MAHKEMESİ : İzmir 10. Aile MahkemesiTARİHİ : 12/11/2012NUMARASI : 2012/710-2012/899Taraflar arasındaki "boşanma ve tazminat" davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 10. Aile Mahkemesince asıl dava ve birleşen davanın boşanma isteği yönünden kabulüne, tazminat isteğinin asıl dava yönünden kısmen kabulüne, birleşen dava yönünden reddine dair verilen 21.04.2011 gün ve 2010/979 E., 2011/453 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 25.06.2012 gün ve 2012/11500-17424 sayılı bozma ilamı ile;“...1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-davalı kadının tüm, davalı-davacı kocanın aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yersizdir.2- Toplanan delillerden davalı-davacı kocanın 25.11.2008 tarihinde açmış olduğu ve reddedilen boşanma davasından sonra 28.11.2008 tarihinde davacı-davalı kadının kocasını makasla yaralamaktan mahkûm olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda birbirlerine şiddet uygulayan tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken davalı-davacı kocanın daha ağır kusurlu olduğundan bahisle koşulları oluşmadığı halde davacı-davalı kadın lehine manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir...” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davalı-davacı kocanın vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Açılıp birleştirilen davalar, karşılıklı boşanma ve tazminat isteklerine ilişkindir. Davacı-davalı kadın vekili; davalı kocanın devamlı surette huzursuzluk çıkarttığını, müvekkili eşine hakaret ve darp ettiğini, aldattığını, evini ve eşini ihmal ettiğini ileri sürerek tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 100.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı-davacı koca vekili; müvekkili tarafından açılan ve reddedilen boşanma davasından sonra müvekkilinin eve döndüğünü ancak oğlu ve eşi tarafından darp edildiğini ve kötü muameleye uğradığını ve evden atıldığını, müvekkilinin yaşlılar yurdunda kaldığını, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 50.000,00 TL manevi, 50.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece; asıl ve birleşen dava yönünden Türk Medeni Kanunu’nun 166/1–2. maddesi gereğince birliğin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanma isteklerinin kabulüne, boşanmaya neden olan olaylardaki tarafların kusur durumu dikkate alınarak davacı davalı kadının tazminat isteğinin kısmen kabulüne, davalı-davacı kocanın tazminat isteğinin reddine karar verilmiştirTaraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece, yukarıda belirtilen bozma ilamında açıklanan nedenlerle tazminat isteğine hasren karar bozulmuştur.Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davalı-davacı koca vekili tarafından temyiz edilmiştir.Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece, toplanan deliller dikkate alındığında, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı, buna bağlı olarak, davacı-davalı kadın lehine manevi tazminata karar verilmesi gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davalı-davacı kocanın 25.11.2008 tarihinde açmış olduğu ve reddedilen boşanma davasından sonra 28.11.2008 tarihinde davacı-davalı kadının kocasını tepsi ile kasten yaralama suçundan dolayı İzmir 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/134 E. 2010/1336 K. sayılı dosyası ile mahkûm olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda birbirlerine şiddet uygulayan tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerektiği anlaşıldığına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Davalı-davacı koca vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Dairenin bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 25.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.