Silahlı çetenin sair efradı olmaktan sanık Mesut Cengiz'in bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda; sanığın TCK.nun 168/2, 3713 sayılı Kanunun 5 ve TCK.nun 59/2. maddeleri gereğince sonuç olarak on iki yıl altı ay ağır hapis cezası ile mahkumiyetine, ancak daha önce sanıkla ilgili mahkememizce verilen beraat kararının DGM. C.Savcısı tarafından temyiz edilmiş olması ve temyiz dilekçesinde de açıkça sanığın eyleminin TCK.nun 169. maddesindeki yasadışı terör örgütüne yardım ve yataklık olarak değerlendirilmesi gerektiğinin belirtilmesi karşısında sanık lehine bu durum ceza miktarı yönünden kazanılmış hak doğurduğundan sanığa verilen cezanın TCK.nun 169, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK.nun 59/2, 31 ve 40. maddelerinin uygulanması ile sonuç olarak sanığın cezasının üç yıl dokuz ay ağır hapis cezası olarak belirlenmesine, takdiren üç yıl süre ile kamu hizmetlerinden yasaklanmasına, gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği günlerinin cezasından mahsubuna dair (Diyarbakır iki Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinden verilen 12.12.2002 gün ve 2002/145 esas,2002/433 karar sayılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi sanık vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen sanık vekilinin duruşmaya gelmediği ve bir mazeret de bildirmediği anlaşılmakla duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü:İlk karar sanık aleyhine C.Savcısı tarafından temyiz edilmiş olup, bozma kararında belirtildiği gibi TCK.nun 168/2. maddesi uyarınca ceza tayin edilirken, olayda uygulama yeri bulunmadığı gözetilmeden, kazanılmış haktan bahisle TCK.nun 169. maddesinde öngörülen cezaya hükmedilmek suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi sayılmamıştır.Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, eleştiri dışında usul ve yasaya uygun bulunan hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak (ONANMASINA), 17.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.