Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1993 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2478 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : KYB - 2013/22968Mahkemesi : Bursa 15. Asliye Ceza MahkemesiTarihi : 22.07.2009Numarası : 2008/125 - 2009/955Başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmak suretiyle iftira suçundan sanık E.. Ş.., 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 268/1, 267/1, 62, 52/2 ve 50/1-a maddeleri gereğince 6.000 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Bursa 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/07/2009 tarihli ve 2008/125 esas, 2009/955 sayılı kararı ile ilgili olarak;Dosya kapsamına göre;1- Suçun 17.04.2005 tarihinde islenmiş olması karşısında, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 9. maddesi 3. fıkrasında yer alan "lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir." şeklindeki düzenlemeye ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "zaman bakımından uygulama" başlıklı 7. maddesine nazaran öncelikle lehe kanunun tespit edilerek uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmemesinde,2- Sanığın eylemi yönünden 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 268/1, 267/1 ve 62. maddeleri gereğince öngörülen hapis cezasının asgarî haddinden karar verilmek suretiyle temel ceza 10 ay hapis cezası olarak belirlenmiş ise de, resmî varaka tanzimi esnasında yalan beyan suçunun düzenlendiği 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 343/2. maddesinde öngörülen cezanın alt sınırının sanığın lehine olacağının dikkate alınmamasında, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 16.01.2013 tarih ve 2012/6983/893 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.02.2013 tarih ve 2013/22968 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;Dosya incelenerek gereği düşünüldü:Atılı eylemin, 765 sayılı TCK’nın 343/2. maddesinde düzenlenmiş olan “adli işlere müteallik resmi bir varaka tanzimi esnasında kendisinin hüviyeti hakkında memurine karşı yalan beyanatta bulunma” ve 5237 sayılı TCK’nın 268. maddesinde düzenlenmiş olan “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçlarını oluşturduğu, her iki kanun bakımından yapılan uyarlama incelemesinde mahkemece yapılan uygulama da nazara alındığında, 765 sayılı TCK’nın 343/2. maddesinin hükümlü lehine olduğu anlaşılmakla;Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde ve CMK’nın 309/4-b, d maddesi kapsamında olduğu görüldüğünden, Bursa 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.07.2009 tarih ve 2008/125 esas, 2009/955 sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre uygulama yapılarak; Hükümlünün adli işlere müteallik resmi bir varaka tanzimi esnasında kendisinin hüviyeti hakkında memurine karşı yalan beyanatta bulunma suçundan eylemine uyan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nın 343/2. maddesi uyarınca takdiren 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 765 sayılı TCK’nın 59/2. maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 647 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca hapis cezasının günlüğü 12 TL’den hesaplanmak suretiyle sonuç olarak 1800 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hükmedilen adli para cezasının 647 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca birer ay ara ile 12 eşit taksitler halinde hükümlüden tahsiline, kararın diğer kısımlarının aynen bırakılmasına, infazın buna göre yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.