Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 131 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 820 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : Trabzon 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 03/02/2011NUMARASI : 2010/323-2011/21Taraflar arasındaki “Kamulaştırma Bedelinin Tespiti ve Tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen 17.11.2009 gün ve 2009/121 Esas, 2009/347 Karar sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 13.10.2010 gün ve 2010/9102 Esas, 2010/17179 Karar sayılı ilamı ile; "…Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Kapama fındıklık niteliğindeki taşınmaza gelir metoduna göre değer biçilmesinde yöntem itibariyle bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenle davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.Davalı vekilinin temyizine gelince;Dava konusu taşınmazın bilirkişi raporunda yazılı özelliklerine göre objektif değer artırıcı unsur oranının yüzde 200 oranında uygulanması gerektiği gözetilmeden, daha az oranda kabul edilmek suretiyle az bedele hükmedilmesi, Doğru görülmemiştir…”gerekçesiyle davalı yararına bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davacı İdare vekili ve Davalı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, 4650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayalı, kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapuda terkini istemine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkilinin Trabzon İli, Merkez İlçesi, A.. Köyü sınırları içerisinde davalıya ait olan, 374 parsel sayılı taşınmazın, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11. maddesi uyarınca İdarece oluşturulan Kıymet Takdir Komisyonu tarafından takdir edilen bedel üzerinden, aynı Kanunun 8. maddesi uyarınca pazarlıkla satın alınmak istenildiğini, davalı ile anlaşamadıklarını belirterek, kamulaştırma bedelinin tespit edilmesini, taşınmazın 117,35 m2 lik kısmının mülkiyetinin iptali ile müvekkili İdare adına tapuda tescilini istemiştir. Davalı vekili, dava konusu taşınmazın belediye hizmetlerinden yararlandığı, belediye mücavir alan sınırlarına 500 m gibi yakın bir mesafede bulunduğu ve arsa vasfında oluşu dikkate alınarak yeniden inşaat bilirkişileri ile keşif yapılmasını ve dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespit edilmesini talep etmiştir. Yerel Mahkemece; davanın kabulüne dair verilen karar; Özel Dairece, yukarıda yazılı gerekçelerle davalı lehine bozulmuş, davacı İdare vekilinin temyiz itirazları ise reddedilmiştir.Mahkemece önceki kararda direnilmiş; kararı, taraf vekilleri temyize getirmiştir. 1-Davacı İdare vekilinin temyizi yönünden;Yerel mahkemece, davanın kabulüne dair kurulan ilk hüküm davacı İdare vekili tarafından temyiz edilmiş, temyiz itirazları Özel Dairece reddedilmiştir.Bu durumda, hakkındaki hüküm kesinleşmiş bulunan davacı tarafın direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmadığından, temyiz dilekçesi reddedilmelidir. 2-Davalı vekilinin temyizine gelince; Uyuşmazlık; dava konusu taşınmaza objektif değer artırıcı unsur oranının doğru oranda uygulanıp uygulanmadığı; burada varılacak sonuca göre hükmedilen bedelin ne kadar olması gerektiği noktalarında toplanmaktadır.2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun, “Kamulaştırma Bedelinin Tespiti Esasları” başlıklı, 11.maddesinin, ( ı ) bendinde kamulaştırılacak taşınmaz malın bedelinin belirlenmesinde; “Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüler” in de dikkate alınacağı düzenlenmiştir.Somut olayda; mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerinde uzman bilirkişiler ile iki kez keşif yapılmış, keşifler sonucunda, düzenlenen ve karara esas alınan bilirkişi raporlarında; taşınmazın, Aktoprak Köyü sınırları içerisinde şehir merkezine 5-6 km mesafede, toprak derinliğinin 40-50 cm, yapısının killi-tınlı, organik maddece zengin, eğiminin % 3-5 civarında olup, tuzluluk, alkalilik ve drenaj sorununun bulunmadığı; fındık tarımı için uygun ve Trabzon Belediyesi mücavir alanı bitişiğinde olmakla, yol, su, elektrik gibi alt yapı hizmetlerinden yararlanma imkanının bulunduğu; yola yakınlığı nedeniyle de yetiştirilen ürünlerin nakliyesi ve pazarlamasının kolaylığı yanında; taşınmazın m2 birim değerinin 26,30 TL ve yukarıda yazılı özelliklerine göre de objektif değer artırıcı unsur oranının tarımsal değerinin iki katı olduğu saptanmıştır. Mahkemece, bilirkişi raporu, hüküm kurmaya yeterli bulunarak, taşınmazın m2 birim değeri 52,60 TL kabul edilmiş ve kamulaştırılan kısmın toplam değerinin 6.172.71 TL olduğunun tespitine karar verilmiştir. Taşınmazın bilirkişi raporlarında belirlenen özellikleri dikkate alındığında, objektif değer artırıcı unsur oranının yüzde 200 oranında uygulanması gerektiği kuşkusuzdur. Esasen Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında objektif değer artırıcı unsur oranının taşınmazın m2 birim değerine “iki katı” (yüzde 200) oranında uygulanması gerektiği noktasında bir uyuşmazlık da bulunmamakta; uyuşmazlık bu oranın hesaplanma şeklinden kaynaklanmaktadır. Burada önemle belirtmek gerekir ki, “iki kat” ve “yüzde 200” ibareleri aynı anlamı taşımakta; bir bütünün bir katı, o bütüne yine kendisinin eklenmesi suretiyle bulunan sonucu, iki katı ise, o bütüne kendisi ile birlikte iki katının eklenmesi ile bulunan sonucu ifade etmektedir.Öteki deyişle, bir şeyin katı veya oranı demek o şeyin kendisine, katı kadar veya belirtilen oranın eklenmesi suretiyle bulunmasıdır ( m2 değeri 26,30 TL + 52,60 TL= 78,90 TL). Öyle ise, taşınmazın m2 birim değeri bulunduktan sonra, Kamulaştırma Kanunu’nun, 11.maddesinin ( ı ) bendi gereğince, taşınmazın özelliklerine göre, bu bedele uygulanacak objektif değer artıcı unsur oranının tespit edilmesi, belirlenen bu oran karşılığı olan bedelin de taşınmazın m2 birim değerine eklenmesi gerekmektedir.Daha açık ifadeyle, taşınmazın objektif değer artırıcı unsur oranı eklenmiş m2 birim değerinin belirlenmesinde, taşınmazın m2 birim değerine belirtilen bu oran kadar eklenerek sonuca ulaşılmalıdır.Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.07.2011 gün, 2011/5-332 E.-2011/467 K. sayılı ilamında da bu görüş aynen benimsenmiştir. Hal böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan hesap tarzı ile dava konusu taşınmazın m2 birim değeri 78,90 TL kabul edilerek bu sonuca göre belirlenen bedel üzerinden karar verilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek daha düşük bedele hükmedilmiş olması doğru değildir. Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulması gerekirken, yanılgılı gerekçe ile önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. S O N U Ç: 1-Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin yukarıda (1) no.lu bentte açıklanan nedenlerle REDDİNE, 2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) no.lu bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran davalı vekiline geri verilmesine, 07.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.