Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2794 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11257 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : KYB - 2013/246062Mahkemesi : Kayseri 2. Sulh Ceza MahkemesiTarihi : 08.01.2013Numarası : 2012/108 - 2013/14Muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan sanık Ş.. Ç..'nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 289/1, 50/1-a, 52/2 ve 62. maddeleri uyarınca iki kez 1.500.00 Türk Lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair Kayseri 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 08.01.2013 tarihli ve 2012/108 esas, 2013/14 sayılı kararı ile ilgili olarak;Dosya kapsamına göre,1- 06.07.2010 tarihinde yapılan hacizde sanığın evinde bulunan eşyaların haczedilerek sanığa yediemin olarak bırakıldığı, 29.11.2011 tarihinde yapılan ikinci hacizde ise eşyaların yerinde olmadığı tespit edilerek sanığın yüklenen suçtan cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmışsa da, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 106. maddesinde yer alan "Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren altı ay, taşınmaz ise hacizden itibaren bir yıl içinde satılmasını isteyebilir." ve 110/1. maddesinde yer alan "Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya icra müdürü tarafından verilecek karar gereği gerekli gider onbeş gün içinde depo edilmezse veya talep geri alınıp da kanuni müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar." şeklindeki düzenlemeler karşısında, suç tarihi olan ikinci haczin yapıldığı 29.11.2011 tarihinde ilk haczin hükümsüz kalmış olduğu ve sanığın yedieminlik görevinin de kalmadığı gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde,2- Evde bulunan fırın, buzdolabı vb. eşyalar sanıkla aynı evde yaşayan eşinin borcundan dolayı haczedilmişse de evlilik birliği içinde ortak kullanılan eşyaların aynı zamanda sanığa ait olması dolayısıyla, sanık hakkında tayin olunan cezasından 5237 sayılı Kanunun 289/1-son cümlesi gereğince indirim yapılmamak suretiyle fazla ceza tayininde,3- Dosya kapsamına göre, muhafaza görevini kötüye kullanma suçunun cezasının 5237 sayılı Kanunun 165/1. maddesi uyarınca üç aydan iki yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adlî para cezası olması ve aynı Kanunun 52/1. maddesinde ise, "Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir." hükümlerinin yer alması karşısında, sanık hakkında hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde, herhangi bir teşdit sebebi ve farklı uygulamanın gerekçesi gösterilmeden adli para cezasının alt sınırın üzerinde belirlenmesinde, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 09.07.2013 tarih ve 2013/11138/44158 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2013 tarih ve 2013/246062 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;Dosya incelenerek gereği düşünüldü:Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki 1 nolu bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Kayseri 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 08.01.2013 tarih, 2012/108 esas ve 2013/14 sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMK’nın 309/4-d maddesi uyarınca bozma nedenine göre uygulama yapılarak; hükümlünün beraatına ve cezanın çektirilmemesine,Yapılan uygulamaya göre tebliğnamedeki 2 ve 3 nolu bozma istekleri konusunda karar verilmesine yer olmadığına,Dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.