MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, resmi ve dini bayram ücreti, yıllık izin ücreti, yatırılmamış prim alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, görevsizlik kararı verilmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IA) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının davacının davalıya ait ... plakalı ... arasında yolcu taşıyan minübüs hattında 15/01/2006 tarihinde şoför olarak çalışmaya başladığını, 01/07/2014 tarihinde kendisine herhangi bir yazılı bildirimde bulunmaksızın işten çıkartıldığını, davacının davalıya ait minibüs hattında yaklaşık olarak sekiz yıl altı ay soför olarak çalıştığını, davacı işverenin davacının çalıştığı süre içerisinde davacının sigorta primlerinin yatırmadığı için davacı sigorta primlerini kendisi ödemek zorunda kaldığını, davacının davalıya ait işyerinde günlük olarak on iki saat hafta sonları dini ve milli bayram tatillerinde çalıştığını, ancak fazla mesai ücreti ödenmediğini, çalıştığı dönem boyunca yıllık izin kullandırılmadığını ve yıllık izin ücreti ödenmediğini iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta sonu, resmi ve dini bayram çalışma ücreti, kullandırılmamış yıllık izin ücreti ve yatırılmamış prim alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının fazla mesai alacağının yersiz olduğunu, davacı iş bu hatta ayda 15 gün çalıştığını, bu çalışmada Karamürsel İzmit hattında yolucu taşıma işinin yapılmasına ilişkin olarak Ukome ve Kooperatifçe belirlenen gün ve saatlerde yolcu taşıma işi yaptığını ve davacının da belirlenen dönemlerde çalıştığını, taşıma işine ilişkin taşıma ücretlerinin tahsilini davacının yaptığını ve bu tahsilattan kendisine ait tüm alacaklarını fazlası ile aldıktan sonra davacının davalıya kalan parayı verdiğini, davacının davalıdan ücret değil davalının davacıdan beyan ettiği kalan parayı aldığını, taraflara arasında tamamen güvene dayalı ilişki kurduklarını, davacının hafta sonu milli ve dini bayram günlerine ait çalışma alacağının olmadığını, davacının yıllık izinlerini kendi isteğine göre ve fazlasıyla kullandığını ücretlerini de fazlasıyla aldığını, davacının sigorta prim alacağının olmadığını savunarak haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, dosya içeriğinden davalının 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkarlar Yasasının 2.maddesinde tanımlanan esnaf niteliğini taşıdığı ve çalıştırdığı işçi sayısının üçten fazla olmadığının anlaşıldığı, bu durumda taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklı anlaşmazlıklarda Borçlar Yasasının 313. ve devamı maddelerinin uygulanması gerekeceğinden, davaya genel yetkili mahkemelerde bakılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.E) Gerekçe:Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.4857 sayılı İş Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine açılan dava "iş mahkemesi sıfatıyla" açılmamış ise, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda asliye hukuk mahkemesi tarafından, verilecek bir ara kararı ile davaya "iş mahkemesi sıfatıyla " bakmaya devam olunur.Davanın, İş Kanunu kapsamı dışında kalması halinde, Mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın esastan reddi usule aykırıdır.5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1 inci maddesi uyarınca, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.4857 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanununun 2 nci maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde bu kanun hükümleri uygulanmaz.507 sayılı Kanunun 2 nci maddesinde “İster gezici olsun ister bir dükkân veya bir sokağın belli yerinde sabit bulunsunlar, ticarî sermayesi ile birlikte vücut çalışmalarına dayanan ve geliri o yer ve gelenek ve teamülüne nazaran tacir niteliğini kazanmasını icap ettirmeyecek miktarda sınırlı olan ve bu bakımdan ticaret sicili ve dolayısıyla ticaret ve sanayi odasına kayıtları gerekmeyen, ayni niteliğe (sermaye unsuru olsun olmasın) sahip olmakla beraber, ayrıca çalıştığı sanat, meslek ve hizmet kolunda bilgi, görgü ve ihtisasını değerlendiren hizmet, meslek ve küçük sanat sahipleriyle bunların yanında çalışanlar ve geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin 1 inci maddede belirtilen amaçlarla kuracakları dernekler bu kanun hükümlerine tabidir” denilmektedir.507 sayılı Kanun, 21.06.2005 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununun 76 ncı maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin ikinci cümlesi ile diğer yasaların 507 sayılı Yasaya yaptıkları atıfların 5362 sayılı Yasaya yapılmış sayılacağı açıklanmıştır. Bu durumda 4857 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinde 507 sayılı Yasaya yapılan atıf, 5362 sayılı Yasaya yapılmış sayılmalıdır. Bahsi geçen yeni yasal düzenlemede esnaf ve sanatkâr tanımı değiştirilmiştir. Yeni yasanın 3 üncü maddesine göre esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dâhil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak belirtilmiştir. 507 sayılı Yasada yazılı olan “geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin” sözcüklerine yeni yasada yer verilmemiştir. Yeni yasanın değinilen hükmü karşısında, 21.06.2005 tarihinden sonraki dönem açısından İş Kanununun kapsamı belirlenirken, “geçimini münhasıran bu işten sağlama” ölçütü dikkate alınmamalıdır.5362 sayılı Yasadaki düzenleme ile esnaf ve tacir ayrımında başka ölçütlere yer verilmiş olup, kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlük yapanların da ekonomik sermayesi, kazancının tacir sanayici niteliğini aşmaması ve vergilendirme gibi ölçütler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekecektir. 507 sayılı Yasa döneminde esnaf sayılan kamyoncu, taksici, dolmuşçu gibi kişilerin de bu yeni ölçütler çerçevesinde esnaf sayılmama ihtimali ortaya çıkmaktadır. Ekonomik faaliyetini daha çok bedeni çalışmasına dayandıran düşük gelirli taksi ve minibüs işletmesi sahiplerinin esnaf olarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağını belirtmek gerekir. Dairemizin 2008 yılında vermiş olduğu kararlar bu doğrultudadır (Yargıtay 9.HD. 28.4.2008 gün 2008/ 3568 E, 2008/ 10904 K.).5362 sayılı Yasanın 3 üncü maddesinde belirtilen esnaf ve sanatkâr faaliyeti kapsamında kalan işyerinde üç kişinin çalışması halinde, 4857 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinin (ı) bendi uyarınca, bu işyeri İş Kanununun kapsamının dışında kalmaktadır. Maddede üç işçi yerine “üç kişi”den söz edilmiştir. Bu ifade, işyerinde bedeni gücünü ortaya koyan meslek ve sanat erbabını da kapsamaktadır. İşinde bedeni gücü ile çalışmakta olan esnaf dahil olmak üzere toplam çalışan sayısının üçü aşması durumunda işyeri 4857 sayılı Yasaya tabi olacaktır.Somut uyuşmazlıkta davacı, davalıya ait minibüste 15.01.2006-01.07.2014 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin bildirimsiz ve tazminatsız olarak feshedildiğini iddia ederek işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir. Bu durumda, görev hususu kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, mahkemece yapılacak iş, yukarıdaki esaslar çerçevesinde öncelikle işyerinin esnaf ve sanatkar işyeri olup olmadığının belirlenmesidir. Bu itibarla, davalıya ait vergi kayıtları getirtilmeli, esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı olup olmadığı, hangi esasa göre defter tuttuğu, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandırıp dayandırmadığı ve işyerinde toplam kaç kişinin çalıştığı araştırılmalı, yukarıdaki ilkeler ve değişen yasal düzenlemeler gözönünde tutularak, davacının çalıştığı süre içerisinde 4857 sayılı Kanun kapsamında kalan bir dönem olup olmadığı tespit edilip, varsa bu dönem açısından davacının talepleri değerlendirilmeli, aksi takdirde görevsizlik kararı verilmelidir. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.F) SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.