Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.06.2011 gün ve 2005/280 E. ve 2011/247 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar ve davalılardan F.. T.. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 13.11.2012 gün ve 2011/13230 E. ve 2012/16784 sayılı ilamı ile,(...1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı tarafın tüm, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2-)Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince;Dava, trafik kazası sonucu uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı F.. T.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar, davalının kusuruyla meydana gelen trafik kazasında desteğin vefat ettiğini beyanla, uğranılan zararın davalılardan tazminini talep etmişlerdirDavalılar, kusursuz olduklarını beyanla davanın reddini talep etmişlerdir.Mahkemece, açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya kapsamından, aracın olay tarihindeki kayıt malikinin davalı Ersin olduğu anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3.maddesi hükmüne göre, başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiğini ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğunu ispat edemediği takdirde kayda göre araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralanması, ariyeti veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi; işletendir. Aynı kanunun 85.maddesi hükmüne göre ise, bir motorlu aracın işletilmesinden doğan zarardan o aracın işleteni sorumlu olur hükmü gereği davalı araç malikinin işleten sıfatıyla sorumlu tutulması gerekirken, hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davacılar vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Davacılar A.. K.., T.. K.. ve B.. K.. vekili 05/08/2005 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; “Davacılardan A.. K..’nun muris T... annesi, diğerlerinin ise kardeşleri olduğunu, murisin işi gereği çobanlık yaparken 19/06/2005 tarihinde saat: 00;20 sıralarında İzmir-Aydın karayolu civarında .... plakalı Mercedes marka bir arabanın çarpması sonucu ağır yaralandığını, hastaneye kaldırıldığını ancak vefat ettiğini, çarpan araç sürücüsünün kazadan sonra hemen olay yerini terk ettiğini, yaralıya yardım etmediğini, kazanın ertesi günü davalılardan F.. T..’nin jandarmaya başvurduğunu, kazayı kendisinin yaptığını bildirdiğini, başka bir araçtan inen bazı kişilerin kendisini takip etmesinden dolayı kaza yerinden kaçtığını beyan ettiğini, bu ifadelerin gerçeği yansıtmadığını, murisin ölümüyle davacıların destekten yoksun kaldıklarını, büyük üzüntü yaşadıklarını iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL maddi, 20.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.Davalı E.. Y.. 27.09.2005 tarihli cevap dilekçesinde; “Kazaya karışan aracın haricen yazılı sözleşme ile galericilik yapan U.. Ö..’a satıldığını, buna dair sözleşmenin bulunduğunu, F... da buna şahit olduğunu, olay sonrasında aracın F..A..tarafından teslim alındığını, sözleşme ile aracı satın alan kişinin kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiğini, fiilen tasarrufu altına aldığını, işletenin kim olduğunun tespitinin gerektiğini” savunmuştur.Davalı F.. T.. vekili cevap dilekçesinde: “… ceza dosyasının müvekkilinin lehine bozularak geldiğini, bozmanın esasa dair olduğunu, olay tarihinde E.. Ekspres’te çalıştığını, E... işini halletmek için araba istediğini, Ege ekspres ambarından E.. Ş..’nın talimatı üzerine aracı aldığını ve kaza yaptığını, Eyüp’ün arabayı galeriden satın aldığını ancak kimden ve kimin adına satın aldığını bilmediğini ” savunmuştur. Mahkemece, davalı F.. T.. yönünden dava kısmen kabul edilirken, diğer davalı E.. Y.. yönünden davalının araç maliki olmadığı gerekçesi ile pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.Tarafların temyiz istemi üzerine yukarıda belirtilen gerekçe ile mahkeme kararı bozulmuş, mahkeme önceki kararında direnmiştir. Hukuk Genel Kurulu önünde gelen uyuşmazlık, davalı E.. Y..’in işleten olup olmadığı, varılacak sonuca göre davalı E.. Y..’in tazminattan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Sorunun çözülmesi için öncelikle “işleten” kavramının ve devrinin anlatılması gereklidir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 3. maddesinde işleten kavramı; “…İşleten : Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.…” şeklinde tanımlanmıştır. Araçların satış, devir ve tescili ile bu işlemlerle ilgili yetki ve sorumluluğu düzenleyen 20/d maddesi ise:“…d ) (Değişik: 24/12/2009-5942/1 md.) Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir. Satış ve devir işlemi, siciline işlenmek üzere üç işgünü içerisinde ilgili trafik tescil kuruluşu ile vergi dairesine bildirilir. Bu bildirimle birlikte alıcı adına trafik tescil işlemi gerçekleşmiş sayılır.…”Şeklindedir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesine göre tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılacaktır. Kanun emredici şekilde noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirleri geçersiz saymıştır. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olduğundan mahkemelerce kendiliğinden (resen) gözönünde bulundurulacaktır. (HGK, 24.03.2004 gün ve 2004/10-165 -171 sayılı kararda da aynı ilke kabul edilmiştir). Nitekim yasama organı bu zorunluluğun önündeki maddi engelleri de kaldırmış, 2918 sayılı Kanun’un 20. maddesinde satış ve devir işlemlerinin her türlü harçtan muaf olduğu, bu işlemlere ilişkin düzenlenen kağıtların da damga vergisi ve değerli kağıt bedellerinden istisna olduğu düzenlenmiş, bu bentte yer alan işlemler sebebiyle noterlere herhangi bir pay veya aidat ödenmeyeceği, 1512 sayılı Kanunun 112 nci maddesi uyarınca belirlenen ücret uygulanmaksızın satış ve devre ilişkin her türlü işlem karşılığında toplam 20 Türk Lirası maktu ücret alınacağı düzenlenmiştir. Bu nedenle; kanun açıkça noterden yapılmayan her çeşit satış ve devri geçersiz kabul ettiğine göre eldeki davada aracın satışının geçersiz olduğu açıktır.Burada Kanun’un 3.maddesi gereğince karine olarak işleten kabul edilen kayıt malikinin; başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiğinin ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğunun ispat edilip edilmediğinin belirlenmesi gereklidir. Kanun’un 3.maddesine bakıldığında: karine olarak araç sahibi veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla görülen sicil kaydındaki kişi, işletendir. Karine bu olmakla birlikte aracı uzun süreli kiraladığı ispat edilen kiracı, ariyet alan veya rehin alan kişinin de işleten olduğu kabul edilmelidir. Kanun bunların yanında bir kriter daha koymuş; sicil kaydında işleten olarak görülen tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimsenin de işleten sayılacağını kabul etmiştir. Kanun düzenlemesi dikkate alındığında bu şartların hepsinin bir arada olması gereklidir. Bu çerçevede somut olaya bakıldığında: davacıların desteğinin davalı F.. T..’nin sürücü olduğu aracın 19.06.2005 tarihinde çarpması sonucu hayatını kaybettiği, 2003 tescil tarihli araç maliki davalı E.. Y..’in 09.05.2005 tarihinde ... plakalı (kazaya karışan) aracı satmak üzere F..ve U.. Ö..’a noterden düzenlenmiş vekaletname verdiği, olay tarihi itibari ile zorunlu mali mesuliyet sigortasının E.. Y.. tarafından yapıldığı sabittir. Ayrıca aracın 3150 TL bedelle satılarak parasının tahsil edildiğine dair 09.05.2005 tarihli adi nitelikte oto satış sözleşmesi de dosya içinde bulunmaktadır. Aracı kullanan F.. T.. aracı E..isimli bir kişiden işini halletmek üzere emaneten aldığını beyan etmiş, E... ise olay üzerine savcılık aşamasındaki 19.06.2005 tarihli beyanında aracını kimin kullandığını bilmediğini, aracı olay tarihinden bir hafta önce F.. A..adlı kişiden 6000 TL bedelle satın aldığını, aracı şirket önünde bırakıp anahtarını da işyerindeki duvara astığını, aracı kimin alıp kaza yaptığını bilmediğini ifade etmiş, kaza sırasında F.. T.. yanında bulunan K...ise aracın F.. T..’nin oğluna ait olduğunu beyan etmiştir.Davalı F.. T..’nin savunmasının aksine, dava dışı E..n soruşturma aşamasındaki beyanı ve olay anında araçta bulunan K...beyanı karşısında 2918 sayılı Kanun’un 20/d maddesine aykırı olarak 3. kişiye satılması için bırakılan aracın kayıt maliki dışında bir kişinin kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işletildiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilememiştir. Görüşmeler sırasında azınlıkta kalan üyeler; olay tarihinden önce verilen ve kaza yapan aracın plakasını içeren noterden düzenlenmiş vekaletname ve oto satış sözleşmesi, ile tanık beyanları dikkate alındığında davalı E.. Y..’in kazaya karışan aracın kayıt maliki dışında bir kişinin hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işletildiği ve araç üzerinde fiili tasarrufta bulunduğunu ispat ettiği gerekçesi ile direnme kararının onanmasını istemişler ise de bu görüş kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir. Hal böyle olunca; mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da, benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. S O N U Ç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 06.05.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.-KARŞI OY-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, motorlu araçların sebep oldukları trafik kazalarından doğan zararların tazmini borcunu araç işletenine yüklemiştir. Gerçekten de 2918 sayılı KTK 85.maddesi bir motorlu aracın verdiği zarardan işleteni sorumlu tutmuştur. İşleten kavramının tanımı ise yasanın 3.maddesinde "araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydı ile satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi olduğu, ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufunun bulunduğunun ispatı halinde bu kimsenin işleten sayılacağı" şeklinde yapılmıştır.Görüldüğü üzere yasa işletenin belirlenmesinde sadece trafik kaydını değil araç üzerinde ekonomik kullanım ve denetim faaliyetini de gözönünde bulundurmaktadır.Doktrinde, işleten kavramını tayin için başlıca iki ölçü geliştirilmiştir. Birinci kriter şekli ölçü, ikinci kriter ise maddi ölçüdür. Şekli ölçüde, araç trafik sicilinde ve diğer yerlerde kimin adına kayıtlı ise o kimseye işleten gözüyle bakılmaktadır. Şekli ölçünün başlıca üstünlüğü, burada araç sahibinin adı ve kimliği resmi belgelerde yazılı olduğu için bir trafik kazasında zararı tazminle yükümlü kişinin en kısa zamanda ve en güvenilir biçimde tespit ve tayininde görülür. Ancak bu belgeler ve kayıtlardan çoğu kez gerçek işletenin tayin ve tespiti tam mümkün olmamaktadır. Zira bazen aracın belge ve kayıtlarda gözüken kişiden başka bir kimse tarafından işletilmesi de mümkündür. İşviçre-Türk Hukuk Doktrininde yerleşmiş ve bir kısım Yargıtay kararlarında da kabul gören maddi ölçü ise şekli ölçünün aksine, araçtan yararlanmayı ve araç üzerinde fiili hakimiyeti esas almaktadır. Bu kritere göre, işleten araç sahibi olabileceği gibi sicilde araç sahibi olarak kayıtlı olmayan bir kişide olabilir. 2918 sayılı yasanın 3.maddesi işleteni tanımlarken şekli ölçüyü reddetmiş, maddi ölçüyü esas almıştır. Böylece bir kişinin araç işleteni olup olmadığının tayininde, trafik sicilindeki kayıt ve tescil bir ölçü olmaktan çıkmıştır. Yalnız bundan trafik sicilinin hiç bir hukuki değeri olmadığı sonucu da çıkarılmamalıdır. Kanuna göre maddi anlamda işletenin kim olduğunun belli olmadığı durumlarda şekli kritere başvurulabilir. Ancak trafik sicilindeki kayıt mülkiyeti kesin olarak tespit eden bir delil niteliğinde değildir. Sicildeki kayıt aksi her zaman ispat edilebilen, işleten sıfatının tayininde olağan bir karine görevi yapan bir kayıttır. Maddi ölçünün başlıca üstünlüğü, aracın işletilmesi olgusunda temellenen tehlike sorumluluğu ilkesini açıkca ortaya koymasıdır. Maddi kriter zarar görenlerin, sorumlu şahsı kısa zamanda bularak haklarına kavuşmalarına engel olmakla beraber, amacı itibariyle daha adildir. Çünkü bu kriter niteliği ve fonksiyonu itibariyle gerçek sorumlunun bulunması amacını gütmektedir.2918 sayılı KTK 3.maddesine göre işleten sıfatının unsurları iseA)Araç üzerinde fiili tasarruf kudretinin bulunması,B)Aracın işleten hesabına ve tehlikesi işletene ait olmak üzere işletilmesi,C)Aractan sağlanan yararlara sahip olma,D)Araçla ilgili giderlere ve araç sebebiyle meydana gelen tehlikelere katlanmadır.(Bolat Bolatoğlu-Motorlu Araç Kazalarında Hukuki Sorumluluk)Somut uyuşmazlığa dönüldüğünde;Davalı, trafik kaydı maliki E.. Y.. aşamalardaki savunmalarında, ... plakalı aracın trafik sicilinde adına kayıtlı olmakla birlikte aracı 09.05.2005 tarihinde haricen düzenlenen oto satış mukavelesi ile U.. Ö..'a sattığını, aynı tarihli vekaletname ile de işlemleri gerçekleştirmek üzere F..ile U.. Ö..'ı vekil tayin ettiğini, davaya konu trafik kazasının gerçekleştiği 16.06.2005 tarihinde araç işleteni olmadığını savunmaktadır. Davalı Ersin'in dosyaya sunduğu delillerden;... plakalı aracın adına kayıtlı bulunduğu trafik sicil kaydından,Aracın 09.05.2005 tarihinde 3.150,00 TL bedelle U.. Ö..'a haricen satılarak ekonomik yararlanma ve fiili hakimiyetin U.. Ö..'a geçtiği aynı tarihli harici oto satış mukavelesinden,Aracın resmi işlemlerini gerçekleştirmek üzere alıcı U.. Ö.. ile F... vekil tayin edildikleri İzmir 24.Noterliği'nin aynı tarihli 14113 y.nolu vekaletnamesinden,Davalı Ersin'in araç üzerindeki ekonomik yararlanma ve fiili hakimiyetinin sona erdiği tanıklar O..ile S.. yeminli anlatımlarından,19.06.2005 olay tarihinden bir hafta önce aracın galerici olan U.. Ö.. tarafından E... haricen satıldığı, araç üzerindeki ekonomik yararlanma ve fiili hakimiyetin E.. Ş..'ya geçtiği, olay tarihi itibariyle de E.. Ş..'nın araç üzerindeki yararlanma ve hakimiyetinin devam ettiği, E... olayın vuku bulduğu gün jandarmaca alınan ve ikrar niteliğinde bulunan ifadesinden anlaşılmaktadır. Davalı Ersin'in dosyaya sunduğu delillerin muvazaalı ve olayda zarar gören davacıları zararlandırmaya yönelik olduğu konusunda davacıların herhangi bir iddiaları bulunmadığı gibi bu konuda delil de sunmamışlardır. Trafik kaydının işletenliğe karine teşkil ettiğine ilişkin 2918 sayılı yasanın 3.maddesi hükmünün aksi, ispat külfeti kendisine düşen davalı Ersin tarafından açıklanan güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlanmıştır.Başta jandarmada alınan ifadesindeki ikrarı olmak üzere tüm deliller E.. Ş..'yı bağlamakta ve 2918 sayılı yasanın 85.maddesi gereğince olay nedeniyle işleten sıfatıyla sorumluluğunu doğurmaktadır. Sonuç olarak trafik sicilinde adına kayıtlı olmakla birlikte 19.06.2005 olay tarihinde araç üzerinde işletenlik sıfatı bulunmayan davalı E.. Y.. hakkındaki direnme kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken, işletenlik sıfatının tayinin de 2918 sayılı yasanın 3.maddesi açık hükmüne rağmen şekli kriteri esas alarak direnme kararını bozan sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Sigortasız Çalıştırılan İşçinin İşçilik Alacakları İçin Hizmet Tespit Davası Açmaya Zorlanamayacağı
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca
incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu
anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait kuaför salonunda 01/06/2009-
07/03/2011 tarihleri arasında ça
Kat mülkiyetinde ve site mülkiyetinde yöneticinin temsil yetkisine giren işlerden dolayı icra takibi - Taraf sıfatı
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, örnek 10 ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun İcra Mahkemesi'ne yaptığı başvuruda borca itiraz ettiği, Mahkemece 21.09.2011 tarihinde verilen kararla, bono metninde “....bedeli ma
KİRA BORCUNA İTİRAZ • KİRA SÖZLEŞMESİ - İTİRAZIN KALDIRILMASI
(.Dava, itirazın kaldırılması ve temerrüt nedeni ile kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden istemin reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, 15.07.2010 tarihinde başlattığı icra takibinde 01.06.2009 başlang
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?