Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 03.03.2011 gün ve 2010/417 E., 2011/105 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 12.06.2012 gün ve 2011/7955 E., 2012/10281 K. sayılı ilamı ile önce oyçokluğuyla onanmış, davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 17.12.2012 gün ve 2012/15641 E., 2012/19421 K sayılı ilamı ile.; (...Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine karar Dairemizce onanmış, davacı İ.. Ş.. vekilinin karar düzeltme istemi üzerine dosya yeniden ele alınıp incelenmiştir. Davacı, TBMM'de yaptığı konuşmasında davalının, elinde TRT ile ilgili yolsuzluk belgeleri bulunduğu, binden fazla kişinin işten çıkarılarak akraba ve hemşehrilerini işe aldığı, yayın bedeli hakkının haksız yere kullanıldığı, TRT'nin PKK'yı aklama çabası içerisine girdiği, işverenlerin ve cemaatlerin lehine yayın yapıldığı yönünde haksız ve gerçeğe aykırı ithamları ile kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu ileri sürerek uğradığı manevi zararın davalıya ödetilmesini istemiştir.Davalılar ise, davanın reddini savunmuşlardır. Yerel mahkemece, davalının açıklamalarının eleştiri niteliğinde olduğu gerekçesiyle dava reddedilmiştir.Davalının konuşmasında "TRT gerçek anlamda kamu hizmeti yapacaksa önce bu genel müdürden kurtulmalıdır... TRT'nin bütçesi 1,2 milyar lira. İ.. Ş..'in sülalesinin kontrolündedir. Burası....yani bu kadar bütçe sayın genel müdürün sülalesine emanet edilmiştir. TRT tarihinde ilkler yaşanıyor. Cumhuriyet tarihinde ilk kez TRT, PKK'yı aklama çabasına girdi..." biçiminde doğruluğunu kanıtlayamadığı nitelemelerle eleştiri sınırını aşarak TRT Genel Müdürü olan davacının kişilik haklarına saldırmıştır. Somut olaya uygun düşecek miktarda manevi tazminata karar verilmesi gerekir.Açıklanan nedenlerle, yerel mahkemece davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşıldığından, davacı İ.. Ş.. vekilinin karar düzeltme istemi HUMK’nun 440-442. maddeleri uyarınca kabul edilmeli ve Dairemizin onama kararı kaldırılmalıdır...) gerekçesiyle oyçokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN: Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davanın reddine dair verilen hüküm, Özel Dairece önce onanmış, davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile bozulmuştur. Yerel Mahkemece, davalının milletvekili olarak hükümet tarafından atanan ve görev yapan bürokratları eleştirmesinin hak ve ödevleri arasında bulunduğu, davacının da TRT Genel Müdürü olarak icraatlarının eleştirilmesini demokratik toplumlarda olduğu gibi hoşgörü ile karşılaması gerektiği gerekçesiyle ilk hükümde direnilmesine karar verilmiştir.Direnme hükmünü, davacı vekili temyiz etmiştir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık; davalının, 08.07.2010 tarihinde T.B.M.M.’de yaptığı konuşma ve 14.07.2010 tarihli basın açıklaması ile davacının kişilik haklarına saldırıda bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Uyuşmazlığın çözümü için “Meclis araştırması” kavramı üzerinde durulması gerekmektedir. Meclis araştırması, "Meclisin, belli bir konuda bilgi edinmek için, milletvekillerinden oluşturduğu bir komisyon tarafından yapılan incelemedir". Anayasa çerçevesinde, her konuda karar almaya yetkili olan TBMM, herhangi bir konuda hükümet ya da başka kaynaklardan bilgi edinmek yerine, bu bilgiler bizzat ve yerinde edinme yoluna da gidebilir. Bunu, parlamentoların işlevleri gereği doğal hakkı olarak kabul etmek gerekir. Burada, "belli bir konuda" ifadesiyle, meclis araştırmasının kişilere yönelik değil; nesnel olaylara, kurumlara ya da makamlara ilişkin olabileceği vurgulanmıştır. Meclis araştırması kurumuna Anayasada bu amaçla yer verilmiştir (Ana. m. 98).Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğüne göre, meclis araştırması, hükümet, siyasi parti grupları veya en az yirmi milletvekili tarafından Meclis Başkanlığına verilecek bir önerge ile istenebilir. Meclis araştırmasının açılıp açılmamasına Meclis Genel Kurulu karar verir. Meclis, meclis araştırması açılmasına karar verdiği takdirde, bu araştırmayı yürütecek olan bir komisyon oluşturur. Meclis Araştırma Komisyonu, kamu kurum ve kuruluşlarından bilgi alır, inceleme yapar, gerek görürse uzmanların bilgisine de başvurabilir. Devlet sırları ile ticari sırlar meclis araştırmasının kapsamı dışında kalır (İç Tüz. m.105).Meclis Araştırma Komisyonu inceleme faaliyetlerini bitirdiğinde, bunu bir rapor halinde Meclise sunar. Bu rapor hakkında Genel Kurulda genel görüşme açılır (İç Tüz.m. 104). Ancak, görüşme sonunda herhangi bir karar alınması ve siyasi veya cezai ya da hukuki sorumluluk söz konusu değildir. Fakat, araştırmada elde edilen veri ya da bulgulara dayanarak, hükümet ya da bir bakan hakkında gensoru önergesi verilebilir veya meclis soruşturması açılabilir ya da kusurlu görülen kamu görevlileri için yetkili mercilere suç duyurusunda bulunulabilir. Raporda kanuna ya da hukuka aykırılık yönünde iddia ya da tespitler varsa bu yetkili makamlar için bir ihbar niteliğine dönüşebilir. Bunlar, Meclis araştırması sonrası elde edilen verilere göre işletilebilecek olan ayrı mekanizmalardır. Meclis araştırması, sadece Meclise belli konularda bizzat inceleme yaparak bilgi edinme ve aydınlanma imkanı sağlar. Kuşkusuz, bu bilgiler TBMM'yi yeni bir kanun yapmaya ya da mevcut kanunlarda değişikliğe doğru da yönlendirebilir. Yayımlanarak o konuda kamuoyu da bilgilendirilebilir. (Tanör, Bülent/ Yüzbaşıoglu, Necmi: 1982 Anayasasına Göre Türk Anayasa Hukuku, Beta, 11. Baskı - Mart 2012, İstanbul, s.310).Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafından davalının, 08.07.2010 tarihinde T.B.M.M.’de yaptığı konuşma ve 14.07.2010 tarihli basın açıklaması ile kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu ileri sürülmektedir. Davalı ise dava konusu konuşma ve basın açıklamasının, TRT hakkında meclis araştırması yapılması için meclisi bilgilendirmek amacıyla yapıldığını belirtmektedir.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalının konuşması ve basın açıklaması bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı, kamu kurumu olan TRT hakkında meclis araştırması yapılmasını sağlamak için Meclisi bilgilendirmek amacıyla yapıldığı ve eleştiri sınırları içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır. Görüşmeler sırasında bir kısım üyeler dava konusu yazıda ve basın açıklamasında kullanılan ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğundan bahisle Yerel Mahkeme direnme kararının bozulması yönünde görüş beyan etmiş iseler de, bu görüş yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.Bu durumda yerel mahkemece; dava konusu konuşma ve basın açıklamasının TRT'nin işlem ve faaliyetlerine dair milletvekili olarak kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla, eleştiri sınırları içerisinde kalan açıklamalardan ibaret olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir. S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 11.03.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
icra müdürünün tebligat yapılan kişilerin varlığını araştırma yükümlülüğünün bulunmadığı -hatalı tebligat - bakanlığa açılan dava -görev
Davacı M.. S.. vekili Avukat S.. B.. tarafından, davalılar T.C. Posta Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü vdl. aleyhine 19/12/2006 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/06/2012 günlü kararın Yargıtay’ca
Taşkın haciz - yatırılan paranın tüm borcu karşılayıp karşılamadığı bilirkişi raporuyla tespit edilmeli
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi A.. Ö.. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunu
Sahte fatura kullanma-zamanaşımı
Mahkemesi : ... Asliye Ceza213 sayılı Vergi Usul Kanununa muhalefet suçundan sanık ...'ın aynı Kanun'un 359/b-1 ve 5237 sayılı TCK'nun 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, 765 sayılı TCK'nun 102/4 ve 5271 sayılı CMK'nun 223/8. maddele
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?