MAHKEMESİ : İstanbul 14.Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 18.03.2013NUMARASI : 2012/319 E-2013/70 K. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesince asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kabulüne dair verilen 16.02.2011 gün ve 2009/644 E.-2011/50 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 21.02.2012 gün ve 2011/14171 E.-2012/2504 K. sayılı ilamı ile; (...Uyuşmazlık, itirazın iptali ve rücuan tazminat ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece teminat bedeli yönünden konusu kalmayan asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davada itirazın iptaline, 695.024 TL alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilerek takibin devamına, her iki tarafın icra inkar tazminatı isteklerinin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına, takdirde de bir isabetsizlik olmamasına göre temyiz eden davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamında dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalı vekilinin asıl davadaki vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince ; Davacı vekili, asıl davada, meydana gelen patlama olayı nedeniyle zarar gören dava dışı üçüncü şahsın müvekkili hakkında açtığı davada daha önce tespit edilen kusur oranlarına göre müvekkilinin müteselsilen sorumlu tutularak tazminata mahkum edildiğini, bu hükmü tehiri icra istekli olarak temyiz ederlerken 840.000 TL bedelli banka teminat mektubu sunduklarını, bu bedelin % 80 kusur oranı itibariyle 672.000 TL‘sinden davalının sorumlu olduğunu belirterek, bu konuda davalı hakkında yapılan icra takibine davalının itirazının iptalini ve % 40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir. Yargılama sırasında üçüncü kişinin açtığı davada verilen hükmün onanması ve davacının hükmedilen alacağı icra dosyasına ödemesi nedeniyle mahkemece konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ifa gerçekleşmeden dava açılması nedeniyle davalı yararına 1.100 TL maktu vekalet ücreti takdirine karar verilmiştir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6. maddesine göre anlaşmazlığın davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulh nedenleriyle delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce giderilmesi halinde tarife hükümleri ile belirlenen ücretlerin yarısına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonra giderilmesi halinde tamamına hükmolunur. Vekalet ücretinin hangi taraf yararına takdir olunacağının belirlenmesi için öncelikle uyuşmazlıkta hangi tarafın haklı olduğunun saptanması gerekir. Bunun için gerekirse yargılamaya devam olunarak toplanan deliller doğrultusunda davanın haksız açılıp açılmadığı ya da davalının davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği tespit edildikten sonra Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin yukarda açıklanan düzenlemesi gereğince vekalet ücreti takdiri icap eder. Mahkeme, yapmış olduğu değerlendirme sonucu asıl davanın haksız açıldığı sonucuna vardığına göre yukarda açıklandığı üzere davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6. maddesi hükmü gereğince nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde maktu vekalet ücretine hükmetmesi doğru görülmediğinden hükmün vekalet ücretine hasren bozulması gerekmiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN : Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Asıl ve birleşen dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.Yerel mahkemece, asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın ise kabulüne karar verilerek, rücu hakkı ödeme ile doğacağından asıl davada yapılan takibin haksız olduğu gerekçesi ile davacının yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir. Hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile asıl davaya yönelik kararın vekalet ücreti yönünden bozulmasına karar verilmiştir.Yerel Mahkemece, dava konusu alacağın gayri nakdi olduğu, bu tür alacaklara ilişkin davalarda maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, davalının %80 ninden sorumlu olduğu bedeli önce icra veznesine depo etmek, karar onanınca da üçüncü şahsa ödemek zorunda kalan davacının güç duruma düştüğü, bu nedenle nispi vekalet ücreti takdirinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği gerekçesiyle asıl davaya ilişkin kararın vekalet ücretine dair kısmına direnmiştir.Direnme hükmünü, davalı vekili temyiz etmiştir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık; davalı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin maktu mu yoksa nispi mi olması gerektiği noktasında toplanmaktadır.Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “davanın konusuz kalması” hakkında genel açıklama yapılmasında yarar görülmüştür. İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması; eş söyleyişle tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Dava sırasında borcun ödenmesi, dava konusu menkul malın davacıya teslim edilmesi, kiralananın tahliye edilmesi, taşınmaza yönelik müdahaleye son verilmesi, dava konusu taşınmazın kamulaştırılması gibi hallerde mahkemece davanın konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmelidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir. Buraya kadar yapılan açıklamalardan sonra “vekalet ücreti” kavramı üzerinde durulmasında yarar vardır. Davada kendisini bir vekil (kural olarak, avukat) ile temsil ettirmiş olup da davayı kazanan taraf lehine, diğer yargılama giderleri ile birlikte bir de Avukatlık Kanunu(AK) uyarınca (m. 169) vekalet ücreti ödenmesine hükmedilir (HMK m. 323/1-ğ). Mahkeme tarafından, bu vekalet ücretinin hesabında, davayı kazanan tarafın avukatı ile arasındaki vekalet ücreti sözleşmesinde kararlaştırılan ücret değil; Avukatlık Asgari Ücret Tarifeleri esas alınır. Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hükmün verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır(AK m. 168/3).Davada haklı çıkan taraf lehine vekalet ücretine hüküm olunabilmesi için, davanın baştan sona tamamen vekil tarafından yürütülmüş olması zorunlu değildir; davanın herhangi bir aşamasında avukatın vekillik görevine başlaması yeterlidir(Asgari Ücret Tarifeleri m. 5).Bir davada haklı çıkan tarafın, kendisini birden çok vekil ile temsil ettirmesi durumunda yargılama gideri olarak, karşı taraf sadece bir tek vekalet ücreti ödemeye mahkum edilebilir(Asgari Ücret Tarifeleri m.4).Taraflar arasındaki anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulh nedenleriyle delillerin toplanmasına ilişkin ara kararının yerine getirilmesinden önce ortadan kalkarsa, Tarife hükümleriyle belirlenmiş olan vekalet ücretinin yarısına; ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden sonra ise, tamamına hükmolunur(Asgari Ücret Tarifeleri m. 6).Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerine göre, davalar için iki tür vekalet ücreti söz konusudur: (AK m. 168/2).a.Konusu para veya parayla değerlendirilebilen bir şey olan davalarda vekalet ücreti nisbi tarifeye göre hesaplanır(Asgari Ücret Tarifeleri m. 12/1). Davanın tamamen kazanılması veya reddedilmesi durumunda, nispi vekalet ücreti müddeabihin değeri üzerinden hesaplanır. Davanın kısmen reddi halinde ise, kabul edilen miktar için davacı, reddedilen miktar için de davalı lehine vekalet ücreti takdir edilir.b.Konusu parayla değerlendirilemeyen bir şey olan davalarda (örneğin, boşanma davası gibi şahıs varlığı haklarına ilişkin davalarda) vekalet ücreti, maktu tarifeye göre takdir edilir. Somut olaya gelince; asıl davada, davacı vekili, davalı şirket tarafından müvekkiline ait Bozüyük Fabrikasına kurulan ve kiraya verilen LPG sisteminin 07.05.1998 tarihinde infilak ettiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı aleyhinde açılan Bozüyük Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/282 E. 2004/714 K. sayılı dosyasında davalının meydana gelen olayda % 80, müvekkilin ise % 20 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, aynı patlama nedeniyle müvekkili aleyhine dava dışı Türk Demirdöküm AŞ. tarafından Bozüyük Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/250 E. 2008/648 K. sayılı dosyasında açılan davada müvekkili şirketle bu dosyada dava dışı olan Aygaz A.Ş.’nin müteselsil sorumlu olduğu kabul edilerek 148.031,07 TL tazminatın 09.05.1998 tarihinden itibaren faiziyle beraber müvekkilinden tahsiline karar verildiğini, hükmün müvekkilince temyiz edildiğini ancak Türk Demirdöküm AŞ. tarafından ilamın Kadıköy 7.İcra Müdürlüğünün 2009/3925 Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, bunun üzerine müvekkilince İİK nun 36.maddesi uyarınca 840.000 TL teminat mektubu ibraz edilerek Yargıtay 7.Hukuk Dairesinden icranın geri bırakılmasının talep edildiğini, ancak dava konusu olayda %80 kusurlu olması nedeniyle depo edilen tutarın 672.000 TL sinin davalının sorumlu olduğu kısım için verildiğini, bunun üzerine müvekkilince 672.000 TL teminatın tahsili için davalı hakkında Şişli 3.İcra Müdürlüğünün 2009/8290 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazının iptali ile takibin devamına, % 40 dan aşağı olmamak üzere taktir edilecek tazminatın davalıdan tahsiline, olmadığı taktirde teminat tutarı olan 672.000,00 TL nin takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile 2009/3925 Esasında derdest takipli borca teminat olmak üzere Kadıköy 7.İcra Dairesinin hesabına teminat olarak aktarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Yargılama sırasında üçüncü kişinin açtığı Bozüyük Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/250 E. 2008/648 K. sayılı dosyasında verilen hükmün onanması ve davacının hükmedilen alacağı icra dosyasına ödemesi nedeniyle mahkemece konusu kalmayan asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ifa gerçekleşmeden dava açan davacının haksız olduğu gerekçesi ile maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmiştir.Asıl davada davacının haksız olduğu ve vekalet ücretinden sorumlu olduğu konusunda mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmamakta olup, uyuşmazlık davalı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin nispi mi yoksa maktu mu olacağı noktasında toplanmaktadır. Az yukarda belirtildiği üzere Avukatlık Ücret Tarifesinin 12.maddesinin 1.fıkrası uyarınca hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücretinin Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenmesi gerekir. Davacı, asıl davada dava dilekçesi ile teminat tutarı olan 672.000,00 TL nin takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile 2009/3925 esasında derdest takipli borca teminat olmak üzere Kadıköy 7.İcra dairesinin hesabına teminat olarak aktarılmasına karar verilmesini istemiş olup, bu haliyle davacının istemi depo edilen bedelin tahsiline yönelik olduğundan yerel mahkemenin takibe konu alacağın gayri nakdi olduğu yönündeki gerekçesi yerinde değildir.Bu durumda davalı yararına hükmedilecek avukatlık ücretinin Tarifenin üçüncü kısmı dikkate alınarak nispi olarak belirlenmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca mahkemece, davalı yararına nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği yönündeki bozma ilamına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 15.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.