Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12260 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 19581 - Esas Yıl 2008
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair itirazlarının reddine, ancak;Ceza Muhakemesi Kanununda şüpheli veya sanığın savunma hakkını daha güvenli ve etkin kullanabilmesi, şayet bu hakkı kullanabilecek durumda değilse, bu kez savunma hakkının kamusal görev üstlenen kişilerce kullanılabilmesini sağlamak üzere güvence niteliğinde hükümler getirildiği, bu bağlamda Kanunun 150. maddesinin birinci fıkrasında, müdafii seçebilecek durumda olmadığını belirten şüpheli veya sanığın istemi halinde savunma için kendilerine müdafii görevlendirilmesine olanak sağlandığı, ikinci fıkrasında da, bazı kişilerin kendilerini yeterince savunamayacakları düşüncesinden hareketle, müdafii bulunmayan şüpheli veya sanığın; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz olması halinde, istemleri aranmaksızın bunlara bir müdafii görevlendirilmesi ilkesinin benimsendiği, aynı Kanunun 324. maddesinde, harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemelerin yargılama giderlerinden sayılacağının hükme bağlandığı, yine benzer biçimde Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafii ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesinde, Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince barolar tarafından görevlendirilen müdafii veya vekile tarife gereğince ödenen meblağ ile zorunlu yol giderlerinin yargılama giderlerinden sayılacağının belirtildiği, Kanunun 325. maddesinde ise, cezaya veya güvenlik tedbirine mahkûm edilmesi halinde bütün yargılama giderlerinin sanığa yükleneceği kuralının getirildiği, öte yandan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 90/son maddesinde, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağının ifade edildiği, Devletimiz tarafından kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin dürüst yargılanma haklarının asgari şartlarını gösteren 6. maddesinin (3-c) bendinde de, şüpheli veya sanığın "müdafi tutmak için mali olanaklardan yoksun bulunması ve adaletin selametinin de gerektirmesi halinde mahkemece görevlendirilecek bir avukatın yardımından ücret ödemeksizin yararlanabilme hakkı'Yıın bulunduğunun açıklandığı, iç hukukumuzda ve tarafı bulunduğumuz Sözleşmede mevcut bu ilkeler karşısında, AİHS'nin temel hakka ilişkin hüküm içeren 6. maddesinin, iç hukukumuzda aynı konuda yasa ve yönetmeliklerle getirilen ve yukarıda işaret edilen düzenlemelere nazaran öncelikle uygulanması gerektiği, o nedenle kendisini yeterince savunamayacağı yasada karine olarak öngörülüp adaletin gerçekleşmesi bakımından savunması için kendisine müdafi görevlendirilen şüpheli veya sanığın, mahkumiyeti halinde diğer yargılama giderlerinden sorumlu tutulması mümkün ise de, hükmün verildiği tarihte müdafi tutmak için gerekli mali olanaklara sahip bulunduğunun saptanamaması halinde, Yönetmelik ve Tarife gereği müdafie ödenen veya ödenecek olan ücretin kendisinden tahsiline olanak bulunmadığı, bu itibarla onsekiz yaşını bitirmeyen sanığın savunması için yasa gereği görevlendirilen müdafie ödenen ücretin kişisel geliri saptanamayan sanıktan tahsil edilemeyeceği gözetilmeden, sanığa yüklenen yargılama giderlerine bu ücretin de dahil edilmesi, Kanuna aykırı olup hükmün bu nedenle (BOZULMASINA), bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK'nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından "soruşturma aşamasında sanık müdafiine ödenen vekalet ücreti 120 YTL, yargılama aşamasında sanık müdafiineödenen vekalet ücreti 220 YTL olmak üzere toplam 525,40 YTL" ibaresinin çıkartılarak yerine "olmak üzere toplam 185,40 TL" ifadesi eklenmek suretiyle diğer yönleri doğru olan hükmün (DÜZELTİLEREK ONANMASINA), 07.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.