Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12649 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1443 - Esas Yıl 2014
Sayı : KYB-2014/13188Mahkemesi : İstanbul 25. Asliye Ceza MahkemesiTarihi : 03.10.2013Numarası : 2010/1501 Esas - 2013/455 Kararİftira suçundan sanık H.. A..’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 267/7. maddesi gereğince 4 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.10.2013 tarihli ve 2010/1501 esas, 2013/455 sayılı kararı ile ilgili olarak;Dosya kapsamına göre, sanık hakkında uygulanan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 267. maddesinin 7. fıkrasında, “İftira sonucunda mağdur hakkında hapis cezası dışında adlî veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; iftira eden kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”, hükmü düzenlenmiş 17.03.2012 tarihli ve 28236 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 17.11.2011 tarihli ve 2010/115 esas, 2011/154 sayılı kararı ile “suçun niteliği, mağdurun uğradığı zararın ağırlığı, mağdur hakkında uygulanan yaptırımın çeşidi ve suçla korunan hukuki fayda bakımından değerlendirilmesi yapıldığında, iftira neticesinde mağdur hakkında hapis cezası uygulanması halinde öngörülen ceza ile mağdur hakkında hapis cezası dışında adli yaptırım veya idari yaptırım uygulanması halinde öngörülen cezalar arasında kabul edilebilir bir orantı bulunmadığı, bu yönüyle de fıkranın hukuk devletinde olması gereken adalet ilkesiyle bağdaştırılması mümkün değildir”, gerekçesi ile iptal edilmiş ve iptal hükmünün, Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür. Aynı maddenin 1. fıkrasındaki “Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmü ise yürürlükte olması; ancak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun iftira suçunu düzenleyen 267. maddesinin 7. fıkrasının karar tarihinde yürürlükte olmaması nedeni ile mahkemece sanık hakkında iftira suçundan yürürlükteki 267. maddesinin 1.fıkrasına göre hukukî durumunun değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 06.01.2014 tarih ve 2013/412/1262 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.01.2014 tarih ve 2014/13188 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;Dosya incelenerek gereği düşünüldü:Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma istemi incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.10.2013 tarih ve 2010/1501 esas, 2013/455 sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre uygulama yapılarak;1) Hükümlünün iftira suçundan TCK’nın 267/1. maddesi uyarınca takdiren ve teşdiden 1(BİR) yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına,2) TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın (c) bendinde yazılı hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise 2. fıkra gereğince cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına,Kararın diğer kısımlarının aynen bırakılmasına, infazın buna göre yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.