MAHKEMESİ : Ankara 10.Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ :24.01.2013NUMARASI :2012/587 E 2012/19 K.Taraflar arasındaki “kooperatif ortaklığından çıkma payı alacağı” davasından dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla; Ankara 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24.01.2013 gün ve 2012/587 E-2013/19 K. sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan 07.05.2014 gün ve 2013/23-1051 E-2014/627 K. sayılı ilamın, karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi taraf vekilleri tarafından verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulu'nca dilekçeler, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 4/b-1.maddeleri gereğince takdiren 226,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenlerden alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca taraflardan 52,40 TL. karar düzeltme harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 03.12.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.Seyit ÇAVDARBirinci BaşkanvekiliMustafa Lütfi TOMBALOĞLU6.H.D. Bşk.Ümran SAYIŞ9.H.D. Bşk.Naci BAŞSORGUN5.H.D. Bşk.Kabul-Değişik BozmaSüleyman CANER10.H.D. Bşk.Aysel ÖZGÜR15.H.D. Bşk.Erol UZUNER12.H.D. Bşk.Camal BAŞ16.H.D. Bşk.Rahmi ÜNAL13.H.D. Bşk.Seracettin GÖKTAŞ22.H.D. Bşk.Kabul-Değişik BozmaAhmet ÖZGAN11.H.D.Bşk.V.Hamdi Yaver AKTANNihal KOYUNCUHarun KARAKabul-Değişik BozmaMusa TEKİNSatılmış ALTINGÖZ8.H.D.Bşk.V.Türkan ERTURAN7.H.D.Bşk.V.Hatice Nesrin YILMAZCANÖmer Uğur GENÇCANSadık DEMİRCİOĞLUFiliz PINARCIRıza SARITAŞFatih ARKANİnci AYTAÇRefik Cemal HANEDANAyşe TARTICI ÇEVİKBAŞAli ORHANFaruk GÖKKabul-Değişik BozmaEyüp Sabri BAYDARKabul-Değişik BozmaHüsamettin MAKASİrfan VURALKabul-Değişik BozmaÖzcan AVCIAbdullah YAMANAyhan DOĞANHüseyin Güngör BABACANSalih ÇELİKKabul-Değişik Bozmaİrfan DOĞANKabul-Değişik BozmaOsman YURDAKULAli AKINYusuf MEMİŞNuri GÜLEÇMustafa YILMAZELHalil YILMAZÖmer Faruk HERDEMMehmet Bülent SELÇUKİsmail İNCEOĞLUKabul-Değişik BozmaHasan KAYAKarşılaştırıldı Y.A.Yz.İşl.Md.KARŞI OY YAZISIDavalı vekilinin karar düzeltme isteminin reddi doğru olmuş ise de, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddi kararına aşağıdaki gerekçelerle katılamıyoruz. Dava, istifa eden davacının çıkma payının tahsiline ilişkindir. Mahkemece, davacının kooperatif üyesi olduğu, 18.02.2008 tarihinde istifa ettiği, 05.05.2009 tarihinde alacağının muaccel hale geleceği, ancak istifa tarihinden sonra 11.05.2008 tarihli genel kurulda, kooperatiften ayrılan ortaklara yapılacak ödemelerin üç yıl ertelenmesine karar verildiği, bu kararın davacı dahil istifa eden ortakları bağladığı, ayrılan ortaklara ödeme yapılmasının kooperatifin varlığını tehlikeye düşüreceği, erteleme kararı ortadan kaldırılmadığından davacının, dava tarihi itibariyle muaccel alacağının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Dairemizce “Davacı ile beraber davalı kooperatif üyesi 48 kişinin 18.02.2008 tarihinde istifa etmesi üzerine, davalı kooperatif tarafından olağanüstü genel kurul kararı alındığı, 11.05.2008 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda istifa eden üyelerin çıkma paylarının üç yıl süre ile geri ödemelerinin ertelenmesine karar verildiği, oysa davacı 2008 yılında istifa ettiğinden erteleme kararının 2008 yılı bilançosunun görüşüldüğü 05.04.2009 tarihli genel kurulda görüşülüp karara bağlanması gerektiği, zira davacının istifa tarihinden, 2008 yılı bütçesinin tartışılıp görüşüldüğü genel kurul tarihine kadar davalı kooperatifin mali durumunda değişiklik olmasının mümkün olduğu, ayrıca davalı kooperatiften istifa eden üyeler yerine yeni üye alındığının da anlaşılmakta olduğu, bu durumda, mahkemece, 2008 yılı bütçesinin görüşüldüğü 05.04.2009 yılı genel kurulunda erteleme kararı alınmadığından 11.05.2008 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan erteleme kararının davacıyı bağlayıp bağlamayacağının, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde tartışılıp, değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediği” gerekçesiyle karar bozulmuş, mahkemece verilen direnme kararı Hukuk Genel Kurulun'ca değişik gerekçe ile bozulmuş olup, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Uyuşmazlık, istifa eden ortaklara yapılacak ödemelerin ertelenmesine ilişkin kararın, istifa edilen yılın bilançosunun görüşüldüğü genel kurulda alınmasının zorunlu olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre, somut olayda; davacının 18.02.2008 tarihinde istifa ederek ortaklıktan ayrılması ve bu yıla ait bilançonun görüşüldüğü 05.04.2009 tarihli genel kurulda erteleme kararı alınmamış olması nedeniyle, istifa tarihinden sonra 11.05.2008 tarihindeki genel kurulda alınan erteleme kararının davacıyı bağlayıp bağlamayacağı noktasında toplanmaktadır. Kooperatif üyeliğinden ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17/1.maddesi ve anasözleşmenin 15/1.maddesi gereğince, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup, ayrıldığı yıl sonu bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ayın sonunda bu alacak temerrüt ihtarına gerek kalmaksızın muaccel olur ve talep edilebilir. Aynı Kanun'un 17/2.maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin alınan bir kararın, anılan aynı genel kurulda alınması ve mahkemece, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte olduğunun bilirkişi raporu ile yargılama sırasında saptanması halinde, erteleme kararındaki süre geçmeden önce açılan dava, ödemeleri geciktirme süresinden önce (erken) açıldığı gerekçesiyle reddedilmelidir. Diğer anlatımla, erteleme kararı, kooperatife sadece yapacağı geri ödemeleri 3 yıla kadar geciktirme hakkı verir ise de, alacağın muacceliyet tarihini etkilemez. Bu erteleme süresinin sonunda ortak, yaptığı ödemelerin iadesini, yine anılan 17/1.maddesi ile anasözleşmenin 15/1.maddesi uyarınca, ayrıldığı yılın bilançosunu kabul ederek kesinleştiren genel kurulu izleyen bir ayın sonundan itibaren faiziyle birlikte geri isteyebilir. Ancak, davacıya yapılacak geri ödeme, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecekse, dolayısıyla erteleme kararı geçerli ise ve dava, erteleme süresi dolmadan açılmışsa, zamanından önce açılan davanın reddi gerekecektir. Öte yandan, kooperatif tip anasözleşmesinin 15/2.maddesinde "Ortaklığı sona erenlerin yerine ortak alınması halinde eski ortağın 21.madde uyarınca ödediği gider taksitleri derhal ödenir." hükmü yer almaktadır. Ayrılan ortağın doğrudan üyelik payı yerine yeni ortak alınması halinde eski ortağın yapmış olduğu ödemelerin derhal kendisine iade edilmesi gerekmektedir. Bu durumda, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle erteleme kararı alınmış olsa bile davalı bu karardan yararlanamayacaktır. Davacının payı yerine yeni ortak alınmamış, yani davacının payı dışında boş olan üyelik paylarının biri yerine yeni üye alınmış ise, derhal ödeme yapılması gerekmemektedir. Gerek davacı yerine üye alınması, gerekse alınmaması halinde iade edilecek aidatlar bakımından ifa günü belli olup, kooperatifin temerrüde düşürülmesi için ayrıca ihtar gönderilmesine gerek bulunmamaktadır. İstifadan sonra, kooperatife yeni ortak alınmış ise alınan ortağın, ayrılan ortağın doğrudan ortaklık payı yerine alınıp alınmadığı üzerinde durulması, ayrılan ortaklık payının yerine yeni ortak alınmış ise, ayrılan ortağa anasözleşmenin 15/2.maddesi uyarınca çıkma payının derhal ödenmesi gerekir. Somut olayda, 18.02.2008 keşide tarihli noter ihtarnamesi ile üyelikten istifasını bildiren davacı dahil 48 üye hakkında 11.05.2008 tarihli genel kurulda alınan erteleme kararında herhangi bir gerekçe yer almadığı gibi, erteleme kararı istifa eden üyeye yapılacak ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle alınsaydı dahi, böyle bir karar davacıyı yine de bağlamayacak idi. Çünkü, anasözleşmenin 13.maddesi uyarınca yıl sonuna bir ay kala ulaşan istifa o yıl içinde yapılmış gibi sonuç doğuracağından ve son bir ayda ulaşan istifa ise ertesi yıl yapılmış sayılacağından, 01.12.2008 tarihine kadar istifa eden ya da 31.12.2008 tarihine kadar ihracı kesinleşen ortaklara yapılacak ödemelerin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği, ancak 31.12.2008 tarihli bilançonun 2009 yılında yapılacak ilk genel kurulda kabulü ile kesinleşmesini takiben aynı genel kurulda takdir edilebilecektir. Dairemizin bozma ilamında da belirtildiği üzere 2009 yılında toplanacak ilk genel kurula kadar, kooperatifin mali durumunda değişiklik olması mümkün olup, bu değişikliklerin de erteleme kararının verilmesi aşamasındaki görüşmeler sırasında dikkate alınması, buna göre değerlendirme yapılması gerekecektir. Nitekim, bilirkişi raporunda, erteleme kararının yerinde olup olmadığı esasen 31.12.2008 tarihli bilançodaki mali durum ve veriler dikkate alınarak belirlenmeye çalışılmıştır. 01.12.2008 tarihine kadar kaç üyenin istifa edeceğinin ya da 31.12.2008 tarihine kadar kaç üyenin ihracının kesinleşeceğinin henüz bilinmediği, kooperatifin mali tüm verilerinin henüz ortaya çıkmadığı, yıl sonu bilançosunda tüm aktif ve pasiflerin henüz oluşmadığı bir aşamada, mali durumunun tehlikeye düşeceğinin kabulü ile 11.05.2008 tarihli genel kurulda alınan erteleme kararının davacıyı bağlamayacağının kabulü gerekir. Diğer anlatımla, davacıya ve aynı yıl içinde istifa eden ya da ihracı kesinleşen üyelere ertesi yıl içinde muaccel olduktan sonra yapılacak ödemelerin 11.05.2008 tarihinde kooperatifin mali durumunu tehlikeye düşürüp düşüreyeceğinden söz edilemeyeceği bir aşamada alınan bu karara hukuki geçerli bir sonuç bağlanmamalıdır. Aksi halde, 31.12.008 tarihli bilançoda yer alacak genel giderlerden davacıya düşen payın belli olmadığı, genel gider payı düşülerek belirlenecek bakiye aidat miktarının tespit edilemeyeceği, çıkma payı ödenmesinin kooperatife ne kadar yük getireceğinin henüz saptanamayacağı bir aşamada çıkma payı alacağı için erteleme kararı verilmiş olacaktır. Henüz bilanço yapılmadan ve görülmeden, beklenen gelirler ve giderler netleşmeden, bunlar incelenmeden verilecek bir erteleme kararı âfâkî, ayrılan ortakların haklarının haleldar edecek, samimiyetsiz bir karar olacaktır. Bundan dolayıdır ki, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 13.06.2005 tarih ve 2004/9473 2005/6081 E-K. 16.01.2006 tarih ve 2005/161 E., 2006/60 K; 23.01.2006 tarih ve 2005/480 E., 2006/416 K; 16.Hukuk Dairesi'nin 23.09.2008 tarih ve 2925 E., 5625 K; Dairemizin 13.09.2011 tarih ve 970 E., 243 K; 03.12.2013 tarih ve 6516 E., 7653 K. sayılı ilamları ile Dairemizin davacı ve aynı tarihte istifa eden üyelerin açtığı çıkma payı tahsil davalarında verdiği özellikle 29.03.2012 tarih ve 2011/2786 E., 2012/2441 K; 29.05.2012 tarih ve 1052 E., 3753 K; 30.10.2012 tarih ve 3859 E., 6244 K. sayılı ilamlarında; istifanın gerçekleştiği ya da ihracın kesinleştiği yılın sonunda düzenlenen bilançonun kabulü ile kesinleşmesini sağlayan ertesi yılki genel kurulda, bir önceki yıl istifa eden ya da ihracı kesinleşen üyeye yapılacak ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesi ile 3 yılı aşmamak üzere belirlenecek bir sürede ödeme yapılmasının ertelenmesine karar verilmedikçe ve bu kararın doğruluğu bilirkişi raporu ile belirlenmedikçe, ertesi yıl toplanan genel kurulu izleyen bir ayın sonunda alacağın muaccel olacağı belirtilmiş ve uygulama yıllardır bu şekilde yapılmış ve yerleşik hale gelmiştir. (Bkz; Gönen Eriş, Açıklamalı-İçtihatlı-Uygulamalı Kooperatifler Hukuku, Ankara, 2001, 3.Baskı, sh 502 vd; Salih Çelik-Muktedir Lale, Özetli-İçtihatlı-Uygulamalı Kooperatifler Hukuku, Ankara, 2006, Sh 82 vd; Age, Muktedir Lale, Ankara, 2010, 2. Baskı, Sh 152 vd) Somut olayda, 11.05.2008 tarihli genel kurulda alınan erteleme kararı ancak, 2007 yılı içinde istifa eden ya da ihracı kesinleşen üyeler için bağlayıcı olabilir. 05.04.2009 tarihli genel kurulda erteleme kararı alınmadığından davacının çıkma payı alacağı kural olarak 06.05.2009 tarihinde muaccel olmuştur. Davacıya düşen genel gider payı düşülüp, bakiyesinin istem gibi 06.05.2009 tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmesi gerekir. Şayet davacının Dairemiz ve Hukuk Genel Kurulu bozma ilamında belirtilen diğer iddiasının doğru olması halinde, davacıya genel gider payı düşülmeden ve yerine üye alındığı tarihten itibaren temerrüt faiziyle derhal ödeme yapılması gerekeceğinden, bu durum, alacağın muaccel olmasına ilişkin bu kuralın, bundan daha önce muacceliyete ilişkin istisnasını oluşturmaktadır. Dairemiz bozma ilamının ilk ve ikinci paragrafındaki tespitler ile sonuca gidilmesi mümkün iken, bu tespitlerden sonra 11.05.2008 tarihli genel kurulda alınan erteleme kararının davacıyı bağlayıp bağlamayacağının tartışılması gerektiğine işaret edilmesi gereksiz olup, erteleme kararının davacıyı bağlamayacağı belirtilerek, yukarıda açıklanan şekilde bozma yapılması gerekirken, yazılı şekilde bozma yapılması yerinde olmamıştır. Bu durumda, Dairemizce ve Hukuk Genel Kurulunca, (Özet olarak) “01.05.2008 tarihli erteleme kararının davacıyı bağlamayacağı, 05.04.2009 tarihli genel kurulda erteleme kararı alınmadığı, alacağın kural olarak 06.05.2009 tarihinde; davacının kendisinin üyelik payı yerine yeni ortak alındığı iddiasının doğruluğunun tespiti halinde yeni ortak alındığı tarihte alacağın muaccel olduğu ve buna göre esasa girilerek, iade edilecek meblağın belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozma yapılması gerekirken, yazılı gerekçe ile bozma yapılması doğru olmadığından, davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Hukuk Genel Kurulu'nun bozma gerekçesi kaldırılarak, direnme kararının anılan değişik gerekçe ile bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddi yönünde oluşan görüşüne katılamıyoruz. Faruk GÖK Salih ÇELİK 23.Hukuk Dairesi Üyesi 23.Hukuk Dairesi Üyesi
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
BONO • TEMİNAT SENEDİ • İSPAT YÖNTEMİ
Alacaklının bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlattığı takibe karşı borçlu, dayanak senedin 21.06.2012 tarihli araç kiralama sözleşmesi kapsamında alındığını ve teminat senedi olduğunu ileri sürerek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurmuş; mahkemece, bononu
TİCARİ DEFTERLERİN TALEP EDİLMESİNE RAĞMEN İBRAZ EDİLMEMESİ / ALEYHE YORUMLANAMAMASI
Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yalova 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.09.2011 gün ve 2010/507 E.-2011/342 K. sayılı karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 12.06.2012 gün ve 2012/4241 E- 2012/99
Kira - Tahliye - İcra Takibi - Damga vergisi
ŞikayetYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 26.maddesi uyarınca; “Resmi da
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?