Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3186 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2936 - Esas Yıl 2013





İNCELENEN 1. KARARIN;Mahkemesi :Sulh Ceza MahkemesiİNCELENEN 2. KARARIN;Mahkemesi : Asliye Ceza MahkemesiMuhafaza görevini kötüye kullanmak suçundan sanık ...'ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 289/1, 62, 50/1-a ve 52. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk lirası adlî para ve 1.500,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair, Antalya 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 18.05.2012 tarihli ve 2011/43 esas, 2012/701 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, infazda tereddüt olduğundan bahisle karar verilmesi talebi üzerine 18.05.2012 tarihli ilâmın infazının devamına ilişkin aynı Mahkemenin 20.09.2012 tarihli ve 2011/43 esas, 2012/701 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine dair, Antalya 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.11.2012 tarihli ve 2012/394 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;Antalya 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.11.2012 tarihli ve 2012/394 değişik iş sayılı kararına yönelik yapılan incelemede;Karar tarihinden sonra 05.07.2012 tarihli ve 28344 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un 16. maddesi ile 2004 sayılı İcra ve iflas Kanunu'nun haczi caiz olmayan mallar ve hakları düzenleyen 82/3. maddesinde değişiklik yapıldığı, bu madde uyarınca; para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan birinin haczedilemeyeceği, Antalya İcra Müdürlüğünün 2010/18755 sayılı icra dosyası üzerinden yürütülen takip sırasında, 28.09.2010 tarihli haciz tutanağı ile sanığın evinden haczedilerek yediemin olarak kendisine teslim edilen eşyaların 2004 sayılı Kanun'un 82/3. maddesinde sayılan eşyalardan olup, suçun dayanağını oluşturan haciz işleminin hükümsüz olduğu, dolayısıyla suçun ortadan kalktığı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde,Antalya 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 18.05.2012 tarihli ve 2011/43 esas, 2012/701 sayılı kararına yönelik yapılan incelemede;1- Muhafaza edilmek üzere kendisine teslim edilen eşyaların sahibi olduğu anlaşılan sanığın cezasından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 289/1. maddesinin ikinci cümlesi uyarınca indirim yapılmamasında, 2- Mahkemece sanık hakkında temel ceza olarak asgari hadden 3 ay hapis cezası verildiği, yine 5237 sayılı Kanun'un 52/1. maddesinde yer alan "Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir." şeklindeki düzenleme nazara alındığında, gün para cezasının asgari haddinin 5 gün adlî para cezası olduğu, diğer yandan kararın gerekçe bölümünde asgari hadden uzaklaşıldığına ilişkin bir ibare bulunmadığı gibi, hüküm kısmında da cezanın teşdiden uygulandığına dair bir ifadeye yer verilmediği ve hapis cezasının da alt sınırdan uygulandığı dikkate alındığında, gün para cezasının da alt sınır olan 5 gün üzerinden hesaplanması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde gün para cezasının 90 gün olarak belirlenmesinde, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 22.02.2013 tarih ve 2012/3046/12744 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.03.2013 tarih ve 2013/77005 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla;Dosya incelenerek gereği düşünüldü:1- a) Her ne kadar “lüzumlu eşya”, 6352 sayılı Kanunun 16. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 82/3. maddesinde haczonulamayacak şeyler arasında sayılmış ise de, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa, 6352 sayılı Kanunun 38. maddesi ile eklenen geçici 10. madde “Bu Kanunun ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılan takip işlemleri hakkında, değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam edilir” hükmünü içerdiğinden, mahcuzların lüzumlu eşya olması sebebiyle suçun dayanağını oluşturan haciz işleminin hükümsüz olduğuna ve dolayısıyla suçun ortadan kalktığına ilişkin kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki Antalya 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.11.2012 tarih ve 2012/394 değişik iş sayılı kararı ile ilgili bozma isteğinin, b) Mahkemece cezanın alt sınırdan tayin edileceği hususunda bir kabulün bulunmaması karşısında; hapis cezasının alt sınırdan, adli gün para cezasının ise alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesinde isabet görülmediğine ilişkin kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki Antalya 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 18.05.2012 tarih, 2011/43 esas ve 2012/701 sayılı kararı ile ilgili 2 nolu bozma isteğinin REDDİNE,2- Antalya 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 18.05.2012 tarih, 2011/43 esas ve 2012/701 sayılı kararı ile ilgili 1 nolu bozma isteği ile ilgili incelemeye gelince;Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Antalya 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 18.05.2012 tarih, 2011/43 esas ve 2012/701 sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMK’nın 309/4-d maddesi uyarınca bozma nedenine göre uygulama yapılarak; Sanığa muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan verilen temel ceza, sanığın bu malın sahibi olması nedeniyle TCK’nın 289/1-2. cümlesi uyarınca yarı oranında indirilerek 1 ay 15 gün hapis ve 45 gün adli para cezası, TCK’nın 62/1. maddesinin uygulanması ile 1/6 oranında indirilerek 1 ay 7 gün hapis ve 37 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, 37 gün adli para cezası TCK’nın 52/2. maddesine göre günlüğü takdiren 20 TL’den hesaplanmak suretiyle 740 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, kararın diğer kısımlarının aynen bırakılmasına, infazın buna göre yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.