Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1009 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2169 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiTaraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 6. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 30.07.2009 gün ve 2008/658 E. 2009/335 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 20.02.2012 gün ve 2009/39155 E. 2012/4897 K. sayılı ilamı ile; (…A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, iş sözleşmesinin davalı işyerinde çalışan diğer çalışanların şikayetleri nedeni ile davalı işveren tarafından feshedildiğini, İzmir 9. İş Mahkemesinin 2006/573 E. 2007/82 K. sayılı dosyası ile açılan işe iade davasının işveren feshinin geçerli nedene dayandığı gerekçesiyle reddedildiğini ve ilgili kararı temyiz ettiklerini, kararın Yargıtay 9. H.D.’nin 2007/14835 E. 2007/36284 K. sayılı kararı ile onanmasına karar verildiği, maddi hatanın düzeltilmesi talebininde reddine karar verildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatının tahsilini talep etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davacının formen olarak çalıştığını, diğer çalışanlardan maddi menfaatler elde ettiğini, karşılığında izin kullandırdığını, bayan işçiler hakkında cinsel imalarda bulunduğunu, iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı davacı temyiz etmiştir. E) Gerekçe:İşe iade davasında davacının iş sözleşmesinin haklı değil, geçerli nedenle feshedildiği kabul edilerek sonuca gidilmiş ve bu hüküm Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Bu saptama kıdem ve ihbar tazminatına yönelik eldeki davada bağlayıcı nitelik taşımakta olup, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği sonucuna varılarak davanın reddi bozmayı gerektirmiştir…)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, ihbar ve kıdem tazminatı istemlerine ilişkindir.Davacı vekili, davalı işverenin davacının iş akdini 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesi uyarınca feshi üzerine açılan işe iade davasının reddine dair kararda; işverenin 25. madde gerekçesinin haklı fesih nedeni olarak görülmediği, ancak davacıya isnat edilen davranışların işveren yönünden geçerli fesih nedeni olarak kabul edildiğini, mahkemece davacının işten çıkarılmasının 25. madde kapsamında olmadığının açık olarak belirlendiğini, bu durumda iş akdi 18. madde kapsamında sonlandırıldığından ihbar ve kıdem tazminatı ödenmesi gerektiğini belirterek, ihbar ve kıdem tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin uyumsuz davranışlar göstermesi nedeniyle İş Kanunu’nun 25/II maddesine göre feshedildiğini, işe iade davasında verilen kararda; mahkemenin davacının işyerinde sergilediği davranışları iş akdinin feshi için yeterli kanaat sebebi olarak gördüğünü, ihbar ve kıdem tazminatlarının ancak 17 ve 18. maddelere göre yapılan fesihlere bağlı olarak istenebilecek tazminatlar olduğunu, işe iade kararında feshin 17 ve 18. maddelere dayalı olarak yapıldığına hükmedilmediğini belirtilerek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının eylemlerinin mahiyetinde çalışan işçiler arasında huzursuzluğa sebep olduğu, davacının bu eyleminin 4857 sayılı Kanun’un 25-II/b, c, d ve e bendi kapsamında kalmakla birlikte, davalı işveren fesih sebebi ile bağlı bulunduğundan işveren tarafından davacının iş akdinin feshinin 25-II/e bendi kapsamında haklı fesih sebebine dayandığı, kıdem ve ihbar tazminatı talep etmeye hakkı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, mahkemece; “işe iade talebinin reddine dair ilamın gerekçesinde açıkça davacının 4857 sayılı Kanun’un 25/II-c bendinde yer alan haklı fesih sebebini oluşturan davranışta bulunduğunun belirlendiği ve kararın bu hususta bir düzeltme yapılmaksızın onandığı; böylece davacının 25/II-b-c-d-e bendinde yer alan haklı fesih sebebini oluşturan davranışta bulunduğunun kesin hükümle tespit edildiği, bu durumun haklı fesih sebebi oluşturmakla birlikte geçerli fesih sebebi de oluşturduğu, kararda gelişen olayların anlatılmasından sonra haklı ve geçerli fesih denilmeyip sadece geçerli fesih denmesinin karar gerekçesinin diğer bölümlerini ortadan kaldırmayacağı, bu nedenle iş akdinin işverence feshinin 25/II-e bendi kapsamında haklı fesih sebebine dayandığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep etmeye hakkı bulunmadığı” gerekçesiyle, davanın reddine ilişkin önceki kararda direnilmesine, karar verilmiştir.Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmektedir.Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmesinden önce hükmün tefhiminin usulüne uygun olup olmadığı ile varılacak sonuca göre davacı vekilinin temyizinin süresinde olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.Bilindiği üzere, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8 inci maddesi uyarınca iş mahkemesinden verilen kararlar tefhim ve tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz olunabilir. Hükmün tefhimi usulü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294 üncü maddesinde düzenlenmiştir.6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi uyarınca;(1)Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.(2)Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur. (3)Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. (4)Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. (5)Hükmün tefhimini, duruşmada bulunanlar ayakta dinler. (6)Hükme ilişkin hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında da uygulanır.".Anılan Kanunun 321. maddesinde ise basit yargılama usulünde hüküm açıklığa kavuşturulmuştur. 6100 sayılı Kanun’un 321. maddesi uyarınca;(1)Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.(2)Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir." Açıklanan hükümlerin değerlendirilmesinde, HMK’nun 321. maddesi uyarınca hükme ilişkin tüm hususlar, gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur.Nitekim, Anayasa Mahkemesinin 2012/1034 bireysel başvuru numaralı talep konusunda verdiği, 10 Mayıs 2014 tarihli ve 28996 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 20.03.2014 tarihli kararında da “...başvurucuya ilk derece mahkemesi kararının gerekçesini bilerek ve bu gerekçeye karşı iddialarını sunacak şekilde temyiz başvurusu yapma imkânı verilmesinde hukuki yarar bulunduğu...” kabul edilmiştir.Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün 6100 sayılı HMK’nun 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu‘nun 8. maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal“ olarak anlaşılması zorunludur.Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veya gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde dahi, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanmaları mümkün olduğundan, bu gibi hallerde bile gerekçeli kararın taraflara tebliği gerekmektedir.Yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda somut uyuşmazlığın incelenmesinde; mahkemece hükmün tefhiminin gerekçeyi içermemesi nedeniyle tefhimin usulüne uygun olmadığı ve temyiz süresinin gerekçeli kararın tebliği tarihinden başlayacağı, buna göre davacı vekilinin gerekçeli kararın tebliğinden önce yapmış olduğu temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilerek, 03.12.2014 günlü ilk görüşmede oyçokluğuyla önsorun bulunmadığına ve işin esasının incelenmesine karar verilmiştir.İşin esasının incelenmesinde; Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, iş sözleşmesinin fesih nedenine ilişkin olarak işe iade davasında yapılan saptamanın, işçilik alacaklarına ilişkin davada bağlayıcı olup olmadığı, varılacak sonuca göre somut uyuşmazlık yönünden; işe iade davasında iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı mı yoksa geçerli nedenle mi feshedildiğinin kabul edildiği ile davacının ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, noktalarında toplanmaktadır.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere, özellikle kesinleşen işe iade dosyasında karar gerekçesinde “İş Kanunu’nun 25 mad. belirtilen derhal fesih için öngörülen sebepler içinde yer almasa dahi, işyerine zarar vererek, zarar tedirginliği oluşturmak, iş ilişkisi içinde arkadaşlarından borç para isteme, iş akışını ve iş ortamını olumsuz etkileyecek şekilde diğer işçilerle ilişkiye girme, iş arkadaşları ve amirleri hakkında uygunsuz davranışlarda bulunmak sözlerini sarf ettiği gibi, bayan işçilere uygun olmayacak sözler sarf ettiği, onları utandırdığı ve sözlü cinsel tacizde bulunduğu konusunda tanık ifadesinin varlığı gözönüne alındığında bu konuda da, iş ilişkisi içinde olduğu kişilerden sıkça şikayetler gelmesi gibi nedenler, geçerli fesih nedeni olarak sayılıp kabul edildiğinden, davacının işçinin de işyerinde böyle davranışlar sergilediği, bu nedenle iş akdinin feshedildiği” açıklaması ile feshin geçerli sebebe dayandığının belirtilmesine, davalı vekili tarafından temyiz edilmeyen gerekçenin; kesinleşen işe iade davalarında gerekçe hükme sıkı sıkıya bağlı olduğundan maddi anlamda kesinlik kapsamında olduğuna ve bu kesinliğin eldeki alacak davasında da bağlayıcı bulunmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun'un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,10.12.2014 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar Avukatın takip kesinleştiği halde alacağın tahsili için gereken diğer işlemleri yapmaması görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Suç tarihinde Ankara Barosuna bağlı avukat olarak çalışan sanığın, 13/10/2008 tarihli vekaletname ile katılanın K.. ve T.. Köyü tüzel kişiliklerinden olan alacağının tahsili amacıyla vekilliğini üstlendiği, Po Şikayet reddedilse de icra mahkemesinin tedbir kararı HMK 397/2 maddesi gereğince aksi belirtilmediği sürece karar kesinleşene kadar devam eder. Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunu Tecdit (yenileme) nedir? Borcun senetlerle ödeneceğine ilişkin protokol yenileme sözleşmesi midir? Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?