MAHKEMESİ : Alanya 1.Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/06/2012NUMARASI : 2012/307 E-2012/620 K.Taraflar arasındaki “sözleşmenin feshi, tapu iptali ve tescil ile tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Alanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce asıl davanın kabulüne, birleşen 2002/589 esas sayılı davanın reddine, 2002/589 esas sayılı karşı davanın açılmamış sayılmasına, birleşen 2004/245 esas sayılı davanın reddine dair verilen 15.04.2010 gün ve 2004/924 E., 2010/206 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 28.03.2011 gün ve 2010/6065 E., 2011/1878 K. sayılı ilamı ile; (...Arsa sahibi tarafından açılan asıl davada kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi, birleşen 2002/589 E. sayılı davada müspet ve menfi zarar talep edilmiş, davalı yüklenici, birleşen davaya karşı açmış olduğu karşı davada maddi tazminat talep etmiş, yine yüklenici tarafından açılan ve birleştirilen 2004/245 E. sayılı davada ise muvazaalı olarak devredilen tapuların iptâli ile arsa sahibi adına tescili, ayrıca maddi ve manevi tazminatın da hüküm altına alınması talep edilmiştir. Mahkemece Dairemizin 14.01.2004 günlü bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda asıl dava yönünden davanın kabulü ile sözleşmenin ileriye dönük olarak feshine, arsa sahibi tarafından açılan 2002/589 E. sayılı davanın reddi ile bu davaya karşı açılan karşı davanın açılmamış sayılmasına ve yüklenici tarafından açılan 2004/245 E. sayılı davanın da reddine karar verilmiş, karar davacı ve karşı davalı arsa sahipleriyle davalı ve karşı davacı yüklenici tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına ve özellikle yanlar arasındaki 21.05.2001 günlü düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafların ortak kusuru ile feshedildiğinin ve ileriye etkili fesih kararı arsa sahibi tarafından temyiz edilmediğinden davalı bakımından usuli kazanılmış hak oluştuğunun anlaşılmış olmasına göre davacı ve karşı davalı arsa sahiplerinin tüm, davalı ve karşı davacı yüklenicinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Taraflar arasındaki 21.05.2001 günlü düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre mülkiyeti davacıya ait olan Alanya ... parsel üzerindeki natamam otel inşaatı yüklenici tarafından tamamlanacak, iş bedeli karşılığı olarak yükleniciye mülkiyeti S.. A..na ait olan Alanya İlçesi ... ada 1 parsel numarasında kayıtlı gayrimenkul ile ... parsel numarasında kayıtlı taşınmaz içinde bulunan Snırlı Sorumlu Saydam Yapı Kooperatifinin inşa etmekte olduğu 42 dairelik sitenin bahçe katında bulunan 6 adet daire verilecektir. Dairemizin 14.01.2004 günlü bozma ilâmında belirtildiği gibi inşaatın gerçekleşme oranı % 30'a göre ileriye dönük fesihten sözedilemez ise de akdin ileriye dönük feshine dair önceki karar arsa sahibi tarafından temyiz edilmediğinden davalı bakımından usulî kazanılmış hak oluşmuştur. Yine bozmada belirtildiği üzere ileriye dönük fesih kesinleştiğine göre mahkemece ileriye etkili feshin sonuçları da hüküm yerinde gösterilip açıklanmalı, bozmadan sonra birleştirilmesine karar verilen ve yüklenici tarafından açılan 2004/245 E. sayılı davadaki yüklenicinin maddi tazminat istemi ile ilgili olarak karar verilmelidir. Davalı yüklenici işin tamamını sözleşmeye uygun olarak yapıp teslim etmesi halinde .... ada 1 parselde kayıtlı gayrimenkul ile... parselde bulunan sitedeki 6 adet daireye hak kazanacaktır. Bu 6 adet daireden iki adedinin davalı yükleniciye verilmiş olduğu ihtilâfsızdır. İleriye etkili fesih sonucu tasfiye işleminin gerçekleştirilmesi için yüklenici tarafından % 30 seviyede yapılan işin karşılığı olarak yüklenicinin ne kadar bağımsız bölüme hak kazandığının (arsa ve bağımsız bölüm) belirlenmesi, verildiği ihtilâfsız olan 2 adet bağımsız bölüm dışında yüklenicinin ayın olarak bağımsız bölüm istemekte hakkı olup olmadığı, ayın olarak bağımsız bölüm verilmesi mümkün olmadığı takdirde yapılan iş ve bağımsız bölümlerin saptanacak değerlerine göre ivaz ilâvesi suretiyle tasfiyenin gerçekleştirilmesi ve uyuşmazlığın giderilmesi gerekirken uyulan bozma ilâmı gereği yerine getirilmeden yazılı şekilde yüklenici tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Asıl dava, sözleşmenin feshi; birleşen 2002/589 E. sayılı dava, müspet ve menfi zararların tazmini; birleşen 2002/589 E. sayılı karşı dava, maddi tazminat; birleşen 2004/245 E. sayılı dava, tapu iptali ve tescili ile tazminat istemlerine ilişkindir.Mahkemece, asıl dava yönünden davanın kabulü ile sözleşmenin ileriye dönük olarak feshine, arsa sahibi tarafından açılan 2002/589 E. sayılı davanın reddi ile bu davaya karşı açılan karşı davanın açılmamış sayılmasına ve yüklenici tarafından açılan 2004/245 E. sayılı davanın reddine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizleri üzerine, Özel Daire'ce yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuş; yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiştir. Hükmü, davalı/davacı ...... İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili temyize getirmiştir.Hukuk Genel Kurulu’nda işin esasının incelenmesine geçilmeden önce, direnme kararının hüküm fıkrasının 6100 sayılı HMK'nun 294/3, 297 ve 298/2 maddesi hükümlerine uygun olarak oluşturulup oluşturulmadığı ön sorun olarak incelenip değerlendirilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 294. maddesinin 3. fıkrasında “hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı HMK'nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denilebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Nitekim, Yargıtay'ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulu'nun 19.6.1991 gün 1991/2-323 E., 1991/391 K.;10.9.1991 gün 1991/11-281 E., 1991/415 K.; 25.9.1991 gün 1991/1-355 E., 1991/440 K.; 05.12.2007 gün ve 2007/3-981 E., 2007/936 K.; 23.01.2008 gün ve 2008/14-29 E., 2008/4 K.; 21.10.2009 gün ve 2009/9-397 E., 2009/453 K.; 21.11.2012 gün ve 2012/9-839 E., 2012/833 K.; 12.06.2013 gün ve 2012/9-1681 E., 2013/831 K. sayılı ilamları).Somut olayda da, asıl dava ile birlikte iki birleşen ve bir karşı dava bulunmakta olup, yerel mahkemece direnme kararının hüküm fıkrasında, hangi davanın reddedildiği, hangi davaların bozmaya konu olmadığı için kesinleştiği belirtmemiş olup, bu haliyle 6100 sayılı HMK'nun 294/3, 297, ve 298/2. maddesi hükümlerine uygun bir hüküm fıkrası oluşturulmamıştır.O itibarla mahkemece, yukarıda belirtilen HMK'nun ilgili maddeleri gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca, yerel mahkeme kararının, işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin, salt bu usuli eksikliğe dayalı olarak bozulması gerekmiştir. S O N U Ç : Davalı/davacı ..... İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu aşamada davalı/davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun'un 440/1. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.