Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8157 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11924 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :Ağır Ceza Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma Hüküm : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü:Sanıkların, Türkiye'de mahkemede verdikleri ifadelerinde suçla ilgili bir kabullerinin bulunmadığı, dosya içerisinde sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde müdafii huzurunda alınmayan polis ifadelerinin bulunduğu anlaşıldığından; sanıklar hakkında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yapılan soruşturma ile ilgili suç ihbarı ya da edinilen istihbari bilginin içeriğine ilişkin belgeler ile olay tutanağının, ayrıca hükme esas alınan kolluk ifadeleri dışında diğer delillere ilişkin belgelerin; ... Ağır Ceza Mahkemesi'nce yapılan kovuşturmayla ilgili tüm evrakların, sanık ve varsa tanıkların ifadeleri ile .... Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararının tamamının diplomatik yoldan istenerek getirtilmesi, sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek; sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması, Kabul ve uygulamaya göre; a)Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde sanıkların birlikte kaldıkları ikamette yapılan arama sonucu suç konusu uyuşturucu maddelerin yakalandığı ve sanıkların Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde müdafii huzurunda alınmayan polis ifadelerinde suça konu uyuşturucu maddeyi Türkiye'den getirdiklerini beyan ettikleri anlaşıldığından, suçun sanıkların ikrarları ya da dosyadaki diğer deliller ile ortaya çıkıp çıkmadığı veya ikrarlarının suçun ortaya çıkarılmasına hizmet ve yardım niteliğinde olup olmadığı belirlenerek, TCK'nın 192. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması koşullarının bulunup bulunmadığının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi, b) Sanık ... hakkında tekerrüre esas alınan ve daha ağır cezayı içeren mahkûmiyetin, 765 sayılı TCK'nın 404/2. maddesi gereğince kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 04.12.2003 tarihinde verilen 10 ay hapis cezasına ilişkin olması, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK'nın 191. maddesi ile aynı Kanun'la 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7/2. maddesi uyarınca koşulları oluştuğu takdirde "davanın düşmesi" ve “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” seçeneklerine de yer verilmesi nedeniyle, lehe olan bu düzenleme ve TCK’nın 7/2. maddesi gereğince sözü edilen hükümlülüğün tekerrüre esas alınamayacağının kabulünde zorunluluk bulunması; bu mahkumiyetle birlikte tekerrüre esas alınan ve daha az cezayı içeren diğer mahkumiyetin 765 sayılı TCK'nın 237/4. maddesi uygulanarak verilmiş para cezası olması, sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 230/5. maddesinde düzenlenen suçun, hükümden sonra 10.06.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 27.05.2015 tarih ve 2014/36-2015/51 sayılı kararı ile iptal edilmesi karşısında, tekerrüre esas alınmayacağının gözetilmemesi,Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 08.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.