Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2505 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17933 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiSuç : Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, silahlı terör örgütünün propagandasını yapma, kasten öldürmeye teşebbüs, patlayıcı madde bulundurma, görevi yaptırmamak için direnme, 2911 sayılı Kanuna aykırılıkHüküm : A- Sanıklar ... ve ... hakkında; 1- TCK'nın 302/1, 31/3, 62/1, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet 2- TCK'nın 302/2. maddesi yollamasıyla 82/1-(c)-(e), 35/1-2, 31/3, 62/1, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet (3 kez) 3- TCK'nın 302/2. maddesi yollamasıyla 174/1, 31/3, 62/1, 52, 52/4, 51/1, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet 4- Silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçundan; 6352 sayılı Kanunun geçici 1/b maddesi uyarınca kamu davasının ertelenmesine B- Sanık ... hakkında; 1- TCK'nın 302/1, 31/3, 62/1, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet 2- TCK'nın 302/2. maddesi yollamasıyla 82/1-(c)-(e), 35/1-2, 31/3, 62/1, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet (3 kez) 3- TCK'nın 302/2. maddesi yollamasıyla 174/1, 31/3, 62/1, 52, 52/4, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet (3 kez) 4- TCK'nın 302/2. maddesi yollamasıyla 2911 sayılı Kanunun 33/1-2.cümle, TCK'nın 31/3, 62/1, 52, 52/4, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet (3 kez) 5- 2911 sayılı Kanunun 32/2. maddesi yollamasıyla TCK'nın 265/1-3-4, 31/3, 62/1, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet (2 kez) 6- Silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçundan; 6352 sayılı Kanunun geçici 1/b. maddesi uyarınca kamu davasının ertelenmesine (3 kez)Usulüne uygun tebligata rağmen sanıklar ... ve ... müdafilerinin duruşmaya gelmediği ve geçerli bir mazeret de bildirmedikleri anlaşıldığından, duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü:TCK'nın 302. maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü kurulmuş olmasına göre, bu suç bakımından geçitli suç niteliği taşıyan silahlı örgüt üyesi olma suçundan kurulan beraat hükmü ile molotof kokteyli patlatmak şeklindeki bir fiil sonucu, kasten öldürmeye teşebbüs ve mala zarar verme suçlarının oluşmasına neden olan sanıkların, TCK'nın 44. maddesi hükmü karşısında sadece daha ağır cezayı gerektiren kasten öldürmeye teşebbüs etme suçundan cezalandırılmaları ile yetinilmesi gerektiği gözetilmeden ayrıca mala zarar verme suçundan da beraat hükmü verilmesi hukuken geçersiz ve yok hükmünde kabul edilmiştir.1- Sanıklar hakkında silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçundan 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin 1. fıkrasına göre verilen kovuşturmanın ertelenmesine ilişkin kararlar anılan maddenin 4. Fıkrası ile CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası 2. cümlesi hükmü karşısında, durma kararı niteliğinde ve itiraza tabi olup CMK'nın 223/1. maddesinde sayılan hüküm niteliğindeki kararlardan olmadığından temyiz incelemesine yer olmadığına, Cumhuriyet savcısının talebi ile ilgili olarak gereğinin itiraz merciince yerine getirilmesine,2- Sanıklar ... ve ... hakkında Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, kasten öldürmeye teşebbüs, sanık ... hakkında Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, kasten öldürmeye teşebbüs ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyize gelince;Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların adına suç işledikleri silahlı terör örgütünün, Devletin birliğini bozma ve ülke topraklarından bir kısmını devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak vahamet arz eden olayları gerçekleştirdiği, sanıkların sübutu kabul olunan eyleminin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ile ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre, amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip, kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde suçun vasfı tayin edilmiş, ayrıca sanıklar ... ve ... hakkında kasten öldürmeye teşebbüs, sanık ... hakkında kasten öldürmeye teşebbüs ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarının sübutu kabul edilmiş, cezaları azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar ..., ... ve müdafileri ile sanık ... müdafinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, kısmen re'sen de temyize tabi olan hükümlerin ONANMASINA,3- Patlayıcı madde bulundurma suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince;Sanıkların örgüt adına işledikleri kabul edilen araç suç niteliğindeki molotof kokteyli atarak öldürmeye teşebbüs suçu nedeniyle amaç suç niteliğinde Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma suçunu işledikleri kabul edilmesine karşın, örgüt adına işlenen ve bu nedenle örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmiş kabul edilmesi gereken iştirak halinde molotof kokteyli nakletme suçundan tayin olunan cezanın TCK'nın 174/2. maddesi uyarınca arttırılmaması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre kurulan hükümde aşağıdaki husus dışında bir isabetsizlik bulunmadığından sanıklar ..., ... ve müdafileri ile sanık ... müdafinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106/4. maddesine göre suç tarihinde 18 yaşından küçük olan sanıklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde hapse çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı olup hükümlerin bu nedenle BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK'nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, 4-E, 5-E, 6-E numaralı hükümlerden 8. H-IV ve İ-IV numaralı hükümlerden ise 7. fıkralarında yer alan ve "İnfaz makamınca yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen, belirtilen yasal süresi içerisinde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin, TCK 52/4. maddesi-son cümlesi gereğince suça sürüklenen çocuğa ihtarına, (ihtarat yapıldı)” ibaresinin hükümden çıkarılması suretiyle diğer yönleri doğru olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,4- Sanık ... hakkında 2911 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan hükümlere yönelik temyize gelince;Kanun koyucunun “sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ifadesiyle, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin uygulanma kapsamı bakımından; düşünce ve kanaatin içeriğinden çok açıklama yöntemini dikkate aldığı, cezanın tür ve miktarı itibariyle bir sınırlama yanında suçların tek tek sayılması yerine, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibariyle bir düzenleme yapmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.Kanun koyucunun yukardaki amacı gerçekleştirmeye çalışırken daha genel ve imkanlara işaret eden ifade biçimleri yerine “yöntem” ifadesini tercih etmesi üzerinde durulmalıdır.Bir amaca ulaşmak için izlenen yol, usul ve metot gibi anlamlara gelen “yöntem” ifadesi, Kanunun geçici 1. maddesi çerçevesinde ele alındığında, korunmak istenenin; her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı, aksine; bir eylemin bu kapsamda kalabilmesi için meşru olan ve düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutad olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Buradan hareketle, eylemin işleniş yönteminin bizzat ayrı bir suç oluşturduğu veya düşünce ve kanaati açıklamak bakımından mutad kabul edilemeyecek olması halinde geçici 1. madde hükmü uygulanamayacaktır.6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde ifadesini bulan ve başkaca yazım biçimleri arasından tercih edilen “düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ibaresi bu ilkeler ve Kanunun genel gerekçesi çerçevesinde değerlendirilmiş, örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün kollektif niteliği, ifade özgürlüğü ile yakın ilişkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince değerlendiriliş biçimi (29.06.2006 tarihli Öllinger - Avusturya, 26.07.2007 tarihli Barankevich-Rusya kararları gibi) nazara alınmıştır. Buna göre, sanığın 2911 sayılı Kanunun 33/1. maddesine uygun olduğu kabul edilen eyleminin mutad ve meşru bir “düşünce ve kanaat açıklama yöntemi” olduğu kabul edildiğinden, sanığa yüklenen suçun tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği ve bu nedenle sanık hakkında açılan davaya ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.