İNCELENEN KARARIN;Mahkemesi : . Ağır CezaSuç : Uyuşturucu madde ticareti yapmaDosya incelenerek gereği düşünüldü:Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin ''04.11.2008'' yerine ''03.11.2008'' olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak kabul edilmiştir.1-Sanıklar .. ve .. hakkında kurulan hükümlerin incelenmesinde;Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerini iptal eden Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140-2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında dikkate alınması mümkün görülmüş, tekerrüre esas sabıkaları bulunan sanıklar .. ve . hakkında TCK'nın 58. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılama sonunda aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda tartışılıp sanıkların suçlarının sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde yukarıdaki eleştiri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar .'ın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,2- Sanıklar. hakkında kurulan hükümlerin incelenmesine gelince;a- Sanıklar . yönünden;Kendilerinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçmeyen sanıkların savunmalarının aksine, diğer sanıklarda ele geçirilen uyuşturucu maddelerle ilgileri bulunduğuna veya diğer sanıkların suçlarına iştirak ettiklerine ilişkin, somut olay ve olgularla örtüşmeyen ve maddi bulgularla desteklenmeyen telefon görüşmeleri dışında, kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı, sanık ..'ın sanık Veysel'e ait uyuşturucu maddenin ele geçmesinden önce başka bir suçu nedeniyle 22.10.2008 tarihinde tutuklandığı ayrıca sanıkların bazı kişilerle alışveriş yaptıkları yönünde fiziki takip tutanakları ile sanıklardan daha önce uyuşturucu madde satın aldıklarını söyleyen kişiler varsa da, bu kişilerde ve fiziki takip sonucu alışverişte bulunduğu belirtilen şahıslarda herhangi bir maddenin de ele geçmediğinin anlaşılması karşısında bu maddelerin uyuşturucu veya uyarıcı madde olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, "Şüpheden sanık yararlanır" ilkesi de dikkate alınarak sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle mahkumiyetlerine hükmedilmesi,b- Sanık.. yönünden;Sanığın savunmasının aksine, ikametinde ele geçirilen ve kullanma sınırı içinde kalan esrarı kullanma dışında bir amaçla bulundurduğuna ve diğer sanıklarda ele geçirilen uyuşturucu maddelerle ilgisi bulunduğuna veya diğer sanıkların suçlarına iştirak ettiğine ilişkin, somut olay ve olgularla örtüşmeyen ve maddi bulgularla desteklenmeyen telefon görüşmeleri dışında, kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı, ayrıca sanıktan daha önce uyuşturucu madde satın aldığını söyleyen şahısların beyanlarında geçen uyuşturucu maddelerin ele geçirilmemiş olması nedeniyle uyuşturucu veya uyarıcı madde olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu kapsamda sanığın eyleminin "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçunu oluşturduğu gözetilmeyip suç vasfında yanılgıya düşülerek, “uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapma” suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,c- Sanık .. yönünden;Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Kendisinde herhangi bir uyuşturucu madde ele geçmeyen sanığın yüklenen suçu işlediğine, sanık ..'nun eylemine iştirak ettiğine dair kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı aşamada, sanık .. ile birlikte hareket ettiğini beyan edip suçu kabul ederek kendi suçunun ortaya çıkmasına yardım ve hizmet ettiği anlaşıldığından, hakkında TCK’nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi,Kanuna aykırı, sanık . müdafii ile sanıklar ..'nin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 14.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.