MAHKEMESİ : Samsun 1. İş MahkemesiTARİHİ : 19.09.2011NOSU : 2010/1284 -2011/460Taraflar arasındaki “sigortalılık süresinin tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun 1. İş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 19.09.2011 gün ve 2010/1284 E., 2011/460 K. sayılı kararın incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 27.12.2011 gün ve 2011/16440-20213 sayılı ilamı ile; (…Dava, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4/1-b bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olmakla beraber, geçiş hükümlerini içeren aynı kanunun geçici 7. maddesi gereğince mülga 2926 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğinden, söz konusu mevzuat hükümleri gereği inceleme yapılmıştır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, 22.9.2010 gün ve 2010/10-380-420 sayılı ilamında belirttiği üzere, davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunun 2. maddesi uyarınca; Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın tarımsal faaliyette bulunan kimselerden uygulama tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla 55 yaşını dolduran erkekler istekleri halinde kapsama alınırlar. Anılan madde, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 48. maddesi ile değişikliğe uğramış olup ilk tescil tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla 60 yaşını dolduran erkeklerin istemleri halinde kapsama alınacakları düzenlenmiştir.Anılan Kanunun 3.maddesinde “Tarımsal Faaliyette Bulunanlar”; “Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar” olarak ifade edilmiştir. Başka bir ifade ile 2926 sayılı Kanun’un 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Kanun'un 36. maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2. madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. Sigortalı sayılanların Kanunun 7. maddesi uyarınca sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Bu Kanuna göre sigortalı sayılanlardan Kanun kapsamına girdikleri tarihten itibaren üç ay içerisinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmayanların tescil işlemi Kurumca resen yapılarak, Kanunun 5. maddesi hükmü ile tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren sigortalı sayılacaklar, öngörülen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülükleri ise kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacaktır.Diğer yandan, 2926 sayılı Kanun’un 10. maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulaması ile Tarım Bağ-Kur'luluğun kanıtlanması yönünde zirai kuruluşların kayıtları karine olarak kabul edilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2002 gün ve 2002/21–69 E.-44 K., 03.07.2002 gün ve 2002/21–576 E.-584 K., 14.02.2007 gün ve 2007/21–73 E.-71 K., 14.02.2007 gün ve 2007/21–172 E.-2007/177 K., 03.03.2010 gün ve 2010/10–107 E.-127 K., 07.07.2010 gün ve 2010/10–359 E.-368 K. sayılı kararları). 2926 sayılı Kanun'un uygulamasına ilişkin 26.03.1994 tarihli 4 nolu tebliğin “D” bendinde; çiftçilerin, Bağ-Kur primlerinin sattıkları ürün bedellerinden tevkif suretiyle ödendiğini ispatlayabilmelerinin, kendilerine verilen belgeleri muhafaza etmelerine bağlı olduğu belirtilmiştir. Aynı tebliğin “F” bendinde ise çiftçilerin sattıkları ürün bedellerinden prim borçlarına mahsuben yapılan tevkifatların, tevkifatın kurum hesaplarına intikal etmesi koşuluyla, tevkifatın gerçekleştiği tarih itibariyle cari ve geçmiş dönem prim borçları ile iadenin talep edileceği dönemin sonuna kadar tahakkuk ettirilecek prim borçlarına mahsup edileceği, Kurum hesaplarına intikal etmeyen tevkifatların mahsup işlemine esas alınmayacağı belirtilmiştir.Somut olayda, davacının mayıs 1996'de, teslim ettiği ürün bedelinden tevkifat yolu ile yapılan prim kesintisinin kurum hesabına intikal edip etmediği belirgin değildir. Bu durumda, uyuşmazlık konusu kabul edilen döneme ilişkin kesintinin kurum hesabına intikal edip etmediğinin araştırılması zorunludur. O halde, mahkemece yapılacak iş; ürün tesliminin özel kuruluşca yapılması karşısında; hak ve mükellefiyetin başlangıcı bu tevkifatın Bağ-Kur’un hesabına intikal etmesi koşuluyla tevkifat tarihini takip eden aybaşı olarak kabul edilmesi gerektiğinden, söz konusu tevkifatın Kurum hesabına intikal edip etmediğinin araştırılması; intikal etmiş ise davacının tevkifatı takip eden aybaşından, kesinti yapılan yılın sonuna dek sigortalı olduğunun kabulüne, intikal etmemiş ise davanın reddine karar vermek olmalıdır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı olduğu şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davalı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, 2926 Sayılı Kanuna tabi tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde ve yargılama aşamasında özetle, davacının ürün bedelinden yapılan tevkifat nedeniyle 01.06.1996-31.12.1996 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) vekili, davanın reddini savunmuştur.Yerel Mahkemece, davacının teslim etmiş olduğu ürün bedelinden yapılan tevkifat nedeniyle davanın kabulüne dair verilen karar, davalı SGK vekilinin temyizi üzerine Özel Daire'ce, yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuş, mahkemece önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnilmiştir.Direnme kararını, davalı vekili temyize getirmiştir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespiti talebi bakımından, davacının Mayıs/1996'da, teslim ettiği ürün bedelinden tevkifat yolu ile yapılan prim kesintisinin kurum hesabına intikal edip etmediği yönünde yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Davacının nüfus kayıt bilgilerine göre, Samsun ili, Alaçam ilçesi, Yukarıelma mahallesi nüfusuna kayıtlı, Ferhat ve Nezihe'den olma, 10.05.1946 doğumlu F. Ç.olduğu anlaşılmaktadır.S. Ticaret A.Ş. tarafından düzenlenen müstahsil makbuzu içeriğinden, 1946 doğumlu, Yukarı Elma köyünden olan F.Ç.'tan, 1995 ürün yılı dolayısıyla Mayıs/1996 tarihinde 1.297,400 TL Bağ-Kur tevkifat kesintisinin yapıldığı görünmektedir. Samsun Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü'nün dosyaya gönderdiği cevabi yazısında; 1963 doğumlu F.Ç.'tan 1995 ürün yılı dolayısıyla Mayıs/1996 tarihinde, 1.297,400 TL Bağ-Kur tevkifat kesintisinin yapıldığı, anılan kesintinin Kuruma Haziran/1996 tarihinde intikal ettiği bildirilmiş; yine aynı yazının içeriğinde tevkifat bildiriminde, doğum tarihi 1963 olarak bildirilmiş olup, bu kişinin davacı ile aynı kişi olup olmadığının bilinemediği de açıklanmıştır. Görüldüğü üzere, Kuruma intikal eden prim tevkifatına ilişkin belgede 1963 doğumlu F. Ç. ile davacıya ait nüfus kayıt bilgileri dikkate alındığında, prim kesintisinin davacıya aidiyeti konusunda tereddüt oluşmaktadır. Şu hale göre, mahkemece az yukarıda belirtilen tereddüt giderilmeksizin, prim kesintisinin gerçekten davacıya ait olup olmadığı araştırılmaksızın, eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş; prim kesintisinin yapıldığı kişi ile davacının aynı kişi olup olmadığının tespiti bakımından, davacı ile aynı isim ve soyadı taşıyan köyde yaşayan başka birisinin olup olmadığı, nüfus müdürlüğü ve kolluk aracılığı ile şüpheye yer vermeyecek şekilde araştırılması ve gerektiğinde bu konuda tanık beyanlarına da başvurularak dosyadaki diğer delillerle birlikte değerlendirilip, varılacak uygun sonuç uyarınca bir karar vermekten ibarettir.Yukarıda açıklanan değişik gerekçeyle yerel mahkeme direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 5521 Sayılı Kanunun 8/son maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10.07.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.