Tebliğname No : KYB- 2013/37146Mahkemesi : Bakırköy 10. Ağır Ceza MahkemesiTarihi : 24.09.2012Numarası : 2012/276 - 2012/276 Yalan tanıklık suçundan şüpheliler M.. B.., Ö.. B.. ve A.. B.. haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 19/06/2012 tarihli ve 2012/84312 soruşturma, 2012/36432 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/09/2012 tarihli ve 2012/276 değişik sayılı kararı ile ilgili olarak;Dosya kapsamına göre, tehdit ve hakaret suçlarından sanık A.. B.. hakkında Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesinde 2007/990 esasına kayden görülen davada (kapatılan) Eyüp 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/310 talimat sayılı dosyasında tanık olarak dinlenen M.. B.. ve Ö.. B..'ın yalan tanıklık yaptıkları, A.. B.. 'ın ise bu tanıkları etkileyerek yalan tanıklık yapmalarını teşvik ettiğinin iddia edildiği olayda, müsnet suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 2007/990 esas sayılı dosyasında verilen kararın kesinleşmediği, bu dava sonuçlanmadan ve kesinleşmeden müsnet suçun unsurları itibariyle oluşmayacağından bahisle hiçbir araştırma yapılmaksızın kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 14/11/2007 tarihli ve 2007/9636-9375 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanunun kendisine yüklediği soruşturma görevini hiç yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanunun 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 31.01.2013 tarih ve 2012/2001/8216 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.02.2013 tarih ve 2013/37146 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla;Dosya incelenerek gereği düşünüldü:Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 24.09.2012 tarih ve 2012/276 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.