Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1001 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1605 - Esas Yıl 2013





Taraflar arasındaki “rücuan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 17. Sulh Hukuk Mahkemesince (kapatılan Kadıköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesi) davanın reddine dair verilen 08.02.2012 gün ve 2011/1111 E. 2012/134 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 10.09.2012 gün ve 2012/4647 E. 2012/8904 K. sayılı ilamı ile, (...Davacı vekili, davalıya ait aracın trafik kazası sonucu müvekkili şirkete kasko sigortalı araçta hasara neden olduğunu ve hasar bedelinin sigortalılarına ödendiğini ileri sürerek, 3.047,00 TL. tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, müvekkiline ait aracın kazaya karışmadığını davanın usul ve esas yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece; ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, TTK.nun 1301.maddesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yargılama sırasında davalı tarafa ait ... plaka sayılı aracın (minibüs) dava konusu kazaya karışıp karışmadığının belirlenmesi yönünden mahkemece yeterli bir araştırma ve inceleme yapılmış olmadığından, dosya bu hali ile hüküm kurmaya elverişli değildir.Öte yandan, 28.12.2011 tarihli oturumda davacı tanığı sıfatıyla hazır edilen ve sigortalı aracın sürücüsü olan Çiğdem Güneri'nin olayın tarafı olduğundan bahisle mahkemece tanık olarak dinlenmemiş olması adı geçen kişinin dosya kapsamı itibariyle olayın tek görgü tanığı durumunda bulunması ve mahkemenin görevinin maddi gerçekliğin ortaya çıkartılması olduğundan, usul ve yasaya uygun görülmemiştir.O halde, mahkemece yapılacak iş; davacı tanığı olarak gösterilen sürücünün ve dosyada raporu bulunan bilirkişinin hazır bulunması sağlandıktan sonra, bilirkişi marifetiyle davalı aracı üzerinde keşif yapılarak, araç üzerindeki dava konusu kazaya dair iz ve emarelerin belirlenmeye çalışılması, tanığın beyanlarının tespit edilmesi, davalı aracı ile sigortalı aracın teknik özellikleri (yüksekliği vs. gibi) karşılaştırılarak davalı aracının dava konusu hasara sebebiyet verip veremeyeceğinin değerlendirilmesi, gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınması, ondan sonra tanık beyanı, mevcut karakol ifadesi, 15.6.2010 tarihli olay yeri tespit tutanağı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte irdelenerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN:Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ:Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 11.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.