Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1076 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1595 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki “tahliye” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eskişehir 3.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.12.2011 gün ve 2011/1788 E.-2011/1830 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 29.03.2012 gün ve 2012/1790 E., 2012/4994 K. sayılı ilamı ile;(...Dava, BK.262.maddesine göre açılan feshi ihbar nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece istem reddedilmiş olup, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının arsa niteliğindeki kiralananda yaklaşık on yıldan fazla bir zamandan beri kiracı olduğunu, BK. 262 ve devamı maddeleri gereğince süresinde feshi ihbarda bulunduklarını belirterek davalının taşınmazdan tahliyesini istemiştir. Davalı ise, tahliye isteme süresi ve prosedürüne uyulmadığından bahisle, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının kira sözleşmesinin başlangıç tarihini tespit edemediğini, bu durumda kira sözleşmesinin başlangıcının belli olmadığı, ihtarnamenin geçerli sayılamayacağı, davanın süresinde açılıp açılmadığının tesbitinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Borçlar Kanununa tabi süresiz sözleşmelerde feshi ihbar süresi bu kanunun 262.maddesi hükmüne göre belirlenir. Anılan madde hükmü gereğince süresiz sözleşmelerde 6 (altı) aylık dönem için 3 (üç) ay önceden kiracıya feshi ihbar tebliğ ettirilmesi ve o dönem sonunda tahliye davası açılması gerekir. Altı aylık dönemin birinde tebliğ ettirilen feshi ihbar ancak bu dönem sonunda dava açma hakkı verir. Bu feshi ihbar sonraki dönem için kullanılamaz. Borçlar Kanununun kapsamına giren yerlerin tahliyesi için feshi ihbar yeterli olup, başka bir sebep aramaya gerek yoktur.Olayımıza gelince; taraflar arasında sözlü kira sözleşmesi olduğuna ilişkin uyuşmazlık yoktur. Kiralanan taşınmazın keşifte belirlenen hakim vasfına göre üstü örtülü nitelikte olmadığı ve kömür satış faaliyeti için kullanıldığı tespit edildiğinden Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ilişkin hükümlerine tabi olduğu anlaşılmaktadır. Taraflardan her biri B.K. 262.maddesindeki sürelerden yararlanarak ihbar suretiyle sözleşmeyi feshedebilir. BK. 262.maddesine göre davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenebilmesi için öncelikle kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin ve süresinin bilinmesi zorunludur. Davacı, kira sözleşmesinin başlangıç tarihini ve süresini kanıtlamakla yükümlüdür. Mahkemece bu hususun davacı ve davalıdan sorularak tesbiti,davacının bildirdiği tarihlere davalının karşı çıkması halinde bu konudaki uyuşmazlığın tarafların gösterecekleri bütün deliller toplanarak çözüme kavuşturulmasından sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, mülga 818 sayılı BK.262.maddesine göre açılan feshi ihbar nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalının arsa niteliğindeki kiralananda yaklaşık on yıldan fazla bir zamandan beri kiracı olduğunu, BK. 262 ve devamı maddeleri gereğince süresinde feshi ihbarda bulunduklarını belirterek davalının taşınmazdan tahliyesini istemiştir. Davalı, tahliye isteme süresi ve prosedürüne uyulmadığından bahisle, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, “davacının kira sözleşmesinin başlangıç tarihini tespit edemediğini, bu durumda kira sözleşmesinin başlangıcının belli olmadığı, ihtarnamenin geçerli sayılamayacağı, davanın süresinde açılıp açılmadığının tesbitinin mümkün olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hükmün, davacı vekili tarafından temyizi üzerine; Özel Dairece, metni yukarıda aynen yazılı gerekçeler ile karar bozulmuştur.Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.Direnme kararını, davacı vekili temyize getirmektedir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kira sözleşmesinin başlangıcının ve süresinin kanıtlanması için mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Somut olayda, taraflar arasında sözlü kira sözleşmesi olduğuna ilişkin uyuşmazlık yoktur. Kiralanan taşınmazın keşifte belirlenen hakim vasfına göre üstü örtülü nitelikte olmadığı ve kömür satış faaliyeti için kullanıldığı tespit edildiğinden Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ilişkin hükümlerine tabi olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 262.maddesindeki sürelerden yararlanarak ihbar suretiyle sözleşmeyi feshedebilir. BK.nun 262.maddesine göre davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenebilmesi için öncelikle kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin ve süresinin bilinmesi zorunludur. Davacı, kira sözleşmesinin başlangıç tarihini ve süresini kanıtlamakla yükümlüdür. Eldeki davada, mahkemece davacı vekiline, 16.08.2011, 22.11.2011 ve 22.12.2011 tarihli duruşmalarda imkan ve kesin süre verilmiş ancak, davacı vekili, kira sözleşmesinin başlangıcını kanıtlayamadıklarını ve bu konuda herhangi bir delil sunamayacaklarını bildirmiştir. Hal böyle olunca, yerel mahkemenin yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir. S O N U Ç : Açıklanan gerekçeyle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan direnme kararının ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 24.12.2014 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar SAHTE ÇEK KULLANMAK SURETİYLE NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK Mahkemesi : OLTU Ağır Ceza Günü : 12.03.2009 Sayısı : 62-17 Sanık P.. C..’in resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı TCK’nun 204/1 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl hapis; bankanın araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık su Avukatın yapamayacağı işler- ortak çalışan avukatlar da işi yasal olarak reddetmek zorundadır. 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 38.maddesinde avukatın işi ret mecbureyetinde olduğu haller gösterilmiş, aynı maddenin (c) bendi; “Avukatın evvelce hakim, hakem, Cumhuriyet savcısı, bilirkişi veya memur olarak görev yapmış olmasını” işi reddetme sebebi olarak kabul etmiş, aynı maddenin son fıkrasın KİRA BORCUNA İTİRAZ • KİRA SÖZLEŞMESİ - İTİRAZIN KALDIRILMASI (.Dava, itirazın kaldırılması ve temerrüt nedeni ile kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden istemin reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, 15.07.2010 tarihinde başlattığı icra takibinde 01.06.2009 başlang Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?