Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1107 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 411 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : Yargıtay 1.Hukuk Dairesi (Bidayet-Temyiz)TARİHİ : 24/01/2012NUMARASI : 2011/2-2012/2Taraflar arsındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 1. Hukuk Dairesince ; “Davacı M.. A. B.. (G.. E..) tarafından A.. Ç.. aleyhinde 26.03.2010 tarihli dilekçe ile açılan tazminat davasının reddine dair Daire kararının temyizi üzerine karar Hukuk Genel Kurulunca 27.04.2011 tarih 2011/1-46 esas 2011/220 sayılı kararı ile daire kararından sonra 14.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6110 sayılı Yasanın 14/1-a maddesiyle değiştirilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Yasayı iptal eden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 573.maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi "Hakimlerin yargılama faaliyetlerinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir" şeklinde değiştirildiği 6110 Sayılı Yasanın 12.maddesi ile 2802 sayılı Yasaya ilave edilen 93/A-a md.) ve yine 6110 sayılı Yasanın geçici 2.maddesinin 2. nolu bendinin a, b, fıkraları ile de kesinleşmemiş hükümler ve görülmekte olan davalarda da bu yasa hükümlerinin uygulanacağı ve davaların (Geçici 2.md. l. fıkra-c) ilgili hakime resen ihbar edileceği ön görüldüğü gerekçesiyle bozulmuş, Dairece bozma kararına uyulduktan sonra Devlete (temsilen hazineye) yasa gereğince davalının yerine geçmek üzere tebligat yapılmak davalıya da dava ihbar edilmek suretiyle taraf teşkili sağlanarak ilk derece mahkemesi (bidayet) sıfatıyla yapılan açık yargılama sonunda dosya incelendi;GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;Davacı, 10.03.2004 tarihinde Konya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinde 2004/116 esas sayı ile L.. B.. aleyhine açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasını davayı tedvir ve intaç eden Hakim A.. Ç..'ın aynen "davada taraf tuttuğu, verilen veya sağlanan veya vaatedilen bir menfaat dolayısıyla kanuna aykırı şekilde karar vererek reddettiğini karşı taraf için öngörülen Avukatlık ücreti nedeniyle hakkında icra takibine girişildiği ve böylece zararına sebebiyet verdiğini" ileri sürerek fazlaya dair hakları ile manevi tazminat hakkını mahfuz tutarak 5.640.-TL maddi tazminatın davalı Hakimden tahsilini istemiştir.Kendisine tebligat yapılıp 6110 sayılı Yasanın 12.maddesi ile 2802 sayılı Hakim ve Savcılar Kanununa eklenen 93/A maddesi, keza aynı yasanın 14.maddesinin 1-a hükümleri gereğince davalı hakimin yerine geçen Devlet (Hazine) vekili 12.12.2011 tarihli cevap dilekçesi ve yargılama sırasındaki beyanı ile tazminat yönünden yasal koşulların gerçekleşmediğini davacı duruşmaları takip edip iştirak etmediği halde duruşmalara devam edeceklerini bildirerek davanın reddini savunmuştur.Davalı iken 6110 sayılı Yasa hükümleri (geçici 2.maddenin 1.fıkrasının (c) bendi) gereğince dava kendisine ihbar edilen konumundaki A..Ç.. ise yasa değişikliğinden önceki savunmasında özetle iddiaların iftiradan ibaret olduğunu ve varit olmadığını, davanın reddinin gerektiğini 20.000.-TL Manevi, 10.000.-TL Maddi tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini vekili aracılığıyla savunmuş ve aynı şekilde davacı davayı takip etmediği halde davayı kendilerinin takip edeceklerini bildirmiştir.Her ne kadar dava maddi tazminat isteğiyle davalı hakim aleyhine 1086 sayılı HUMK'nun yürürlük tarihinde açılmış ise de, 09.02.2011 tarihinde kabul edilip, 14.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6110 sayılı Yasanın geçici 2.maddesinin 2.fıkrası gereğince bu kanunun yürürlük tarihinden önce açılmış görülmekte olan davalar ile kesinleşmemiş hükümler hakkında da 1086 sayılı Yasanın 573.maddesi hükmünün uygulanacağı ancak davaya bu yasanın 12.maddesi gereğince 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununa 93.maddeden sonra gelmek üzere eklenen 93/A-a hükmü gereğince ..tazminat davasının Devlet aleyhine açılması gereğine değinildikten sonra geçici 2.maddenin 2.fıkrasının son cümlesi uyarınca davaya Devlet aleyhine devam edileceği, aynı maddenin 1 .fıkrasının (c) bendine göre de bu davaların ilgili hakime resen ihbar edilmesi, nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe, giren 6100 sayılı HMK'nın 46/1 ve 48/2. Maddesinde de aynı hükümler öngörüldüğünden dairemizce Devlete (hazineye) davalı sıfatıyla tebligat, ilgili hakime de dava ihbar edilerek usulü işlemler ve taraf teşkili tekemmül ettirilmiş olup, dava tedvir ve intaç olunmuştur.Davanın açılış tarihi dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimi gözetildiğinde özellikle 6110 sayılı Kanunun değişiklik gerekçesinde de ifade edildiği üzere genel olarak hakimin sorumluluğu konusunda öncelikle 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun değişik 93/A maddesinde öngörülen ilkelerin aranması sorumluluk sebepleri yönünden ise 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 573. maddesi hükmünün uygulanması gerektiği tartışmasızdır. (HGK. 15.07.2011 tarih 2011/1-1 esas ve sayılı kararı)Anılan madde hükmünde hakimlerin hangi hallerde mesuliyetleri cihetine gidileceği bir bir gösterilerek duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirtilmiştir. Esasen 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve 1086 sayılı HUMK'nu geçiş hükümleri de vazedilmek suretiyle yürürlükten kaldıran 6100 sayılı HMK'nun 46.maddesi hükmünde de HUMK'nun 573.maddesinde olduğu gibi hakimlerin hangi hal ve davranışlarından dolayı Devletin sorumlu tutulacağı tadat edilmiştir.Somut olaya gelince; davacının Konya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinde 13.09.2003 tarihinde ölen babası H.. H..'in bedelini üçüncü kişiye ödemek suretiyle üvey annesi L.. E.. (B..) adına sicil kaydı tesis ettirdiği (gizli bağış) taşınmazlarla ilgili olarak muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı açtığı 2004/116 esas sayılı davanın (olayda muris muvazaasına ilişkin 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İ.B.K'nın uygulama yeri bulunmadığından ve murisin işleminin bağış niteliğinde olduğu ve koşullarının varlığı halinde tenkis davasına konu teşkil edeceği oysa, davada tenkis isteğinin de bulunmadığı gerekçesiyle) 12.11.2007 tarihinde 2007/387 sayılı kararla reddedilerek yasal yollardan (derecattan) geçmek suretiyle kararın kesinleştiği, anılan davada davalının avukatla temsil edilmesi nedeniyle davalı yararına 5.640.-TL avukatlık ücretine hükmedildiği ve bu ücretin tahsili bakımından eldeki davanın davacısı hakkında icra takibi yapıldığı dosya kapsamı ve eksiğin tamamlanması yoluyla getirilen evrak ve dosyalarla sabit olup, davacının eldeki davaya konu ettiği 5.640.-TL maddi tazminatında takip konusu yapılan avukatlık ücretine ilişkin olduğu açıktır.Davacı, bahse konu kararın taraf tutulmak ve kasıtlı davranılarak zararını mucip olmak düşüncesiyle ittihaz edildiğini ileri sürerek, eldeki davayı açmışsa da, kararın kanuna, hukuka uygunluğu Dairemizin denetiminden geçerek ve onanmak ve karar düzeltme isteği de reddedilmek suretiyle karar benimsendiğine göre davacının davaya bakıp karara bağlayan davalı Hakim hakkında ileri sürdüğü iddiaların kavli mücerrette kaldığı ve sübut bulmadığı sonuç ve kanaatine varılmış, başka bir deyişle davacının uğradığını ileri sürdüğü zararın açtığı davanın neticesi gereği olduğu gözetildiğinde hakimin eylem ve işleminden kaynaklanan ve onun sorumluluğunu gerektiren tazminat koşullarının somut olayda gerçekleştiği söylenemez. Öyleyse, davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Zira, (ihbar olunanın) davalının sorumluluğu eylemiyle zarar arasında uygun neden sonuç bağının bulunmasına bağlı olup, somut olayda nedensellik varit değildir.Diğer taraftan, dava Hakim hakkında açılan tazminat davası olup, davanın reddi gerektiği anlaşılmakla karşılık davanın var olup olmadığına, hatta açık bir istek bulunup bulunmadığına bakılmaksızın Hakim yararına re'sen manevi tazminata hükmedileceği HUMK'nun 576.maddesi hükmü gereği ise de, 6110 sayılı Yasanın 14.maddesinin 2/a fıkrası ile anılan madde hükmü yürürlükten kaldırılmış 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK ile de geçiş hükümleri vazedilerek 1086 sayılı Yasa uygulamadan kaldırılmış olduğundan bu konuda mukteza tayin edilmesine mahal kalmamıştır.Ne var ki, davalı (sonradan ihbar edilen sıfatını alan) A.. Ç.. vekili aracılığıyla 05.10.2010 tarihli dilekçesiyle 10.000.-TL maddi ve 20.000.-TL manevi tazminat isteğinde bulunmuştur. O halde bu isteğin yeni yasal düzenlemeler (6110, 6100 sayılı Yasalar) karşısında bağımsız bir dava olarak genel mahkemelerde-somut olayda 6100 sayılı Yasanın 2/1.maddesi gereğince görülüp çözüme kavuşturulması gerekeceği tartışmasızdır.Öyleyse, bu istek yönünden dosya tefrik edilerek görevsizlik karan verilmelidir.Öte yandan, davacının davası reddedildiği halde başlangıçta davalı olan ve vekille davada temsil edilen A.. Ç.. lehine avukatlık ücreti tayin ve takdirine de gerek bulunmamaktadır. Zira yasa gereğince davadaki konumu ihbar edilen kişidir.HÜKÜM: Ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda yazılı olduğu üzere;1)-Sübut bulmayan M.. A..B..'ın (G..n E..'nin ) davasının reddine,2)-Ret kararının eklentisi olarak 6100 sayılı HMK.nun 49. maddesi gereğince takdiren 500.00 TL idari (disiplin) para cezasının davacıdan alınmasına ve hazineye gelir kaydedilmesine,3)-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4)-Dava değeri olan 5.640.-TL üzerinden davalı Devlet (hazine) vekille temsil olduğundan Danıştay Dava Daireleri Kurulunun 30.06.2011 tarih ve 321 sayılı kararı ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12.maddesinin "...belirlenen bu ücret tarifenin 2.kısmının 2.bölümüne göre tespit edilen ücretten az olamaz." kısmının yürürlüğünün durdurulması nedeniyle 684.TL Avukatlık ücreti takdiri ile davacıdan alınarak davalı Devlete (Hazineye) verilmesine,5)-21.15.-TL Ret harcının peşin yatırılan 118.70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 97.55 lira harcın istek halinde davacıya iadesine,6)-A.. Ç..'ın davaya cevaben maddi ve manevi tazminata ilişkin isteği yönünden 6110 ve 6100 sayılı Yasa hükümlerine göre dairenin görevsizliğine, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna, evrakın A. Ç..vekili tarafından fotokopisinin çekilerek bu dosyadan tefrikine, istek halinde dosyanın (fotokopisi) görevli mahkemeye gönderilmesine,7)-6110 ve 6100 sayılı Yasalar gereğince Devletin (hazinenin) davalı asıl yerine geçtiği davalının ise ihbar edilen konumunda bulunduğu gözetilerek bu dava nedeniyle (asıl dava) lehinde avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına” dair oybirliği ile verilen 24.01.2012 gün ve 2011/2-2 sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü: HUKUK GENEL KURULU KARARI Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 1. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12. Maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’na eklenen 93/A-5 fıkrası ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.