Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9878 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 25893 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4. İŞ MAHKEMESİ (KADIKÖY 2.İŞ) TARİHİ : 29/05/2012NUMARASI : 2011/190-2012/565DAVA :Davacı, kıdem tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi l tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı işçi, iş sözleşmesinin emeklilik sebebiyle sonlandığını ve kıdem tazminatının eksik ödendiğini, iş sözleşmesinin askıda geçtiği dönemler için de kıdem tazminatı ödenmesi gerektiğini beyanla fark kıdem tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı işveren, akdin sona ermesi sonucu kıdem tazminatının çalıştığı süreye göre ödendiğini, yıllık 9 ay olan çalışma dönemlerinde çalışılmayan 3’er aylık sürelerin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınamayacağını, davacının dilekçesinde emsal gösterilen işçilere kıdem tazminatlarının sehven yanlış hesaplama yapılmak suretiyle ödendiğinden emsal niteliği bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalı işverenin davacı ile aynı durumda bulunan aynı sürelerle çalışan aynı hukuksal statüye haiz ve iş sözleşmeleri kıdem tazminatına hak kazanacak biçimde sona eren bütün diğer işçilere kıdem tazminatı ödemesi yaparken işçilerin fiilen çalıştığı sürelerin toplamı üzerinden değil de iş ilişkisinin kurulduğu ve sona erdiği tarihler arasında geçen tüm süre üzerinden ödeme yaptığı, davalı işveren tarafından yapılan ve koşula bağlı olmayan bu düzenli uygulamanın artık bir işyeri uygulaması niteliği kazandığı, keza işverenin eşit davranma borcu gereği davacıya da aynı şekilde uygulama yapmasının İş Kanunun 5.maddesinde düzenlenen eşit davranma ilkesinin bir gereği olduğu gerekçesiyle fark kıdem tazminatının kabulüne karar verilmiştir. Kararı yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Taraflar arasında iş sözleşmesinin askıya alındığı süreler için kıdem tazminatı ödenip ödenmeyeceği uyuşmazlık konusudur. Davacı işçi 1475 sayılı Yasanın 14. maddesi gereği iş sözleşmesinin devamı süresince fiili çalışma olsun ya da olmasın tüm süre için kıdem tazminatı hesaplanması gerektiğini ileri sürmektedir. Diğer yandan dava dilekçesinde, işverence diğer işçilere askıda geçen süreler de dahil olmak üzere kıdem tazminatı ödendiği ileri sürülmüş ve emsal olarak bazı işçilerin isimlerine yer verilmiştir. Davalı vekili dilekçede isimleri belirtilen işçilere çalışılmayan süreler için de kıdem tazminatı ödemesinin sehven yapıldığını, işyeri uygulamasına dönüşmediğini savunmuştur. Mahkemece fiili çalışma süresi yanında çalışılmayan süre için de kıdem tazminatı ödemesi yapılmasının işyeri uygulamasına dönüştüğü kabul edilmiş ise de, 1475 sayılı Yasanın 14/2. maddesine kıdem tazminatının işçilerin işyerinde geçen çalışma sürelerine göre hesaplanacağı hükme bağlanmıştır. İş sözleşmesinin askıya alındığı ve işçinin fiili çalışmasının olmadığı dönem için kıdem tazminatı ödenmesi yasaya aykırıdır. Davalı işverence birkaç işçiye hatalı olarak askıda geçen süreler için kıdem tazminatı ödenmiş olması, aksine işyeri uygulamasının varlığını ortaya koymaz. İşverence birkaç işçiye fazladan kıdem tazminatı ödenmiş ancak daha sonra bu hatasından dönerek davacı ve diğer işçilere fiili çalışma sürelerine göre kıdem tazminatı ödemiştir. Hatalı ödeme durumu, çalışmış olan ve halen çalışmaya devam eden tüm işçiler bakımından hak bahşetmez. Davacı işçiye yapılan kıdem tazminatı ödemesi fiili çalışma süresi ile uyumlu olup, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalıdır. Harçlar Kanunu’nun 13/j maddesi uyarınca davalı işveren harçtan muaf olduğu halde harca dair hüküm kurulması da kabule göre isabetsizdir. Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, 25.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.