MAHKEMESİ : MANAVGAT İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 17/03/2011NUMARASI : 2008/66-2011/74DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti, ücret alacağı, hafta tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili; 01/07/1997 tarihinden 02/01/2008 tarihine kadar bir fiil ve kesintisiz olarak davalılara ait iş yerlerinde teknik servis elemanı olarak ve en son olarak da Pemar Otelde çalıştığını, en son 1.500,00 TL maaş aldığını, müvekkilinin davalılara ait iş yerlerinde işe giriş tarihinden işten çıkarılış tarihine kadar yaz ve kış aylarında devamlı çalışma günlerinde 12 saat çalıştığını ve iş bu çalışmaları ile ilgili fazla mesailerinin kullandırılmadığını ve haftalık izinlerinde çalıştırıldığını, resmi ve dini bayramlar ile genel tatil günlerinde de çalıştırıldığını, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ve ücretlerinin yine kendisine ödenmediğini, ayrıca 2007 yılı Aralık ayı ücretinin de ödenmediğini, bu nedenle Manavgat 4. Noterliği'nin 02/01/2008 tarih ve 0807 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya fesih bildiriminde bulunulduğunu, ancak ihtarnamenin davalıya tebliğ edilmesine rağmen alacaklarının kendisine ödenmediğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kıdem tazminatı ile, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, yıllık ücretli izin, hafta tatili ücreti alacaklarını talep ve dava etmiştir.B) Davalılar Cevabının Özeti:Davalılar vekili, davacının 18/08/2000 tarihinde davalı firmada çalışmaya başladığını, 31/03/2004 yılına kadar Kipman İnşaat şirketinde devam eden eden bu çalışmalarının 01/04/2004 ile 31/12/2007 tarihleri arasında da diğer müvekkili Pemar A.Ş'nde çalışmaya devam ettiğini, davacının Pemar A.Ş'ndeki çalışmalarının Manavgat - Örenşehir köyünde bulunan Pemar Beach Hotel iş yerinde olduğunu, anılan otel iş yerinde kış sezonunda sezon kapalı olduğundan 2006 yılında tüm otel personelinin 80 gün ücretsiz izin kullandığını, 2007 yılı için ise davacının da aralarında bulunduğunu, Aralık ayı sonunda otelin sezon için açılacağı 01/05/2008 tarihine kadar ücretsiz izin bildiriminde bulunulduğunu, bu bildirimde isteyen personelin mağdur olmaması için son brüt ücret üzerinden hizmet süresine göre hesaplanacak kıdem ve ihbar tazminatlarının ödeneceğinin de belirtildiğini ancak davacının Manavgat 4. Noterliği'nin ihtarı ile hizmet akdinin sona erdirilmiş olduğunu, davacının kıdem tazminatına esas alınabilecek çalışmalarının 18/08/2000 tarihi ile 31/12/2007 arasında olduğunu, davacının bu döneme ait çalışmalarına karşılık son brüt ücreti üzerinden hesaplanmış olan kıdem tazminatının müvekkili firma tarafından kasada depo edilmiş olmasına rağmen davacının söz konusu tutarı almaktan da imtina ettiğini, ayrıca davacının iş yerine müracaatı halinde söz konusu kıdem tazminatının kendisine ödeneceğini, davacının ücret alacağını 02/01/2008 tarihli fesih ihtarnamesinden sonra iş yerine gelerek imzalı Aralık ücret bordrosu karşılığında Aralık 2007 yılı ücret alacağını da tahsil ettiğini, davacının tüm yıllık izinlerini kullandığını, davacının müvekkili firmada çalışırken fazla mesai yapmadığını, hiçbir hafta tatili ve genel tatiller ile bayram tatillerinde de çalışmadığını, yani davacının iddialarının haksız ve kötü niyetli olmakla birlikte aynı zamanda zaman aşımına uğramış olan alacaklar olduğunu, bu nedenle de davanın zamanaşımı yönünden reddinin gerektiğini, açıklanan nedenlerle haksız yere açılan davanın da reddine karar verilmesini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece toplanan kanıtlara ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalılar vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2- Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir. İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir. 4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır. (Yargıtay 9.HD. 23.9.2008 gün 2007/27217 E, 2008/24515 K.). Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir. Somut olayda davacı, taraf tanık anlatımlarına göre işyerinde teknik serviste kaynakçı şef olarak çalışmaktadır, davacı tanıklarından biri davacının ücretinin net 1.500 TL, bir diğer davacı tanığı 1.200 TL, diğer iki davacı tanığı ise 1.500 TL olduğunu beyan etmiş, davalı tanıklarından biri 550 TL civarında olabileceğini belirtmiş, diğeri ise asgari ücretin biraz üzerinde olduğunu dile getirmiştir. Bilirkişi tespitine göre imzalı bordrolarda asgari ücretin biraz üzerinde ücret ödenmektedir. Davacının fesih tarihindeki ücretinin tespiti konusunda yukarıdaki ilkelere göre ücret araştırması yapılarak sonucuna göre ücretinin tespiti ve bu kapsamda alacakların hesaplanması gerekirken eksik araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.