatı olup, çözümü gereken husus kendisinin avukat olarak takip etmediği dava dosyasında verilmiş ilama dayalı alacağı derhal ve bizzat müvekkili adına ödeme ya da ödetme yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı ve sonuçta müvekkili idarenin uğradığı icra takibi nedeniyle oluşan zarardan sorumlu tutulup tutulamayacağıdır. Hemen belirtilmelidir ki, vekil ile müvekkil arasındaki vekalet ilişkisinin kapsamını belirlemede taraflar arasındaki sözleşme asıldır. Davacının alacağına dayanak teşkil eden icra takibi ve bu takibe dayanak mahkeme dosyası davalı avukatın vekil olarak üstlendiği işler arasında yer almamaktadır. Yine, davacının alacağına dayanak gösterdiği, Orman Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği Görev Yönetmeliğinin 12.maddesindeki görevler arasında da dava konusu alacağın dayandığı işlem sayılmamıştır. Kaldı ki, idarelerin birbirlerinden olan alacaklarının tahsili belli usullere tabi olup, bu usuller arasında sözleşmeli avukatın ödeme konusunda herhangi bir işlev ve görevi bulunmadığından, davalının davaya konu zarar nedeniyle müvekkili davacıya karşı sorumlu olduğundan söz edilemez. Mahkemenin tüm bu hususları göz ardı ederek davacının zararından davalıyı sorumlu tutması doğru olmamıştır. Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 02.02.2010 gününde, oybirliğiyle karar verildi.