MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİY A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı Talebinin Özeti:Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin gerekçe gösterilmeden ve haksız olarak işverence feshedildiğini, ödenmeyen işçilik alacakları olduğunu ve davanın belirsiz olduğunu belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti, düğün izin ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarını talep etmiş, dava dilekçesinde düşük miktarlarda tahsil etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı ... vekili, belediyenin ihale makamı olduğunu, davacının belediyenin işçisi olmadığını, diğer davalı şirketin işçisi olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı şirket vekili, taraflar arasında belirli süreli iş akdi imzalandığını, sürenin bitimi ile iş akdinin de sonlandığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davalılardan ... vekili temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ... vekiliin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2- 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 107. maddesinde belirsiz alacak ve tespit davası başlığı altında yeni bir dava türüne yer verilmiştir.Maddeye göre;“(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.(3) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir”.Belirtmek gerekir ki belirsiz alacak ve tespit davası, madde ve gerekçesi dikkate alındığında üç şekilde açılabilecektir. 1. Eda (tahsil talebi ile) davası niteliğinde belirsiz alacak davası. 2. Tespit niteliğinde belirsiz alacağı tespit davası(Fıkra 3). 3.Kısmi eda ve külli tespit davası(Ancak maddenin gerekçesinde bu davanın aynı zamanda kısmi eda ve külli tespit davası olarak açılabileceği belirtilmiştir. Bu aynı kanunun 109 maddesinde belirtilen kısmi dava türü gibidir. Ancak zamanaşımı bakımından sonuçları farklı kabul edilebilir.Davacı tahsil amaçlı belirsiz alacak davası açtığında, davanın başında belirleyebildiği miktarı belirterek dava açmak zorundadır. Bu dava eda davası olmakla birlikte yargılama sırasında belirlenecek kalan miktar için tespit niteliğindedir. Yargılama sırasında davacı belirlenen bakiye miktarı davanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına tabi olmadan harcını tamamlayarak hüküm altına alınmasını talep edebilecektir. Bu durumda alacağın tamamı hüküm altına alınacağından ilama dayalı icra takibi yapılabilecektir.Kısmi eda ve külli tespit davası olarak açıldığında, davacının başlangıçta belirleyebildiği miktarı dava dilekçesinde belirtmesine gerek yoktur. Kısmi davada olduğu gibi istediği miktarda açabilir ve alacağın belirleyemediği kalan kısmının da tespitini isteyecektir. Bu durumda mahkeme ıslah yapılmadığı sürece kısmi olarak talep edileni tahsil, kalan kısmı ise tespit hükmü olarak hüküm altına alacaktır.Ancak belirsiz alacak tespit davası niteliğinde açıldığında, sadece tespit hükmü kurulacak ve tespit kararı ile alacak tespit edilecektir. Bu karar tespit hükmü olduğundan ilamlı icraya konu olamayacaktır. Davacı arttırım dilekçesini, ancak tahsil amaçlı belirsiz alacak davasında bir kez yapabilir. Dava kısmi eda külli tespit veya satl tespit niteliğinde belirsiz alacak davası ise ancak ıslah yoluna ve bir kez başvurulabilir. Diğer taraftan; 6100 sayılı HMK. 119/1.ğ maddesi uyarınca “Dava dilekçesinin talep sonucu (netice talep; istem sonucu) bölümünde davacı, neye karar verilmesini (davalının neye mahkûm edilmesini) istiyorsa onu (açık bir şekilde) yazıp belirtmelidir”. Talep sonucunun açık şekilde belirtilmesi ve yazılması ile mahkemenin ve uyuşmazlığa bakacak hakimin karar vermesi kolaylaştırılacaktır. En önemlisi mahkemece;1) Davanın türü saptanacaktır. 2) Davanın kabulü halinde, mahkeme talep sonucunu aynen hüküm fıkrası olarak kararına yazabilecektir.(Md. 297/1.ç).3) Talep edilenden, fazlasına karar verilemeyecektir(Md. 26). Bu nedenle davacı, nelerin hüküm altına alınmasını (davalının neye mahkûm edilmesini) istediğini, açık ve noksansız bir şekilde dava dilekçesinin talep sonucu (netice-i talep) bölümünde bildirmelidir.Talep sonucu açık değilse, mahkeme, davacıya talep sonucunu açıklattırmalıdır(Md. 31 Hakimin aydınlatma görevi). Belirsiz Alacak Davası ile kısmi dava arasında ise iki önemli fark vardır. a) Davanın tahsil amaçlı belirsiz alacak davası olarak açılması halinde bir ek dava veya aynı davada dava konusunun ıslah yolu ile arttırılması sözkonusu olmaz. b) Belirsiz alacak davasında miktar belirlendikten sonra, tamamının istenmesi halinde zamanaşımı defi dikkate alınmazken, kısmi davada kısmi olarak istenen dışında bakiye alacak miktarının ek dava açılarak veya ıslah sureti ile arttırılarak istenmesi halinde zamanaşımı defi ile karşı karşıya kaldığında, zamanaşımının dikkate alınması gerekecektir.Dosya içeriğine ve dava dilekçesine göre davanın belirsiz olduğu belirtilmesine rağmen, türü belirlenmemiştir. Ancak talep kısmında talep edilen miktarlara göre kısmi eda külli tspit olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı ancak ıslah yoluna başvurabilir. Davacı vekili yargılama aşamasında 17/04/2014 tarihinde mahkemeye sunduğu dilekçe ile dava dilekçesi ile talep etmiş olduğu alacak miktarlarını arttırmış bu dilekçe mahkemece bedel arttırım dilekçesi olarak kabul edilmiştir. Bilahare, davacı vekili 19/12/2014 tarihli dilekçe ile talep ettiği alacak miktarlarını bir kez daha arttırmış bu dilekçe ise mahkemece ıslah dilekçesi olarak kabul edilmiş ve bu son dilekçe nazara alınarak talep edilen alacaklar hüküm altına alınmıştır.Dava dilekçesinin incelenmesinde, davanın kısmi eda külli tespit şeklinde belirsiz alacak davası olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Bu nedenle 17/04/2014 tarihli ve 19/12/2014 tarihli davacı dilekçeleri incelendiğinde, her ne kadar mahkemece ilk dilekçe bedel arttırım dilekçesi ikincisi ise ıslah dilekçesi olarak kabul edilmişse de her iki dilekçenin de ıslah dilekçesi olduğu anlaşılmaktadır.Buna göre, davanın niteliği gereği bir davada bir kez ıslah yapılabilir kuralı gözardı edilerek, 17/04/2014 tarihli dilekçenin bedel arttırım dilekçesi, 19/12/2014 tarihli dilekçenin ise ıslah dilekçesi olduğunun kabulü ile 19/12/2014 tarihli dilekçe nazara alınarak alacakların hüküm altına alınması hatalıdır.Yapılması gereken, bir davada bir kez ıslah yapılabilir kuralı gereği, 19/12/2014 tarihinde yapılan ikinci ıslahı geçersiz kabul etmek ve 17/04/2014 tarihli ilk ıslaha göre karar vermektir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.